Okyanus ötesinden arayan sesin sırrı...

Ak Parti iktidarından kurtulmak için ?türlü taklalar atan? İsrail lobisi ve neoconlarun büyük fırsat gördüğü krizin zor durumda bıraktığı okyanus ötesi ses, o gece Ankara'ya 'alo' dedi ve süreç askıdan indi.

Hatırlarsanız, referandum akşamı Başbakan Erdoğan?ı arayıp ilk tebrik eden isimlerden biri ABD başkanı Obama olmuştu.

Referandum sonuçları belli olur olmaz gelen bu telefon, ABD yönetiminde bir süredir yaşanmakta olduğu kafa karışıklığının sona erdiği, Obama?nın ?zaten teşne olduğu üzere? Türkiye?deki sivil-seçilmiş iktidarla yeniden daha yakın işbirliğine girmek istediğine delalet ediyordu.

Şu son 2 haftadır PKK terörünün bitirilmesi konusunda yaşanan yoğun trafiğin arka planında ABD yönetiminin ?bu yeni tutumu? yatmaktadır.

Ne demek istediğimi somut verilerden yola çıkarak ve biraz açarak anlatmaya çalışayım.

Geçen Nisan-Mayıs ayı itibarıyla Türkiye-ABD ve Iraklı yetkililerden oluşan üçlü mekanizma, PKK?nın Kuzey Irak?taki varlığını sona erdirmek için bir ?eylem planı? hazırladı.

Süreç, ?umut verici? bir şekilde devam ederken iki büyük kriz patladı.

Bu iki büyük kriz, İsrail?in Mavi Marmara Gemisi?nde yaptığı katliam ve Türkiye?nin BM Güvenlik Konseyi?nde İran?a yaptırım uygulanmasını öngören oylamada Obama?nın talebine rağmen ?hayır? oyu kullanmasıydı.

Özellikle son 6 yıl içerisinde Ak Parti iktidarından kurtulmak için ?türlü türlü taklalar atan? İsrail lobisi ve neoconlar için büyük bir fırsat doğurmuştu bu iki kriz.

O dönemde izlemişseniz eğer, çok ilginç bir gelişme yaşandı.

İlişkilerdeki tahribatı tamir etmek için Washington?a giden Ak Parti heyetine bütün kapılar kapatılırken, aynı dönemde uzun süredir randevu bekleyen TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner üst düzey kabul görmüştü. (Dışişleri Bakanı Clinton-Boyner görüşmesi)

Washington?dan Ak Parti?ye verilen mesaj açıktı.

?Türkiye?de sizin dışınızda başka güç odakları da var ve gerekirse biz sizi bırakır onlarla çalışırız?

Aynı dönemlerde Türk kamuoyu ikinci ilginç bir haber daha okudu gazetelerden.

ABD Dışişleri Bakanlığı?nın ünlü 8. katı toplantılarında üst düzey yetkililer bir araya gelmişler ve Türkiye?yi konuşmuşlardı.

İlginç olan, önceki dönemlerde yapıldıktan sonra pek hayra yorulmayan sonuçlar doğuran bu 8 inci kat toplantılarının (28 şubat öncesi de böyle bir toplantı yapılmıştı) tıpkı TÜSİAD başkanına randevu verilmesi olayında olduğu gibi, kamuoyuna basın üzerinden duyurulmasıydı.

Bütün bu olup bitenler yüzünden Obama, ?gönlünden farklı şeyler geçirse de?, ?gerçeklerin bambaşka olduğunu bilse de,? bir süreliğine o çılgın ekibe teslim oldu.

PKK ile mücadele konusunda söz verdiği halde, Türkiye?nin taleplerini askıya aldı.

Hiç unutmuyorum, Cumhurbaşkanı Gül?ün, ?bazen kime güveneceğinizi şaşırırsınız? diye örtülü mesajlar verdiği o günlerde, Ak Parti?nin MGK toplantılarına da katılan etkili bir bakanı bu satırların yazarının kulağına eğilip, ?etrafımızdaki çember çok genişledi. Cephe büyüdü. Allah?tan ve milletten başka güveneceğimiz kimse kalmadı? diye yakınmıştı.

Böyle bir zeminde gidilen referandum sonuçları, ABD?deki Ak parti karşıtlarının bütün hesaplarını alt üst etti.

İçeride ve dışarıda herkesin Ak Parti?nin bir dönem daha tek başına iktidarda kalacağını öngörüp buna göre pozisyon aldığı bir dönemde, son tahlilde pragmatizmin her zaman galip geldiği Beyaz Saray?ın farklı bir tutum sergilemesi beklenemezdi.

Nitekim öyle oldu.

Referandum sonuçları belli olur olmaz, neoconların ve İsrail lobisinin baskısından kurtulan ve neredeyse ?evet? diyenler kadar sonuca sevinen Obama, hemen telefona sarılıp, o akşam Erdoğan?ı aradı.

Ve sonrasında PKK?nın dağdan inmesi konusunda askıya alınan ?eylem planı? yeniden yürürlüğe kondu.

Mehmet Acet - Haber 7