Ne dolar ne euro! Ona akın ediyorlar
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Yastığının altında döviz olanlar gelsin parasını altına dönüştürsün, gelsin parasını TL'ye dönüştürsün. Türk lirası, altın değer kazansın" çağrısı ile bazı yatırımcılar, altına yönelmeye başladı.
İstanbul Kuyumcular Odası (İKO) Başkanı Norayr İşler, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sektör olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısını çok olumlu bulduklarını ve desteklediklerini ifade etti.
İşler, altının, her zaman "güvenli liman" olduğunu ve bu özelliğini korumayı sürdürdüğünü belirterek, "Altın, kara gün dostudur. Tarihten bu yana bu misyonunu sürdürmüştür. Ülkemizin kritik bir süreçten geçtiği bugünlerde de altın birikiminin önemi bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bilindiği üzere, para birimleri ait oldukları ülkelerin, altın ise tüm dünyanın ortak bir değeridir. Bu nedenle altına yatırım yapmak uzun vadede hep kazandırmıştır." şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısının kısa süre içerisinde halk nezdinde gerekli karşılığı bulacağına inandıklarını ifade eden İşler, şöyle devam etti:
"Nitekim hem Kapalıçarşı hem de İstanbul’un çeşitli semtlerinde altın alımına dönük yeni bir hareketliliğin başladığına dair işaretler alıyoruz. Esnafımız da bu hareketliliği teyit ediyor. Vatandaşların dövizlerini TL’ye çevirerek altın almaya yönelmeye başladığını söyleyebiliriz. Bu vesileyle dövizde oluşan dalgalanmanın da geçici olduğunu, 1-2 aylık süre içerisinde dengeye oturacağına inanıyorum. Bu süreçte TL en iyi yatırım aracıdır. TL’nin önümüzdeki süreçte diğer para birimleri karşısında daha da değer kazanacağına inanıyorum. Ülkemiz daha önce de birçok badire atlatmıştır, 15 Temmuz ruhuyla bu süreci en kısa sürede aşarak 2023 hedeflerine doğru yürüyüşüne devam edeceğine olan inancımız tamdır."
"Dolar ve euronun aksine altının milliyeti yok"
İstanbul Altın Rafinerisi (İAR) Yönetim Kurulu Başkanı Özcan Halaç da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısının ardından gram altın satışlarında gözle görülür bir kıpırdanma olduğunu ifade ederek, bazı vatandaşların gram altınları dolarla aldığını söyledi.
Halaç, "Biz de ellerindeki dolar karşılığında gram altın almak isteyen vatandaşlarımıza en az karla satış yapılması yönünde kuyumcularla mutabık kaldık. Neredeyse maliyet fiyatına satış yapmalarını istedik. Cumhurbaşkanı'nın çağrısına istinaden dolarların altına çevrilmesinde bir katkımız olsun istedik." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısının altında "Türkiye'nin ekonomik değerlerinin dış faktörlere karşı olan hassasiyetini azaltmak" fikrinin yattığını ifade eden Halaç, döviz stokunun artmasının ülke ekonomisini, yurt dışı gelişmelere ve döviz kuru dalgalanmalarına karşı daha hassas ve kırılgan bir konuma getirdiğini iddia etti.
Dolar ve avronun aksine altının milliyeti olmadığını savunan Halaç, şunları kaydetti:
"Altın, milliyeti olmayan bir para birimi konumunda bulunduğu için ABD ve AB'nin kendi ekonomik sıkıntılarından fazla etkilenmeyecektir. Altın rezervlerine sahip olmak, başka ülkelerin dinamiklerine bağlı olmaktan bizi kurtaracak önemli bir enstrüman. Vatandaşlarımız altın alsın ama bu altınlar yastık altında kalmasın. Yastık altında kalan altınlar, aslında çok önemli bir ekonomik değeri ülke ekonomisinden kaçırmak anlamına geliyor. Vatandaşlar, yatırım için alacağı altını bankalardaki altın hesabında tutmalı ve bankaların da bu altınlara kar payı ya da faiz verdiğini bilmeli."
"Yastık altı altın, halkın elinde atıl vaziyette yönlendirilmeyi beklemektedir"
Özcan Halaç, Türkiye'de yastık altında olduğu tahmin edilen altın miktarının 5 bin ton olduğunu, bunun 200 milyar dolara tekabül ettiğini belirterek, söz konusu rakamın büyük bölümünün ev almak ya da başka önemli ihtiyaçlar için kiralık kasa, ev ya da kuyumcularda uzun yıllar atıl kaldığını söyledi.
Devlet otoriteleri tarafından yastık altından altınların çıkarılması projesine sağlanacak destek ve teşvikle kayıt dışı altın tasarruflarının önemli bir bölümünün kısa süre içerisinde finansal sisteme gireceğini ifade eden Halaç, şöyle devam etti:
"Yastık altındaki 5 bin ton altın, 200 milyar dolar büyüklüğündeki bir paranın ekonomiden kaçırılmış olması demektir. Yastık altı altın, ekonomimiz için çok büyük bir güç ve gizli bir silahtır. Yeterli bilgilendirme olmadığı için halkın elinde atıl vaziyette yönlendirilmeyi beklemektedir. Tasarruf oranlarının artırılması noktasında halktan altın toplama projesi büyük bir önem arz etmektedir. Bunun en önemli sebebi, halktan gelen bu altın, kaynaklar arası bir geçiş değil, tam anlamıyla bir kaynak artışıdır. Bu nedenle devlet otoritelerine, halkı bilinçlendirmek ve teşvik etmek için önemli görevler düşmektedir. Bu kaynağın yüzde 10'unu dahi ekonomiye kazandırabilirsek 20 milyar dolar ekstradan kaynak girmiş gibi olacak. Yastık altı altının ekonomiye kazandırılması milli bir dava... Biz bu proje için elimizi değil, gövdemizi taşın altına koymuş durumdayız. Bu proje kapsamında 2011'den bu yana yaklaşık 2,1 milyar dolar değerinde 55 ton altının ülke ekonomisine kazandırılmasına aracılık etmiş durumdayız."
Altın bankacılığının gelişiminin, altınların yastık altına kaçmasını engelleyen önemli bir alan olduğunu, bankaların, yastık altı altına bir gelir kalemi olarak değil, ekonomik bir sosyal sorumluluk olarak bakması, bu alanda daha fazla reklam ve tanıtım çalışması yapması, daha fazla kar payı ya da faiz vermesi gerektiğini belirten Halaç, "Bankalar altın mevduatına en az yüzde 3 faiz vermeli. O zaman altın yastık altından en kısa zamanda çıkar." dedi.
Halaç, Merkez Bankasının zorunlu karşılık olarak kabul ettiği altınların içindeki hurda altın payının artırılması gerektiğini de söyledi.
KAYNAKAA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.