ÖZGÜRLÜK VE KORKU

ÖZGÜRLÜK VE KORKU
Tanrı insanı özgür olarak yaratmıştır. O'nun istediği tüm insanların ve hayvanların özgürce yaşamalarıdır. İnsan onuruna ve insanlığa sığmayan...


Tanrı insanı özgür olarak yaratmıştır. O'nun istediği tüm insanların ve hayvanların özgürce yaşamalarıdır. İnsan onuruna ve insanlığa sığmayan köleliği ise yasaklamıştır. Allah'ın hür bir varlık olarak yarattığı, akıl, irade ve seçme özgürlüğü vererek yücelttiği bir varlığıköleleştirmek yüce Yaratıcının iradesine karşı çıkmak demektir. Ayrıca hiç bir akıl ve vicdan sahibi kişi köleliği kabullenemez ve savunamaz.

Allah, insana, insanlardan,başka canlılardan veya varlıklardan, velhasıl hiç bir şeyden, korkmamasını; yalnız ve sadece kendisinden sakınılmasını emreder. Burada korkmak ile sakınmak kavramları üzerinde durulması gerekiyor.

Korkmak; insanın canı, malı, ailesi, namusu veya çok değer verdiği başkaca maddi veya manevi varlığı ciddi bir tehlike ile karşıkarşıya kaldığı ve bu tehlikeyi savuşturamadığı zaman içine düştüğü çaresizliğin verdiği zihinsel bir durumdur, moral olarak çöküntüye uğrama halidir. Dikkat edilirse korkuda, her zaman ve her durumda karşıda bir tehlike var. Tehlikeyi yaratan şey ya bir canlı varlıktır, ya deprem, yangın, su baskını, savaş hali, kıtlık ve açlık gibi özel ve olağanüstü durumdur.

Oysa sakınmak böyle değildir. Bir kere sakınmakta, karşıda tehlike arzeden bir varlık veya özel durum yoktur. İnsanın güven ve varsıllık içinde, mutlu ve huzurlu şekilde yaşamını sürdürebilmesi için tümü insan yarına konulmuş evren yasalarını ihlal edip etmeme söz konusudur. Evren yasalarını vaz'eden Tanrı'dır ve amacı çok sevdiği insanların yaşam kalitesini en üst düzeye çıkartmaktır. Evren yasaları aynı zamanda her şeyin olmasıgerektiği gibi olması, tüm iş ve eylemlerin doğal mecrasında yapılmasıdır.

Şu iyi bilinmelidir ki, Allah'ın ne insandan, ne hayvandan gelecek her hangi bir eyleme, söze veya hizmete ihtiyacı yoktur. O'nun hiç ama hiç bir şeye ihtiyacı yoktur. Yemeye, içmeye,barınmaya, giyinmeye, korunmaya, velhasıl her şeye ihtiyacı olan bizleriz. İnsanların ihtiyaçları vardır.

İnsanı yerden ekin bitirir gibi yaratan Allah, onun maddi şeylere ve enerji boyutunda,fikir ve düşünce düzeyinde nelere muhtaç olduğunu, hangi maddesel ve fikirsel gıdalara ihtiyaç duyduğunu ve duyacağınıen iyi ve en ayrıntılı olarak bilmektedir.

Bu açıklamalar ışığında şunları diyebiliriz:

Allah; haşa eli sopalı, içleri kaynar sularla dolu kazanların altına sürekli odun atan, insanları cezalandırmak için sabırsızlıkla bekleyip duran, kullarımdan birileri hata yapsa ve günah işlese de onları en ağır şekilde cezalandırsam diyen bir Tanrı değildir. Bilakis alemlerin Rabbi esirgeyenlerin, bağışlayanların, merhamet edenlerin, koruyanların, gözetenlerin, yardım edenlerin, rızık verenlerin, açları doyuranların en hayırlısıdır. Hiç bir varlık bu konularda Tanrı ile yarışamaz ve yarıştırılamaz.Allah, böyle benzetmemelerden ve yakıştırmalardan uzaktır. Çünkü Allah, Allah'tır; birdir, eşi ve benzeri olmayandır. Mülkünde, saltanatında, hükümranlığında, ortağı veya yardımcısı, müşaviri veya müsteşarı yoktur. Kendisi doğmamış ve doğurmayan olandır. İlmi her şeyi çepeçevre kuşatmıştır. O, olmuş ve olacak her şeyi en ince ayrıntısına kadar eksiksiz olarak bilir. O'nun bilgisi dışında hiç bir şey olmaz. Hiç bir şey O'na gizli kalmaz. Her şeyi işitir, duyar ve görür.

