'Öcalan'ın tek bir derdi var'

'Öcalan'ın tek bir derdi var'
 USAK Genel Koordinatörü Doç. Laçiner, BUGÜN?e verdiği röportajın ikinci bölümünde PKK ile Öcalan?ın birbirlerini kullandıklarını söyledi.?Öcalan?ın...

 

USAK Genel Koordinatörü Doç. Laçiner, BUGÜN?e verdiği röportajın ikinci bölümünde PKK ile Öcalan?ın birbirlerini kullandıklarını söyledi.

?Öcalan?ın tek derdi var?

ÖCALAN ÖRGÜTÜ, ÖRGÜT ÖCALAN'I KULLANIYOR

*Öcalan'ın terör örgütü üzerindeki etkisi nasıl süreklilik taşıyor?

PKK bir Öcalan hareketidir, o varken Öcalan dışında ikinci bir adam yoktu, ikinci adam olmaya çalışanların hepsini öldürttü. Öcalan'dan sonraki adam 100. adamdı, yani Öcalan ile 100. adam arasında bir boşluk vardır. Öcalan hapse girince PKK'nın bölünmesi, dağılması tehlikesi ortaya çıktı. Karayılan çıkıp "ben liderim" dese Bayık buna itiraz eder, Bayık "liderim" dese Karayılan itiraz eder. PKK'nın bir parçalanmayı önleyebilmesi için Öcalan'dan yararlanması gerekiyordu, yararlanıyor. PKK Öcalan'ın liderliği altındaymış gibi yapıyor, Öcalan da hapiste olduğu sürece PKK'yı uzaktan yönetebilmesinin sonsuza kadar mümkün olmayacağını biliyor. Öcalan PKK'nın rahatsız olmayacağı kararlar alıyor, PKK da Öcalan'ın rahatsız olmayacağı kararlar alıyor. Birbirlerini kullanıyorlar.

RÖPORTAJ: Seda ŞİMŞEK

KÜRT SORUNU OLMASA BDP'Lİ VEKİLLERİN KİMSE YÜZÜNE BAKMAZ

*BDP ne yapıyor?

Bu arada olan BDP'ye oluyor. BDP'nin milletvekili adaylarını Öcalan belirliyor, parti ile ilgili her türlü kararı ona soruyorlar, bir de Kandil'e soruyorlar, bunların ortalaması alınıyor. Şu anda bütün süreç Öcalan'ın hapisten çıkıp çıkmamasına takılmış durumda. Çünkü Öcalan için tek kriter oradan çıkabilmesi. Oradan çıkmadığı sürece Türkiye Kürtler'e her hakkı verse bile Öcalan mutlu olmaz. Bütün mesele gelip oraya tıkanıyor. Şu anda Kandil'de Karayılan'ın yerinde Abdullah Öcalan olsaydı, tahminim odur ki Türkiye bu meseleyi  çok daha çabuk çözerdi. Öcalan için hapisten çıkmak, Kandil için de Öcalan'ın hapisten çıkması önemli. 

TÜRKİYE'NİN ÖNÜNDEKİ EN TEMEL SORUN ÖCALAN

*Öcalansız bir çözüm formülünü mümkün görmüyor musunuz?

Kandil, Öcalansız bir formüle onay vermesi halinde sokaktaki PKK'lılar tarafından hain ilan edilir ve sokağı bir arada tutamaz. Buraya düğümleniyor. Türkiye'nin önündeki en temel sorun budur, ne KCK Davası ne de başka bir şey. Öcalan'ın hapisten çıkıp çıkmayacağı. Fakat, orada da şöyle bir sorun var:  Ciddi bir gelişme olmadan Türkiye'de hiç kimse Öcalan'ın hücresini, hapisteki yerini bile değiştiremez.

DAĞDAN ADAM İNDİRMEYİ BİLE YAPAMIYORLAR Kİ ELLERİDEKİ SİLAHI BIRAKSINLAR

*O zaman size göre çözümün formülü nedir?

