Mustafa Yürekli: Fatih Sultan Mehmet Han’ın Torunları Kostantin’in Torunlarına Karşı
Mustafa Yürekli:Fatih Sultan Mehmet Han’ın Torunları Kostantin’in Torunlarına Karşı
Eyüp Sultan Sosyal Bilimler Enstitüsü Genel Başkanı Mustafa Yürekli’nin “İstanbul’u yeniden Kostantin haline getirmek isteyen dünya güçleri, CHP truva atıyla yine Türkiye’ye müdahale etmektedir.” tespitine katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu söyleme “Duvarlara zulüm 1453’te başladı yazdılar.” diyerek destek verdi..
Eyüp Sultan Sosyal Bilimler Enstitüsü Genel Başkanı Mustafa Yürekli’nin “İstanbul’u yeniden Kostantin haline getirmek isteyen dünya güçleri, CHP truva atıyla yine Türkiye’ye müdahale etmektedir.” tespitine katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu söyleme “Duvarlara zulüm 1453’te başladı yazdılar.” diyerek İstanbul / Sultangazi toplu açılış töreninde (18 Haziren 2019) yaptığı konuşmada destek verdi..
Türkiye cumhuriyet tarihinde ilk defa bu kadar uzun süre ve büyük oranlı büyüme dönemi yaşadığını; bu durumun içerideki bazı çevreleri rahatsız ettiğini ve maruz kaldıkları her saldırının CHP ve HDP tarafından hararetle desteklenmesinin nedenin de bu olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şöyle dedi:
“Bu çevreler işi 1453’ün rövanşına kadar götürmüşlerdir. Duvarlara zulüm 1453’te başladı yazdılar. Bu CHP zihniyeti Pazar günü bizden oy isteyecek. Gönüllerin fethi 1453’te başladı. İstanbul zulmün estiği Konstantinopolis’ten kurtularak bize geldi. 31 Mart’ta seçimin neticesine en çok sevinenlerin arasında Yunanlılar vardı. Yunan gazetelerinde Atılan başlıkları hatırlıyorsunuz değil mi?” dedi.
Eyüp Sultan Sosyal Bilimler Enstitüsü Genel Başkanı Mustafa Yürekli, Haber 7’deki köşesinde yayınladığı[1] “İstanbul mu kalacak Kostantin mi olacak oylaması?” başlıklı yazısında bu tespiti günler öncesinden yapmıştı:
“Dışarıdan Batının büyük saldırıları ile içeriden büyük ihanetler, Türkiye’nin iki asırlık siyasi tarihini şekillendirmiştir. Dışarıdan müdahale edenler, içeride cepheler ve ittifaklar kurmuştur. Müze haline getirilen Ayasofya, Batılı devletlerin İstanbul’u yeniden Kostantin yapma hedeflerinin sembolü olmuştur. Türkiye’nin karşısında çokuluslu ittifak var. Bin yıldır Anadolu’da verilen mücadelede yeni bir merhale başladı. Batı’nın İmamoğlu projesi, yaklaşık altı asırlık hedefi olan İstanbul’u yeniden Kostantin haline getirmektir. Dünya güçleri, CHP truva atıyla yine Türkiye’ye müdahale etmektedir.”
Mustafa Yürekli’nin “İstanbul mu kalacak Kostantin mi olacak oylaması?” başlıklı yazısı, güncelliğini hala koruduğundan okuyucularımıza bir kez daha sunuyoruz:
İSTANBUL MU KALACAK KOSTANTİN Mİ OLACAK
31 Mart’ta İstanbul’da ne oldu? Gelişmeler ortaya çıkardı ki 31 Mart’ta Türkiye sadece yerel yöneticileri belirlemedi; bağımsızlığını da oyladı.
Ülke 31 Mart’ta gerçekte neyi oylandığını yani beka meselesini artık çok iyi biliyor: İki asırdır Türkiye’nin göğüs göğüse vuruştuğu Batı’ya direniş ile teslimiyet halk oylamasına sunulmuştu.
Emperyalizmin truva atı, Osmanlı’da İttihat Terakki, Cumhuriyet döneminde de Cumhuriyet Halk Partisi’dir. Batı’nın CHP projesi, Türkiye’ye el koyma, parçalama planıdır.
31 Mart’ta İstanbul’da organize bir seçim hırsızlığı yapılmaya çalışıldı. Çalınmak istenen İstanbullunun sağlıklı büyüyerek İslam ülkesinin başkenti olma kararıdır. Çalınmak istenen, Türkiye ve İslam Ülkesi’nin İstanbul öncülüğünde bağımsızlaşma kararıdır.
‘Osmanlı İstanbul’u başkenttir, hilafet merkezidir; İslam milletinin yönetim merkezi, İslam ülkesinin kalbidir. Birinci Dünya Savaşı sonunda yönetim Ankara’ya çekildikten sonra İstanbul başkent konumundan düşürülmüştür. Ordularını çekip işgale son veren Batılı devletler, Türkiye üzerindeki etkilerini daha da artırdıklarından yeniden başkenti İstanbul’a taşımayı engellemişlerdir.
