Mustafa Yürekli: Örnek Müslüman Siyasetçi: Ömer İbn Hattab

Mustafa Yürekli: Örnek Müslüman Siyasetçi: Ömer İbn Hattab
İdareci seçme, görevlendirmede denetleme konusunda dahi sayılabilecek özellikler sahip olan Hz. Ömer, döneminin en büyük siyaset adamlarını devlet organizasyonunda değerlendirerek onların hizmetlerinden istifade etmiştir.

Hz.Ömer (r.a.) Miladi 584 yılında,  Hz. Peygamber’den 13 yıl sonra doğmuştur. Kureyş kabilesinin Adîoğulları sülalesine mensuptur.

Hz. Ömer kaynaklarda uzun boylu, gür sesli ve heybetli bir kişi olarak tasvir edilir. İlk evliliğini Zeyneb bint Maz‘ûn el-Cumahiyye ile yaptı. Abdullah ve Hafsa bu evlilikten doğan çocuklarıdır.

Hayatını Hicazlı her Arap gibi deve çobanlığı ve ticaretle kazanmış, iyi kılıç kullanması, ata binmesi ve pehlivanlığı ile meşhur olmuştur. Şiire meraklı olduğu, güzel konuştuğu, okuma yazma bildiği kaynaklarda bildirilmiştir.

Baba tarafından soyu Câhiliye döneminde Kureyş kabilesinin sefâret işlerine bakan Adî b. Kâ‘b kabilesine ulaşır ve Kâ‘b b. Lüey’de Hz. Peygamber’in nesebiyle birleşir. Annesi Mahzûm kabilesinden Hanteme bint Hâşim’dir. 

Mekke’nin ticaretle uğraşan büyük ailelerinden birine mensuptu; dolayısyla tanınmış tüccarlarındandı. Ticaret amacıyla Suriye, Irak ve Mısır’a gitti; Kureyş kabilesi adına elçilik görevinde bulunduğu rivayet edilir. Dolayısıyla Bizans ve Sasani saraylarına girip çıkmış, diplomatik ilişkilerde bulunmuştu.

Hz.Ömer'in Müslüman Olması

Hz. Ömer 27 yaşında iken Müslüman oldu. Hz. Peygamber’i öldürmek amacıyla yanına giderken, kız kardeşi Fatıma ve eniştesi Said b. Zeyd’in Müslüman olduklarını haber alınca evine yöneldi; evlerinde Kur’ân okunduğunu anladığında hakaret ederek kendilerine saldırdı. Daha sonra da yaptıklarından pişmanlık duydu. Okunan ayetlerden son derece müteessir olan Hz. Ömer derhal Hz. Peygamber’in (s.a.v.) huzuruna giderek Müslüman oldu.

Hz. Ömer’in Müslüman oluşunun Resûl-i Ekrem’in, “Yâ rabbi! İslâmiyet’i Ömer b. Hattâb veya Amr b. Hişâm (Ebû Cehil) ile teyit et” duasının bir tezahürü olduğu belirtilmektedir.

Onun İslâm’a girişi diğer mazlum Müslümanlara büyük güç ve cesaret vermiştir. Zira bu andan itibaren Müslümanlar Kâbe’de açıktan ibadet etmeye başlayabilmişlerdir.

Ashabdan Abdullah b. Mes’ud ise onun hakkında şöyle demiştir: “Ömer’in Müslüman olması bir fetih, onun hicreti bir yardım, idareciliği ise bir rahmettir. Biz o Müslüman oluncaya kadar açıktan namaz kılamıyorduk. O Müslüman oldu müşriklerle mücadele etti, onlar da bizim namaz kılmamıza müdahale edemediler.”

Sünnî ulemâsı, onun Hz. Ebû Bekir’den sonra Müslümanların en faziletlisi ve hilâfet makamına en uygun sahâbî olduğunda ittifak etmiştir.

Hz. Peygamberin Kadrosundaydı

Hz.Ömer, peygamberliğin 6. yılında, M.S. 616 yılında Müslüman oldu. Hicret’e kadar altı yıl Mekke’de Hz.Peygamberin yanında sapasağlam durdu; ağır şartlarda hizmetlere katkıda bulundu.

