Öcalan'ın Nevruz mesajı - Diyarbakır Nevruz
Teröristbaşı Öcalan'ın Nevruz mesajı açıklandı. Öcalan'ın Nevruz mesajını BDP'li Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan Türkçe ve Kürtçe okudu.
Diyarbakır'daki Nevruz kutlamaları sırasında Abdullah Öcalan'ın mektubu Kürtçe ve Türkçe olarak okundu. Kürtçe metni Pervin Buldan okudu. Türkçe metni milletvekili Sırrı Süreyya Önder tarafından okunan mektupta Öcalan "Silahlar sussun, fikirler konuşsun." dedi.
Öcalan, mesajında terör örgütüne 'silahları bırakın Türkiye dışına çıkın' çağrısında bulundu. Öcalan'ın mesajlarından biri de, 'Türk ve Kürt halkı Çanakkale'de birlikte şehit oldu. Dönem helalleşme zamanı' oldu.
"Bugün yeni bir dönem başlıyor. Silahlı direniş sürecinden demokratik siyaset sürecine kapı açılıyor." diyen Öcalan, "Siyasi, sosyal ve ekonomik yanı ağır basan bir süreç başlıyor. Artık silahlar sussun, fikirler konuşsun noktasına geldik." ifadelerini kullandı.
İşte teröristbaşı Öcalan'ın Nevruz mesajının satırbaşları:
Mazlumların özgürlük ve Nevroz?u kutlu olsun. Selam olsun bu uyanış canlanış ve diriliş günü olan Nevroz?u en geniş katılım ve ittifakla kutlayan Ortadoğu ve Ortaasya halklarına selam olsun. Selam olsun yeni bir dönemin miladı olan Nevroz?u büyük bir coşkuyla ve demokratik bir hoşgörüyle kutlayan bütün kardeş halklara. Selam olsun demokratik hakları özgürlüğü ve eşitliği rehber edinen bu büyük yolun bütün yolcularına. Fırat ve Dicle nehir vadilerine, kutsal Mezopotamya ve Anadolu topraklarından şehir uygarlıklarına analık eden halkların en eskilerinden olan Kürtler sizlere selam olsun.
Binlerce yıllık bu büyük medeniyeti farklı ırklarla dinlerle mezheplerle kardeşçe ve dostça birlikte yaşayan Kürtler için Dicle ve Fırat, Sakarya ve Meriç nehirlerinin kardeşidir. Halay ve delilo, horon ve zeybekle hısım akraba olur. Bu büyük medeniyet kardeş topluluklar siyasi baskılarla, birbirine düşürülmeye çalışılmış, hakkı hukuku ve özgürlüğü esas almayan düzenler inşaa edilmeye çalışılmıştır. Batılı emperyalist müdahaleler baskıcı anlayışlar, Arabı, Türkü, Kürdü... Toplulukları sanal sınırlara, suni problemlere gark etmeye çalışmıştır.
Ortadoğu ve Ortaasya halkları artık uyanıyor. Kendine ve aslına dönüyor. Birbirine karşı kışkırtıcı ve köreltici savaşlara artık dur diyor. Nevroz ateşiyle yüreği tutuşan yüz binler milyonlar artık barış diyor, kardeşlik diyor, çözüm istiyor.
İçinde doğduğum çaresizliğe, bilgisizliğe, köleliğe karşı bireysel isyanımla başlayan bu mücadele, her türlü dayatmaya karşı bir ruhu oluşturmayı amaçlıyordu. Bugün görüyorum ki bu haykırış bir noktaya ulaşmıştır. Bizim kavgamız hiçbir ırka, dine, mezhebe ve gruba karşı olmamıştır, olamaz. Bizim kavgamız, ezilmişliğe, geri bırakılmışlığa, baskı ve ezilmeye karşı olmuştur, bundan sonra da böyle olacaktır.
Bugün artık yeni bir Türkiye?ye, yeni bir Ortadoğu?ya uyanıyoruz. Çağrımı bağrına basan gençler, yüce kadınlar, söylemlerimi baş göz üstüne diyerek kabul eden dostlar, sesime kulak kesilen insanlar, bugün yeni bir dönem başlıyor.
Silahlı direniş sürecinden, demokratik siyasi sürece kapı açılıyor. Siyasi sosyal ve ekonomik yanı ağır basan bir süreç başlıyor. Demokratik hakları özgürlüğü eşitliği esas alan bir anlayış gelişiyor.
