Neo-Naziliğin maskesi İslam karşıtlığı

Neo-Naziliğin maskesi İslam karşıtlığı
 Uzmanlar, PEGİDA'nın öncülüğünü yaptığı İslam ve yabancı karşıtı hareketin aslında ülkedeki ırkçı Neo-Nazi eğilimleri maskelediğini...


 

Uzmanlar, PEGİDA'nın öncülüğünü yaptığı İslam ve yabancı karşıtı hareketin aslında ülkedeki ırkçı Neo-Nazi eğilimleri maskelediğini belirtiyor

ANKARA (AA) - Almanya'nın Dresden kentinde Ekim ayında ortaya çıkan PEGİDA (Batı'nın İslamlaşmasın Karşı Vatansever Avrupalılar) hareketi, II. Dünya Savaşı savaşında 5,5 milyon Yahudinin ölmesine neden olan Nazi ideolojisinin yeniden ortaya çıktığı tartışmalarına yol açtı.

Bugün ülkenin başkenti Berlin'de bazı binaların duvarlarında asılı duran "Stoppt die Islamisierung Europa! Muslems raus! (Avrupa'nın İslamlaşmasına hayır! Müslümanlar defolun!)" yazılı posterler, Adolf Hitler'in 1933'te Berlin duvarlarını donattığı "Alman vatandaşlarını Yahudi tüccarlarını boykot etmeye" davet eden posterlerden çok da farklı değil.

Uzmanlar, PEGİDA'nın öncülüğünü yaptığı İslam ve yabancı karşıtı hareketin aslında ülkedeki ırkçı Neo-Nazi eğilimleri maskelediğini belirtiyor.

İslam uzmanı ve yazar Thorsten G. Schneiders, AA muhabirine yaptığı açıklamada, PEGİDA'nın İslam karşıtı görüşlerinin aslında ülkedeki yabancı karşıtı Neo-Nazi eğilimlerin farklı bir tezahürü olduğunu söyledi.

Schneiders, "IŞİD, el-Kaide gibi terör örgütlerinin yaptıklarının bahane edilerek İslam karşıtlığı yapılmasının, diğer yabancı karşıtı, ırkçı ve Neo-Nazi görüşleri gizlemek için iyi bir gerekçe olduğuna" dikkat çekti.

PEGİDA'nın 11 Eylül'ün neden olduğu İslam ve yabancı karşıtı eğilimlerin başka bir ifadesi olduğunu belirten Schneiders, medya, bazı siyasetçiler ve sivil toplum temsilcilerinin de bu hareketin Alman toplumunda kabul görmesini sağladığını savundu.

"Güya İslamı eleştiren ancak gerçek anlamda eleştiri yerine, İslam düşmanlığını artırmaya çalışan kişilere bunun için para ödendi" diyen Schneiders, bunun İslam karşıtı görüşlerin toplum içinde yayılmasını daha da kolaylaştırdığını dile getirdi.

Schneiders, basında PEGİDA'ya sempati göstererek İslam düşmanlığını körükleyenlerin yanı sıra İslam'ı, Müslümanları ve göçmenleri yeterince iyi tanımayanların yaptığı yayınlarda hata yaptıklarını belirtti.

PEGİDA'nın hırsızlık, adam yaralama ve uyuşturucu kullanma suçlarından sabıkası bulunan 41 yaşındaki kurucusu Lutz Bachmann'ın geçen hafta bir sosyal paylaşım sitesine Hitler'in saç ve bıyık şeklini taklit eden bir fotoğrafını koyması da hareket hakkındaki tartışmaları alevlendirdi.

Almanya'da Refah, Güç ve Kültürlerarası Çeşitlilik Derneği'nin Başkanı ve entegrasyon meseleleri konusunda tanınan uzmanlardan olan Kenan Kolat, AA muhabirine PEGİDA'nın temel mesajlarının "ırkçı ve ayrılıkçı" olduğunu söyledi.

Kolat, "PEGİDA, Müslümanları ve göçmenleri ötekileştiriyor. Alternative für Deutschland (Almanya'nın Alternatifi) adlı yeni kurulan siyasi partinin görüşleriyle, PEGİDA üyelerinin görüşleri arasında birçok benzerlik var. Son gelişmeler, ırkçılığın toplumda yerleşmeye başladığını gösteriyor" dedi.

- Alman polisi ırkçılığı önemsemiyor -

Diğer yandan, Alman polisi ve istihbaratı, uzun süredir, ırkçı şiddeti gereğince soruşturmadığı için eleştiriliyor. Polis, saldırı veya cinayetlerin arkasında ırkçı sebepler olabileceği ihtimalini göz ardı ederek, göçmenlere mafya örgütleri veya uyuşturucu kaçakçılarıyla bağları olan şüpheliler gibi davranmakla suçlanıyor.

Neo-Nazi terör örgütü NSU'nun (Nasyonel Sosyalist Yeraltı) 2000 yılında Almanya'daki ilk kurbanlarından Enver Şimşek'in oğlu Abdülkerim Şimşek, güvenlik güçlerini saldırıların ırkçı nedenlerle yapılmış olabileceği ihtimalini gözardı etmekle suçladı.

AA muhabirine konuşan Şimşek, Neo-Nazi örgütlerinin Alman polisinin bir birimi tarafından korunduğunu öne sürdü.

Şimşek, "Polis geçmişten ders almıyor. Dresden'de olanlara şaşırmadım. Bunu ailem de yaşadı. 2004'te Cologne'de , Keup sokağında bombalı saldırı olduğunda polis hemen bir açıklama yaparak bunun yabancıları hedef alan ırkçı bir saldırı olmadığını söyledi. 9 yıl sonra ise saldırıyı NSU'nun gerçekleştirdiği anlaşıldı ancak Alman polisi görüşünü değiştirmedi" ifadelerini kullandı.

Geçmişte yaşananlara rağmen Almanya'daki tutumun değişmediğini söyleyen Şimşek, Alman polisinin aşırı sağcıları açıkça koruduğunu iddia etti.

2000-2007 yılları arasına 8 Türk esnafı, 1 Yunan göçmeni ve 1 Alman kadın polisi öldüren NSU'nun işlediği ve uzun zamandır çözülmemiş cinayetler Alman istihbaratı ve polisinin aşırı sağcılarla mücadelesindeki yetersizliğinin önemli bir örneği olarak görülüyor.

Alman polisi ve istihbaratı 2011 yılına kadar, cinayetlerin ırkçı sebeplerle işlendiği ihtimalini kabul etmiyordu.

Alman istihbarat örgütü BfV'nin Haziran 2014'te yayımladığı son yıllık rapora göre, ülkede çoğu neo-Nazi veya aşırı sağcı siyasi partilere üye 22 bin 700 aşırı sağcı bulunuyor. İstihbarat görevlileri bunların 9 bin 600'ünün şiddet kullanmaya hazır radikal kişiler olduğunu belirledi.

Alman polisinin verilerine göre, yabancılara yönelik saldırılar 2013'te bir önceki yıla göre yüzde 20 artış  gösterdi ve 473 saldırı yaşandı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.