PKK , her ay 10, 20, 100 PKK'lıyı hiçbir şart koşmaksınız, iyi niyet gösterisi olarak dağdan indirip, sınırdan Türkiye'ye göndermelidir. Bunların daha önce kanlı bir eyleme katılmamış olması gerekir. Bunlar dağdan inip, mahkemeye teslim olup, "yeni bir başlangıca katkı sağlamak istiyoruz. Geçmiş günlerden herkes pişman olmalı" dese bu  çözüm için çok büyük bir baskı olur. Hiçbir şey vermeden, silahınla şehre inersen ona biz "şehirdeki eşkıya", "şehirdeki terörist" deriz. Tabi, dağda 30 yıl yaşamış bir insanın, demokrasiyi anlaması, siyasallaşmayı anlaması, meşruiyeti anlaması, silahsız bir hayatı anlaması mümkün değil. O nedenle cesur Kürt aydınlarının ortaya çıkması lazım.

*PKK hiçbir şey istemeden böyle bir uygulamayı hayata geçirir mi?

Örgütün çözülmeye doğru gideceği, bu örgütün siyaset alanında, meşru alanda eriyeceği, oraya katılacağı düşüncesi insanlarda oluşmaya başlarsa, kuvvetli bir ümit oluşursa, burada tartışılmayacak şey yoktur, her şey o zaman tartışılabilir. PKK için dağdaki adam sayısı sorun olmamalı, dağdan adam indirmeyi bile yapamıyorlar ki elde silahı bıraksınlar. Bunu yapmadıkları sürece gerçekten bu iş çok zor olur.

DEMOKRATİK AÇILIMDA PKK'NIN DA SORUMLULUKLARI VAR

*PKK'nın yönetici kadrosu Kandil'deyken, silahlı gücünü korumaya devam ederken, 10 militanın, 100 militanın, hatta bin militanın dağdan inmesi ile sorun nasıl çözülebilir ki?

Diyelim 100 PKK'lı şehre indi, savcılık da bunları serbest bıraktı, bunlar gidip BDP'ye üye olmalıdırlar, hatta içinden bir kişi de "ben Meclis'e gireceğim" diyebilir. Şiddet olmaksızın PKK'nın görüşlerini savunmak hiç kimse için korkutucu bir şey olmamalı. Demokratik açılımda sadece devletin değil, PKK'nın da sorumlulukları var, onları içleri kanaya kanaya bile olsa yapmak zorundalar. Bunun için de karşılıklı adımların atılması lazım. Her şeyi devletten beklememek lazım. "Eylemsizlik kararına ilaveten her ay belli sayıda terörist inecek" denildiğinde, toplumda ferahlama yaratır, Güneydoğu'da da bir yumuşama oluşturur. Bunu bir araç olarak kullanmaya başlayabilirsek, toplumda insanlar "terör bitiyor, bir dönem kapanıyor, onlar silahlarını gömüyorlar, biz de bir intikam duygusu ile hareket etmeyelim, bizim çocuğumuz öldü, yeni çocuklar ölmesin" düşüncesinin yeşermesi için bir zemin oluşmaya başlar

PKK BU ÇAĞA AİT DEĞİL

*Karayılan devleti yenemeyeceklerini itiraf ederken, devletin de kendilerini yenemeyeceğini söyleyerek adeta meydan okuyor.

Devlet devlet olsa PKK'yı bugüne kadar defalarca yenebilirdi. Türkiye'nin sahada modern anlamda gerçek bir askeri gücü yok. Ayrıca bugüne kadar da siyasi alanda devlet, devlet gibi davranmadı, bir zorba gibi hareket etti. Siyasi ve askeri anlamda güçlü bir Türkiye PKK'yı kısa vadede marjinal hale getirebilir. PKK çok eski stil bir terör örgütü, böyle bir terör örgütü 30 yılda Türkiye gibi devasa hatalar yapmış bir devleti yenememiş ise bu PKK'nın ne kadar güçsüz olduğunun da bir kanıtıdır. Yakın zamana kadar PKK terörü 2 beceriksizin mücadelesi olmuştur. Hem o günün Türkiye?si hem de PKK 21. Yüzyıl için anakroniktir, yani bu çağa ait olmayan şeyler. Türkiye şu anki değişimini sürdürebilir ve buna yeni nesil atış gücünü de ekleyebilirse PKK'nın hiçbir şansı kalmaz.   

* Bir eylemsizlik kararı var, bunun uzatılıp uzatılmaması her ay Türkiye'nin gündemi oluyor. 

