Prof. Dr. Erbaş: Karanlıkları aydınlığa çevirmek için insanlık bizi bekliyor
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Erbaş: Karanlıkları aydınlığa çevirmek için insanlık bizi bekliyor
Prof. Dr. Erbaş, bütün dünyanın kötü bir durumda olduğunu belirterek, "Bütün dünya kıyamete kadar Kur'an'la aydınlanmaya muhtaç. Bunu bizim milletimiz yapacak." dedi.
İSTANBUL (AA) - Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Fatih ve Bayrampaşa Kocatepe camilerinde düzenlenen, "Hafızlık İcazet Merasimi"nde yaptığı konuşmada, Kur'an ve sünnete sarılındığı dönemlerde İslam medeniyetinin önde olduğunu ifade etti.
Türkiye genelinde diplomalı hafız sayısının 140 bin civarında olduğunu dile getiren Erbaş, şöyle konuştu:
"81 milyon nüfusumuza göre 140 bin hafız yeterli değildir. Kur'an kurslarımızda hafızlık yapan gençlerimizin sayısının daha da artmasını diliyorum. Çünkü hafızlar Kur'an-ı Kerim'de çeşitli ayetlere muhatap alınmıştır. Rabbimiz, ayeti-i kerimesinde 'Kur'an'ı biz indirdik, onun muhafızları bizleriz' buyurmuştur. Tabii ki Kur'an-ı Kerim'i zihnine yerleştiren hafızlarımız vesilesiyle Kur'an korunmaktadır. Cenab-ı Hak milletimizin tüm fertlerini Kur'an-ı Kerim'i okuyan, anlayan ve daha önemlisi yaşayanlardan eylesin. Mehmet Akif diyor ki; 'Beşerin derdine dermandır ancak Kur'an. Kur'an'sız canavardan da beterdir insan.' Dünyanın halini görüyoruz. Bütün dünya kıyamete kadar Kur'an'la aydınlanmaya muhtaç. Bunu bizim milletimiz yapacak. Bütün kıtalardaki karanlıkları aydınlığa çevirmek için insanlık bizi bekliyor."
Erbaş, hafızlardan birer rehber olmalarını ve hafızlıklarının zekatı olarak mutlaka hafız yetiştirmelerini beklediğini söyledi.
Kur'an-ı Kerim'in insanlık için önemine vurgu yapan Erbaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İnsanlığın en karanlık dönemlerini yaşadığı 'cahiliye devrinde' bu karanlıklardan insanlığı aydınlığa çıkarmak için gönderilen bir kitap, rehberdir, yol göstericidir, hidayet kaynağıdır. O dönemlerde öyle bir cehalet vardı ki insanlar pazarlarda birbirlerini köle olarak satarlardı. Alan da insan, satan da insan. Allah, Resulü olan Efendimizi nasıl yürüyen bir Kur'an haline getirdiyse bizi de hafızlarımız başta olmak üzere herkesi yürüyen Kur'anlar olarak görmek istiyor. Yürüyen Kur'an, Kur'an'ın içindeki muhtevasına göre hayatını tanzim eden insan demektir. Müminler olarak sünnet çizgisinde Kur'an-ı Kerim'i yaşamak durumundayız."
Diyanet İşleri Başkanlığı ve Fatih İlim ve Fazilete Hizmet Vakfı ile İlim Kültür Sağlık Eğitim Çevre ve Sosyal Yardım Vakfı (İLKSEÇ) tarafından düzenlenen merasimlerde Fatih Camisinde 120, Kocatepe Camisinde ise 81 öğrenci hafızlık icazetini aldı.
Hafızlık merasimi duasını Reis'ül kurra hafız Ahmet Aslanlar ve kurra hafız Hüseyin Harputoğlu'nun yaptığı programlara ilçe müftüleri, hafızlar, hocalar, aileler ve vatandaşlar katıldı.
Program sonunda Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, emeği geçenlere plaket verirken, hafızlara ve hocalarına altın hediye etti.
"Bilgiyi yeniden inşa etmek müminlerin kulluk sorumluluğudur"
Uluslararası Müslüman Alimler Dayanışma Derneği (UMAD) 1. Yüksek İstişare Kurulu Toplantısının açılışında konuşan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Müslümanların ve bütün insanlığın maruz kaldığı bireysel bunalımlardan küresel krizlere kadar bütün meselelerin çözümünde, nirengi noktasının ilim ve alimler olduğunu belirtti.
Prof. Dr. Erbaş, din adına hakikatlerle bağdaşmayan söz ve davranışlardan en fazla yine Müslümanların, bilhassa genç nesillerin olumsuz etkilendiğini ifade ederek, şöyle konuştu:
"Din istismarı bugün sosyal boyutları aşarak bir güvenlik meselesi haline gelmiştir. Yüce dinimiz İslam değişik isim, görüntü, tutum, davranış ve söylemlerle maalesef istismar edilmektedir. Referansını dinden aldığını iddia ederek toplumda bozgunculuk yapan FETÖ, DEAŞ, Boko Haram gibi terör örgütlerinin, Müslümanlara, birlik beraberliğimize ve geleceğimize verdiği zarar ortadadır. Bunlar hangi planların sonucudur. Alimler olarak bunlarla ilgili çalışmalarımızı değerlendirmemiz gerekiyor. Artık evlerimizde televizyon ekranlarında görüyoruz bunların zararlarını. Bu bağlamda özellikle son 2-3 asırdır dünyada yaşananları doğru anlama ve yorumlama bağlamında, İslam dünyasının önemli ihmallerinin olduğu aşikardır. Öncelikle asırlardır bir sekinet yurdu olan bu coğrafyanın, hangi saiklerle acı ve gözyaşı diyarı haline geldiğini anlamak zorundayız. Bu bağlamda, özellikle son 2 asırlık süreçte dünyada yaşananlar iyi analiz edilmeli; dünya savaşları, işgaller, sömürgecilik, egemen güçlerin pozisyonları vb. durumlar ile sosyal, siyasal, kültürel, askeri, teknolojik, bilimsel ve felsefi gelişim/değişimler ve bunun küresel etkileri ve sonuçları sağlıklı bir zihin yapısıyla ve sağlıklı bir metotla değerlendirilmelidir."
"Vahye, köklü bir medeniyete, dinamik insan kaynaklarına sahip olduğu halde İslam dünyasının, insanı ve hayatı inşa edecek bir bilgi ve dünya tasavvurunu, güçlendirip izah ederek yeryüzüne henüz teklif edebilmiş değildir." diyen Prof. Dr. Erbaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bugün Müslümanların ve bütün insanlığın maruz kaldığı bireysel bunalımlardan küresel krizlere kadar, bütün meselelerin çözümünde nirengi noktası ilim ve alimlerdir. Dolayısıyla ulema, medeniyetin ilmi birikimi ile güçlü ve doğru bir ilişki kurarak, mefkure boyutunda evrensel bir bakış açısını tahkim etmelidir. Geleneği toptan reddetmek ya da geçmişi her şeyiyle bugüne taşımak gibi bir imkansızlığı teklif etmek yerine; geçmişin büyük ilmi müktesebatını sağlam bir zemine ve geleceği inşa sürecinde motivasyona vesile kılmak, dünü, bugünü ve yarını bütünlük içinde ele almak önemsenmelidir."
Muhabir: Mücahit Türetken
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.