Dışarıdan Batının büyük saldırıları ile içeriden büyük ihanetler, Türkiye’nin iki asırlık siyasi tarihini şekillendirmiştir. Dışarıdan müdahale edenler, içeride cepheler ve ittifaklar kurmuştur. Müze haline getirilen Ayasofya, Batılı devletlerin İstanbul’u yeniden Kostantin yapma hedeflerinin sembolü olmuştur.
Türkiye’nin karşısında çokuluslu ittifak var. Bin yıldır Anadolu’da verilen mücadelede yeni bir merhale başladı. Batı’nın İmamoğlu projesi, yaklaşık altı asırlık hedefi olan İstanbul’u yeniden Kostantin haline getirmektir. Dünya güçleri, CHP truva atıyla yine Türkiye’ye müdahale etmektedir.
Pentegon’un Kostantin Projesi FETÖ ağları kullanılarak gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Pentegon’un uluslararası bir projesi uygulandı; FETÖ gibi uluslararası tecrübe ve planlama yeteneği İstanbul için harekete geçirildi.. FETÖ ağları, Pentegon’un hile ile Türkiye’yi yönlendirme timi, manipülasyon aracıdır.
Şikâyet üzerine Yüksek Seçim Kurulu 31 Mart’ta usulsüzlüğü tespit etti ve seçimlerin yenilenmesini istedi. Yüksek Seçim Kurulu, itiraz konusu edilen hem ‘sandık başkanları ve sandık kurulu memur üye’ konusundaki hem de ‘oy sayım ve döküm cetvelleri’ne ilişkin usulsüzlükleri tespit etmiş; bu iki tespitten sonra usulsüzlük yapılan 123 sandıktaki şüpheli 42.000 oy pusulası İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerinin sonucunu doğrudan etkileyeceğine hükmetmiş ve seçimin yenilenmesine karar vermiştir.
İki aday arasındaki 14.000 farkın yaklaşık 3 katı oranında 42.000 oy şüpheli hale gelmiştir. YSK siyasi bir karar değil, hukuki bir karar olan İstanbul seçimini yenilenme kararıyla Pentegon’un Kostantin Projesi’ni bozduğu için hedef tahtasına konulmaktadır.
Dikkat ederseniz, seçimler yenileniyor. İstanbulluların dilinde ‘İmamoğlu kazanmadı, hırsızlıkta yakalandı..’ pelesenk haline gelmiyor mu? İmamoğlu, ABD ve Batı’nın şımarık çocuğu rolüne kendini kaptırmış görünüyor: Gülmesi, ter silmesi, profesyonel poz vermesi, foto roman yazarcasına fotoğraf dizi vermesi İstanbullularının gözünü boyayabilecek mi? ‘’Giyiminden yavuz yalan söyleme biçimine kadar her şeyi çalışılmış, öğretilmiş bir adam! İmamoğlu artist!’ diyen İstanbullular haksız mı? Gazetecilerin ‘’İmamoğlu’nun siyasi kimliği yoktur. CHP’li bile değildir. CHP’liliği, Trabzonluluğu, Türkiye üzerine nutuk atma biçimleri, hepsi oyunculuk..’’ diyerek sorgulaması yersiz mi?
ABD’den, Avrupa’dan, İsrail’den, Batıcı Arap rejimlerinden, içerideki Batıcı ittifaktan Türkiye’ye çok sert ve koordineli saldırılar yapılmaktadır. Seçimin yenilenme kararına verilen tepkilere dikkat etmek gerekir bunu fark etmek için. İmamoğlu projesini yapanlar öfke nöbetine girmektedir. Dünya güçleri Türkiye’ye parmak sallamaya başladılar. Ardı ardına Türkiye’yi tehdit ettiler. ABD not etmiş, Almanya not etmiş, AB not etmiş, İsrail not etmiş.. Dahası AK Parti seçmeninin desteği ile Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı yapmış olanlar bile dar siyasi hesaplar yüzünden “Türkiye’ye müdahale edenler”le birlikte, yani sözkonusu çokuluslu Batıcı ittifakla beraber hareket etmektedir. Türkiye çözümsüzlüğe ve umutsuzluğa düşürülmeye çalışılmaktadır..
23 Haziran’da İstanbul’da belediye seçimleri yapılacak sanılmamalı. 23 Haziran seçiminin anlamı, tarihi şehrin İstanbul mu kalsın Kostantin mi olsun oylaması olduğudur. Kim Türkiye’nin kader birliği yaptığı İslam milletiyle bağımsızlık ekseninde mesafe almasını istiyor, kim çokuluslu Batıcı eksende ilerlemesini istiyor artık biliniyor.
İstanbul’da 23 Haziran belediye seçimleri direniş cephesi olmalıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.