Biz onlarca yılımızı bu halk için feda ettik, büyük bedeller ödedik, helal olsun. Bu fedakarlıkların bu mücadelelerin hiç biri boşa gitmedi. Kürtler öz benliğini, aslını ve kimliğini yeniden kazandı kutlu olsun.
Artık silahlar sussun fikirler konuşsun noktasına geldik. Yoksayan inkar eden dışlayan modernist paradigma yerle bir oldu. Akan kan Kürdüne, Türk'üne, Laz'ına, Çerkez'ine bakmadan bu coğrafyanın ta bağrına akıyor. Ben bu çağrıma kulak veren milyonların şahitliğine diyorum ki, artık yeni bir dönem başlıyor. Silah değil, siyaset öne çıkıyor.
Yine diyorum ki artık silahlı unsurlarımızın sınır ötesine çekilmesi aşamasına gelinmiştir. Yüreğini bana açan bu davaya inanan herkesin sürecin hassasiyetlerini sonuna kadar gözeteceğine inanıyorum. Bu bir son değil, yeni bir başlangıçtır. Bu mücadeleyi bırakmak değil daha farklı bir mücadeleyi başlatmadır.
Kürt halkı ve Anadolu'ya yaraşır şekilde tüm halkların eşit ülkesinin oluşması için herkese hepimize büyük sorumluluklar düşüyor. Bu nevroz münasebetiyle en az Kürtler kadar Ermenileri, Araplar ve diğer halk topluluklarına da özgürlük ve eşitlik ışıklarını, kendi ışıkları olarak görmeye ve yaşamaya çağırıyorum.
Saygıdeğer Türkiye halkı, bugün kadim Anadolu?yu Türkiye olarak yaşayan Türk halkı bilmeli ki, Kürtlerle bin yıla yakın İslam bayrağı altındaki ortak yaşamları, kardeşlik ve dayanışma hukukuna dayanmaktadır. Gerçek anlamında bu kardeşlik hukukunda, fetih inkar red ve imha yoktur, olmamalıdır. Kapitalist moderniteye dayalı son yüzyılın baskı imha ve asimilasyon politikaları halkı bağlamayan iktidar elitinin tüm tarihi ve kardeşlik hukukunu reddeden çabaları reddetmektedir. Bu zulüm cenderesinden ortaklaşa çıkış yapmak için hepimizin ortadoğunun temel iki stratejik gücü olarak, kendi öz kültür ve uygarlıklarına uygun şekilde demokratik modernimizi inşa etmeye çağırıyorum. Bu çağrıma bir cevap yok mu?
Zaman çatışmanın, birbirlerini horlamanın değil, ittifakın, birlikteliğin ve helalleşmenin zamanıdır. Çanakkale?de omuz omuza şehit düşen Türkler ve Kürtler, 1920 Meclis?ini birlikte açmışlardır. Ortak geçmişimizin ortaya koyduğu gerçek, ortak geleceğimizi de birlikte kurmamız gerektiğidir. TBMM?nin kuruluşundaki ruh bugün de yeni dönemi aydınlatmaktadır.
Bütün ezilen halkları, ezilen sınıf olan kadınları, ezilen mezhepleri, tarikatlarını, işçi sınıfın temsilcilerini ve sistemden dışlanan yoksayılan herkesi demokratik modernite sisteminde yer tutmaya, zihniyet ve formunu kazanmaya çağırıyorum. Ortadoğu ve Ortaasya kendine uygun bir demokratik bir düzen aramaktadır. Yeni bir arayış ekmek kadar su kadar ihtiyaç hale gelmiştir. Bu modele, yine Anadolu ve Mezopotamya?nın onu inşa etmesi kaçınılmazdır.
Tıpkı yakın tarihte Misak-ı Milli çerçevesinde, Türklerin ve Kürtlerin öncülüğünde gerçekleşen Kurtuluş Savaşı?nın derinleşmiş bir türevini yaşıyoruz. Tüm bu kesimleri eşitlikçi özgür ve demokratik ifade tarzının örgütlenmesini gerçekleştirmeye çağırıyorum.
Bu toprakların tarihselliğinde önemli bir yer tutan, biz kavramının genişliği ve kapsayıcılığı, dar iktidar elitleri eliyle teke indirilmiştir. Biz kavramına, eski ruhunu vermenin zamanıdır. Bizi bölmek ve çatıştırmak isteyenlere karşı bütünleşeceğiz. Ayrıştırmak isteyenlere karşı inat birleşeceğiz.
