Prof. Dr. Gümürdülü; Ayıracağınız 10 dakika 10 yılınızı kurtarabilir !
Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yüksel Gümürdülü;
Ayıracağınız 10 dakika 10 yılınızı kurtarabilir !
Kolon yani kalın barsak kanserinin en sık görülen üçüncü kanser türü olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Yüksel Gümürdülü hem erkek hem de kadınlar arasında kansere bağlı ölüm nedenleri arasında üçüncü sırada geldiğini de belirtti. Ancak erken evrelerinde tanı konulup tedaviye başlandığında tedavisi en olanaklı kanserler arasında ilk sıralarda olduğunu da ifade eden Prof. dr. Yüksel Gümürdülü, erken evrede tanı konulup tedaviye alınmış olanlar arasında beş yıllık sağkalım oranının %90 olduğunu belirterek bazı olgularda düzenli tarama alınmasının olası sıkıntıları yok ettiğini ve böylelikle de daha baştan kanser oluşumunun önlendiğini açıkladı.
'Kalın bağırsak kanserleri yaklaşık 5 ila 10 yıllık bir süreçte gelişir ve en çokta kalın barsağın son kısmı olan rektumda görülür.' diyen Prof. dr. Yüksel Gümürdülü, kolon kanserine dair tüm bilinmeyenleri açıkladı.
''Kolon kanseri dünyanın her yerinde görülmekle beraber ABD, Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda ve Batı Avrupa gibi endüstrileşmiş ülkelerde daha sık rastlanmaktadır. Kolon kanserinin en düşük olduğu ülkeler ise Afrika ve Asya'daki gelişmekte olan ülkelerdir.
Kanser, hasar görmüş ya da yaşlanmış hücrelerin ölmesi ve yerlerine yenilerinin geçmesi şeklindeki normal dengenin bir biçimde bozulmasıyla hücrelerin kontrolsüz büyümesi sonucu oluşur. Kolon kanserlerinin çoğu barsağın iç yüzeyini kaplayan mukozadan çıkıntı yapan oluşumlar yani poliplerden gelişir. Yaşla paralel olarak özellikle 50 yaş üzerinde poliplere sık rastlanır. Çoğu polip iyi huylu kalırken adenomatöz tip polipler zamanla kansere dönüşüm gösterebilir. Bilim insanları, kolonun iç yüzünü kaplayan hücrelerin DNA’sında polip ve sonrasında kolon kanseri oluşumuna yol açan bir dizi genetik değişikliği tanımlamışlardır. Kolon kanserinin kalıtsal tipleri de vardır, ancak genetik değişikliklerin çoğu yaşa ve çeşitli çevresel faktörlere bağlıdır.
Risk Faktörleri
Kolon kanserinin neden ortaya çıktığı tam olarak bilinmiyor. Bazı insanlar belirli kanser tiplerine normalin üzerinde yatkınlık oluşturan, örneğin kolon kanserine özgü genler taşırlar. Bazı kanserlerin, toksinler gibi çevresel faktörler veya beslenme, sigara gibi unsurlara bağlı olarak bu genleri taşıyan hücrelerin zarar görmesi sonucu oluştuğu düşünülüyor.
Kalın bağırsak kanseri açısından risk grupları şunlardır;
-Aile öyküsü ve kalıtım; ailesinde ülseratif kolit, polip ve kalın bağırsak kanseri olanlar risk grubundadırlar.
-Kalın barsağında polip veya adenomu olanlar,
-Liften az, hayvansal yağdan zengin beslenme,
-Uzun süre hareketsiz kalma, barsağın hareketlerinde yavaşlamaya neden olur, bu da kalın barsağın içindeki dışkıda bulunan kanserojen maddelerle bağırsak yüzeyinin daha uzun süre temasta olmasına neden olur,
-Obezite, aşırı sigara tüketimi
Yaş önemli bir risk faktörüdür..
