Öztrak: Deprem meselesine 'partiler üstü' yaklaşmak zorundayız
Ankara
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde toplandı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, toplantı sürerken yaptığı açıklamada, gündemlerinde, Suriye ve İdlib'de yaşanan gelişmeler, Elazığ ve Malatya'daki deprem ve ekonomik durumun olduğunu belirtti.
Suriye'nin İdlib bölgesinde, rejim güçlerinin saldırısında şehitlerin bulunduğunu ve çok sayıda askerin de yaralandığını aktaran Öztrak, şehitlere rahmet, yaralılara şifa diledi.
Öztrak, koordinatları bildirilmiş konvoya yapılan bu saldırıyı lanetlediklerini ve kınadıklarını ifade etti.
İdlib ve Suriye meselesinin Türkiye'nin yumuşak karnı haline geldiğini dile getiren Öztrak, artan tansiyon ve kaos içinde her zamankinden daha fazla sağduyuya ihtiyaç bulunduğunu söyledi.
Öztrak, askerlerin güvenliğini sağlayacak ve Suriye'den gelecek bir sığınmacı akınını engelleyecek tedbirlerin bir an önce alınması gerektiğini vurguladı.
Elazığ'daki deprem
Faik Öztrak, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun geçen hafta sonu deprem bölgesini ziyaret ettiğini, "Elazığ'ın bir an önce afet bölgesi ilan edilmesi gerekiyor." açıklamasında bulunduğunu hatırlattı.
Vatandaşların talebinin de bu yönde olduğunu, partilerinin bu konuda, TBMM'ye verdikleri bir önergeleri bulunduğunu anımsatan Öztrak, şöyle konuştu:
"Buna ilk tepki Sayın Bahçeli'den geldi. Biz burada vatandaşlarımızın talebini dile getirmekten başka bir şey yapmıyoruz, bu kendi talebimiz de değil. Ancak, iktidar partisinin kendisi veya ortağı TBMM'ye bir önerge getirirse, biz bu önergeyi destekleriz. Bunda herhangi bir sorun görmeyiz. 'Karşı tarafı rahatlatacak karşı tarafa prim verecek' diye bir yaklaşımımız bu önemli meselede olmaz. Deprem milli bir meseledir. Deprem meselesine 'partiler üstü' yaklaşmak zorundayız. Kuşkusuz milli meselelerin tartışılacağı, çözüm üretilip tedbir alınacağı ilk adres ise TBMM'dir."
Vatandaşların, ödediği vergilerin hesabını iktidarlardan sormasının demokrasilerin olmazsa olmazı olduğunu ifade eden Öztrak, iktidara deprem için 2004'ten bu yana topladığı 34 milyar doların ne kadarını Elazığ ve Malatya için harcadığını sorduklarını aktardı.
Milletin ödediği vergilerin iktidar tarafından nasıl kullanıldığını bilmek istediğine işaret eden Öztrak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tek adam parti devleti rejiminde, TBMM devre dışı, Sayıştay devre dışı ama millet de tek adamın neler yaptığını bilmek istiyor. Biz de milletimiz adına sorduk. Sarayın kibirlisi, esti gürledi ama milletin önüne bir bakkal hesabı dahi koyamadı. 'Topladığımız paranın 5 katını harcadık' deyip işi geçiştirmeye kalktı. Olur olmaz her şeye raporlar hazırlayıp bu raporları saraylarda, lüks otellerde gösterişli toplantılar yaparak tanıtanlar, depremde hangi hazırlıkları yaptıklarını anlatan raporu hazırlamaktan kaçıyorlar."
Faik Öztrak, iktidarın raporu hazırlamaktan kaçmasının arkasında iş bilmezliğin ve suçluluğun telaşı olduğunu ileri sürdü.
"İnsani ve hayati bir projenin detaylarını paylaşacağız"
Elazığ'ın fay hattında ve depreme en hassas bölgelerden birinde olduğunun belli olduğunu, bununla ilgili uyarılarda bulunulduğunu ancak tedbirlerin alınmadığını savunan Öztrak, "Neden depreme karşı riskli olan bölgeler depremden önce kentsel dönüşüme tabi tutulmamış? Erdoğan şimdi çıkmış, 'Bölgede kapsamlı bir kentsel dönüşüm çalışmasını başlatıyoruz' diyor. Arapların meşhur bir sözü vardır. 'Bad-el harab-ül Basra' Yani, 'Basra harap olduktan sonra'. Bu lafların hiçbir anlamı yok." değerlendirmesinde bulundu.