Zamanın ruhunu okuyamayanlar tarihin çöp sepetine giderler. Suyun akışına direnenler uçuruma sürüklenirler. Ortadoğu halkları kökleri üzerinden yeniden doğmak ve ayağa kalkmak istiyorlar. Bu Nevroz hepimize yeni bir müjdedir. Hz Musa, Hz İsa ve Hz Muhammed?in mesajlarındaki hakikatler bugün yeni müjdelerle harekete geçiyor. İnsanoğlu kaybettiklerini geri kazanmaya çalışıyor.
BAYDEMİR'DEN BARIŞ MESAJI:
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, ''Umuyor ve diliyoruz ki bu nevruz, barışın, adaletin, özgürlüğün ve kardeşliğin tecellisinin nevruzu olsun'' dedi.
Osman Baydemir, Nevruz Parkı'ndaki kutlamada Kürtçe başladığı konuşmasına Türkçe devam etti.
Herkesin nevruzunu kutlayan Baydemir, ''Yüreğimin derinliğinden bugün burada bizi yalnız bırakmayan Türk halkının saygıdeğer, aydınları, sanatçıları, gazetecileri, Ermeni halkının, Süryani halkının değerli temsilcileri, umuyor ve diliyoruz ki bu nevruz, barışın, adaletin, özgürlüğün ve kardeşliğin tecellisinin nevruzu olsun'' dedi.
Konuşmanın ardından alandaki nevruz ateşleri yakıldı.
Protokolün önündeki sembolik nevruz ateşini BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, milletvekilleri Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk ile Belediye Başkanı Baydemir yaktı. Nevruz ateşi yakılırken sinevizyondan terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın yakalanmadan önce yaptığı bir konuşması yansıtıldı. Ellerinde örgütü simgeleyen bez parçaları ve Öcalan'ın fotoğrafı bulunan yüzleri kapalı bir grup sahneye çıktı. Örgüt adına konuşma yaptıkları belirtilen grup Kürtçe konuştu.
Daha sonra Niyazi Koyuncu'nun seslendirdiği Karadeniz türküleriyle alandakiler halay çekti.
Alandan notlar
Alanda Kürtçe ve Türkçe, ''savaşın kazananı, barışın kaybedeni olmaz'' yazılı pankart açıldı.
Protokolde Paris'te öldürülen Sakine Cansız için de yer ayrıldığı görüldü.
Alanda çok sayıda ambulans ve itfaiye aracı hazır bulundurulurken, yoğun kalabalık nedeniyle baygınlık geçirenlere ambulanslardaki sağlık ekipleri müdahalede bulundu. Namaz kılanların da olduğu gözlendi.
Polis helikopterleri alan üzerinde uçuşlar yaptı.
Canlı yayın araçlarına bir grup tarafından taş atılması üzerine, sahneden basın mensuplarına taş atılmaması yönünde uyarıda bulunuldu.
Tertip komitesince görevlendirilenler üzerinde tek tip önlük olduğu görüldü.
Bolivya'dan nevruz kutlamasına katılan bir grup ellerindeki Bolivya bayrağı ile halkı selamlayarak, Kürtçe, ''Yaşasın nevruz, yaşasın Bolivya'' sloganları attı.
Nevruza davetli olarak, ABD'nin Adana Konsolosu John L. Espinoz, Bolivya, İtalya, Almanya, İsviçre, İspanya'daki Bask bölgesinden, Arjantin, Danimarka, Kıbrıs, Norveç'ten parlamenterler, çok sayıda diplomat ve elçilik görevlileri, Bolivya'dan 4 kadın senatör, eski AP milletvekili Feleknas Uca, Suriye'den Demokratik Birlik Partisi (PYD) yetkilileri, bazı öğretim üyeleri, Türkiye'den bazı sol partilerin yöneticileri, sivil toplum kuruluşları ile Avrupa'dan bazı ülkelerin siyasi parti temsilcileri katıldı.
Kutlamalara katılanlar arasında Can Dündar, Mehveş Evin, Sedat Ergin, Mete Çubukçu, Aslı Aydıntaşbaş, Ezgi Başaran, Cemal Uşşak, Hüseyin Yayman, Banu Güven, Mehmet Altan, Gülten Kaya, Rakel Dink, Gençay Gürsay, Keziban Hatemi, Hüseyin Hatemi, Osman Kavala, Akın Birdal da yer aldı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.