"Müsterih olun"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tüm polis kardeşlerime sesleniyorum; müsterih olun, sizin arkanızda bir defa millet var, sizin arkanızda devlet var" dedi.
ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Düşünün ki bir başbakan olarak şahsım, yanımda her şeyimi teslim ettiğim insan veya insanlar kalkar da benim ofisimi dinlerse, benim ofisimde yaptığım görüşmeleri takip eder, izlerse peki ben nasıl onlara güveneyim, nasıl onlarla beraber hareket edeyim" dedi.
Erdoğan, Polis Teşkilatı'nın 170. kuruluş yıl dönümü münasebetiyle 81 ilde görev yapan 400 polis memurunu, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda kabul etti.
Polis memurlarını, "Cumhurbaşkanlığı külliyesine, milletin evine hoş geldiniz" diyerek selamlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının başında şehit polislere Allah'tan rahmet diledi.
Görevi sırasında gazi olanları şükranla andığını dile getiren Erdoğan, 170. kuruluş yıl dönümünü tebrik etti.
10 Nisan Polis Günü'nün tüm polisler için hayırlara vesile olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Milletimizin emniyetini, güvenliğini, huzurunu sağlamak için gece gündüz çalışan yaklaşık 270 bin polisimizin her birini ayrı ayrı tebrik ediyor, kendilerine şükranlarımı sunuyorum" dedi.
Kabule en yaşlı polis memurları olan 1928 doğumlu Ahmet Çakmak ile 1929 doğumlu Müfide Şeref Karahan'ın katılacağını ancak rahatsızlıkları nedeniyle gelemediklerini bildiren Erdoğan, Çakmak ve Karahan'a acil şifa diledi.
Erdoğan, görevleri sırasında gösterdikleri üstün gayretler nedeniyle kamuoyunda takdir toplamış 3 polis memurunun da aralarında olduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Karaman'da su ve çamur dolu bir çukura düşen 8 yaşındaki çocuğu kurtaran Alper Arıcan, Karabük'te caddede yürüyen kadınları rahatsız eden bir kişiyi linçten kurtararak, adalete teslim eden Abdullah Kaplankıran ile Zonguldak'ta Kilyos Çayı'na atlayan genç kızı ayağının kırılmasına rağmen kurtaran Serkan Aslan'a teşekkür etti.
Türkiye genelinde teşkilat mensupları arası atış şampiyonasında dereceye giren ve konuklar arasında olan 3 polisi kutlayan Erdoğan, ayrıca Toplum Destekli Polislik Ödülü'ne hak kazanan Samsun, Ankara, İstanbul emniyeti temsilcilerine de başarılarının devamını diledi.
-"Aslında herkesin polisi kendi vicdanıdır"
İnsanı diğer yaradılmışlardan farklı kılan şeyin, nefsi olduğunu vurgulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"Kabil'i ilk katil, Habil'i ilk maktül yapan da işte bu nefistir. İki kardeş ama Kabil katil, Habil ise maktül olmuştur. Düşünebiliyor musunuz, kardeş kardeşi öldürüyor ve bu insanlığın ilk suçudur. İlahi takdiri değiştiremeyeceğimize, insan neslini öldüremeyeceğimize göre, suçla suçluyla mücadele edecek, huzurun teminatı olacak bir mekanizmaya ihtiyacımız hep bulunacaktır. Aslında herkesin polisi kendi vicdanıdır. Vicdanların işlemez hale geldiği yerde, polis devreye girer. Suçluyu tespit edip yakalayacak olan emniyet teşkilatıyla buna hakettiği cezayı verecek olan adliye teşkilatı bu bakımdan daima önem taşımıştır"
Tarihte Subaşı'ndan ve Ases'e kadar farklı isimlerle ifade edilen, bugünkü polis teşkilatının fonksiyonuna sahip, güvenlik teşkilatlarının hep bulunduğunu dile getiren Erdoğan, "1845'te ilk defa polis adını alan bu teşkilat, 1937'de bugünkü yapısına ve işleyişine kavuşur. Cumhuriyet tarihimizde yaşadığımız buhranlı dönemlerin hepsinde de maruz kaldığı tüm tahribata rağmen milletimizin huzur ve güven kaynağı, daima polisimiz olmuştur" dedi.
