Otizmli çocuk yaşıtlarıyla daha çabuk öğreniyor

Otizmli çocuk yaşıtlarıyla daha çabuk öğreniyor
Otizmli çocuklar için en önemli şeyin, yaşadığı topluma dahil olmasını sağlamak olduğuna dikkat çeken uzmanlar, eğitimin önemini vurguluyor.

Otizmli çocuklar için en önemli şeyin, yaşadığı topluma dahil olmasını sağlamak olduğuna dikkat çeken uzmanlar, eğitimin önemini vurguluyor. Prof. Dr. Nilgün Sarp’a göre yaşıtlarıyla bir arada bulunan otizmli çocuk, çevresinde bulunan kişileri gözlemleyerek onların davranışlarını model alıyor, öğreniyor ve ortama uyum sağlama becerisini artırıyor.

Üsküdar Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nilgün Sarp, erken çocukluk döneminde otizmli çocuklarda kaynaştırma uygulamasının önemine işaret etti.

Otizmli çocukların hepsinin birbirinden farklı olmasına rağmen benzer belirgin özelliklere sahip olduklarını vurgulayan Prof. Dr. Nilgün Sarp, bu özellikleri şöyle sıraladı:

“İletişim problemleri, dili anlamada ve kullanmada güçlük, yineleyici vücut hareketleri, nesneleri, oyuncakları alışılmadık biçimde kullanmasıdır.”

 

Uyum sağlama becerileri gelişiyor

Otizmli çocuklar için önemli olanın onu yaşadığı topluma dâhil etmek için yaşıtlarıyla birlikte etkinliklere katılmasını sağlamak olduğunu belirten Prof. Dr. Nilgün Sarp, “Bu konuda da en etkili yöntem eğitimdir. Otistik çocuklara uygulanan kaynaştırma programının amacı, otistik çocuğun genelleme ve ortama uyum sağlama becerilerini arttırmaktır. 3-6 yaşlarındaki otistik çocuklar, normal gelişim gösteren akranlarıyla okul öncesinde uygun eğitim-öğretim ortamında bulunduklarında, sosyal ve eğitimsel yönlerden çok ilerleme kaydederler” diye konuştu.

 

Kaynaştırma uygulaması modellemeyi öğretir

Otistik çocukların, diğer otistik olmayan akranlarıyla aynı oyun ve eğitim ortamlarında bulunmalarının birçok yararı olduğunu belirten Prof. Dr. Nilgün Sarp, “Çocuk çevresinde bulunan kişileri gözlemleyerek onların davranışlarını model alır ve öğrenir. Hazırlanan eğitim ortamlarında otistik çocuğun var olan yetenekleri gelişir. Otistik çocuk sosyal iletişim kurar, arkadaşlık ilişkileri gelişir. Otistik çocuğun olumlu akran tutumlarının yanı sıra iletişim ve oyun becerileri gelişir. Normal gelişim gösteren çocukların, otistik çocuklara yönelik olumlu ve gerçekçi tavırlar göstermeleri de gelişir” diye konuştu.

 

Ailelere düşen en önemli görevin çocuklarının anaokulunda kazandığı becerileri hayata geçirmeleri için çaba göstermeleri olduğunu belirten Prof. Dr. Nilgün Sarp, ailelere tavsiyelerde bulundu:

“Daha az yapılandırılmış sosyal ortamlarda ona eşlik edecek bir ağabey ya da abla konumunda olacak birisi olmalıdır. Bu kişiler, gönüllü veya belirli bir ücret karşılığında haftanın iki günü çalışabilecek durumda olan gençler, özellikle çocuk gelişimi eğitimi alanlar tercih edilebilir. Yapılacak işlerin ve kullanacakları malzemelerin bir deftere kayıt edilerek kullanılması gerekir. Her tür etkinlik için ayrı bir dosya olmalıdır. Bunlardan biri verilen ödevler,diğeri ise bitirilen işler için iki kısım şeklindedir.”

 

Ev ortamı en rahat hissettiği alandır

Otistik kişiler için günlük programa güvenmenin ve onu takip etmenin çok önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Nilgün Sarp, “Otistik çocuğun kendini en rahat hissettiği ortam evidir ve onu en iyi tanıyan kişiler ise ailesindeki bireylerdir. Otistik çocuğun davranışları düzeltilecek, değiştirilecek ve geliştirilecek ise; bu iş davranışın ortaya çıktığı ev ortamında ve onu en iyi tanıyan kişilerin desteğiyle yapılmalıdır. Tüm gelişim alanlarında ilerlemesine yardım edecek şekilde düzenlenmesi gerekmektedir” tavsiyesinde bulundu.

 

Bağımlılık azaldıkça güveni artıyor

Prof. Dr. Nilgün Sarp, diğer önerilerini de şöyle sıraladı: “Dil becerisi, sosyal ortamlarda kullanılmak üzere işlevsel hale getirilmelidir. Motor becerileri, içinde bulunduğu çevreyi ustalıkla kullanma becerisini ilerletme yönünde geliştirilmelidir. Bilişsel becerileri ise problem çözme ve aktif öğrenmesini geliştirmeye yönelik olmalıdır. Ev ortamındaki etkinlikler hem çocuk hem de aile bireyleri için zevk verici olmalıdır. Masayı hazırlarken, toplarken ya da yatağını düzeltirken yapılan işi çocuğunuzun düzeyine uygun ve anlayabileceği şekilde açıklama yaparak uygulamalısınız. El yıkama- diş fırçalama- yemek yeme gibi davranışlarda aynı yöntemler izlenmelidir. Çocuğun bağımlılığı azaldıkça, kendisine olan güveni artar, daha çok çevresini algılamaya ve hissetmeye başlar.”

 

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.