Mutsuzluğun yeni adı

Mutsuzluğun yeni adı
Bilgili insanlar için bilgi süreciyle birlikte gelişen en önemli sorunlarından biri ?Entelektüel Mutsuzluk? tur.?Zayıf, daima adalet ve eşitlik ister,hâlbuki...



Bilgili insanlar için bilgi süreciyle birlikte gelişen en önemli sorunlarından biri ?Entelektüel Mutsuzluk? tur.

?Zayıf, daima adalet ve eşitlik ister,
hâlbuki bunlar kuvvetlinin umurunda bile değildir.?
Aristoteles

Bilgi toplumu olma yolunda ilerlerken beraberinde gelen sıkıntıları da iyi tanımlamak ve onlara karşı tedbirler de geliştirmek gerekir. Bilgili insanlar için bilgi süreciyle birlikte gelişen en önemli sorunlarından biri ?Entelektüel Mutsuzluk? tur. (Sonuç mutlaka mutsuzluk değildir; bunun formülünü de ilerleyen satırlarda göreceksiniz.)

Elbette, bilgili olmak sıkıntılarla başa çıkmanın yollarını öğretir; kontrol mekanizmalarının sayısını artırır. Başka bir yönüyle ise öğrenme ve tecrübeler insanlardaki farkındalığı artırdığı için mutsuzluklarında artmasına vesile olur.

Hiç köyünden dışarı çıkmamış, kapalı bir ortamda yaşayan ve dünya ile entegrasyonu, iletişimi de sıfır düzeyinde olan bir insanın, mutsuzluk üretme kanalları sadece kendi dünyasıyla sınırlıdır. Evet, belki bir yandan kendisini bekleyen global tehditlerden habersizdir. Muhtemel tehlikeleri bilmemesi onlardan kurtulduğu anlamına gelmez fakat bir taraftan da onlara dair bilgisinin olmaması sebebiyle mutsuzluğuna da sebep olamayacaktır.

Yukarıda ki ifadelerim ?dünyadan tecrit edilmiş sofistike bir hayat yaşayalım? anlamına gelmemelidir. Bu talebi kendi adıma dahi düşünemem. Anlatmak istediğim de ?haydi gidip gözlerden uzak yalnız bir hayat yaşayalım? kolaycılığı değil elbette.

Vurgulamak istediğim, büyük kentlerde yaşanan hırsızlık, gasp ve daha bin bir türlü kötü örneğe ait bilgilerin, insanları kendisi ya da yakınları için daha endişeli yaptığıdır.

Sokağa çıkan yakınının ve/ya çocuğunun başına; bildiği, TV?de her gün envai çeşidini izlediği olaylardan hangisinin gelebileceği endişesi, insanları mutsuzluğa sevk eden en önemli endişe kaynaklarıdır. Bu endişeler insanların bilgi düzeyleri ile orantılı olarak bazen ?paranoya? ya dahi dönüşebilmektedir.

Yapılan son araştırmalar gençlerin önemli bir bölümünün depresyon yaşadığını ortaya çıkarmıştır. Peki, hiç küçümsenmeyecek orandaki bu depresyon halinin sorumlusu kim? diye bir soru yöneltsek cevabı ne olurdu. Bana göre bu sorunun cevabı ?Genel kültür yapımızın ve eğitimde uyguladığımız yanlış politikaların neticesidir.? olacaktır.

Bu durumun tedavisinin de yanlış mecralarda aranmaması gerekir. Sadece psikologların çözüm üretmesini beklemek yanlış olur. Hele hele bu tip sorunların çözümünü bir baş ağrısı sorunu gibi ?ilaç içeriz geçer? şeklinde hiç yorumlayamayız.

Yılların biriktirdiği sıkıntıların çözümü için de ciddi zamanlara ihtiyaç vardır. Beynimizden akan düşüncelerin yaklaşık %60 ının olumsuz olduğunu ifade eden çalışmalar vardır. Bu insanın doğal yapısının da sonucudur. Fakat ilmimizi, bilgimizi mutluluğa giden yolun inşasına kullanmak ta mümkün. Bunu başaran büyük şahsiyetler var.

Değerler ve inançlar noktasında yapması gerekeni yapıp, kendisini aşan konularda da inandığı kutsallara teslim olmuş ?mutmain? ruhların huzurunu gördük ve öğrendik. Her şeyini maddeye bağlayan, tevekkülden uzak bir ?entelektüeliz? bizleri ancak mutsuzluğa götürür. O mutsuzluğun adı da ?Entelektüel Mutsuzluk? tur.

Bilginin paranoya ve mutsuzluk üretmediği bir huzur ortamı temennisiyle?

İsmail Öz / Haber 7
sosyologioz@hotmail.com

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.