Prof. Dr. Nevzat Tarhan: Çocukta davranış bozukluğu nedir?

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: Çocukta davranış bozukluğu nedir?
Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, çocuklarda davranış bozukluklarına ilişkin değerlendirmede bulundu.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Öğrenilmiş otizm artıyor”

Kontrolsüz teknoloji kullanımının çocuğun gelişimi üzerindeki olumsuz etkilerine işaret eden Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bu durumun öğrenilmiş otizme neden olduğunu söyledi. Bütün gün bilgisayar, tablet ya da televizyonla zaman geçiren çocuğun iletişim kuramadığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Öğrenilmiş otizm şudur: Bütün gün bilgisayarla uğraşan çocuk, iletişim kuramıyor. Nasılsınız amca diyemiyor hemen. Bilgisayarla tık tık oynuyor o öğrenilmiş otizmdir. Erişkin yaşta çok zeki, deha diyorsun ama herkes gülüyor, anlamıyor. ‘Neye gülüyorlar?’ diye anlam veremiyor çünkü duygusal okuryazarlık becerisi gelişmemiştir. Öğrenilmiş otizm artıyor” diye konuştu. 

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, çocuklarda davranış bozukluklarına ilişkin değerlendirmede bulundu.

Çocukta davranış bozukluğu nedir?

Çocuğun her yaşına göre bir davranış olgunluğu olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Çocuk yaşına uygun davranış olgunluğunu göstermiyorsa o durumlar, davranış bozukluğu sınırlarına giriyor. Mesela çocuğun altına kaçırması bir örnek olarak verilebilir. Çocuk 1,5 -2 yaşına kadar tuvalet eğitimini öğreniyor. Okul çağına gelmiş çocuk, hala idrarını kaçırıyorsa bu bir davranış bozukluğu oluyor. Tırnağını yiyorsa davranış bozukluğu oluyor. Gülünecek yerde gülmeyip, ağlanacak yerde ağlanmıyorsa yani misafirler geldiği zaman nasıl davranacağını bilmiyorsa, ne zaman oturup kalkacağını bilmiyorsa davranış bozukluğundan söz edilebilir. Yani çocuğun yaşına uygun şekilde olgun davranışlarda bulunması lazım” diye konuştu.

Çocuğun yaşına uygun davranmamasının da davranış bozukluğu olarak değerlendirilebileceğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Ürkek, çekingen davranış, fazla içine kapanık olma, kimseyle konuşmamak da bir davranış bozukluğudur. Örneğin mesela eve misafir gelir, onun pardösüsünün ucunu keser. Bu davranış bozukluğudur. Ortalığı karıştırır, bırakır. Bunlar davranış bozukluğu olarak değerlendirilebilir. Davranış geliştirmek çocuğa genetik olarak gelen bir şey değildir. Çocuğun hayatı öğrenmesi, davranış geliştirmesi, olumlu davranış ile olumsuz davranışı ayırt etmesinde sosyal öğrenme vardır. Bazı çocuklarda yıkıcı davranış bozuklukları vardır. Mesela yangın çıkarır, her şeye karşıt olur, ağzından evet kelimesi çıkmaz, kuralları bozmaktan zevk alır. Bütün bunlar davranış bozukluğudur” diye konuştu.

Otizmde artış var

Çocuğun yaşına göre davranmayı öğrenmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, şunları söyledi: “Mesela nerede duracağını bilmesi gerekiyor. Bunu çocuk nasıl öğrenir? Genetik değil bu. Pandemi döneminden küresel olarak herkes etkilendi. Her yaş grubu etkilendi. Çocuk yaş grubu daha da çok etkilendi. Çok belli olmuyor ama biz çocuk psikiyatri polikliniğinde ciddi vakalar görmeye başladık. Otizmde artış var. Otizm neden artıyor? İki türlü otizm vardır. Genetik kaynaklı olan otizm ve sonradan gelişen otizm vardır. Bunların tamamına otistik spektrum bozukluğu deniyor. Bu çocukların beyni farklı gelişiyor. Çocukta nörogelişim bozukluğu olmaması için dört, beş becerinin iyi gelişmesi gerekmektedir. İnce motor beceri, kalın motor beceri. Mesela ince motor beceri düğmelerini ilikleyebilmesi, kaba motor beceri ise top oynamasıdır. Düşüp kalkmadan yürüyebilmesi kaba motor becerisidir.   Zihinsel zekâ becerileri vardır. Pandemi döneminde bu zekâ becerileri ve mantıksal zekâ becerileri tam tersi çok iyi gelişiyor ama tam tersi ince motor, kaba motor becerileri gelişmiyor.”

