Mustafa Yürekli: Abdülhamit Yenilenmeci İttihat Terakki Batıcı ve Devrimciydi
10 Şubat 2017, Sultan İkinci Abdülhamid'in ölüm yıldönümü. Emperyalizme karşı direnebilen son halife, 99 yıl önce, Osmanlı Devleti'nin son hükümdârı bu dünyaya veda etti. Gelecek yıl, 2018’de, vefatının yüzüncü yılını kutlayacağız.
Amcası; asker, bürokrasi ve mederse işbirliği ile tahtan indirilmiş ve hunharca katledilmişti. Böyle bir cinayetten sonra Osmanlı tahtına oturmuştu, Sultan Abdülhamit Han. Zor bir çağda, sıkıntılı bir zamanda, beklemediği bir anda tahta çıkmıştı. Her şey Osmanlı’nın tarih sahnesinden kaldırılmasına göre ayrılmıştı.. Ondan beklenen teslimiyetçi politikalarla bu tasfiye işini kolaylaştırmaktı, zorluk çıkaracağı akıllarından bile geçmiyordu.
İki yaş büyük ağabeyi Beşinci Murad, darbeciler tarafından "büyük beklentiler" ile iktidara getirilmişti. Amcasına atılan "delidir" iftirasına alet olmuş; ancak adl-i ilâhî tecelli etmiş, saltanatının ilk günlerinde cinnet hali ortaya çıkmıştı. İhanetin bedeli, ortadaydı, belliydi.
Sultan Abdülhamid, saltanatının yedinci ayında, sekiz ay sürecek Osmanlı-Rus Savaşı ile karşılaştı. İflas etmiş bir ekonomi, Amerika'dan amcası zamanında alınan silahlarla yapılan savaş elbette kaybedilecekti. Avrupalı devletler, aç kurtlar gibi, her biri, bu zor durumda mağlup olmuş Osmanlı Devleti'ne çullandılar. Duvarları çöken, tuğlaları fırlayıp çevreye savrulan bir devletin başında bulunuyordu.
Sultan Abdülhamid, belki formel bir tahsil görmemişti ama her şehzade gibi muayyen bir eğitim almıştı. Tarih okumuştu, Naima Tarihi'nin bir hülasası zamanında neşredilmişti. Cevdet Paşa'ya yakın geçmişin bir tarihini yazdırmıştı. Maruzat, 1839-1876 arası olayları anlatır. Geçmişteki entrikaları, ecdadı arasında katledilen, tahttan indirilen padişahları biliyordu. İktidarı için aldığı tedbirler manzûmesinin sebebi budur. Buna "istibdad" diyorlar. Yokoluşa giden yıkılışı engellemek, güç toplayıp devleti ve toplumu yenilemek istiyordu. İttihat Terakki ise komitacı, yani devrimciydi. Döneminde yenilenme Batı takliti gerilimi yaşandı.
İngilizler düşmandı; çünkü sömürgesi olan Asya’daki, Hindistan’daki Müslümanlara el atmıştı. Jöntürkler/İttihatçılar düşmandı; çünkü varlığı onlara engeldi. Jöntürkler/İttihatçılar, emperyalizmin elinde maşaydı, kuklaydı, geri plandakiler sultanı düşman olarak gösteriyordu.
Ermeni tedhiş örgütleri düşmandı; zira güneydeki Çukurova’da ve Doğu Anadolu'da arzuladıkları "Ermeni Devleti"ne geçit vermiyordu. Siyonistler düşmandı; Filistin'de kurulacak İsrail Devleti, Abdülhamid'e rağmen gerçekleşemezdi.
Hataları yok muydu, elbette her fâni gibi O'nun da kusurları olmuştur. Hareket Ordusu'na boyun eğmesi en büyük hatasıydı. Zira bir milletin kaderini, müslümanların geleceğini ilgilendiriyordu. Dökülen kanları, yok olan bir devleti, perişan olan Müslüman dünyasını görerek veda etti bu dünyaya.
Sultan Abdülhamit Han, emperyalist Batı karşısında İslam Halifesi olarak bulunmuş ve İslam Milleti’nin yetiştirdiği, döneminde İslam’ın direnişi ve dirilişinin en iyi şekilde gösterildiği, ardından gelenlerin düzeyine erişemediği bir büyük devlet adamıdır. Bugün, İslam ülkesinde emperyalizme karşı bir direniş varsa, bunun temellerini o attı.
Sultan Abdülhamit Han dedesi Yavuz Sultan Selim’in devlet politikası haline getirdiği İslamcılığı 20. yüzyıla taşıdı, yolumuzu çizdi. Rahmetle yad ediyoruz. İslam milleti, onu örnek alan daha nice devlet adamları yetiştirecektir.
2018’de, vefatının yüzüncü yılında, Kültür Bakanlığı'nı, Milli Eğitim Bakanlığı'nı, Diyanet İşleri Başkanlığı'nı, üniversiteleri, sivil toplum kuruluşlarını ve medyayı ciddi bir şekilde anma programları hazırlamaya davet ediyorum.
Sultan Abdülhamit Han, vefatının yüzüncü yılında anılmazsa ya da anmalar sönük kalırsa bu ülkenin yüz kızartıcı gafleti olur. Millet olarak Sultan Abdülhamit'e hayırsız evlat olmamalıyız.
Allah'ın rahmeti üzerine olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.