Nesin: YGS'de hile yok, bit yeniği var?
ÖSYM'nin şifre savunmasını değerlendiren Bilgi Üniversitesi Matematik Bölümü Başkanı Prof. Ali Nesin'e göre sınavda hile yok. Fakat Nesin'in içinde bir bit yeniği var
Bilgi Üniversitesi Matematik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ali Nesin sistemin haksız yere iflas ettiğini ama bunun hayırlı olduğunu kimsenin çocuklara işkence çektirmeye hakkı olmadığını söyledi.
Taraf?ın sorularını yanıtlayan Ali Nesin her cevap anahtarının için bir algoritması olup olmadığı konusunda ?Tabii ki var. En aptal algoritma, ?doğru cevapları ezberle!? algoritmasıdır. Cevap anahtarı çıktıktan sonra mesele algoritmayı bulmak değil, mesele birbirinden değişik on binlerce soru kitapçığı için kolayca ve birkaç saniye içinde doğru sonuç veren tek bir algoritma bulmak. Ama eğer bulunan algoritma 40 saat sonra sonuç veriyorsa beş para etmez, çünkü o zamana kadar sınav çoktan bitmiş olur, ama iki üç saniyede doğru yanıtları veren bir algoritma bulunmuşsa o zaman sınavda sorun var demektir? dedi.
Nesin bundan böyle hile söylentilerini bastırmanın kolay olmayacağını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: ?Sistem iflas etmiştir. Kanımca yanlış gerekçeyle iflas etmiştir ama vatana millete hayırlı olmuştur. Bu merkezi sistem değişmeli. Hangi gerekçeyle olursa olsun kimsenin gençlere ve çocuklara işkence çektirmeye hakkı yoktur. Çocukların haftasonu bile yok. Büyükler de haftasonu çalışsınlar da bakalım neler oluyor, isyan bayrağını açıp Ankara?ya yürürler. Çocukların sesi çıkmıyor diye azap içinde yaşatabiliyoruz. Yine isteyen istediği sınavı yapsın, ama izin versinler üniversiteler bazı temel kurallara riayet etmek koşuluyla istedikleri kıstaslarla öğrenci alabilsinler. Özgürlüğün zararları vardır, yok değildir, ama yararı daha fazladır.?
Yöntem şöyle:
Nesin?in YGS sınavındaki şifre tartışmalarına ilişkin değerlendirmesi ise şöyle:
?Anladığım kadarıyla ÖSYM şöyle bir şey yapmak istemiş: Her öğrenciye ayrı bir soru k?ğıdı verilsin, ama az sayıda, diyelim 50 tane cevap anahtarı olsun. Bunun için de şöyle bir yöntem izlemişler:
Master kitapçıkta şıkları bir biçimde sıraya dizmişler; bu sıralamayı da en doğal biçimde yapmışlar, örneğin küçükten büyüğe ya da alfabetik ya da uzunluğuna göre. Ardından doğru şıkkı sabit tutarak diğer şıkları rastgele karmışlar. (Bu karma her soru için 24 değişik biçimde yapılabilir.) Basına yaydıkları işte böyle bir kitapçık. Kuşkular da basına dağıtılan bu kitapçıktan kaynaklandı zaten. Öğrencilere verdikleri kitapçıkta ise, yukardaki harmanlamadan başka, bir de her sorunun şıklarını sağa doğru (döngüsel olarak yani) rastgele birkaç hane kaydırmışlar. (En sondaki şık en başa gelir bu yöntemle.) Bir sorunun şıklarını kaydırmanın da 5 değişik yöntemi vardır. Demek ki öğrencilerin kitapçığındaki her sorunun şıkları 24x5 = 120 değişik biçimde karılmış, tam olması gerektiği kadar; yani öğrencinin kitapçığındaki şıklar rastgele karılmış.
Eğer tam bu yöntemle şıkları karmış olsalardı dağıttıkları kitapçık, yani öğrenci sayısı kadar cevap anahtarı olması gerekirdi, ki bu durumda sınavları düzeltmek çok zaman alırdı. Diyelim ÖSYM 50 tane cevap anahtarı olsun istemiş. O zaman 40 şıkkı kaydırmanın trilyonlarca değişik yöntemi arasından rastgele 50 tanesini sabitlemişler ve kaydırmaları da sadece bu 50 yönteme göre yapmışlar. Böylece sadece 50 cevap anahtarına ihtiyaçları olacak.
Kabul etmek gerekir ki gayet zekice bir plan
Eğer gerçekten bu stratejiyi izlemişlerse pek bir sorun göremiyorum ben. Ama tabii yüzdeyüz emin olmak için çok daha fazla örneklemeyle çok daha ayrıntılı bir analiz yapmak lazım ve istatistikçiler böyle bir analiz yapabilirler.
Burada sorun şu: Eğer bir öğrenci önüne gelecek kitapçıkta 50 kaydırmadan hangisinin uygulandığını bilirse, o zaman kamuoyunda çok sık tartışılan yöntemle doğru yanıtları büyük ölçüde bulabilir. Ama bu tür kuşkular her sınavda öne sürüleceğinden, elimizde somut bir delil olmadan kuşkulanmayı doğru bulmuyorum ben şahsen. Ayrıca binlerce kişiyle paylaşılan bir şifre mutlaka ortaya çıkar, özellikle Türkiye gibi konuşmasını seven bir ülkede; yani kitapçıkları şifrelemek birazcık aklı olan birinin yapacağı bir iş değil. Öte yandan ÖSYM?nin kötü bir geçmişi olduğundan insanlar kuşkulanmakta da tamamen haksız da sayılmazlar.
Basit ve zekice strateji
ÖSYM ne yazık ki bu oldukça basit ve zekice stratejiyi kısa zamanda ve tüm açıklığıyla ortaya koyamadı. Eğer ÖSYM?nin başına matematikten, algoritmadan ve şifrelemeden anlamayan birini getirirseniz olacağı işte budur! Fırsat yakalamışken, TÜBİTAK?ın başına da bilimden anlayan birinin getirilmesi gerektiğini söyleyeyim! Her ne kadar büyük ölçüde hile yapılmadığı kanısındaysam da içimde bir bit yeniği var: Basına dağıtılan kitapçıkta 8 sorunun şıkları küçükten büyüğe doğru sıralanmıştı ve her seferinde yanıt en küçük şıktı. Buna anlamlı bir açıklama getiremiyorum. Olasılık olarak böyle bir şeyin gerçekleşme olasılığı çok çok düşük. ÖSYM?nin bunu açıklaması lazım.?
Taraf
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.