Gecikmiş konuşma otizmin belirtisi

Çocukta dil gelişiminin de önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Dil becerilerinin de gelişmesi çok önemli. Çocuk dört yaşına geldiği halde cümle kurmayı öğrenememiş, gecikmiş konuşma otizmin bir işaretidir. Otistik mi diye bir bakıyoruz ki çocuk bütün gün evde televizyonun karşısında, buna klip sendromu deniyor. Çocuk devamlı klip seyrediyor, konuşma ihtiyacı hissetmiyor. Hissetmeyince de konuşmayı öğrenmiyor ve öğrenmediği için de konuşamıyor. Televizyon ve tablet ucuz bakıcı. Anne-baba eline tableti veriyor. Çocuk orada vakit geçiriyor, ne güzel oyalanıyor diye düşünüyorlar. Çocuğun orada sadece görsel becerilerini geliştiriyor ama dilsel beceri geliştiremiyor, işitsel beceriyi tam geliştiremiyor. İnce, kaba motor becerileri geliştiremiyor. Çocuk bunların hepsini sosyal ortamda, arkadaş ortamında öğreniyor” diye konuştu.

Çocuk her şeyi ailede öğreniyor

Çocuk için ilk sosyal ortamın aile, onun için ailenin kutsal olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Aile, kurumsal olarak kutsaldır çünkü çocuğun ilkokuludur. Ailenin dağılmasının kötü sonuçlarını gelişmiş ülkeler görmeye başladılar. Ne yapacağız diye feryat ediyorlar” diye konuştu.

Şu anda yeni bir bilim dalının ortaya çıktığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Çocuklara bilgelik eğitimine başlandı. Neden öğretiliyor? Onlara yalan söylememeyi, paylaşımcı olmayı, empati kurmayı öğretmek hedefleniyor. Kız çocuklarında empati dürtüsel olarak daha çok gelişmiştir, erkek çocuklarında daha azdır. Anaokulu çocuklarında gözlem yapıyorlar. Birisi düştüğünde kız çocukları gidip yardım ediyor, erkek çocukları oynamaya devam ediyor. Erkeğin benmerkezciliği, biyolojik doğasının sonucudur. Kızların empatik olması da biyolojik doğalarının onlara bir armağanıdır. Çocuklara bunları doğru şekilde eğitmek için aile ortamına ihtiyacımız var. Güvenli alan olması lazım yani ev aslında güvenli alandır. Evlere son sığınak aile diyoruz. Ev çocuğun kendini güvende hissettiği bir alandır. Çocuk evde mutluysa o çocuk en büyük armağanı almış demektir. Pahalı hediyelerden daha kıymetlidir. Onun için tebessüm, birkaç güzel söz yeterlidir” diye konuştu.

Olumlu davranışları pekiştirilmeli

Çocuğun olumlu davranışlarının pekiştirilmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Çocuğa olumsuz yaklaşmak ve eleştirmek yerine güzel davranışını onaylamak önemlidir. ‘Ne güzel yapmışsın, bravo sana’ diyerek duyguları ifade etmek önemlidir” diye konuştu.

