PKK'lı Şivan Perver, Gelirim ama "Ne mutlu Türküm diyene" tabelası kaldırılsın

PKK'lı Şivan Perver, Gelirim ama "Ne mutlu Türküm diyene" tabelası kaldırılsın
PKK'lı Şivan Perwer'in " Diyarbakır'a gelirim ama Ne Mutlu Türküm Diyene" tabelası kaldırılsın isteği yerine getirilmiş.Başbakan Erdoğan'ın Diyarbakır'da...


PKK'lı Şivan Perwer'in " Diyarbakır'a gelirim ama Ne Mutlu Türküm Diyene" tabelası kaldırılsın isteği yerine getirilmiş.

Başbakan Erdoğan'ın Diyarbakır'da "Kürdistan açıklaması " çok konuşulmuştu.Erdoğan ve Barzani buluşmasından önce Diyarbakır'da ilginç bir olay yaşanmıştı.Vatandaşın birisinin "NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE "sözünden rahatsız olduğu ve başvuruda bulunarak tabelanın kaldırılması isteğini DİYRBAKIR VALİLİĞİ'nin yerine getirdiği söylenmişti. Aslı böylemiydi? Hayır, Kürt bölücüsü ŞİWAN PERVER Diyarbakır'a gelmek için " NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE " tabelalarının kaldırılmasını bizzat talep etmişti.Ve ŞİVAN PERWER'le koordinasyonu yürüten bu isteği bir vatandaş yani tetikçi aracılığıyla aynı anda DİYARBAKIR VALİSİNE sözlü ricayla yaptırtmıştı.Başbakanlık'ta görevli üst düzey bürokrat ve bir bakan bu işi halletmişlerdi. Konu Erdoğan'a iletildi. Sonuçta PKK'lı ,Türk milleti düşmanı ŞİVAN PERWER Diyarbakır'a gelecek diye el çırpan bu kişiler normal olarak yaşamlarına devam ettiler.İşte ŞİVAN PERVER'İN TALEBİ ve TALEBİN yerine getiriliş şekli. 

Şivan Perwer: Bülent Arınç da Kürt'tür!

Yeni çıkan albümü "Şivanname"nin tanıtım turlarını yapan Kürt müziğinin önde gelen isimlerinden Şivan Perwer, Radikal gazetesine konuşmuştu.

Sürgün hayatıyla ilgili açıklamalarda bulunan Perwer, geçtiğimiz yılın başında Bülent Arınç'la yaptığı görüşmeyle ilgili  açıklamalarda bulundu. Arınç'ın da aslının Kürt olduğunu belirten Perwer, Arınç'ın kendisine "Gel, Mevlanamız ol!" dediğini söyledi.İşte o röportajdan alıntılar PERVER'İN istekleri,

Neden öyle düşünüyorsunuz?

Görmedin mi? Bir buçuk yıl kadar önce Bülent Arınç'la görüştüğümde beni nasıl da ağır suçladılar. Oysa sadece sohbet etmiştik.

ŞİVANPERVER?İN  ,BÜLENT ARINÇ?TAN TALEBİ :

"NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE" BİR AN ÖNCE KALDIRILMALI

VE ŞİVAN PERVER DİYARBAKIR?A GELMEDEN ÖNCE ? NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE ? TABELASI KALDIRILDI.

İşte o konuşmadan kısa ayrıntılar :

Neler konuşmuştunuz?

Adamcağız beni 15 dakikalığına görmek istemişti. Ben de kabul ettim. Görmeye gittim. Ne de olsa devletin hizmetinde biri. Devlet adamı. Hükümette. Görüşüp kendisine görüş ve önerilerimi söyledim. Şimdiye kadar niyetlerine destek verdiğimi, referandumda evet dediğimi, doğru bulduğum politikalarını övdüğümü ancak artık savaşın bitirilmesi gerektiğini söyledim. Kürtlere karşı savaşın bitirilmesi gerektiğini söyledim. Diğer taraftan Kürdistan dağlarına yazılan 'Ne Mutlu Türküm Diyene'nin bir an önce kaldırılmasını söyledim. Kürtlerin onurlu bir halk olduklarını, 20-25 milyonluk bir halkın bu çağda kabulünün imkânsız olduğunu söyledim.

ÇOCUKLAR TAŞ DA ATABİLİR KAFA DA KIRABİLİR

Peki, o ne dedi?

Dedi ki: "Doğrudur. O sözler eski döneme ait sözler. Aşılacak". Kürt halkı üzerinde baskının olduğunu söyledim. Bu zulmün sonu gelmeli dedim. Alenen Kürt çocuklarının kolları kırılıyor. Artık bu zalimliğe son vermek, polislerin terbiye edilmesi gerekir dedim. Ancak o zaman çözüm gelir. Kaldı ki çocuklar taş da atabilir, kafa da kırabilirler. Hoşgörüyle bakmak gerekir. Sonra nerede hangi Türk, nerede hangi Kürt var konuştuk. Sohbet iki saat sürdü. Daha da bırakmadı. Dedim ki sen de Siirt'ten gelmişsin, aslın Kürt'tür ve adının anlamı da 'Bilind-Yüksek'tir dedim.

"GEL MEVLANAMIZ OL"

Tepkisi ne oldu?

Hiç, hoşnutsuz bir şey söylemedi. "Olabilir, olabilir... Ben oradan geliyorum" dedi. "Ayrıca bugün artık sistem olarak herkesi kucaklamak istiyoruz" diye ekledi. Kürtlerin çok hizmet ettiğini söyledim. Büyük bir cemaat olduğumuzu, demokratlar gibi komünistlerimizin de olduğunu belirtip "Bugün meselenin çözümüne eğilip çözüm üretmeliyiz"dedim. Karşılıklı tahammül etmemiz gerektiğini, birbirimizi sevmemiz gerektiğini söyledim. Öyle bir sistem olmalı ki hepimizi kucaklamalı. Basın da ona sorunca, o da ülkemi özlediğimi, dönmek istediğimi söylemişti. Ancak benim ona dediğime ve gerçekte neler konuşulduğuna bakılmadan beni adeta taşladılar. Oysa bana esas olarak söylediği, "Keşke memlekete gelip Mevlanamız olsan! Gel, Mevlanamız ol!" idi. Ama mevcut durumda Mevlana da gelse afaroz ederler. Türkiye'de sadece Kürtler değil herkes asimilasyona tabii tutuldu. Yıllarca kültürel asimilasyon'un yanında topluma tek tipçi ideolojik asimilasyon dayatıldı ve bu 80 sene boyunca devlet politikası olarak uygulandı.Sonuçlarını devletin tüm kademelerinde ve hayatın her alanında halen hissetmek mümkün. Bunun sonucu olarak toplumda öyle bir nefret kültürü oluşturulmuş ki meselelere aklı selim yaklaşmak ve farklılıklara tolerans göstermek giderek zorlaşmakta.

Peki, hükümetten yeni mesajlar alıyor musunuz?

Hayat sürüyor. Biz de meselenin içindeyiz. Hâlâ da benden isteniyor. Benim dönüşüm çok isteniyor. Fakat binlerce insanın tutuklandığı bir dönemde, baskının ayyuka çıktığı bir dönemde dönüşüm gerçekleşmez." 30 ARALIK 2012 TARİHLİ Röportajdan Derleme

( PHA/ ÖZEL HABER )

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.