-"Polisin serüveni, bir bakıma Türkiye'nin de serüvenidir"
Erdoğan, polisin bu milletin sadece öz evladı değil aynı zamanda günlük hayatının da ayrılmaz parçası olduğunu dile getirdi.
Ne yapılırsa yapılsın, milletle polis arasındaki güçlü bağın kopartılamadığına dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Polisin serüveni, bir bakıma Türkiye'nin de serüvenidir. Türkiye üzerinde oynanan oyunların hedefindeki kurumlardan biri de daima polisimiz, emniyet teşkilatımız oldu. Her dönemde bir başka fitne ateşi yakılarak, polisler de kendi içinde bölünmeye, çekişmenin tarafı yapılmaya çalışıldı. Bu teşkilat bir bütündür, bu teşkilat bölündüğü anda millet bölünür, devlet bölünür, bu teşkilat bölündüğü anda vatan, Allah göstermesin elden gider. Bu teşkilatın önemi bu denli ileridir. Aynı şekilde Türk Silahlı Kuvvetleri. Buradaki hassasiyetlerimiz çok çok önemlidir. İşte bunu bölmeye yönelik en son örnek paralel devlet yapılanmasıdır. Bu örgütün her yerde olduğu gibi polis içinde de ne yazık ki mensupları çıktı. Ama bu asla emniyet teşkilatımızın tamamının üzerine gölge düşürmek, tamamını itham altında bırakmak için bir bahane olarak kullanılamaz."
-"Birtakım densizler yüzünden..."
"Biz kendi muhasebemizi, kendimiz yapmak durumundayız" diyen Erdoğan, "Kendi içimizde bu muhasebeyi yapamazsak, Allah göstermesin geleceğimiz hiç de iyi olmaz. İşte onun için böyle bir anlayışın karşısına herkesten önce birlikte biz çıkmalıyız" diye konuştu.
Ülkesine ve milletine ihanet edecek kadar şuurunu kaybetmiş, birtakım densizler yüzünden hiçbir polisin haksız yere rencide edilmesine asla razı olamayacağını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Ama gel gör ki maalesef kurunun yanında yaş da yanıyor. Çünkü öyle bir şüphe mekanizması meydana geliyor ki ister istemez bazı kararları almak durumunda kalıyorsunuz. Düşünün ki bir başbakan olarak şahsım, yanımda her şeyimi teslim ettiğim insan veya insanlar kalkar da benim ofisimi dinlerse, benim ofisimde yaptığım görüşmeleri takip eder, izlerse peki ben nasıl onlara güveneyim, nasıl onlarla beraber hareket edeyim. Ben sırtımı ona yaslayarak adımlarımı atıyorum, ben dilimi onun yanında rahat konuşuyoruz, çünkü aynı aracın içerisinde önde o oturuyor, arkada ben görüşmelerimi yapıyorum. Yeri geliyor, devlet meselesini konuşuyorum, yeri geliyor ailevi meseleleri yanımda eşim var onunla konuşuyorum. Yani mahremimde, böyle bir yerde bizimle beraber olan polis teşkilatımızın mensubu birileri, böyle bir maalesef yanlışı işliyorsa işte bu bir güven noktasında bunalımı meydana getiriyor. Bunların da tabii ki tasfiyesini hep birlikte yapmak durumundayız."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yargıda, askeriyede, üniversitede, bürokraside, iş dünyasında ne sorunlar yaşanmışsa, polis teşkilatında da aynı sorunların yaşandığına işaret ederek, "Tüm polis kardeşlerime sesleniyorum; müsterih olun, sizin arkanızda bir defa millet var, sizin arkanızda devlet var, bundan hiç endişeniz olmasın. Sizin arkanızda hükümet var, sizin arkanızda cumhurbaşkanı var, rahat olun. Hakka, hukuka, vicdana, ahlaka uygun şeklide görev yapan her polisimiz benim kardeşimdir, benim evladımdır, canımdan bir parçadır, bunu farklı bir yerde düşünemem" dedi.
