Mustafa Yürekli: Çobanı köpeklere parçalatmak..
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Peygamberlerin mesleği olan çiftçilik ve çobanlığı ülkemizde hak ettiği konuma getirmeliyiz. Çobanlık deyip hafife almayın. Çobanlığın felsefesini anlamayan, psikolojisini anlamayan insan yönetemez. Ben de bir çobanım" demişti.
Çobanlık felsefesi, sömürüyü kısa, öz ve somut bir şekilde ortaya koyduğundan dünya güçlerinin ve statükocuların en korktukları söylemdir.
Teoman Duralı, Kriter dergisinin Mayıs ayı sayısında yer alan röportajında koronavirüs salgını sürecinde dünyanın gidişatı ve Türkiye’nin verdiği mücadeleyi değerlendirirken, Avrupa ülkelerinin pozitivist ve pragmatist kültürleri nedeniyle bu süreçte birbirleriyle dayanışma gösteremeyişinden hareketle “Birleşik Avrupa ham hayaldir” diyerek eleştirmiş.
Teoman Duralı, dünya edebiyatında, dinler tarihinde ve siyaset felsefesi tarihinde önemli bir metafor olan çobanlık sistemini şöyle açıklamış:«Çoban, sabah erken saatlerde güneş doğarken sürüsünü dağa otlatmaya götürür. Etrafında da üç-beş çoban köpeği vardır. Bunları otlağa çıkardıktan sonra oradan ayrılır, artık orada işi kalmamıştır. Köpekler onun işini görecekler, yânî ona vekâlet edeceklerdir. Hattâ birçok yerde, akşam güneş batarken, çoban bir daha kıpırdamaz, köpek sürüyü toparlayıp aşağıya getirir.»
Bu açıklamayı yaptıktan sonra Teoman Duralı, AB’nin çobanı İngiltere’nin İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda, baş düşmanı olan Almanları‘ehlileştirmek, ellerinin altında tutabilmek amacıyla iki çok önemli tedbir’ aldığını; Almanya’nın yeniden güçlenmesine fırsat vermemek için de Avrupa Birliği projesini yaptığını belirtmiş. Avrupa’da kapitalist sistemin ayakta olduğunu ve mekanizmaların tıkır tıkır çalıştığını anlatan Teoman Duralı,İngiltere, başta Almanya olmak üzere, bütün bir Avrupa’da ‘Sürüyü itlerine bırakmıştır.’ demiş ve ‘Sermaye düzeni, tam manasıyla bir faciadır ve kötülükleri bu getiriyor.’ tespitini eklemiş.
Teoman Duralı,aynı söyleşide Türkiye’nin, köpek yönetimine son vermek ve başa bir çoban getirmek olan Cumhurbaşkanlığı sistemi sayesinde 15 Temmuz darbe girişimi ve koronavirüs felaketlerinden kurtulduğu değerlendirmesini yapmış.
Doğrusu Teoman Duralı’nın bu açıklaması, taşları yerine koyuyor; Amerika ve İngiltere, Türkiye’de ‘çobanı köpeklere parçalatmak’ istiyor. Bu yüzden, Cumhurbaşkanlığı sistemini devam ettirebilmek için sürekli sağlam bir başkan ve seçkin bir kadroyu devletin başına koymak gerekiyor. Teoman Duralı, uyarıyor: ‘Kadroların zayıf kalırsa, baştaki kişi gerektiği gibi değilse o zaman hapı yutarsın. Ama bunlar sağlam kurulduktan sonra sistem kurtarıcıdır.’
Teoman Duralı’nın röportajının böylesine uzun özetini verip sözü buraya getirmemin bir nedeni var: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "Ben bir çobanım!" sözünün en doğru açıklaması olması. Dahası Cumhurbaşkanlığı sistemiyle güçlenen devletin sıkıntıları atlatabiliyor oluşu..
Küreselleşme denilen sermaye düzeninde çobanlara yer yok; ülkeleri köpeklerle belirledikleri vaziyet ve istikamette tutmaktalar. Dünya güçleri, baskı ve sömürülerini sürdürmek için çobanları köpeklere parçalatmaktalar.
Türkiye, Cumhurbaşkanlığı sistemini geliştirip sağlamlaştırarak çobanın güvenliğini sağlamak zorunda. Cumhurbaşkanlığı sistemi hem darbeleri engellemekte hem de başkan ve kadrosuna başarı için gerekli şartları sağlamaktadır. Teoman Duralı’nın de belirttiği gibi Cumhurbaşkanlığı sistemi 15 Temmuz sınavını verdi, inşallah koronavirüs sınavını da verecek..Bakalım dünya gücü devletler, aynı koronavirüs sınavını verebilecek mi?
Batıcı köpeklere tasma takan ve bağlayan Cumhurbaşkanlığı sistemi Türkiye’ye çoban yönetimini sağlıyor..Bu yüzden bize ait olan Cumhurbaşkanlığı sistemini ayakta tutmak ve çalıştırmak, Teoman Duralı’nın tespit ettiği gibi ‘istiklal harbi!’ Batıcı köpekler ürmekten vaz geçmeyecek ama ana kafile yoluna deva edecek.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.