Müslümanlar Medine’ye hicret etmeye başlayınca Ömer de yanında ağabeyi Zeyd, karısı ve oğlu Abdullah başta olmak üzere akraba ve arkadaşlarından oluşan yirmi kişilik bir kafileyle Mekke’den ayrılıp Kubâ’ya gitti ve Rifâa b. Abdülmünzir’in evine misafir oldu.

Hz. Ömer, Hz. Peygamber’den (sav) önce Medine’ye hicret etti. Medine’de Allah Rasûlü (sav) onu Utban b. Malik ile kardeş saymıştır.

Hz. Ömer hicretten sonra da Hz. Peygamber’in bütün siyasî ve askerî faaliyetlerinde yer almıştır. O, gerek Bedir, gerekse Uhud Savaşında Hz. Peygamber’in en yakınında savaşmış, özellikle Uhud’taki çatışmalarda Allah Rasûlü (sav)’nü zor şartlarda koruyanlar arasında bulunmuştur. Hz. Ömer, Hendek savaşı esnasında da kendisine verilen bölgeyi korumuş ve müşrik askerlerinin hendeğin Medine tarafına geçmelerine müsaade etmemiştir. Ayrıca Hudeybiye Antlaşması, Umretü’l-kazâ ile Vedâ haccında bulundu.

İslâm tarihinde ilk vakıf kurucusu Hz. Ömer’dir. O, Hz. Peygamber (sav) zamanında Hayber ganimetlerinden şahsına düşen hissesini Müslümanların hizmetine sunarak vakfetmiştir.

Hz. Ömer, Mekke’nin fethinde aktif görev aldı; Huneyn gazvesinin başlangıcında Müslüman ordunun bozguna uğradığı sıradaki kargaşa ortamında Allah Rasûlü (sav)’nü en yakından koruyan sayılı şahıslar arasında da yerini almıştır.

Siyasi Çalışmaları

Hz. Ömer, Hz. Peygamber’in vefatından sonra da Müslümanların siyasî ve askerî ve idarî faaliyetlerinde etkin rol almıştır.

Hz. Peygamber’den sonra Müslüman toplumun en önemli krizini oluşturan hilafet meselesinde gösterdiği üstün gayretle Müslümanların bölünmesinin ve toplumun siyasî kaosa sürüklenmesinin önünü kesmiştir. Hz. Ebû Bekir’in halife seçilmesinde ve ardında onun Müslümanların tamamından biat almasında özel gayret göstermiştir.

İlk halife dönemindeki idarî faaliyetlerde de etkin rol oynayan Hz. Ömer, devlet başkanı yardımcısı olarak görev yaparak o dönemin politikalarında söz sahibi olmuştur.

Hz. Ebû Bekir Medine’den ayrıldığında veya hastalığında kendisine vekâlet etti. Ticaret yapmayı sürdürmek isteyen Hz. Ebû Bekir’e müdahale edip beytülmâle bakan Ebû Ubeyde’den ona maaş bağlattı.

Hz. Ömer Yemâme savaşında pek çok hafızın şehit olması üzerine, Kur’an’ın kaybolacağından endişe ederek Hz. Ebû Bekir’e yaptığı ısrarlı tavsiyeleriyle Kur’ân’ın toplanmasını sağlamıştır. Halife ayrıca H.21 yılında Hz. Peygamber’in Mekke’den Medine’ye hicretini takvim başlangıcı olarak kabul etmiştir.

İkinci Halife

Hz. Ebû Bekir’in vefat ettiği gün (22 Cemâziyelâhir 13 / 23 Ağustos 634) Hz. Ömer Mescid-i Nebevî’de biat aldı. İlk iş olarak, kaybettikleri bölgeleri geri almak için harekete geçen Sâsânîler’e karşı halkı Irak cephesindeki mücahidlere yardıma çağırdı.