Öztrak, iktidarın hem deprem riskini hem de depremden sonra kriz yönetmekte ciddi sorunları olduğunu iddia etti.
"Sükse ve rant için hazırlanan çılgın projelerle zaman ve para kaybetmeye artık takatimiz kalmamıştır." diyen Öztrak, kaybedilen yılların telafisi için her dakikanın, her kuruşun en etkin şekilde kullanılması gerektiğine dikkati çekti.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Öztrak, "Bizim artık uçuk kaçık, çılgın projelere değil, akıllı projelere ihtiyacımız var. Biz böyle akıllı, insani ve hayati bir projenin detaylarını ilerleyen günlerde kamuoyumuzla paylaşacağız." dedi.
"Nasıl gayrimenkul yatırım ortaklığı statüsü verilebiliyor?"
Türk Kızılayın, bazı şirketlerin alengirli işlerini saklamak amacıyla paravan gibi kullanıldığını ileri süren Öztrak, bunun çok büyük bir skandal olduğunu söyledi.
Bu konuda CHP grup başkanvekillerinin TBMM'ye bir önerge verdiğini anımsatan Öztrak, "Bu son olayda Kızılay sadece vergi kaçırmayı peçelemek için mi kullanıldı, yoksa başka şeyleri de peçelemek için mi kullanıldı?" diye sordu.
Öztrak, 2013'te özelleştirilen Başkent Doğalgaz Dağıtım Anonim Şirketinin, 4 Şubat 2016'da statü değişikliğine giderek gayrimenkul yatırım ortaklığı olduğunu ifade etti.
Faik Öztrak, şunları kaydetti:
"Bu şirketin iştigal konusu gaz dağıtımı ve boru döşemek. Buna nasıl gayrimenkul yatırım ortaklığı statüsü verilebiliyor? Bu statü değişikliğini nasıl yapabildi? Bu statü değişikliğiyle bu şirket önemli vergisel imtiyazlara nasıl kavuştu? Boru döşeyen bir şirkete gayrimenkul yatırım ortaklığı statüsünü vermek için mevzuatın bu kadar esnetilmesinin nedeni nedir? Bu statüyü aldıktan sonra bu şirketin 2017'de vergi matrahı gözükmüyor? Bu esnetme nedeniyle devletin vergi kaybı ne kadardır?"
Bu imtiyazlı şirket, Başkent Gaz, Kızılaya 8 milyon dolarlık şartlı bir bağış yapıyor. Yaptığı bağışın 75 bin dolarını, şerefiye payı olarak, Kızılaya 'sen kullan' diyor. Geriye kalan 7 milyon 925 bin doları ise Ensar Vakfı'na 'yurt yapmak için gönder' talimatı veriyor. Çelişkiler, tutarsızlıklar işte tam da bu noktada başlıyor."
"Kızılay neden paravan olarak kullanılıyor?"
Gazeteci Muharrem Sarıkaya'nın 8 milyon dolarlık bağışı yapan iş adamına, "Bu bağışın Türgev'in New York'taki yurduna gideceğini biliyor muydunuz?" diye sorduğunu, iş adamının cevabının ise "hayır" olduğunu aktaran Öztrak, şöyle konuştu:
"Ama iş adamının sahibi olduğu Başkent Gaz'ın kamuoyuna yaptığı açıklama iş adamını yalanlıyor. Şirket açıklamasında, 'ABD'ye eğitim için giden gençlerimiz için devletimizin himayesinde yapılması planlanan ve milletçe gururlanacağımız nitelikte yurt yapılması projesine katkıda bulunmayı milli bir görev addettik' diyor. Sonrasında da ekliyor, 'Devletimizin himayesinde gerçekleştirilecek bir projeye devletin hayır kurumu aracılığı ile katkıda bulunulması tercih edilmiştir.' diyor. Bağışı yapan şirket 'Bu paranın ABD'deki yurda gideceğini biliyorum' diyor. Ama şirketin patronu 'Ben bunun Amerika'daki yurda gideceğini bilmiyordum' diyor. Tabii şirketin ifadesindeki 'devletimizin himayesindeki' ifadesi de manidar. Bu yurdu Kızılay mı yaptırıyor? Hayır. Türkiye Cumhuriyeti mi yaptırıyor? Hayır. Peki kim yaptırıyor? Çocuk istismarlarıyla adı sıkça anılmış Ensar Vakfı ile Türgev'in kurduğu Türken Vakfı yaptırıyor. Ensar, Türgev veya Türken Vakfı bir devlet kurumumu? Hayır. Peki bu 'devlet himayesi' lafı nereden çıkıyor? Herhalde Türgev Vakfının yönetiminden. Türgev kimin? Erdoğan ailesinin mensuplarının. Peki, Erdoğan ailesinin reisi dışında kimsenin resmi bir devlet görevi var mı? Hayır."
