Mustafa Yürekli: Mehmet Akif yoksul ve perişan öldü..

Mustafa Yürekli: Mehmet Akif yoksul ve perişan öldü..
Anadolu’da 20 yıl veteriner hekimlik yapmıştı. İlk Meclis’te milletvekiliydi. Emeklilik maaşı kesilmişti, ödenmiyordu. Maaşsızdı, yaşlıydı ve işsizdi. Bin bir güçlükle çıkardığı Sebil'ür-Reşad dergisi kapatılmıştı.

Mehmet Akif yoksul ve perişan öldü..

Anadolu’da 20 yıl veteriner hekimlik yapmıştı. İlk Meclis’te milletvekiliydi. Emeklilik maaşı kesilmişti, ödenmiyordu. Maaşsızdı, yaşlıydı ve işsizdi. Bin bir güçlükle çıkardığı Sebil'ür-Reşad dergisi kapatılmıştı.

Edebiyat dünyasının köşe taşları olan bazı ünlü yazar ve şairlerin, son yıllarını yoksulluk içerisinde geçirdikleri biliniyor.

Ölümlerinden sonra eserleri geniş okur yelpazesine kavuşan şair ve yazarların, sanılanın aksine hayatının son yıllarını maddi sıkıntılarla boğuşması, "Dâhilerin kıymeti öldükten sonra anlaşılır." sözünü doğrular nitelikte..

mehmet-akif.jpg

İstiklal Marşı'nın yazarı Mehmet Akif Ersoy da son yıllarını yoksulluk ve ıstırap içinde geçirdi.

Dostu Abbas Halim Paşa'nın daveti üzerine kışı geçirmek için Mısır'a gitti. Daha doğrusu gitmek zorunda kaldı.

Anadolu’da 20 yıl veteriner hekimlik yapmıştı. İlk Meclis’te milletvekiliydi. Emeklilik maaşı kesilmişti, ödenmiyordu. Maaşsızdı, yaşlıydı ve işsizdi. Bin bir güçlükle çıkardığı Sebil'ür-Reşad dergisi kapatılmıştı.

Ancak onu esas üzen durum ise, polis takibi altında olmasıydı. Siyasi polis takılmıştı peşine, evinden çıkınca her adımı izlenip İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne ve İçişleri Bakanlığı’na rapor ediliyordu. Tek parti yönetimindeydi ülke; CHP iktidarı yönetiyordu devleti..

Değişimleri onaylamıyordu İstiklal Marşı şairi Akif.

Takriri Sükûn'un çıktığı, İstiklal Mahkemeleri'nin yoğun mesai yaptığı 1920'li yıllar boyunca ve 30’lu yılların ilk yarısını Mısır'da geçirmek zorunda kaldı.

On yıldan fazla bir süre kaldığı Mısır'da ciddi maddi sıkıntı içerisindeydi. Üniversitede edebiyat dersleri verdi..

Durumuna üzülüp, yiyecek ve ev eşyası getirmesinler diye oturduğu adresi değiştirdi sık sık.

Hastalanınca Lübnan, Antakya üzerinden Türkiye'ye giriş yaptı.

Beyoğlu'ndaki Mısır Apartmanı'nda hayatını kaybetti.

Cenazesine, resmi protokol katılmadı.

Mezarı iki yıl sonra üniversiteli gençlerce yapıldı.

Siyasi atmosfer nedeniyle Safahat'ın basımı ise 1943 yılına kadar, yani o hayattayken yapılamadı. Yahya Kemal Bayatlı da hayattayken şiirlerinin toplandığı “Kendi Gök Kubbemiz” şiir kitabını Latin harfleriyle basılı olarak göremedi. Hiç bir kitabını eline alıp bakamadı.

Mehmet Akif, yazdığı İstiklal Marşı'nın Meclis'te okunup ayakta dinlenmesinin ardından 12 Mart 1921'de milli marş olarak kabul edilmesi sebebiyle ödül olarak kendisine verilen 500 lirayı Hilal-i Ahmer (Kızılay) bünyesinde cepheye elbise diken Dar'ül Mesai vakfına bağışlamıştı.

Safahat yazarının İstiklal Marşı'nın yazdığı dönemde sırtında paltosunun olmadığı, Taceddin Dergâhı'ndan Meclis'e paltosuz yaya olarak gittiği söylenir. O dönemde de vardı, en güzel ayakkabılar, yakası kürklü sıcacık paltolar. O lüks giysileri alıp giyenler çoktu çevresinde.. Mehmet Akif dönüp bakmadı bile o paltolara, o ayakkabılara.

Üşüdü, çünkü o paltosunu camide paltosuz gördüğü bir vatandaşa vermişti. Ayakları her gün su içindeydi, ayakkabıları iyice eskidiğinden; dışarıdayken sürekli ıslak çorapla dolaşıyordu bu yüzden.

Akif, çok sevdiği milletine İstiklal Marşı ve Çanakkale Destanı gibi kıymetli eserlerini; yakınlarına ise dürüst ve onurlu bir şahsiyet olarak hatıralarını bıraktı.

24 Ocak 1967'de gazetelerin iç sayfalarında yürekleri sızlatan şöyle bir haber dikkatleri çekti: "Beşiktaş'taki çöp bidonlarından birinde Mehmet Akif'in oğlu Emin Ersoy'un ölüsü bulundu!"

Yıllar sonra Çetin Altan, bir yazısında, Emin Ersoy'a yer verdi: Bir gün Mehmet Akif Ersoy'un oğlu olduğunu söyleyen bir kişinin odasına gelerek para istediğini, bu olaydan iki hafta sonra da o gördüğü kişinin ölü bulunduğunu yazdı.

Ailesine bakamaz hale getirilmiş, ciddi anlamda mağdur edilmişti..

Mehmet Akif, İslam milletinin gönlünde sultan olmayı seçti.

Akl-ı selim ve kalb-i selim ile yaşadı, yazdı.

Seni rahmetle anıyoruz büyük şair! Şükranla anıyoruz!

Nur içinde yat..

yazının devamı..

 

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.