Öcalan o mesajı nasıl gönderdi?

Öcalan o mesajı nasıl gönderdi?
Bugün yazarı Adem Yavuz Arslan, teröristbaşı Öcalan'dan Kandil'e uçurulan son mesajı yazdı.İşte o yazı:'O mesajı' kim götürdü ya da Ankara 'mesajı'...


Bugün yazarı Adem Yavuz Arslan, teröristbaşı Öcalan'dan Kandil'e uçurulan son mesajı yazdı.İşte o yazı:

'O mesajı' kim götürdü ya da Ankara 'mesajı' aldı mı?

Başlık biraz gizemli görünebilir.

Ama emin olun son dönemde yaşadıklarımız yanında bu ifade transparan bile sayılır.

Çünkü bugünlerde bulmaca gibi gelişmeler yaşanıyor.

Bir yandan PKK 'değiştim' deyip 'yeni stratejiler' açıklıyor öbür yandan da Ankara'nın göbeğinde, Başbakanlığın köşesinde 'ses bombası' patlıyor.

Üstelik de başbakanın 33 gün sonra yapacağı ilk bakanlar kurulu toplantısı öncesinde. Ayrıca, bombanın konduğu yer, o bombayı koymak için saldırganın katettiği tüm yollar, kameralar ile kaydediliyor.

Yani bombacı her kimse; işinin uzmanı olduğu açık. Yüksel Caddesi'nden gelip Yargıtay'ın önüne bombayı koyarken kayıtta olduğunu biliyordu. O kadar rahat ki aynı yoldan geriye dönüp ortadan kayboldu.

Eşkal yok, yaş yok, isim yok. Tek bilinen beyaz beresi ve kimlik tespitine yetmeyecek kadar gözüken gözleri.

Bombanın 'mesaj' amaçlı olduğunun delillerinden birisi de şu: Bomba maytaptan türetilmiş. Bir elektronik devre ilavesiyle oyuncak maytap olmuş bomba.

Eldeki bulgular MLKP'yi işaret ediyor.

Fakat 'kimin olduğundan ziyade' verilmek istenen 'mesaj' burada daha önemli. Çünkü oraya maytaptan bomba koyup tabiri caizse 'maytap geçenler'; 'o kadar polise ve güvenlik kamerasına rağmen dibinize kadar geliriz' mesajı vermiş oldu.

Tabii burada bir diğer önemli nokta da 'işi alan' örgütün 'kimin taşeronu' olduğu.

Kısacası önceki gün patlayan bomba sıradan bir saldırı değil.

Hatırlanacağı gibi 20 Eylül'deki Kumrular saldırısı da mesaj yüklüydü. 5 kişinin öldüğü onlarca kişinin de yaralandığı saldırının faili hâlâ bulunamadı.

Üstelik de bu konu çok sıkı takip ediliyor. Hatta bombacının fotoğrafı 'kritik bir ismin masasında' duruyor. Adeta onur meselesi yapılmış ama hâlâ en ufak iz yok.
Gerçi kulislerde bombacının uzman olduğu ve irtibatları ile ilgili önemli ayrıntılar var ama sonuca ulaşılmış değil.

PKK aslına dönüyor

Gündemin diğer önemli konusu ise PKK...

İddiaya göre PKK, Yargıtay'ın KCK kararından sonra adını değiştirip Halkın Demokratik Kardeşliği (HDK) oluyor. Yine örgüt medyasında yer alan ayrıntılara göre 36 farklı örgütlenmeden oluşacak yeni model de marjinal sol örgütlerde bir araya getirilecek.

Öncelikle şunu not edelim.

Bu değişim yeni değil. Kasım ayından bu yana çalışması yapılıyordu. İkincisi de isim değişikliği ilk kez olmuyor. PKK tarihine bakarsak döneme ve konjonktüre göre isim değiştirdiği ama asıl amacı ve hedefinden asla taviz vermediği de açıkça görülüyor.

1990'ların başında 'gerilla safhası'na
önem veren örgüt 2000'lerden itibaren yeniden yapılanmıştı. 2002'de
KADEK, 2003'te KONGRA-GEL adını alan örgüt 4 Nisan 2005'te KKK/TM oldu
.

16-22 Mayıs 2007'deki 5. Genel Kurul'da ise KCK'ya geçildi.

Fakat son dönemde KCK ile ilgili yaşanan gelişmeler üzerine Öcalan; 3 Mart 2010'da avukatlara KCK'nın 'deşifre olduğunu' söyleyip DTK'nın ön plana çıkması gerektiği talimatını verdi.

Son dönemde yapılan operasyonlar ve MİT ile ilgili iddialar üzerine de KCK yerine HDK adı alındı.
Hikâyenin özü şu: Dünyada PKK kadar isim değiştiren bir örgüt yok. Ama bu örgütün hedeflerinin değiştiği anlamına gelmiyor.

Peki marjinal sol örgütlerle yapılan bu iş birliği ne anlama geliyor?

Aslında PKK bu hareketle aslına dönmüş oluyor. Çünkü zaten soldan çıkmış bir örgüttü. Zaman zaman eylemsel işbirlikleri olmuştu. Hatta PKK'nın Karadeniz'e yönelik geliştirdiği 'açılım kardeşliği' de tecrübeyle sabit.

Yani yeni bir durum söz konusu değil.

Örgütün yaptığı bir nevi aslına dönmek
. Tabii marjinal sol örgütlerin yeniden PKK çatısı altında olması Alevi kartının da ön plana çıkarılacağı anlamına geliyor.

Fakat bütün bu tabloda esaslı bir soru var.

Haberlere göre 'Öcalan'ın da yeni yapılanmaya onay verdiği' açıklandı.

İşte bam teli orası.


14 Temmuz Silvan saldırısı sonrası Öcalan'la avukatların teması kesilmişti. Hatta aylardır Öcalan'la kimse görüştürülmüyor. Hal böyle iken Öcalan'ın 'dönüşüm mesajı' nasıl oldu da Kandil'e ulaştı?

Sahi o mesaj nasıl gitti ve kim götürdü?

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.