İnsansa varlığını ve neslini sürdürebilmek için yardıma muhtaçtır. Bilgisi sınırlıdır. Sürekli araştırmak, deney yapmak, sorgulamak ve öğrenmek durumunadır. İnsan ilerlemek, gelişmek ve refah düzeyini yükseltmek amacıyla sürekli çalışacak, çabalayacak, üretecek, yaratacak, icat edecek, keşfedecek ve mevcut icatları ve keşifleri geliştirecektir. Otomobilin, uçağın, geminin ve ye bilgisayarın ilk icat edildiğindeki halini bir düşünelim. Kocaman bir odaya ancak sığabilecek büyüklükteki bilgisayarı göz önüne getirelim. Durmaksızın devam eden çalışmalar sayesinde bugün bilgisayar parmak büyüklüğüne indirgenmiştir.

İnsanın varlığını ve neslini sürdürebilmek için yardıma ihtiyacı vardır, dedik. On yıl süreyle bir damla bile yağmur ve kar yağmadığını, bunun yerine gökyüzünden taş ve sert cisimler yağdığını düşünelim bir an. İnsanlığın, yer yüzünün, hayvanların halini nasıl olurdu? İnsanların ve hayvanların yaşamlarını devam ettirebilmek için yemeleri gereken hiç bir yiyecek kalmazdı. Gökyüzünden yağan taşlar nedeniyle kimse sokağa çıkamazdı ve kısaca dünya yaşanmaz bir yer olurdu.

Bu ürkütücü örnekleri niye verdik?

Tarihte bu tür olayların yaşandığını biliyoruz. Firavun yönetiminin hüküm sürdüğü ve elçi Hz. Yusuf'un yaşadığı zamanda Mısır'da yedi yıl süren bir kuraklık yaşandığını; elçi Nuh'un toplumunun her tarafıyutan yağmur sularında yok olduğunu, Mekke'deki Kabe'yi yıkmaya gelen, çok sayıda fillerle donatılmış çok sayıda sahip Ebrehe ordusunun üzerine dolu yağar gibi kavurucu sıcaklıkta taşlar atılarak bozguna uğratıldığını, yine bazı azgın toplumların kulakları sağır eden seslerle yok edildiklerini biliyoruz. Özetle, demek istiyoruz ki, yaşamak için insan Tanrı'ya muhtaçtır, yoksa Tanrı insana muhtaç değildir. Bizim Tanrı'mız ise biz insanların en iyi şartlarda, güven, huzur ve barış içinde yaşamamızıistemektedir. Bunun yolunu, formülünü, kuralını-kaidesini de bir kitapta açıklamıştır.

Öyleyse insan, Tanrı'dan korkmak yerine, kendisine sayısız olanak sağlayan, yaşamda kendisine kılavuzluk edecek kitabı gönderen, eğri ve doğru yolu gösteren, hak ile yanlışı ayıracak bilgileri lütfeden, sonsuz merhamet ve sınırsız kerem sahibi Yaratıcı'ya saygılı olmalı, O'na karşıduyarlı olmalı, O'nu incitecek söz ve eylemlerden, O'nun sevmediği ve yasakladığı,insanlar için gerçekten zararlı ve tehlikeli olan adam öldürme, terör, hırsızlık, tembellik, ortak koşmak gibi çirkin eylemlerden ve inançlardan uzak durmalı

Özgürlüğün kıymeti ve önemi bura ortaya çıkar. Özgür olmayan, köle hayatı süren insanlar saygı ve sakınmak yerine korkar. Çünkü hep korkutulmuştur. Sürekli zulme uğramıştır. Oysa özgür insan, Allah dışında hiç bir şeyden korkmaz. Özgür ruh, kendisini en çok seven varlığın Tanrı olduğu bilinciyle yaşar ve Tanrı'nın korkulacak bir ilah olmadığını, ancak her şeyi yoktan var eden ve yarattıklarınırızıklandıran çok yüce ve pek güçlü bir Rab olduğundan O'nun buyruklarına ve koyduğu ilkelere karşıgelmekten sakınmak gerektiğinin bilincindedir.

Yani köle korkar, özgür haşyet eder. Yani tazimle, saygı ile, hürmetle ve ululama ile karışık derin, içten ve samimi sakınma duygusu.


ÖZSÖZ: "Korku, bütün kötülüklerin, bütün şerlerin kaynağıdır."  (Muhammed İkbal)


CUMA ALİ YÜREKLİ /13.04.2013

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.