Gazetecinin haklı olarak bağış yapan iş adamına "Türgev'e zaten 31 ev almışsınız, neden doğrudan Türgev'e yardım yapmadınız?' diye sorduğunu belirten Öztrak, "Şirket sahibi 'Cevap vermeyi uygun görmüyorum, buna cevap vermeyeceğim' diyor. Bu şeffaf bir bağış işiyse Kızılay neden paravan olarak kullanılıyor? 8 milyon dolar, neden ilkin Kızılaya, sonra Kızılaydan Ensar Vakfına, Ensar Vakfından da Türken Vakfına gönderiliyor. Şirket neden doğrudan Türgev veya Türken Vakfına bağış yapmıyor? Bunları soracak bir cumhuriyet savcısı, bir vergi denetmeni yok mu bu memlekette?" diye konuştu.
CHP'nin Amerika temsilciliğinin 2016 ve 2017 yıllarında Türken Vakfına yapılan yardımları ABD Hazine Bakanlığının vergi biriminden kalem kalem aldığını ifade eden Öztrak, bu vakfın 2017 Haziran ile 2018 Haziran arasındaki mali kayıtlarını da dün aldıklarını söyledi.
Öztrak, 2017'de Türken Vakfına 8 milyon dolar büyüklüğünde bir para transferi gözükmediğini, 2018 yılının Haziran ayına kadar da böyle bir para transferinin Türken Vakfına yapılmadığını belirterek, bu dönemde 1,5 milyon dolar para transferi yapıldığını savundu.
"Kızılay da bu işte paravan olarak kullanılıyor"
Faik Öztrak, şunları kaydetti:
"Dünyanın en pahalı şehirlerinden birinde, dünyanın en lüks semtlerinden birinde, Manhattan'ın göbeğinde, adına yurt denilen bu gökdelen saray kime yapılıyor? Yoksa birilerinin paraları mı aklanıp paklanıyor? Özelleştirmeden ucuza kapatılan ardından da olağan dışı imtiyaz tanınan bir şirket, fakir fukaranın kullandığı doğal gaz fiyatlarında indirim yapmak yerine, milletin sırtına yüklediği yüksek gaz faturalarıyla elde ettiği kardan Erdoğan ailesinin vakfına dolambaçlı yoldan bağış yapıyor. Kızılay da bu işte paravan olarak kullanılıyor. Kızılayın ve devletin üzerinde bu bağış işinin şerefiyesi değil ama şaibesi kalmıştır. Bu pilav daha çok su kaldırır."
Öztrak, Kızılay Başkanı'nın oğlunun Genç Kızılaya yönetici yapıldığını, TRT World'de işe sokulduğunu da ileri sürdü.
Kızılayda "stratejist" olarak ayda 30 bin lira maaşla Suriyelilerin işe alındığını öne süren Öztrak, "Yine saray sosyetesinin akraba-i taallukatı Kızılaya doluşmuş." dedi.
Öztrak, "Damadın arkadaşının başında olduğu TÜİK'in makyajlı rakamları ile ekonominin gerçekleri arasındaki makas giderek açılıyor. Bugün 2020'nin ilk enflasyon rakamı açıklandı. Milletin geçmediği tünele yüzde 56 zam yapılırken, doğalgaz, elektrik faturaları cep yakarken, makyajlı ocak enflasyonu yüzde 1,35 oldu. Her türlü makyaja rağmen 12 aylık enflasyon ise yüzde 12,15 ile çift hanelerdeki seyrini sürdürüyor." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin daha önce hiç görmediği şiddette bir ekonomik krizi yaşadığını ileri süren Öztrak, iktidarın ise ülkenin ve ekonominin gerçeklerinden tamamen koptuğunu belirtti.
Faik Öztrak, "'2019'da yükselişe geçtik, 2020'de şahlanıyoruz' diyorlar ama yabancı yatırımcılar birer birer ülkeden çekip gidiyor." ifadesini kullandı.
"İdlib meselesinin ilk tartışılması gereken yer TBMM'dir"
Öztrak, açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
"İYİ Parti Genel Başkanı, İdlib konusunda Meclis'in bilgilendirilmesi için toplantı çağrısı yaptı. CHP, bu çağrıya ne cevap verir?" sorusuna Öztrak, "Biz bu çağrıyı olumlu karşılarız. İdlib meselesinin ilk tartışılması gereken yer TBMM'dir. Bu çerçevede iktidarın gerçekleri Meclis'te gelip anlatması önemlidir." yanıtını verdi.
