Pazartesi sendromunu böyle yenin

Pazartesi sendromunu böyle yenin
Haftasonu tatili deyince aklımıza iki tam gün boyunca hiçbir zorundalığın olmadığı tatil günleri gelir.Fakat nedense bu iki günden oluşan tatil gününü,...


Haftasonu tatili deyince aklımıza iki tam gün boyunca hiçbir zorundalığın olmadığı tatil günleri gelir.

Fakat nedense bu iki günden oluşan tatil gününü, bazılarımız bir gün, bazılarımız bir buçuk günmüş gibi yaşarız. Peki pazartesi gününü düşünmeden, gerçek bir haftasonu tatili yapmaya ne dersiniz?

Hafta sonunu iple çekenlerdenseniz bu yazı tam sizlik. Amaaaa bir de işin pazartesisi var biliyorsunuz. Neden malum!

Bizi bekleyen sorumluluklar, zorundalıklar, yapılması gerekenler...Onlara konsantre oldukça uflayan puflayan bir yüz ifadesiyle, içinde bulunduğumuz özgür zaman dilimini de istediğimiz gibi yaşamayız.

Peki artık literature "Pazartesi Sendromu" olarak adını kazıtan bu duygu durum halini, uzmanlar nasıl açıklıyor dersiniz?

EnaTherapi'dan Uzman Psikolog Esin Nur Akyıldız'a göre insanların hayatında iki çeşit "zorundalık" var. Biri bizim seçtiklerimiz, diğeri ise seçim hakkı olmadan hayatımıza girenler...

Bu durumu örnekler vererek izah eden Akyıldız, şöyle devam ediyor

"Dünyaya geldiğimiz an itibariyle, anne ve babamızın kim olduğunu, nerde, hangi dili konuşacağımızı, nerde yaşayacağımızı, hangi okulda okuyacağımızı seçme şansımız olmadan, dünyaya geliveririz. Ve başlangıçta hiç bir seçim şansımız olmadan geldiğimiz, bu hayat denilen yaşamı sürdürebilmek için, bütün bu bizim seçme hakkımız olmadan zorunda kaldığımız durumlara adapte olmaya çalışırız. Çünkü hayatta kalmak için bir evimizin olmasına, karnımızın doymasına, korunmaya ihtiyacımız vardır. Bazen de bu zorundalıkların üstüne biz farkında olmadan başka zorundalıklar koyduruveririz. Ve zannederiz ki bunlarda bize yüklenen zorundalıklar, halbuki farkında olmadan bizim seçtiklerimizdir onlar.

Zorunda mısınız?

Zorundalıklar... Zorundalıklarımızla mı dünyaya geliriz? Yoksa zorundalıklarımızı biz kendimiz mi yaratırız? Ya da zorunda kalmış hissettirilir miyiz?"

"Cevabı birlikte bulalım" diyen Akyıldız, hayatınızdaki seçtiğiniz ve seçmediğiniz zorundalıkları bir birinden ayrıştırmanıza neden olacak bir ödev veriyor:

"Herkes boş bir kağıda teker teker hayatında 'zorundalık' olarak gördüğü herşeyi düşünerek, madde madde yazsın ve bakalım ortaya ne çıkıyor?"

Madde madde yazmaya ne dersiniz?

-Başarılı olmak
-İyi bir öğrenci olmak
-İstediğim bölümü kazanmak,
-Vefalı bir evlat olmak,
-Annemin hayır duasını almak,
-İyi bir anne, baba olmak,
-Güçlü olmak,
-Düşünmek,
-Birşeyler yapmak,
-Yemek yemek,
-Uyumak,
-Çalışmak,
-Okumak,
-Rejim yapmak ve
-Kendime bakmak ZORUNDAYIM...

Tanıyı biz mi koyuyoruz?

Bireylerin farkında olmadan kaderiymiş gibi hissederek, hayatlarında onları çok zorlasa da, farkında olmadan barındırmaya devam ettikleri bir takım zaruri görevler olduğunu söyleyen Akyıldız, "çok yorgun hissediyorum kendimi ve hiç işe gitmek istemiyorum" diyerek, Pazartesi Sendromu tanısını, kendi kendine koyarak başvuran bireylere verdiği tavsiyelerden bir bölümünü aktararak devam ediyor;

"Aslına bakacak olursanız hayal ettiğimiz ya da arzu ettiğimiz hayatı yaşayabilmek adına bir takım görevler ve sorumluluklar vardır. Bunları diğer zorunluluklardan ayıran çok önemli bir fark vardır. Biri, seçim sansınız olmadan, özgür iradenizden bağımsız hayatınızda var olduklarını düşündüğünüz zorundalıklar, diğeri sizi istediğiniz hayata götürmesi adına yelkeninizi rüzgarla dolduracak zorundalıklar."

Akyıldız, ilkinin, kişide özgür iradesini kullanamadığı için sıkışmışlık duygusu doğurduğunu, bu duygunun da kontrol edilemeyen öfke patlaması ve yoğun yorgunluk, bitkinlik haline neden olduğuna vurgu yapıyor.

İlkini, seçim hakkına sahip olmadığımız için isteksiz ve arzusuz yaptıklarımız olarak değerlendiren Akyıldız, "Yani sıradanlaşarak yaptığımız, diğeri ise bizim kendi yürümek istediğimiz patika olduğu için, yolumuzu aydınlatsın diye her çeşit meşaleyi kullanma zorunluluğu gibi görülen şeyi eğlenceye dönüştürdüklerimizdir" diyor.

Önce kendiniz için yaşayın

Ve şu mesajı iletiyor Esin Nur Akyıldız, "Eğer hayatınızda var olan zorunlulukları,

1) Sizi, istediğiniz hayattan uzaklaştıran,
2) İstediğiniz hayata yakınlaştıran zorunluluklar, olarak ikiye ayıracak olursak, kendi istediğiniz hayatı size yaşatacak keyifli zorundalıklara haksızlık etmeden, yolunuzu layığıyla aydınlatması için gereken bütün özeni gösterdiğiniz bir hayatı, herkesden önce kendiniz için yaşamanızı, önermektedir."

SERDA KIVILCIM - BUGÜN GAZETESİ

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.