Oyumu AK Parti'ye vereceğim; çünkü...

Oyumu AK Parti'ye vereceğim; çünkü...
Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hüseyin Görüşen ve özel yetkili Cumhuriyet savcısı Kemal Çetin, önceki gün 12 Eylül darbesinin başında bulunan Kenan...



Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hüseyin Görüşen ve özel yetkili Cumhuriyet savcısı Kemal Çetin, önceki gün 12 Eylül darbesinin başında bulunan Kenan Evren'i sorguladı.

Savcıların Evren'e sorduğu soruların en önemlileri, bence darbeden önceki süreçle ilgili olanlardı. Savcılar özetle; '12 Eylül darbesi bir tezgâh mıydı?' diye soruyordu. Bu soru yıllar önce Ergenekon'un izini bulmuş savcı Doğan Öz'ün öldürülmesinden bu yana cevaplanması gereken bir soru olarak kamuoyunun zihninde duruyordu. Ancak maşeri vicdan, bu sorunun cevabını çoktan vermişti ve binlerce faili meçhulden sonra gerçekleştiği için 12 Eylül darbesinin kesinlikle bir tezgâh olduğuna inanıyordu. Bundan sonra savcıların yapması gereken, 35 yıldır kimsenin dokunmadığı o faili meçhul dosyalara el atmak ve gerçekleri birer birer ortaya çıkarmak olmalıdır.

Önceki gün Ayşenur Arslan'ın programına katılan Mehmet Ali Birand, Fethullah Gülen Hocaefendi'ye karşı, 17 Haziran 1999 tarihinde başlatılan iftira kampanyasının Genelkurmay tarafından yürütüldüğünü iyice deşifre etti. Ayşenur Arslan ve Ali Kırca'nın bu işte nasıl görev aldığını gün yüzüne çıkardı. Hatırlayacaksınız, bu kasetlerin yayınlanmasından sonra medyada hava bir anda değişmiş ve Fethullah Gülen Hocaefendi'ye karşı adeta bir sürek avı başlatılmıştı. Hayatını bu milletin selametine adamış insanlara karşı bile bu tavrı gösteren bir yapı vardı bu ülkede...

Yine, eski Özel Harekât polisi Ayhan Çarkın'ın itiraflarını hatırlayalım. Aralarında kendisinin de bulunduğu bir infaz ekibinin 90'lı yıllarda yargı kararı olmadan insanları nasıl da infaz ettiğini anlatıyor. Ama asıl dehşet verici olan; MGK'da alınmış kararlar üzerine bu infazları yaptıklarını söylüyor olması. Dünyanın hangi ülkesinde yasaların kendisine vermediği gücü kullanan bir MGK vardır? Ya da dünyanın hangi ülkesinde bir derin yapı kanunsuzluğunu rejim korumak olarak yutturabilir?

Bugün darbelerle olduğu kadar darbe süreçleriyle de hesaplaşma, bunların gerçekte neler olduğunu ortaya çıkarma zamanıdır. Türkiye'yi darbeye, olağanüstü hallere, krizlere mahkûm eden bu süreçlerde gerçekte nelerin yaşandığını kimlerin nasıl roller üstlendiğini ortaya çıkarmak, bunları deşifre etmek en önemli meselemiz olmalıdır. Çünkü Türkiye'nin son elli yılı bu yapının provokatif tezgâhlarıyla karartıldı. Aradan bunca yıl geçmiş, bunca oyuna gelmiş olmamıza rağmen bu derin yapı, yani ülkeyi olağanüstü şartlara hazırlayan çete, seçimi etkilesin diye faaliyetlerini kesmeden sürdürüyor. Türkiye'nin felaha erebilmesi için bu kara yapıdan mutlaka kurtulması lazım. Onun için...

12 Haziran seçimlerinde gidip oyumu AK Parti'ye vereceğim. Başka bir partiyi sevip sevmemem önemli değil, kendimi başka bir partiye yakın ya da uzak hissetmemin de bir önemi yok. Çünkü bugün kişisel hissiyatların, günlük çıkarların zamanı değil. Bu derin yapının değişmesi için, yeni bir anayasanın ve yeni bir ülkenin inşa edilebilmesi için, bu ülkenin suçsuz insanlarına sürek avlarının bitmesi için, devlet erkini kullanan birilerinin ülkeyi sürekli olağanüstü şartlara hazırlamasından kurtulmamız için gidip oyumu AK Parti'ye vereceğim. Ve başta Başbakan Tayyip Erdoğan olmak üzere AK Parti'nin kurmaylarından yeni bir anayasa sözünü gerçekleştirmesini isteyeceğim.

m.kamis@zaman.com.tr

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.