Mustafa Yürekli: İslam şehirlerinin sâlihleri

Mustafa Yürekli: İslam şehirlerinin sâlihleri
Ali Dede Mescidi, tek parti döneminde CHP Adana İl Teşkilatı haline getirilmişti. DP iktidarı, 1952 yılında, onarım yaparak mescidi asli haline dönüştürdü.."

İslam şehirlerinin sâlihleri

Adanalıların günlük hayatında hala izleri bulunan, derinden etkilemiş, hatıraları sıcaklığını koruyan Allah dostları vardır. Mahmud Sami Ramazanoğlu, Ali Dede, Çoban Dede ve Cabbar Dede gibi Allah dostları, Adananın mefahirleri arasındadır.

Bu yazıda, Ali Dede, Çoban Dede ve Cabbar Dede kardeşlerin halk arasında dillerden düşmeyen, hatta ülke çapında bilinen bir menkıbelerini anlatacağım..

Mescid CHP Adana İl Binası Yapılmıştı

Kaynaklarda çok bilgi olmamasına rağmen Ali Dede ve kardeşlerinin aslen Horasanlı olduğu, Adana’ya Bağdat üzerinden geldikleri anlatılmaktadır. Ali Dede, Çoban Dede, Durhasan Dede, Sadık Dede, Yoğurt Dede, Tosun Dede, Cabbar Dede, Muhittin Dede, Bulut Dede, Zilli Dede, Ateş Dede ve Sultan Abla olarak bilinen ünlü kardeşler, 16. yüzyılın sonlarından 17. yüzyılın ortalarına kadar, Adana'nın merkezine ve yakın köylerine dağılıp yerleşmişlerdir.

Aile tasavvufa ilgileriyle tanınıp Adanalılar tarafından yüzyıllarca sevilmiştir.

Adana’nın Seyhan İlçesi, Ali Dede Mahallesi’nde, ayakkabıcılar çarşısında Ali Dede Mescidi vardır. Urfa Valisi Mehmet Paşa tarafından 1704’de Ali Dede adına yaptırılmış; Ali Dede türbesi de caminin avlusu içindedir.

Ali Dede Mescidi, tek parti döneminde CHP Adana İl Teşkilatı haline getirilmişti. DP iktidarı, 1952 yılında, onarım yaparak mescidi asli haline dönüştürdü.

Çocukluğumda şehir merkezindeki bu mescide gidip türbeyi ziyaret ederdim. Kare biçiminde küçük kubbesi, farklı gelir, dikkatimi çeker ve çok hoşuma giderdi.

Ali Dede’nin kardeşi Çoban Dede’nin türbesi de yine Çukuorva ilçesine bağlı Karslı köyündedir. Seyhan Barajının kıyısındaki tepelik alandadır.

Her iki Allah dostu da Adana’da çok sevilir ve yüzyıllardır akın akın ziyaretçi toplar..

Müslümanlıkta Şehir Kır Ayırımı

Ali Dede, Adana’da şehir merkezinde yaşar, geçimini ayakkabıcılar çarşısındaki küçük dükkanında ayakkabı imalatı ile sağlarmış. Kardeşi Çoban Dede ise Karslı köyünde yaşar, geçimini hayvancılıkla sağlarmış.

Bir gün Çoban Dede koyunlarını sağdıktan sonra, sütü bir mendilin içine koyup kardeşi Ali Dede’nin ziyaretine gider. Çoban Dede, kardeşinin ayakkabıcılar çarşısındaki dükkanına gelince onun bir kadının ayakkabı ölçüsünü aldığını görür.

Çoban Dede kadının çıplak topuklarına bakınca, kerameti sona ermiş ve mendildeki süt akmaya başlamış.

Bu durumu fark eden Ali Dede, kardeşi Çoban Dede’ye şöyle seslenmiş:

“Sen git dağda çobanlık etmeye devam et! Dağda koyunların içinde takva sahibi olmak kolaydır.

Zor olan şehirde kalabalıkta, çeşit çeşit insanlarla ilişkilerde, güzel ahlaklı olmak; nezaket, zerafet ve sahibi olduğun faziletlerini korumaktır.” demiş.