Hz. Ömer, selefi Hz. Ebû Bekir zamanında başlatılmış olan fetih hareketlerini daha da ileri noktaya taşımıştır. Hz. Ömer’in halifeliği döneminde Müslümanlar bir taraftan Irak topraklarında Sasani İmparatorluğu ile; diğer taraftan da Suriye ve Mısır bölgelerinde Bizans İmparatorluğu ile aynı anda savaşma cesaret ve gücünü göstermişlerdir. Sırasıyla Kadisiye ve Nihavend savaşlarıyla dönemin Bizans’tan sonra ikinci büyük devleti olan Sasani İmparatorluğu tarih sahnesinden silinmiştir. Yermük savaşıyla Bizans’ın Orta doğu hâkimiyetine son verilmiş, ardından Kuzey Afrika sınırına kadar Mısır toprakları Müslümanların yönetimine girmiştir.

Yapılan fetihler sonucunda Medain, Nihavend, Şam, Kudüs ve İskenderiye gibi büyük şehirler Müslüman merkezleri haline gelmişlerdir. İslâm’ın yayılışındaki kilit ehemmiyete sahip olan fetihlerin Hz. Ömer zamanında gerçekleşmiştir.

Sonuçta İslâm orduları onun zamanında Sâsânî İmparatorluğu’na tâbi Irak, İran ve Azerbaycan ile Bizans İmparatorluğu’na tâbi Suriye, el-Cezîre, Filistin ve Mısır’ı İslâm ülkesine kattılar.

İslam Devletinin Kuruluşunu Tamamladı

İslâm tarihinin başlangıç döneminde önemli faaliyetlere imza atan Hz. Ömer H. 23 Zilhicce ayının 27. günü (M. 4 Kasım644) Ebu Lülü isimli bir kölenin namaz esnasında gerçekleştirdiği suikast sonucunda şehit olmuştur.

Hz. Ebû Bekir’den sonra Müslümanların ikinci halifesi olmasının yanında Hz. Ömer’in en önemli özelliği İslâm toplumuna devlet olma kimliğini kazandırmasıdır. Zira toplumu devlet haline getiren en önemli kurumlar onun zamanında teşekkül etmiştir.

Hz. Ömer, devletin resmî kayıtlarının tutulduğu, gelir-gider hesaplarının muhafaza edildiği, devlet adına hizmet gören asker-sivil hak sahibi insanların gelirlerinin ve devletin yardıma muhtaç olan vatandaşlarına sunduğu maddî imkânların kaydedildiği divan teşkilatını ilk kuran kişidir.

Adaletin işlemesi için en önemli müessese olan kaza (adliye) teşkilatının kurumsallaşması onun zamanında başlamış, daha önce valiler tarafından yürütülen adalet hizmetleri, müstakil kadılar tayin edilerek validen bağımsız bir şekilde faaliyet görmüştür. İslâm tarihinde ilk hapishane Hz. Ömer zamanında kurulmuş ve bunun ardından cezalarda bazı değişikliklere gidilmiştir.

14 (635) yılında Mescid-i Nebevî’de ilk defa cemaatle teravih namazı kılınmasını emretmiş, kadın ve erkeklere iki ayrı imam tayin etmiştir. Mescid-i Harâm’ı da çevredeki bazı evleri istimlâk ederek genişletmiş, etrafını göğüs hizasında bir duvarla çevirtmiş ve meşalelerle aydınlatmış..

Medine’de çocukların eğitimi için görevliler tayin eden Hz. Ömer çocuklara Kur’ân-ı Kerîm, okuma yazma ve Arap dili kaidelerinin yanında ensâb bilgisi, şiir, darbımesel, yüzme, binicilik ve atıcılığın öğretilmesini istemiş, bu konuda valilere emirler göndermiştir. Kur’ân-ı Kerîm öğrenen çocuklara beytülmâlden maaş bağlamıştır. Bu öğretim faaliyetlerinden hür veya köle bütün çocuklar faydalanıyordu.