Çocuğun temel davranış kurallarını 10 yaşına kadar öğrendiğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, çocuğa verilecek ceza konusunda da uyarılarda bulundu:

“En önemli ceza anne ve babasının üzüldüğünü görmesidir. Eğer anne baba sevgi cömertiyse anne babanın moralinin bozulduğunu görünce çocuk hemen ‘Ben yanlış yaptım’ diyerek yanlışını düzeltir. Pandemi döneminde çocuk daha çok anne ve babayla bir arada oldu. Arada eğitim hataları varsa bu patlak verecektir.”

Çocuğa becerilerin öğretilmesi konusunda eksiklikler varsa çeşitli yöntemler kullanılabileceğini hatırlatan Tarhan, “Çocuk böyle durumlarda bize geliyor, duyu bütünleme testi yapıyoruz. Sonra bakıyoruz ki bazı becerileri gelişmemiş, zayıf alanlara çalışıyoruz. Görsel beceriler, denge becerileri, işitsel beceriler bütün bunlar çalışılıyor ve burada ince ve kaba motor öğreniliyor. Bu yöntemler, normal otizmde davranış geliştirmek için kullanılıyor” diye konuştu.

Öğrenilmiş otizme dikkat!

Öğrenilmiş otizm kavramına da değinen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Mesela bu duruma bilgisayar gibi teknik konularla ilgilenenlerde çok rastlanır. Öğrenilmiş otizm şudur: Bütün gün bilgisayarla, tabletle, akıllı telefon ve televizyonla uğraşan çocuk, iletişim kuramıyor. Nasılsınız amca diyemiyor hemen… Bilgisayarla tık tık oynuyor, o öğrenilmiş otizmdir. O nedenle bunların hepsi patolojik durumlardır. Erişkin yaşta çok zeki, deha diyorsun ama herkes gülüyor anlamıyor. ‘Neye gülüyorlar?’ diye anlam veremiyor çünkü duygusal okuryazarlık becerisi gelişmemiştir. Öğrenilmiş otizm artıyor. Top oynuyor ama bir türlü uyum sağlayamıyor. Uygun pozisyona giremiyor. Onları birebir eğitmek gerekiyor” dedi.

Beyin temelli öğrenme öne çıkıyor

Günümüzde eğitim sisteminde metot değiştirildiğini, beyin temelli öğrenmenin öne çıktığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Çocuğu sıraya oturtup, saatlerce teorik ders anlatmak tarihe karıştı. Aktif öğrenme var, deneyimleyerek öğrenme var. Temeli de nörobilime dayanıyor. Beyin temelli öğrenme var. Bu öğrenmede ne var? Bu öğrenme modeli, çocuğa sosyal ortam içinde fiziği, kimyayı öğretecek. Sokakta bahçede öğrenecek çocuk, odalara tıkayarak öğretmeyeceğiz. Böyle yetiştirilen çocuklar korkuyla yönetilmeye alışıktır. Korkuyla yönetilen bir toplumda gelişme beklenmemeli” diye konuştu.

Google uygulamasının iki yüksek lisans tezinden çıktığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bunların hepsi girişimcilik, özgüvenle oluyor. Çocuklarımızı böyle bir ortamda yetiştirmeyip, mum gibi olsunlar diye eski gelenekle yetiştirirsek biz küresel yarışı kaybederiz. Tüketici bir nesne oluruz. Üretici bir toplum olmak istiyorsak üretim odaklı bir yaşam sistemi olmalıdır. Şu anda hedonizm yani zevkçilik küresel bir hastalık haline geldiği için sürekli tüketmeyi düşünüyoruz. Oysa çocuklara küçük yaşta üretken olma ve bu yönde düşünme öğretilmelidir. Çocuğa ne üretebilirim düşüncesi öğretilmelidir. Bu, davranış geliştirmedir” dedi.

