Nübüvvet Ağacının Meyveleri?

Nübüvvet Ağacının Meyveleri?
Cenâb-ı Hak buyuruyor:?(Rasûlüm!) Hevâsını (nefsâni arzularını) kendisine ilâh edinen kimseyi gördün mü?...? (Furkan, 43)Rasûlullah (sav) buyurdular:?Yeryüzünde...



Cenâb-ı Hak buyuruyor:

?(Rasûlüm!) Hevâsını (nefsâni arzularını) kendisine ilâh edinen kimseyi gördün mü?...? (Furkan, 43)


Rasûlullah (sav) buyurdular:

?Yeryüzünde tapılan sahte tanrılardan Allah?ın en çok buğz ettiği, hevâ ve hevestir.? (Heysemî, I, 188)

 


Rivâyete göre bir gün Rasûl-i Ekrem (sav) Hz. Ali?ye sorar:

?-Yâ Ali! Allah Teâlâ?yı seviyor musun??

?-Evet yâ Rasûlallâh, seviyor musun??

?-O?nun Rasûlü?nü de seviyor musun??

?-Evet yâ Rasûlallâh!?

?-Kızım Fâtıma?yı da seviyor musun??

?-Evet yâ Rasûlallâh!?

?-Peki ya Hasan ve Hüseyin?i seviyor musun??

?-Evet yâ Rasûlallâh!?

Bunun üzerine Rasûl-i Ekrem (sav)

?-Yâ Ali! Gönül bir tane, sevgi ise dört. Bir kalbe bu kadar sevgi nasıl sığıyor?? buyurur.

Hz. Ali (ra) bu suâle bir türlü cevap veremez. Düşünceli bir halde evine döner. Hz. Fatıma, efendisi Hz. Ali?yi durgun ve düşünceli görünce meraklanır Ne olduğunu öğrenebilmek için şefkatle:

?-Sizi durgun görüyorum; üzücü bir şey mi oldu?? diye söze girer ve; ?Eğer üzüldüğünüz şey, dünya ile ilgili ise kederlenmeye değmez. Ahiret ile ilgili bir husus ise, nedir sizi üzen?? diye sorar.

Hz. Ali (ra) başından geçenleri anlatır. Hz. Fatıma durumu öğrenince gülümser ve:

?-Haydi babamın yanına var ve bu suâli şöyle cevaplandır.? Diyerek bazı izahlarda bulunur. Hz. Ali gönlü izahlardan hoşnut olur ve hemen Rasûlullah (sav) Efendimiz?in huzuruna koşar:

?-Yâ Râsûlullâh! İnsanın sağı, solu, önü, arkası diye yönleri vardır. Kalbin de böyle. Ben Allah?ı aklım ve imanımla, Siz?i ruhum ve imanımla, Fatıma?yı insani nefsimle, Hasan ve Hüseyin?i de babalığın tabii icabı ile seviyorum.? der.

İki Cihan Güneşi Efendimiz bu cevap karşısında tebessüm eder ve:

?-Yâ Ali! Bu sözler ancak nübüvvet ağacının dalından alınmış meyvelerdir.? buyurur. 


Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah?ın En Güzel İsimleri)

el-Muahhir: İstediğini geride bırakan, arkaya koyan, hikmeti gereği tehir edilmesi gerekenleri erteleyen demektir.


Kısa Günün Kârı

Nefsani isteklerimize yenilmeyelim.


Lügatçe

buğz: Düşmanlık hissi, nefret, kin, içten düşmanlık.
hevâ:
İstek. Nefsin isteği. Düşkünlük. Gelip geçici olan heves. Nefsin zararlı ve günah olan arzuları.

nübüvvet: Peygamberlik, Nebilik.


(Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarının Örnek Ahlakından, Erkam Yay.)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.