PKK, "ben eylemsizlik kararı alayım" diyor, bu eylemsizlik kararı sözde bir karar, fiiliyatta yok. Kamuoyuna çok yansımıyor, ama bu dönemde PKK'nın çok sayıda büyükşehir bombalama planı çökertildi, çok sayıda kişi yakalandı. Başarılı olsalardı, İstanbul'da Ankara'da binaları havaya uçacaklardı. Bu bir eylemsizlik kararı değil. Bölgede öldürdükleri insanlar, yaktıkları işyerleri, havaya uçurdukları minibüsler,  yatılı okullara saldırılar, bunlar eylemsizlik kararına uymuyor. Ama, PKK, "Ben size saldırmayacağım, terör yapmayacağım, beni alkışlayın. Şehirde terör yapan adamlarıma dokunma, Öcalan'ı dışarı çıkar, askerini ve polisini sustur" diyor. Eylemsizlik kararı aldığınız sürece bunu istismar edeceksiniz, dağda adam sayınızı artıracaksınız, yeni silahlı saldırılara hazırlanacaksınız, bunun adı eylemsizlik kararı olacak ve devlet bunun karşısında taviz verecek. Böyle bir şey olmaz.

BARZANİ MODELİ ANCAK ABD TÜRKİYE'Yİ İŞGAL EDERSE OLUR

*PKK siyasallaşabilir mi?

PKK, BDP'nin içinde erimelidir. PKK görüşlerini BDP içinde, Diyarbakır Belediyesi'nde, TBMM'de silahsız, şiddetsiz, tehdit etmeden, teröre başvurmadan savunabilmelidir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin de PKK'nın da hedefi bu olmalıdır. "PKK devam etsin, elinde silahı olsun, devlet de bizi öldürmesin" böyle bir hayalleri de var. Öcalan, "Beni dışarı çıkarın, ilk başta 'ev hapsi' diyebilirsiniz,  bizim öz savunma güçlerimiz olsun, yani yine silahımız olsun, ama bu Kandil'de olmasın da Diyarbakır'da olsun, ayrı bir bayrağımız, özerk bir bölgemiz olsun, valileri, belediye başkanlarını biz belirleyelim" diyor. Oldu, başka isteğin? Yani Barzani modelini öneriyor.

*Barzani modelinin Türkiye'de uygulanma ihtimali var mı?

PKK şunu unutmamalı: Barzani modeli, eğer ABD Türkiye'yi işgal ederse olabilecek birşeydir. Irak'taki örnek kimseye örnek olamaz, çünkü Irak'ta yaşananlar normal değildir. İspanya'da da, İrlanda'da da, ABD'de de, Fransa'da da, hiçbir yerde böyle bir şeyin olma ihtimali yoktur. Öcalan olarak, terörün sona erdirilmesine yardımcı olursunuz, PKK dağdan peyder pey iner,  silahlarını gömme yönünde güçlü emareler gösterir, BDP içinde veya başka bir yerde siyaset yapmaya başlar, Türk insanı da "Gelecekte bu acılar yaşanmasın" der, size siyaset yapma hakkı tanır. Siz de Öcalan olarak Diyarbakır'ın köylerini elde silah olmadan, yanınızda kabadayılarınız olmadan dolaşırsınız, oy isterseniz millet de size teveccüh gösterir, sizi Meclis'e gönderir. Abdullah Öcalan da sıralardan birine oturur, görüşlerini savunur veya belediye başkanlığı seçimine girer, olabiliyorsa Diyarbakır'ın belediye başkanı olur.

ÖCALAN'A DİJİTÜRK DE BAĞLASANIZ SONUÇ ALAMAZSINIZ

*Geçen hafta bazı öneriler gündeme getirildi, bunlar arasında mesela Öcalan'ın televizyon izleyebilmesi de var. Bunların yapılması çok mu zor?

Öcalan televizyon izleyemediği için mi insanları öldürüyorlar? Öcalan'a Dijitürk de bağlasınız sonuç alamazsınız. Bunlar teknik detaylar. Hapishanede ilave imkânlar sağlanabilir, fakat kilit nokta dağdan örgüt mensupları öbek öbek inmeye başlamaya hazırlar mı, bu.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.