Kolon kanseri için başlıca risk faktörleri yaş, bireyde veya ailede kanser öyküsü, yaşam biçimi ve beslenmedir. Kolon kanseri riski yaşla birlikte artar, tanı konan hastaların %90’dan fazlası 50 yaş üzerindedir. Genetik faktörler veya kronik inflamatuvar barsak hastalığı söz konusu değilse kolon kanseri gençleri az etkiler. Kolon kanserlerinin yedi ile on yıllık bir zaman içinde adenomatöz tip poliplerden geliştiği düşünülmektedir. Kolon kanserlerinin yaklaşık %15’inin kalıtsal olduğu tahmin edilmektedir. Ailede kolon kanseri öyküsü bulunması riski artırır. Ailede kolon kanseri görülme yaşı erken yaşlarda ise risk daha yüksektir. Ailede adenomatöz polip, endometriyum kanseri, mide veya mesane kanseri olması da riski arttırır. Ailede birkaç kuşakta görülen kanserlere pek çok olguda, çevresel veya yaşam biçimi etmenleri neden olmasına rağmen bazı bireylerde kalıtsal genetik yatkınlık vardır. Kolon kanserlerinin en sık genetik nedenleri " polipozis olmayan kalıtımsal kolorektal kanser" ve "ailesel adenomatöz polipozis" dir.
Daha önce kolon kanserine yakalanan kişide kanserin yinelemesi veya ikinci bir primer kansere yakalanma riski daha yüksektir. Kişide polip sayısı ne kadar çoksa kansere yakalanma riski o kadar artar. Ülseratif kolit veya Crohn hastalığı gibi kronik inflamatuvar barsak hastalığı olanlarda kolon kanseri riski daha yüksektir. Tip 2 diyabet tanısı, kolon kanseri veya polip riskini %50 arttırır. Hareketsizlik, yüksek kalorili beslenme, aşırı kilolu veya obez olmak gibi tip 2 diyabet üzerinde etkili olan yaşam biçimi etmenleri de riski arttırır. Aşırı alkol tüketimi, kırmızı ya da işlenmiş et, rafine edilmiş tahıl veya hayvansal kaynaklı yağlar başta olmak üzere yağdan zengin beslenme kolon kanseri riskini arttırır. Sigaranın da riski artırdığı bilinmektedir.
Kolon Kanseri Nasıl Başlar?
Kolon kanserleri çoğunlukla barsağın en iç katmanı olan mukozada ortaya çıkan iyi huylu poliplerle başlar. Bazı insanlar, özellikle kendisinde veya ailesinde kolon kanseri öyküsü olanlar, kolon kanseri ile bağlantılı belli genleri taşıyanlar ve tip 2 diyabeti olanlar polip oluşumuna daha yatkındır. Bu poliplerin çoğu iyi huylu kalır. Ancak adenomatöz poliplerin (ya da adenomların) anormal hücre geliştirme, prekanseröz olma ve sonunda kansere dönüşme potansiyeli yüksektir.
Adenomlar genellikle bir sap üzerinde büyür, ancak yassı da olabilirler. Bunların gelişimi genellikle on yıl ya da daha uzun bir süreye yayılır. Kansere dönüşme riski büyümeleriyle ve kolonda gelişerek geçirdikleri sürenin uzamasıyla artar. Adenom kansere dönüştüğünde adenokarsinom adını alır. Erken evrelerinde anormal hücreler polip içindedir. Bu aşamada çıkarılırlarsa invazif kansere dönüşmeyebilirler. Öte yandan kanser hücreleri polip içinde çoğalırken kolon duvarına ya da daha ileri bölgelere geçebilirler. İlerlemiş olgularda, tümörler kolon duvarının tüm doku katmanlarını tutmuştur. İlerlemiş kanser metastaz da yapabilir, dolaşım sistemindeki hücrelere ulaşarak karaciğer gibi diğer organlara sıçrayabilir.
Polipler ve Kanser
Tüm adenomların %10'undan azı kanseröz olur. Ancak kolon kanserlerinin % 95'i adenomlardan gelişir. Poliplerin bazıları kolonoskopi sırasında kolaylıkla ve acısız olarak alınabilir. Büyük polipler skop denen aletin içinden geçirilen tel bir kement yardımıyla yakalanıp kesilirken, çok küçük polipler ufak elektrik akımları verilerek alınabilir. Çok büyük polipler ameliyat gerektirebilir.