Polislerin çalışma şartlarının ve özlük haklarının iyileştirilmesine yönelik en büyük adımların kendi başbakanlığı döneminde atıldığını, gelecek dönemde bunların daha da ileri götürüleceğine inandığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Hükümetimizin bu konudaki kararlılığını da biliyorum. Yıllarca her fırsatta polise saldıran, polisi eleştiren, hakaret eden, polisi itham edenler 17 - 25 Aralık darbe girişiminde birden bire polis sevdalısı kesildiler. Polisimize karşı düşüncelerinin değiştiği, insafa falan geldikleri felan yok. Acaba 'buradan bir yol bulup polisleri kendi içlerinde bölebilir miyiz, millete karşı kışkırtabilir miyiz' bunun derdindeler. Düşünebiliyor musunuz? Polis, elinde kalkanıyla ne yapıyor? Bu teröristlere karşı, güya özgürlük mücadelesi verenlere karşı, son ana kadar bir diren ortaya koyuyor. Ne silah kullanıyor, ne taş atıyor, ne herhangi bir şey kullanıyor. Havai fişek onda, sapan demir bilyelerle onda, TOMA'yı yakıyor, bütün polisin araçlarını yakıyor, bindikleri otobüsü yakıyor. Onları savunanlar, polise hakaret edenler nasıl oluyor da polis sevdalısı oluyor, anlamakta zorlanıyorum. Bu mücadeleyi eğer vatanseverlikleri varsa milletçe vermek lazım. Kimin yanında yer alınacak burada? Hepimizin can güvenliğini emanet ettiğimiz polisimizin yanında yer almak gerekir. Hamdolsun hiçbir polis kardeşim bu tuzağa düşmedi."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Çağlayan Adliyesi'ndeki Şehit Savcı Mehmet Selim Kiraz'a yönelik saldırıya değinerek, 8 saatlik operasyon sürecinin daha birinci saatinde de operasyon yapılabileceğini, ama emniyet güçlerinin "hiçbir operasyona gerek kalmadan, görüşmeler yoluyla Mehmet Selim kardeşimizi kurtarabilir miyiz" diye sabırla bu süreci işlettiklerini söyledi. Erdoğan, Savcı Kiraz'ın odasından silah sesleri gelmesi üzerine polisin içeri girdiğini belirterek, "Son anda gelen silah sesleri... Artık içeriye girilerek, o iki tane katilin de orada haledilmesinin gereğini ortaya çıkardı. Ben, o operasyondaki kardeşlerimizin tamamını tebrik ediyorum, kutluyorum. Onlar bu operasyonu başarıyla yerine getirdiler" diye konuştu.
-"Polisimiz ve milletimiz arasına nifak sokmak isteyenlerin hevesi kursaklarında kaldı"
Her yerde olduğu gibi Emniyet Teşkilatında araya karışan çürüklerin ayıklandığını, ayıklanmaya devam ettiğini, bunun dışında da her şeyin olması gerektiği gibi yürüdüğünü vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Polisimiz ve milletimiz arasına nifak sokmak isteyenlerin hevesi bu defa da kursaklarında kaldı. Şimdi İş Güvenlik Yasası çıkıyor, niye rahatsız oldular, niye rahatsız oluyorlar? Bugün büyük ihtimalle imzalayacağım. Tek dertleri var, polis güvencede olmasın, bugüne kadar hep öyle hareket ettiler. Bu yasa polisi biraz daha güvence altına aldığı için, daha bu noktada ileriye ulaşabilmesi noktasında onları bu rahatsız etmeye başladı. Su yatağında akar, burada da hakikat neyse biz onu yapmaya mecburuz" değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, Türkiye'nin hem bulunduğu coğrafyanın hem de milletin kadim tarihinden gelen sorumlulukları sebebiyle hiçbir zaman rahat bırakılmadığını, hiçbir zaman