Mustafa Yürekli: Gençlere adanmış bir ömür Hadimül Kuran Ziya Yürekli Hoca

Mustafa Yürekli: Gençlere adanmış bir ömür Hadimül Kuran Ziya Yürekli Hoca
İlahiyat eğitimini bitirdikten sonra üç yıl Diyanet camiasında çalıştı, müftüyken Milli Eğitim camiasına geçti. Bu görev değişikliğinin ana nedeni, yaygın yetişkin öğrenimine gençlerin örgün eğitimini tercihti. Gençlerle ilgilenmekten çok mutlu oluyordu;

Gençlere adanmış bir ömür Hadimül Kuran Ziya Yürekli Hoca

İlahiyat eğitimini bitirdikten sonra üç yıl Diyanet camiasında çalıştı, müftüyken Milli Eğitim camiasına geçti. Bu görev değişikliğinin ana nedeni, yaygın yetişkin öğrenimine gençlerin örgün eğitimini tercihti. Gençlerle ilgilenmekten çok mutlu oluyordu; öğrencilerde farkındalık oluşturmak ve psiko sosyal gelişimlerini tamamlamalarına destek olmak için tek tek konuşurdu. Yurt sorumluluğunu üstlenir, yatılı öğrencilerle özellikle ilgilenirdi, ailelerinden uzakta ilim tahsiline çalışıyorlar diye.

Okuma alışkanlığını kazanmamda babamın büyük rolü var. Rahmetli babam Hadimül Kuran Ziya Yürekli Hoca, Adana İmam Hatip Lisesi’nde meslek dersleri öğretmeniydi.. Uzun yıllar ortaokul bölümünde Kuran-ı Kerim, liselerde kelam ve fıkıh derslerine girdi. Mesleğini sevdiği için işini zorunluluk hissederek değil keyifle yapardı.

Memur olduğunun farkında bile değildi; mesleğinin kısıtlamalarını ve üzerindeki baskıya varan etkisini düşünmüyordu. Birkaç kez mesleki deformasyon üzerinden memurluğu sorgulamaya kalktığımda rahatsız olmuştu. Millî Eğitim, okul idaresi, müfettişler vs, hiçbiri öğrencilerinden ve kendi kişisel değerlerinden önemli değildi. 1980’lerin başında İvan İllich’in “Okulsuz Toplum” kitabını yeni okumuşum, örgün eğitimi sorguluyorum; beni dinlememişti..

İlahiyat eğitimini bitirdikten sonra üç yıl Diyanet camiasında çalıştı, müftüyken Milli Eğitim camiasına geçti. Bu görev değişikliğinin ana nedeni, yaygın yetişkin öğrenimine gençlerin örgün eğitimini tercihti. Gençlerle ilgilenmekten çok mutlu oluyordu; öğrencilerde farkındalık oluşturmak ve psiko sosyal gelişimlerini tamamlamalarına destek olmak için tek tek konuşurdu. Yurt sorumluluğunu üstlenir, yatılı öğrencilerle özellikle ilgilenirdi, ailelerinden uzakta ilim tahsiline çalışıyorlar diye.

Zaten öğretmenlik gerçekten zor bir meslektir. Sınavlar, yetiştirilmesi gereken konular, ders çeşitliliği, sınav kâğıtları, notlar, dönem ödevleri, yine notlar.. Gerçekçi olmak gerekirse, öğrenciler -pek azı dışında- ders ve not olarak bakıyorlar derslere, kitaplara; elbette haklılar da. Örgün eğitim bana göre de son derece sıkıcıdır. Bütün bunlar arasında öğretmenin memuriyetten, öğrenciyi yalnızca notla değerlendirme çarkından kurtulması, öğrenciye ilim, araştırma, kültür, sanat ve edebiyatla uğraşma zevkleri verebilmesi kolay değil. Bir imam hatip mezunu arkadaşım, “Ben İslam tarihini okullardaki tarih kitaplarından değil, tarihi romanlarından ve Mustafa Akad’ın yönettiği ve Anthony Quinn’in Hz.Hamza (radiyallahu anh) rolünü oynadığı Çağrı filminden öğrendim!” demişti.

Eğer öğrencinin kişisel çabası yoksa, evden ve başka kaynaklardan desteklenmiyorsa, okuma alışkanlığının, örneğin nasıl edebiyat zevkinin yalnızca okullardaki edebiyat derslerinde kazanılması, kazandırılması çok zor ise islami ilimlerle uğraşma, tasavvufi zevkler ve tarih bilinci kazanma da çok zor. Babamın çabaları hep bu yönde oldu: Tarih bilinci, İslam medeniyeti iddiası ve erdemle temellendirilmiş ilkeli siyaseti kazandıracak kültür çalışmalarına, kitap okumalarına yönlendirirdi gençleri. Yıllar sonraki geri dönüşlerde bunun karşılığını aldığını görmek da açıkçası onu çok mutlu ederdi.

Babam Ziya Hoca, iyi bir okurdu. Kaynak kitaplar elinin altında dururdu, kendince yeni yayınları, dergilerin yeni sayılarını ve okuru olmaktan onur duyduğu belli yazarların yeni kitaplarını takip eder, hemen edinirdi. Hutbe, mektup vs. yazdığını hatırlıyorum. Kitap ya da makale yazmak için masaya hiç oturmadı. Not defterleri vardı vaazlar için hazırlanmış, orada İslami kavramlar tanımlarıyla yazılıydı, belli konulara ilişkin ayetler, hadisler, ulema görüşleri not edilmişti.. Böyle birkaç not defteri bıraktı geride.

Ben kitap okumanın önemli ve ciddi bir eylem olduğunu ondan öğrendim; kağıt kalemle yeni tanımları, kuramları ve konuları not alarak okumak.

yazının devamı..

 

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.