Hz. Ömer zamanında, posta teşkilatının sistemleşti; Müslümanların ekonomik bağımsızlığının simgesi olan para basımını da ilk kez gerçekleştirdi. Ayrıca fethedilen toprakların gazilere dağıtılmayıp bütün Müslümanların mülkiyetine verme ve toprakların işlenmesini haraç karşılığında eski sahiplerine bırakma uygulaması da onun en önemli icraatlarındandır. Bu sayede fethedilen topraklar daha verimli olarak işletilmiş, ziraatı bilmeyen fatih Arapların toprakla uğraşmak zorunda kalmaları problemi ortadan kaldırılmıştır.

Böylece Araplar askerlik faaliyetlerini sürdürüp yeni fetih hareketlerine devam ederlerken, eski toprak sahipleri de ziraî faaliyetlerini güvenlik içinde sürdürdü; elde ettikleri hürriyetlerden de istifade eden gayr-i Müslimlerin pek çoğu Müslümanlığı seçti.

Adalet Timsali Devlet Adamı

Ayrıca Hz. Ebû Bekir döneminde Medine’deki kazâ işlerinin başında bulunarak tecrübe kazanmış, adalet sahasında gerçekleştirdiği icraatıyla insanlık tarihine geçmiştir.

İdareci seçme, görevlendirmede denetleme konusunda dahi sayılabilecek özellikler sahip olan Hz. Ömer, döneminin en büyük siyaset adamlarını devlet organizasyonunda değerlendirerek onların hizmetlerinden istifade etmiştir.

Hz. Ömer, İslâm tarihindeki idareciler arasında yüksek sorumluluk bilincine sahip yöneticilerin başında gelir. Kıyafet değiştirerek geceleri halkın arasında dolaşmış ve onların sıkıntılarını dinleyerek bizzat kendisi çözüm yolları bulmaya çalışmıştır. Kendisi de her gün yirmi deve kestirerek ihtiyaç sahiplerine dağıtmış, kıtlık yılında ihtiyaç dolayısıyla hırsızlık yapmak zorunda kalanlara ceza uygulamamıştır.

Halkın rahat ve huzurunun sağlanması ve adaletsizlik yapılmaması konusunda Hz. Ömer’in gerçekleştirdiği uygulamalardan birisi de emri altında çalışan idarecileri sıkı bir şekilde denetlemesidir. Halife, Muhammed b. Mesleme başkanlığında oluşturduğu teftiş heyeti marifetiyle haberli-habersiz olarak pek çok idarecisini kontrole tabi tutmuştur.

Yöneticiliğin tahakküm aracı değil, halka hizmet faaliyeti olduğunu düşünen halife görev verdiği idarecilerine şu tavsiyelerde bulunmuştur: “Sizi saltanat sürmek için, tahakküm kurmanız, insanları zorlamanız için göndermedim. Siz hidayet rehberi olacaksınız, böylece herkes size uyacaktır. Müslümanların hukukunu koruyunuz. Onları dövmeyiniz, onları zillete düşürmeyiniz. Onları haksız yere de övmeyiniz ki, şımarıklığa düşmesinler. Devlet kapılarını onlara kapatmayınız. Böyle yaparsanız kuvvetliler zayıfları ezerler. Kendinizi Müslümanların üzerinde de görmeyiniz.”

İdareci seçme, görevlendirmede denetleme konusunda dahi sayılabilecek özellikler sahip olan Hz. Ömer, döneminin en büyük siyaset adamlarını devlet organizasyonunda değerlendirerek onların hizmetlerinden istifade etmiştir.

Hz. Ömer, devlet yönetiminde, gerek dinî, gerekse dünyevî konularda şûrâ (istişare=danışma) sistemini faaliyete geçiren örnek yöneticilerden birisidir. Müslüman ileri gelenlerinin tabiî üye olduğu bu şûrâda Müslümanlar için hayatî önemi olan meseleler serbest ortamda görüşülmüş ve mühim kararlar alınmıştır.

Hz. Ömer, İslâm’a ve Müslümanlara hizmetleriyle gerek Hz.Peygamber’in gerekse çağdaşı Müslümanların takdirini kazanmıştır.

yazının devamı..

 

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.