"Genel Başkanın daha önceki açıklamaları var, 'İdlib'de ve Suriye ne işimiz var' diye. Bu konuda bir değişiklik var mı?" sorusu üzerine Öztrak, şu cevabı verdi:
"Gerekli görüşmeleri yapmış olsaydık, gerekli müzakereleri Suriye yönetimiyle yapmış olsaydık bugün işlerin bu noktaya gelmesini belki önleyebilirdik. Rusya ile de aynı şekilde ciddi müzakereler yapılmış olsaydı."
"Kızılay Başkanının bir açıklaması var yapılan bağışla ilgili, 'Vergi kaçırmak başka vergiden kaçınmak başkadır.' diye. Bu sözü nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna karşılık Öztrak, bir de "peçelemek" diye bir vergi terimi olduğunu söyledi.
Öztrak, "Bunun adı vergiyi peçelemektir. Bunun cezası da vardır." dedi.
"CHP, Suriye meselesinde durduğu yerde mi? Son saldırının ardından Sayın Kılıçdaroğlu ne düşünüyor?" sorusuna Öztrak, "Yaptığım açıklama, MYK adına yaptığım bir açıklamadır. Dün akşam itibarıyla Suriye'de yaşananları ciddi şekilde kınadığımızı ifade ettik. Bu aynı zamanda Genel Başkanımızın da görüşüdür." dedi.
"İSMEK'in eski kadın yöneticileri İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı ile ilgili suç duyurusunda bulundu. Bu konuda bir değerlendirmeniz, parti olarak bir incelemeniz oldu mu?" sorusu üzerine Öztrak, "Biz insanlarımızın kılık kıyafetlerine göre ayrıştırılmasına kesinlikle karşıyız. Bu çerçevede İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız da söz konusu genel sekreter yardımcısı hakkında gerekli incelemeyi başlattığını açıklamıştır. Bunu kabul etmemiz mümkün değil." ifadelerini kullandı.
"Türkiye hem sınırlarını hem de askerlerinin yaşamlarını kontrol altına almalıdır"
Öztrak, "CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu tarafından hazırlanan Anayasa kitapçığı var, CHP'nin logosu da var kitapçıkta. Bu CHP'nin onayladığı bir kitapçık mıdır?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Sayın Kaboğlu'nun hazırladığı bu kitapçık Anayasayla ilgili değil. 2017'de yapılan değişikliklerden sonra Türkiye'de yasa çıkarma yetkileri konusunda neler olduğunun, neler yapıldığının, nelerin yanlış olduğunun tartışıldığı bir kitap. Dolayısıyla bütün dünyada da tanınan bir anayasa hukukçusu olarak o, 2017 den sonra yasa yapma konusunda Türkiye'de yaşananları anlatmış. Kendisi de söylüyor, 'benim çıkardığım bu kitabın Anayasayla ilgisi yok' diyor. Genel Başkanımız buna bir ön söz yazmış çünkü milletvekilimizin hazırladığı bir rapor. Benim tavsiyem şu, lütfen Genel Başkanımızın yazdığı ön sözü okuyun partimizin görüşleri orada var. "
"Anayasanın ikinci maddesi de yer alıyor orada. Türk milleti ve Atatürk milliyetçiliği olmadığını görüyoruz. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna Öztrak, "Yok efendim böyle bir şey, Türk milliyetçiliği, Atatürkçülük. Biz neye sahip çıkıyoruz? Anayasanın değiştirilmez maddelerine CHP olarak her zaman sahip çıkıyoruz, çıkmaya da devam edeceğiz." karşılığını verdi.
"Suriye konusunda Sayın Cumhurbaşkanının açıklaması oldu, topçu atışlarıyla karşılık verildiğini, 30-35 civarında Suriyeli'nin etkisiz hale getirildiğini ifade etti. CHP atılması gereken adımlarla ilgili ne düşünüyor?" sorusu üzerine Öztrak, şu değerlendirmeyi yaptı:
"AK Parti Genel Başkanı bundan önce yaptığı açıklamada Astana ve Soçi süreçlerinin bittiğini açıklamıştı. Dolayısıyla bugün ortada yepyeni bir durum var. Türkiye hem sınırlarını hem de askerlerinin yaşamlarını bir an önce kontrol altına almak zorundadır. Bunun için gerekli her şey yapılmalıdır."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.