Örgütten 'G.Antep'ten ötesini affetmeyin' talimatı
Ankara Kumrular Caddesi'nde bomba yüklü otomobille gerçekleştirilen terör eylemi ve Güney Ekspresi'nde bulunan patlayıcıyla ilgili davada savunmasını yapan Ramazan Pamukçi, aldığı emiri ayrıntıları ile anlattı.
Ankara Kumrular Caddesi'nde bomba yüklü otomobille gerçekleştirilen terör eylemi ve Güney Ekspresi'nde bulunan patlayıcıyla ilgili davada savunmasını yapan Ramazan Pamukçi, ''Doktor'' kod adlı kişinin kendilerine içinde ''C-4'' tipi bomba bulunan bir paket verdiğini ve Ankara-Konya tren hattına döşemelerini istediğini söyledi.
Ankara Kumrular Caddesi'nde, 20 Eylül 2011'de bomba yüklü otomobille gerçekleştirilen ve 5 kişinin ölümü 40 kadar kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan terör eylemi ve Güney Ekspresi'nde bulunan patlayıcıyla ilgili 19 sanıklı davanın görülmesine Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesinde devam edildi. Duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
Mahkeme Başkanı Tayyar Köksal, önceki ara karar gereği sanık Ümit Akgümüş'ün olayın meydana geldiği tarihte Tarsus'ta bir hastanede olup olmadığının tespiti için yazılan müzekkereye cevap geldiğini açıkladı. Tayyar, gelen cevaplarda, kayıtların iki ayda bir silindiğinin ve MOBESE kameralarının da hastanenin giriş çıkışını görmediğinin bildirildiğini aktardı.
Tutuklu sanık Ümit Akgümüş savunmasında, olay tarihinde Ankara'da bulunmadığını ileri sürdü.
Patlamanın kendisine mal edilmeye çalışıldığını savunan Akgümüş, BDP'nin gençlik yapılanması DYGM üyesi olduğunu ve bu çatı altında siyasi faaliyet yürüttüğünü belirterek, ''Suçsuzum, beraatimi istiyorum'' dedi.
Tutuklu sanık Ramazan Pamukçi ise kardeşi Meryem Pamukçi'nin kırsal alanda olduğunu ve kendisinden haber almak için ''Doktor'' kod adlı birisiyle görüşmek üzere Fetullah Yiğit ve Halil Bayık ile Lice'ye gittiğini anlattı.
''Doktor''un, kardeşi hakkında bir hafta sonra bilgi vereceğini söylemesi üzerine buluşma yerinden ayrıldıklarını ifade eden Pamukçi, ''Daha sonra tekrar gittik. Bizi bir köylü karşıladı ve Doktor'un yanına götürdü. Doktor, Halil ve beni yanına çağırdı, Ertan'a ise tur atmasını söyledi'' diye konuştu.
''Antep'ten ötesini affetmeyeceğiz''
Pamukçi, Doktor'un, ''kendilerine bir görev vereceğini söylediğini'' belirterek, şöyle devam etti:
''Bize bir paket verdi. İçerisinde ne olduğunu sordum, 'C4 var' dedi. 'Bunu Ankara-Konya arasındaki tren hattına döşeyeceksiniz' dedi. Kabul etmedim, tepki gösterdim. 'Hani sivillere karşı eylem yapılmayacaktı' dedim. o ise 'önderden haber alamıyoruz, Antep'ten ötesini affetmeyeceğiz' dedi. Yine kabul edemeyeceğimi söyleyince, 'Tamam, hadi size daha kolay bir iş vereceğim. Bu paketi Ankara'ya götürün, orada birine teslim edin' dedi. Tehdit etti, zorladı, kabul etmek zorunda kaldım. Paketi alıp yola çıktık. Fetullah yolda indi. Diyarbakır'a geldik, paketi iş yerinin mutfağında sakladık. Paketin üzerinde parmak izimiz kalmasın diye sildik. Çünkü paketi yolculuk sırasında atıp kurtulmak istiyorduk. Daha sonra Halil ile paketi Kayaş'ta atarız diye anlaştık. Ben Halil'den bir gün önce uçakla Ankara'ya geldim. Paketi ise Halil trenle getiriyordu. Paketi kime teslim edeceğimizi bilmiyorduk. Teslim alacak kişinin bizi arayacağı söylendi.''
''Çiçekleri at''
Kumrular Caddesi'ndeki patlama meydana geldiğinde Ankara Abdi İpekçi Parkı'nda bulunduğunu bildiren Pamukçi, ''Ambulansların, itfaiyelerin geçtiğini gördüm. İnsanlar Kızılay'da patlama olduğunu konuşuyordu. Daha sonra parktan ayrıldım. Akşam haberlerde bomba patlatıldığını öğrendim ve Halil'e 'Çiçekleri at' diye mesaj gönderdim. Ardından da paketi teslim alacak kişinin bana ulaşamaması için telefonun sim kartını kırdım, attım'' ifadesini kullandı.
Örgüt üyesi olmadığını ve böyle bir olay içerisinde yer almaktan pişmanlık duyduğunu vurgulayan Pamukçi, ''Pişmanlık yasasından faydalanmak istiyorum'' dedi.
Sanık Ertan Yürek ise illegal örgütle bağlantısı olmadığını ifade ederek, DTP'de yöneticilik yaptığını, ama alkol ve kumar bağımlılığı yüzünden uzaklaştırıldığını anlattı. Daha sonra sonra Ramazan Pamukçi'nin yanında oto eksperi olarak çalışmaya başladığını bildiren Yürek, ''2 defa Lice'ye gittik. İlkinde kimseyi görmedim, ikincisinde konuşurlarken Fetullah ve beni uzaklaştırdılar. 'Bunu niye getirdin' diye kızdıklarını duydum. Ama, karanlık olduğu için kime kızdıklarını görmedim. Araçta bir poşet olduğunu dönerken gördüm. Önce yolda aldığımız bisküvi falan olduğunu düşündüm. 'Çevirme olursa yolda atarsın' denilince, esrar olduğunu zannettim. Poşette patlayıcı olduğunu bilmiyordum yani'' diye konuştu.
Yürek, emniyetteki ifadesinde tehdit edildiğini öne sürerek, ''Bana, başı kopmuş cesetler gösterdiler. Ayrıca kaçak bahis oynatmaktan yapılmış işlemlerim olduğumu, kazancımı Kıbrıs üzerinden PKK'ya aktardığımı söyleyerek, tehdit ettiler'' dedi ve önceki ifadelerini kabul etmedi.
Mahkeme heyeti, cumhuriyet savcısının da talebi doğrultusunda tutuklu sanıklar Fetullah Yiğit, Halil Bayık, Ramazan Pamukçi, Ertan Yürek, Mazlum Duran ve Ümit Akgümüş'ün tutukluluğunun devamına karar verdi.
Mahkeme, bazı sanık ve tanıkların ifadelerinin alınması için duruşmayı erteledi.
Kaynak: AA, Haber 7
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.