da bırakılmayacak bir ülke olduğuna işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu ülke, bu millet kıskanılan bir millettir. Şu anda bizim 12 sene içerisinde 230 milyar dolardan, 820 milyar dolara milli gelirimizi çıkartmamız birçok ülkenin Türkiye'ye bakışını değiştirmiştir. Ülkenin kurumları da güçleniyor, kurumların bu derece güçlenmesi birilerini rahatsız ediyor. Geçtiğimiz 200 yıldır bu coğrafyada yaşanan hiç bir şey kendi tabi mecrasının ürünü değildir. Burada bin yıllık bir hesaplaşma söz konusudur. Önce Çanakkale, ardından Kurtuluş Savaşımız, son olarak da geçtiğimiz 12 yıl bu hesaplaşmanın milletimiz lehine kırılma noktalarıdır. Çanakkale'de askeri bakımdan tüm güçleriyle yüklenmelerine rağmen netice elde edemeyenler, Kurtuluş Savaşı sonunda bugünkü devletimizin kuruluşuna rıza göstermek mecburiyetinde kaldılar. Ama asıl niyetlerinden, gayelerinden hiç vazgeçmediler. Her dönemde farklı yöntem, araçlarla Türkiye'yi kendi içine kapatma, medeniyet coğrafyasından tarihi bağlarından koparma yönünde çaba gösterdiler. Uzun süre başarılı da oldular, buna rağmen akan su sonunda mecrasını buldu.
Türkiye yeniden kendi yolunda ilerlemeye başladı. Türlü darbe teşebbüslerine, vesayet girişimlerine, sosyal çatışma provokasyonlarına, ekonomik kriz tehditlerine rağmen bu yolda ilerlemeye devam ettik, devam ediyoruz. Türkiye'nin geçtiğimiz 12 yılda 3 kat büyümüş olması bunun en önemli göstergesidir. Şimdi yeni bir yol ayrımına geldik, 1930'ların, 1940'ların şartlarında kurulan, 1960 ve 1980'de tahkim edilen sistem artık yama tutmaz hale geldi. Bu motor bu kasaya küçük geliyor, yetersiz geliyor, çekemiyor. Öyleyse ne yapmak lazım? Motoru güçlendirmek lazım veya sıfırdan yenilemek lazım."
-"Ben damdan düştüm, nerede ne tür aksamalar var bunları gayet iyi biliyorum"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Nasrettin Hoca'nın "damdan düşme" fıkrasına atıfta bulunarak, "Ben damdan düştüm ve biliyorum, nerede ne tür aksamalar var, bunları gayet iyi biliyorum. Yerel yönetimde de biliyorum, çünkü İstanbul gibi bir şehrin 4,5 yıl belediye başkanlığını yaptım. 12 yıl başbakanlığım, burada da merkezi yönetimin nerelerde nasıl aksamaları var bunları da gayet iyi biliyorum" dedi.
Erdoğan, Türkiye'de 10 Ağustos 2014 tarihindeki Cumhurbaşkanlığı Seçimiyle yeni bir dönemin kapılarının aralandığını belirterek, "Biz, buna yeni Türkiye diyoruz, her değişim gibi bu da sancılı olacak. Şunu unutmayın; her kutlu doğum sancılı olur, bu bir vakadır. Karşı çıkanlar, direniş gösterenler olacak, ama beyhude" diye konuştu.
Geçmişte enerjisi iç çekişme ve iç çatışmalara harcanan Türkiye'nin enerji ve gücünü 2023 hedefleriyle birleştirerek, bu enerjiyi yeni bir geleceğin itici gücü haline dönüştürmek istediklerini anlatan Erdoğan, "Bu sebeple Türkiye çok büyük bedeller ödedi. Binlerce, on binlerce evladını kimi zaman sağ-sol, kimi zaman bölücü terör görüntüsü altında toprağa verdi. Kalkınması, gelişmesi, büyümesi için ihtiyacı olan kaynağı adeta kül edip havaya savurdu. Bu oyunlar, tezgahlar bitmiş değil, bu ilanihaye devam edecek" değerlendirmesinde bulundu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.