Mustafa Yürekli: Cumhuriyet şiirinde camiler ve Ayasofya

Mustafa Yürekli: Cumhuriyet şiirinde camiler ve Ayasofya
Ayasofya’nın kederi, en güzel İlhan Berk’in şiirine yansımıştır: ‘’Yenicami Süleymaniye arkalarını kirli bir göğe vermişler Hiç kımıldamıyorlar Ayasofya elleriyle yüzünü kapamış bütün iştahıyla ağlıyor’

Cumhuriyet şiirinde camiler ve Ayasofya

Hz. Peygamber (s,a,v,) Mekke'den Medine'ye hicretten sonra Medine'de yaptığı ilk iş, Mescid-i Nebevî'yi inşa etmesi neticesinde cami ve mescitler, İslam sanatı ve şehir mimarisinde en temel yapılar olarak telakki edilmiştir. Yeni kurulan şehirlerde ve fethedilen beldelerde cami merkezli bir yerleşim oluşmuştur. Atalarımız da bu anlayışla ülkeyi baştan başa birer sanat şaheseri olan camilerle donatmıştır.

Dolayısıyla İslam tarihi boyunca camiler medeniyetimizin kurucu unsuru olup İslam şiirinde önemli bir imge olarak yer almıştır. Cami merkezli sosyal hayatla milli birlik ve beraberlik sağlandığından camiler bu bütünleştirici özellikleriyle edebiyata ve şiire girmektedir.

Toplum karga tulumba Batı uygarlığına taşınmış olsa da cumhuriyet şiirlerine kaynaklık eden en önemli unsurların başında din duygusu gelmektedir. Son bir asırda kimi şairlerin kafası karışıp akaitleri bozulsa da şiirin sahih damarında yer alan şairler, ibadet ve mabetlerden beslenmeyi sürdürmüşlerdir.

Yeni Türk edebiyatında, Tanzimat sonrası başlayıp hâlen devam etmekte olan şiirimizde, cami ve ezanla ilgili şiirler hiç eksik olmamıştır. Servet-i Fünûn, Fecr-i Âtî, Millî Edebiyat, Beş Hececiler, İkinci Yeniciler, Hisarcılar, Toplumcular, İslamcılar gibi topluluklara nispet edilen şairler, hatta hiç bir gruba mensup olmayan şairler de müstakil olarak cami ve ezan konusunda şiir yazmıştır. 

Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy, "Fatih Kürsüsü'nde" şiiriyle Fatih Camii'nin ihtişamını yüreğinde hisseder ve görkemli bir üslupla bunu kaleme alır. Edebiyatımızın mihenk taşlarından olan Yahya Kemal Beyatlı, "Süleymaniye'de Bayram Sabahı" şiiriyle bizleri adeta Sinan dönemine götürüp, o ihtişamı bize yaşatmaktadır..

Kısaca İslamiyet en son ve en kamil bir din olarak cumhuriyet şiirinin en önemli kaynaklarındandır. Cumhuriyet şiirlerinde de dini duygu, hayat tarzının öne çıkardığı bir şiir kaynağıdır. Şairler, bu duygu çevresinde yaşarken camiyi de hayatlarının merkezine yerleştirmiş ve eserlerine yansıtmışlardır. Mehmet Akif, Ahmet Haşim, Yahya Kemal, Necip Fazıl Kısakürek ve Sezai Karakoç’un şiirinde camilerin özel bir yeri vardır.

Cumhuriyet şiirinde Ayasofya, Fatih Cami ve Süleymaniye Cami sürekli başvurulan imgelerdir. Örneğin Ayasofya’nın kederi, en güzel İlhan Berk’in şiirine yansımıştır:

‘’Yenicami Süleymaniye arkalarını kirli bir göğe vermişler

Hiç kımıldamıyorlar Ayasofya elleriyle yüzünü kapamış bütün iştahıyla ağlıyor’’

Yahya Kemal, caminin sözkonusu bütünleştirici özelliğini “Süleymaniye’de Bayram Sabahı” adlı şiirde şu şekilde dile getirir: 

‘’Dili bir, gönlü bir, imânı bir insan yığını

Görüyor varlığının bir yere toplandığını;

Büyük Allahı anarken bir ağızdan herkes

Nice bin dalgalı tekbîr oluyor tek bir ses.’’

Cumhuriyet şiirinde milli ruhu ve birliği temsil eden camiler yaygın bir şekilde yer alırken Ayasofya da kendine yer açmıştır. Arif Nihat Asya, şiirine camiler ve Ayasofya’yı bütün görkemiyle yansıtmayı başaran şairlerimizdendir:

‘’Şahzade, Laleli, Haseki Sultan...

Hepsinin üstünde Süleymaniye...

Süleymaniyeden, Ayasofya’dan

Yollar iner dal dal Yenicamiye.

Yelken yelken, seren seren gemiler;

Yamaçta, kıyıda, yolda Camiler,

Bu Horasan, mermer kurşun dağları

Omuzunda taşıdığı çağları.

Taşıyacak daha çağlar boyunca

Ve yer çekmeyecek, yere koyunca.’’

Sezai Karakoç çağ hesaplaşmasını gerçekleştirdiği ‘Alınyazısı Saati’ şiirinde  Ayasofya’yı ‘yüzüne çarpan karanlık’ olarak tanımlamıştır:

‘’Ve sen ey Avrupa yerin dibine batacaksın bitmez tükenmez suçlarına karşılık 

Ve derken Ayasofya yüzüme çarpan karanlık

Serin ve kilim nakışlı kızıl gözlü dev bir cam gibi

Ve kılıcımın ucunda Ayasofya küçük bir bilya gibi

Uçuyorum göklerin kubbesine bir ikram gibi

Gök sofrasında bir çeşni bir garnitür gibi...’’

24 Temmuz 2020 tarihinde Ayasofya’nın ibadete açılması, kuşkusuz edebiyatımıza ve şiirimize yansıyacaktır. Çünkü Ayasofya ibadete açıldıktan sonra  da şairler için ilham kaynağı olmaya devam edecek..

Dilerim bundan sonra camilerimiz ve Ayasofya şiirimize yüze gülen aydınlık olarak yansısın. 

yazının devamı..

 

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.