Kolonda çok daha ender olmakla birlikte diğer kanserler de görülebilir. Lenfoma, gastrointestinal stromal tümörler, karsinoid tümörler nadir görülen kolon tümörlerindendir.
Kolon kanserinin belirtileri nelerdir?
Kolon kanseri genellikle erken evrelerde belirti vermez. Kendini gösteren pek çok belirti sindirimle ilgili başka hastalıklara bağlanabilir. Eğer bu belirtiler kansere bağlıysa hastalık erken evrelerini geçip ilerleyecektir. Bu yüzden birkaç haftadan uzun süren sindirim sorunlarıyla ilgili belirti ve bulgularda mutlaka ilgili hekime danışılmalıdır.
Kolon kanserine ilişkin olası belirtiler:
- Olağan tuvalete çıkma alışkanlıklarında veya dışkının görünümünde 10 günden uzun süren değişiklikler, örneğin dışkıda incelme, kabızlık veya ishal.
- Dışkıda parlak kırmızı kan veya siyah, katran gibi dışkı
- Alt karın bölgesinde geçmeyen ağrı ve duyarlılık.
- Şişkinlik, kramp veya gaz ağrısı.
- Tuvalete çıktıktan sonra rektumun tam olarak boşalmadığı hissi
- İştah ve kilo kaybı
- Yorgunluk, solgunluk ve kalp çarpıntısı gibi anemi belirtileri
- Bir haftayı aşkın süredir tuvalete çıkamamak, barsak tıkanıklığı belirtisi olabilir.
Erken tanı koymak mümkün
Kolon kanserinin gelişimi genellikle yavaştır, 5-10 yıl sürer. Kolonoskopi taramaları sırasında iyi huylu ya da henüz kansere dönüşmemiş polipler alınırsa kolon kanseri daha baştan engellenmiş olabilir. Kanser tarama testinin tipi ve ne sıklıkla yapılacağı bireysel risk durumuna bağlıdır. Kişinin yaşı, sağlığı, kanser öyküsü ve aile kanser öyküsü dikkate alınarak belirlenir. Herhangi bir yakınması olmayan ve kolon kanseri riski ortalama düzeyde olan, 50 yaşındaki bir bireyin taramasında yıllık fizik muayene ve risk değerlendirmesi yapılır. Bu incelemelerde herhangi anormal bulgu saptanmaz ise, yılda bir dışkıda gizli kan testi ve bu teste ek olarak da beş yılda bir esnek sigmoidoskopi veya sanal kolonoskopi veya 10 yılda bir kolonoskopi ile inceleme yapılabilir. Yıllık muayene takibinde kansızlık veya sindirim sistemi ile ilgili sorunlar gibi kolon kanseri ile ilişkilendirilebilecek belirtilerin olup olmadığı kontrol edilir, rektal muayene yapılır, dışkıda gizli kan testi, dışkıda immunokimyasal test veya dışkıda DNA testi yapılabilir.
Dışkıda kan testleri ve gizli kan testi; dışkıda kan bulaşığı olup olmadığı kontrol edilir. Poliplerde ve tümörlerde kan damarları daha narindir, dışkının geçişi ufak miktarlarda kanamaya neden olabilir. Dışkıda kan yerine insan hemoglobini antikoru saptayan testlerde geliştirilmiştir. Negatif test sonucu kolon kanseri olasılığını tamamen ortadan kaldırmaz, çünkü bazı polipler kanamaz. Öte yandan pozitif sonuç da kesinlikle kanser olduğunu göstermez. Peptik ülser, inflamatuvar barsak hastalığı ya da aspirin ve nonsteroidal antiinflamatuvar ilaç kullanımına bağlı tahriş de barsakta kanamaya neden olabilir.
Kolonoskopi; kolon kanserini saptamada altın standart olarak kabul edilir. Kolonoskopi ile yaklaşık 1,5-1,8 m uzunluğundaki tüm kolon taraması yapılır ve kolon kanserlerinin % 95'i saptanabilir, prekanseröz polipler kansere dönüşmeden alınabilir
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.