Altı yaştan önce sorumluluk öğretilmeli

Çocuğa küçük yaşlardan itibaren sorumluluk verilmesinin de önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, altı yaşından önce çocuklara sorumluluk bilinci vermenin önemine işaret ederek şunları söyledi:

“Çocuğa o yaşın sorumluluklarını öğretmezsen çocuk benmerkezci olur. Narsistik bir birey olur. Bizim kültürümüzde çoktur o. Kendine bağımlı yetiştiriyor. Morali bozuluyor sıkıntıyı nasıl gidereceğini öğrenemiyor. Kendini eğlendirmeyi öğrenemiyor. Kendini sakinleştirmeyi öğrenemiyor. Üzüldüğü zaman üzüntüyü nasıl gidereceğini bilmiyor. Bunlar sorun çözme becerileridir. Bunları anne babanın çocuğa öğretmesi gerekmektedir. Okul başladıktan sonra bunları öğretmek çok zor, geç kalınmış oluyor. Altı yaşından sonraki dönem de önemli tabii ama bunları altı yaşından önce öğretmek gerekiyor. Çocuk öğrenmezse bağımlı bir kişilik olur. Her şeyi annesine, birilerine sormak ister. Bağımlı yaşamak zorunda olur, bireyselleşemez.”

Çocukta hayal kurma becerisini geliştirmenin de gerekliliğine işaret eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Anne babalar farkında olmadan çocukların hayallerini çalıyorlar. Çocuk hayal kuracak sonra bir şey isteyecek, istek uyanınca ihtiyaç ortaya çıkacak, ihtiyaç oluşunca tekrar hayal kuracak ve amaç geliştirecek. Bu bir ihtiyaç döngüsü halinde dönüyor. Hayal kurmayan bir çocuğun anne ve babası, çocuğun her istediğini yaparsa çocuğun hayal kurmasına ihtiyaç kalmaz. Bu çocuğun keşfedici, girişken, üretici olması beklenmemelidir” diye konuştu.

Çocuk yetiştirirken bu noktalara dikkat 

Çocuk yetiştirmede tutarsız disiplin nedeniyle ebeveynlerin hatalı davrandığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, şunları söyledi:

“Çocuklarımızı yetiştirirken önemli hatalar yapıyoruz. Pandemide bu durum daha çok ortaya çıktı. Anne babanın hatalarını okul gibi sosyal çevre de biraz törpülüyordu. Şimdi tek öğretme kaynağı anne baba oldu. Burada hem sevgi hem öfke geliştiren çocuk tipi ortaya çıkacak. Çocukta kötü eylemler varsa anne- baba yalan söylemiyorsa bile çocukta evde tutarsız bir disiplin vardır. Tutarsız disiplin olan yerlerde çocuk bir gün yalan söyledi anne tepki vermedi ve görmemezlikten geldi. Çocuk yalanla sonuç almayı öğrendi. Çocuklarda mesela savunma yalanları vardır. Suçluluk duygusunu gidermek için savunma yalanı söylerler. Anne bu durumda çocuğu hem vazoyu kırmışsın hem yalan söylüyorsun diye pataklarsa çocuk sadece korkmayı öğrenir. Hâlbuki annesi ‘Bir hata yaptın aslında. Doğru olmayan bir şey söyledin. Bu vazoyu kırmandan daha büyük bir yanlıştır’ derse çocuk bu evde dürüstlüğün prim yaptığını ve annesinin ona değer verdiğini öğrenir. Böyle olunca çocuk bir daha yalan söyleyerek kendini savunma gibi bir refleks daha gerçekleştirmez.  0-6 küçük bir yaştır ama beyin o yaşta öğrenecek bunu. O nedenle her şey 0-6 yaş arasında daha iyi öğreniliyor. Hayatımızda öğrendiklerimizin %50’si 0-6 yaş arasında öğrendiğimiz şeylerdir. Davranış geliştirme de aynı şekildedir. Yalan söyleyen bir çocuğa yalan söylemenin onaylanmadığı kurallı bir ortam geliştirmek gerekiyor. Anne babanın ortak bir dil oluşturması önemli. Çocuğun gelişen ruhuna hikâyelerle, sözlerle tohumlar atmamız lazım. Hangi yaşta olursa olsun onaylanmayan bir ortam olursa yalan prim yapmıyorsa çocuk ondan vazgeçiyor. Çocuğa böyle bir aile ortamı kurmamız çok önemlidir.”

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.