Mustafa Yürekli: Eşler arasında sevgi ve mutluluk kaynağı takvadır..
Eşler arasında sevgi ve mutluluk kaynağı takvadır
Müslüman ailede eşlerden kadın da erkek de cennete girebilmek için ömür boyu takvayla Allah’ın rızasını aramaktadır.
O takva denilen makbul hayatta eşler birbirlerinden memnun olarak son nefeslerini verirler:
“Ben sizden erkek ya da kadın olsun, çalışan hiç kimsenin amelini zayi etmeyeceğim. Hep birbirinizdensiniz..” (Al-i İmran,3/95)
Çünkü bu dünyada kurdukları yuva, ya cennetin bekleme salonu ya da cennetin maketidir. Sonsuz mutluluk, geçici dünya hayatına bağlıdır:
“Erkek, kadın, inanmış olarak kim iyi iş işlerse ona hoş bir hayat yaşatacağız..” (Nahl, 16/97)
Eşler, birbirlerine kul hakkı açısından bakar. Cinsiyet farkı gözetmek, üstünlük taslamak ve zulmetmek İslam anlayışının dışında cahiliye yaklaşımlarıdır:
"Birisine bir kız çocuğu müjdelenirse, üzüntüsünden yüzü simsiyah kesilir..." (Nahl, 16/58)
Bu âyette Allah (c.c.) cahiliyye insanının kadına bakışını haber verirken kınamaktadır. İslam, etnik köken ve cinsiyetin Allah’ın iradesi oluşuna dikkat çeker:
"Allah dilediğine kız, dilediğine erkek, dilediğine ikisini birden verir, dilediğini de kısır yapar."(Sûrâ, 42/49)
Kültürel ve dini değerlerimiz, evin ekonomik ve mali sorumluluğunu erkeğe vermiştir: Buna karşılık erkek, yuvayı kurmada ve düzenlemede son sözü eşine bırakmalıdır. Böyle bir paylaşım, hem farklılıkları korur, hem de dengeyi sağlar:
“Erkekler, kadınlar üzerinde yönetici ve koruyucudurlar. Çünkü Allah, insanların kimini kiminden üstün kılmıştır. Bir de erkekler kendi mallarından harcamakta (ve âilenin geçimini sağlamakta)dır. Sâliha kadınlar itaatkârdır. Allah’ın kendilerini korumasına karşılık gizliyi (kimse görmese de namuslarını) muhafaza ederler…” (Nisâ, 34)
Kadın da erkek de insan yavrusudur; doğar, imtihan olur; kararlarının sonuçlarından sorumludur ve ahirette yargıya çıkarılacaktır. Bu nedenle imtihanda olduklarını unutmadan ortak hayatı kardeşçe, dayanışma içinde, erdemle, sevgiyle sürdüreceklerdir:
“İyiliğin karşılığı iyilikten başka bir şey midir?’’ (Rahman Suresi, Ayet: 60)
Evlilikte, yakınlık ve dayanışma duygusu da ön plandadır. Eşlerin fedakarlıklarıyla evde sıcak bir atmosferin oluşması, iki tarafın da kendini değerli hissetmesine yol açacaktır. ‘Sıkıntıya düştüğüm, hasta olduğum ya da güçsüz düştüğüm zaman bana yardım edilebilir, sahip çıkılabilir, yalnız değilim!’ düşüncesi kadına kendini güvende hissettirir. Sadakat her evlilikte bulunması gereken, kadının ve erkeğin uyması gereken dini bir kuraldır. Sadakat, evlilikte karşılıklı güveni oluşturan, eşe güven sağlayan bağlılıktır:
‘’Müminler, emanetleri ve verdikleri sözü gözeten kimselerdir.’’ (Meariç Suresi, 70/ 32)
‘’Allah, münafık erkekleri ve münafık kadınları, müşrik erkekleri ve müşrik kadınları cezalandırsın, mümin erkeklerin ve mümin kadınların da tövbelerini kabul buyursun. Allah çok bağışlayıcı, ziyadesiyle esirgeyicidir.’’ (Ahzap Suresi, Ayet:73)
Bunun yanı sıra sorumluluk duygusu, evlilikteki sorunların çözülmesine yardımcı olur. Eşler de bireysel tepki yerine, ortak tepki gelişmeli, ‘eşimle beraber ne yapabiliriz?’ düşüncesi yerleşmelidir:
"Zamana andolsun ki, insan hiç şüphesiz hüsran içindedir. Ancak, inanıp yararlı iş işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır." (Asr sûresi, Ayet: 1-3)
"İyilik ve takva hususunda yardımlaşın, günah ve düşmanlık yolunda yardımlaşmayın. Allah'tan korkun, çünkü Allah'ın cezası çetindir." (Mâide, Ayet: 2)
Evliliğe hazır olmayanlar, tek kişilik planlar yapar, alışverişe gittiklerinde sadece kendileri için alışveriş yaparlar. Bu, ‘biz’ olamamaktan kaynaklanan bir olgudur ve değişim gerektirir:
‘’Gerçekten, insan, ‘bencil ve haris’ olarak yaratıldı.’’ (Mearic Suresi, Ayet: 19)
Çiftler değerli olma, kendini güvende hissetme, paylaşma ve sorumluluk duygusu gibi, evlilikteki temel ihtiyaçların farkına varmalıdır. Çünkü evlilik sadece aynı ortamı değil, aynı ideal, değer ve duyguları da paylaşmaktır. Evlilikte fiziksel olduğu gibi psikolojik beraberlik de, fiziksel iletişim gibi psikolojik iletişim de vardır. Evliliği evlilik yapan da fiziksel olandan çok, psikolojik beraberliktir. Psikolojik beraberlik, kişilerin birbirine değil, aynı noktaya ve aynı hedefe bakması demektir. Eşlere bu bilinç yerleşirse, evlilik kaliteli ve uzun ömürlü olabilir:
‘Eğer bir kadın, kocasının kötü muamelesinden veya kendisini terk etmesinden korkarsa, [iki taraf] aralarında anlaşarak sorunlarını çözebilirler; zira karşılıklı anlaşma en iyi yoldur ve bencillik, insan ruhunda her zaman mevcuttur. Fakat iyilik yapar ve O'na karşı sorumluluğunuzun bilincinde olursanız, bilin ki Allah yaptığınız her şeyden haberdardır.’’ (Nisa Suresi, Ayet: 128)
Aslında her ailenin ideali iyi çocuk yetiştirmektir; bu bir toplumun iyi fabrika kurmasından veya iyi sanatçı yetiştirmesinden önce gelen görevidir. Kadının evdeki annelik rolü küçümsendiğinde, iyi nesiller yetiştirme de küçümsenmiş olur:
‘’Ey iman edenler! Kendilerinizi ve ailenizi, yakıtı insanlarla taşlar olan o müthiş ateşten koruyun. Onun başında kaba yapılı, sert ve şiddetli melekler olup onlar asla Allah'a isyan etmez ve kendilerine verilen bütün emirleri tam yerine getirirler.’’ (Tahrim Suresi, Ayet:6)
Sonuç olarak; kadın erkek eşitliğinin gerektiği gibi yaşanabilmesinde, cinsel kimlik sınırlarının korunmasında elbette Allah korkusu, takva belirleyici olmaktadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.