Kırda Hayvancılık Tarım Ayırımı

Havrâniye köyü sakinleri, Cabbar Dede'nin büyüklüğünü anlayamayıp itibarsızlaştırmaya yeltendiler: "Cabbar Dede'nin koyunları ekinlerimizi yiyerek zarar veriyor." diye, zamanın Misis Zaptiye Karakol Kumandanına şikâyet ettiler. (Aynı hikayenin başka bir biçiminde ise Mısır’ı fethe çıkan Yavuz Sultan Selim’e şikayette bulunulur.) Karakol kumandanı, iki zaptiye göndererek Cabbar Dede'yi getirmelerini emretti.

Zaptiyeler, Cabbar Dede'nin dergâhına varırlar. Cabbar Dede, zaptiyelere gülümser, "Evlatlarım! Siz gidin. Ben hemen geliyorum." der.

Karakol Kumandanı, Cabbâr Dede'ye; "Köylüler senden şikâyetçi. Koyunlarına köylünün ekinlerine zarar veriyormuş.. Aslı var mı?" der.

Cabbâr Dede, kumandana; "İki asker gönder, koyunlarımı köylünün ekin tarlalarına sürsünler. Eğer ekini yerlerse suçlu olduğumu kabul edeceğim." der.

İki asker, Cabbar Dede'nin koyunlarını o civardaki ekin tarlalarına sürerler. Fakat hiç bir koyun, başkalarına ait olan bu tarlalardaki ekin ve otları yemez. Sadece Cabbar Dede'ye ait olan tarlada ekin ve otları yediklerini görürler. Kumandan, Cabbar Dede'nin iftiraya uğradığını anlamıştır. Köylülere nasihat edip gönderir..

Bu hikayede de tarımla uğraşanlarla hayvancılıkla uğraşanların arasındaki sorunlara İslami bakış açısıyla çözüm getirildiği görülmektedir.

İslam Devletine Adam Yetiştirmek

Sultan IV. Murâd Han, Bağdat seferine giderken, Ceyhan Nehri üzerindeki tarihi Misis Köprüsünü geçip Havrâniye köyüne varmış. "Bu yörede Cabbar Dede diye meşhur bir zat olduğunu işitiriz. Çağırın gelsin, kendisiyle görüşmek dileriz." demiş. Görevliler gidip Sultanın emrini bildirmişler.

Cabbar Dede, Sultanın emrini alır almaz hemen harekete geçmiş. Otağdakiler huzura gelen Cabbar Dede'nin atının kaplan, elindeki kamçının da kara yılan olduğunu fark etmiş.

Sultan Dördüncü Murâd Han, Cabbâr Dede'ye; "Bağdat'ın fethi bana müyesser olacak mı?" diye sormuş.

Cabbar Dede "Haşmetlü padişahım! Havraniye Köyü’nde Genç Osman isminde bir delikanlı vardır. Onu da götürürsen, Bağdat geri alınacaktır inşallah!" demiş.

Sultan Dördüncü Murâd Han, Cabbar Dede’nin köyünün delikanlılarından Genç Osman'ı sefere götürdü. Böylece Bağdat fetih olundu. Genç Osman da Ulubatlı hasan gibi büyük bir kahraman olarak tarihe geçti. Çünkü Allah dostları dur duraksız adam yetiştirirlerdi.

İslam devletinin ve ordusunun memuru - askerleri, Allah dostları tarafından büyük bir titizlikle yetiştirilirdi; her fetih, ehil bir komutan ve ehil bir orduya mazhar oluyordu..

İslam Şehirlerinde Salihler Yaşardı

Bu iki dervişin Müslümanlığı, İslam medeniyetinde de şehir kır ayırımının olduğunu, hatta kırda hayvancılık ile tarım farkını göstermektedir.

Ben bu hikayeleri toplayıp üzerlerinde düşünerek İslam toplumu tahayyülümü geliştirdim; İslam medeniyetinde sosyal bilimlerin aldığı muhtava ve şekli anlamaya çalıştım. Bu İslam toplumu verileri sayesinde psikoloji, sosyolojiyi, hukuk, siyaset ve iktisat bilimlerini kavramaya çalıştım.

Müslümanlar, hem kırsalda hem de adalet timsali büyük İslam şehirlerinde, kalabalıklar içinde İslam ahlakıyla yaşamayı başardılar ve salihlere karıştılar.

Adana’da, lise yıllarında Ali Dede ile Çoban Dede’nin türbelerini ziyarete gidince şu hakikati keşfetmiştim:

 

yazının devamı..

 

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.