Mustafa Yürekli: ‘ABD Lübnan ve Suriye'den Akdeniz sahilinde İsrail'e toprak ilhakı seferberliğine çıktı..’
Mustafa Yürekli: ‘ABD Lübnan ve Suriye'den Akdeniz sahilinde İsrail'e toprak ilhakı seferberliğine çıktı..’
Eyüp Sultan Sosyal Bilimler Derneği Genel Başkanı, Mustafa Yürekli, Sosyal Medyadan Yaptığı Açıklamada,
‘ABD Lübnan ve Suriye'den Akdeniz sahilinde İsrail'e toprak ilhakı seferberliğine çıktı..’
"ABD Lübnan ve Suriye'den Akdeniz sahilinde İsrail'e toprak ilhaki seferberliğine çıktı.. Bu olay son yoklamadır. Püskürtülemezse, İslam alemi diye bir alem kalmaz: Endülüs, Balkanlar ve Filistin'de gerçekleşen katliam daha çaplı ve daha kanlı tekrarlanır..
İsrail ve ABD'nin İran'la meselesi Lübnan, Türkiye ile meselesi de Suriye'dir. İran'ı Yemen'de Suudi Arabistan'la durduruyor, Türkiye'yi Afrin'de PKK-PYD ile..
Bu hesabı bozacağız inşallah.."
İslâm Ülkelerinin Başında Bulunanlara ÇAĞRI
Üstadın yıllar önce yaptığı çağrı ne zaman karşılık bulacak?
18 Ocak 1991'de Diriliş Dergisi'nde yayınlanan, Sezai Karakoç'un İslâm Ülkelerinin Başında Bulunanlara Yaptığı ÇAĞRI...
Size sesleniyorum.
İslam ülkelerinin başında bulunan cumhurbaşkanları, başkanlar, krallar size sesleniyorum.
Türkiye’nin, Mısır’ın, İran’ın, Suriye’nin, Ürdün’ün, Pakistan’ın, Tunus’un, Cezayir’in, Fas’ın ve diğer İslam ülkelerinin başında bulunanlar size sesleniyorum.
Bulunduğunuz yere nasıl geçmiş olursanız olun, ister kaderin sevkiyle veya cilvesiyle, ister babadan dededen size geçen veraset hakkıyla, ister alnınızın teriyle, ister hak ve hukukla, ister kuvvet zoruyla halkınızın yönetimini ele geçirmiş bulunun, size sesleniyorum ve diyorum ki, tarihin en kritik göreviyle, en ağır sorumluluğu ve ödeviyle karşı karşıyasınız. Bu görevi çoktan yerine getirmeniz lazımdı şimdiye kadar. Şimdi, hulül etmiş vadenin son deminin son demidir.
Bu görev nedir?
Bu görev, derhal bir araya gelip bir SAVUNMA ANLAŞMASI yapmanız ve bunu harfi harfine uygulamanızdır. Yani herhangi bir İslam ülkesine saldırı olursa, ona hep birden karşı koyma hususunda anlaşmak durumuyla karşı karşıyasınız.
Bunu yapmadığınız takdirde, talihsiz halkların çocukları, kıyamete kadar, tarihle birlikte bu ihmalinizi elbet hayırla yad etmeyeceklerdir.
Otuz senedir yazıyorum. Tüm eserlerimde Batı’nın bir gün gelip petrol bölgesini işgal edeceğini, sonra teker teker öbür ülkeleri istilaya girişeceğini açık ve seçik bir şekilde yüzlerce kez yazdım. Bugün, ne yazık ki, bu öngörüm tahakkuk etmeye başladı. Keşke yanılsaydım, keşke yalancı çıksaydım!
Vakit kaybetmeden, İslam Birliği Sekreteryasını, gerçek, etkin, askeri, ekonomik ve kültürel bir Birliğe çeviriniz. En azından bir Savunma Paktı haline getiriniz.
Bunu yapmanız için kendi kendinizi aşmanız gerekiyorsa, aşınız; bir kerecik olsun aşınız. Allah için, din için, yurt ve milletimiz için kendinizi aşınız.Çünkü; biliniz ki, kim ne derse desin, batılılarca ne kadar bölünmüş olursa olsun, yurt ve milletimiz, aslında birdir. Bu millet, yekpare bir millettir, bu yurt yekpare bir yurttur. Geçmişte böyleydi, gelecekte de böyle olacaktır. Bugünkü durum geçicidir, arızi bir fetret döneminden başka bir şey değildir."
Suriye’ye Emperyalist- Terörist Devletlerin Saldırısı Ve Anti-Emperyalist Direniş Ve Türkiye..
Emperyalist- Terörist Devletlerin Saldırısını birde Sosal Antrolog ve Etnograf Soykırımlar ve Terörizm Araştırmacısı Sefa Yürükel'den dinleyelim:
Suriye’ye Emperyalist- Terörist Devletlerin Saldırısı Ve Anti-Emperyalist Direniş Ve Türkiye.
13. Nisanı 14 Nisana bağlayan gece, Ortadoğuyu şekillendirmek, insanlarımız üzerinde yeni silahlarını denemek ve yeni tezler sahası gibi kullanan Emperyalist-terörist devletler; ABD, İngiltere, İsrail ve Fransa, Ortadoğuda, Suriye ve Irak ölçeğinde, vekalet savaşlarında kullandıkları ve doğrudan kendi İstihbaratları tarafından yönetilen, İslamcı ve bölücü terör örgütlerinin, Suriye, Rusya, İran ve Lübnan Hizbullahi karşısında günden güne yenildikleri görmesi ve bunu hazmedememesi, sahadaki kontrolü Suriye Devletine karşı kaybetmelerinden dolayı, her zaman olduğu gibi sahte bilgiler eşliğinde, bir kendileri kadar "akıllı, iğrenç, fiyakalı" füzeleri ile Suriyeye karşı saldırı gerçekleştirdiler.
- ABD, İngiltere ve Fransa'dan Esed rejimine ortak saldırı
- ABD Esed rejimini vurdu
- ABD Genelkurmay Başkanı Dunford: Suriye'ye ilk dalga saldırı sona erdi
- BM'den Suriye'de itidal çağrısı
- NATO, Suriye'yi görüşmek için olağanüstü toplanacak
- Bozdağ: Saldırıda İncirlik Üssü kullanılmadı..
Son 7 yıldır, Batılı Empeyalist -terörist devletlerin. kendi fabrikalarında ürettikleri, silahlar ve sözde yerli teröristlerin sahada yaygın olarak kullanılmasıda, yıllardır ürettikleri, "Kimyasal saldırı vs." gibi sahte bilgilerin dünya kamuoyuna sevis edilmeside, Ortadoğuyu poligona çeviren ve tüm yeni ürettikleri silah ve sistemleride, onları, planladıkları bir biçimde, Suriyeyi ve Suriye vasıtasıylada tüm Ortadoğuyu dizayn etme amaçlarına ulaştıramadı. Bunun esas sebebi ise, sadece ve sadece dünyadaki yeni saflaşmada ve yeni paylaşım savaşında, masada üretilenin sahada Suriyenin meşru hükümeti olan ve basında Devlet Başkanı Başer Esadın bulunduğu ve şimdi Rusya,İran, Suriye ve Lübnan Hizbullahi eksenli olarak bozma ve Ortadoğudaki bilfiil anti-Emperyalist direniştir.
Eğer bugün, Ortadoğuda, Emperyalist-Terörist ( Haydut) Devletler, ABD, İngiltere, İsrail ve Fransanın planları çerçevesinde, hala Ortadoğuyu dizayn edilip ayen ABD Terörist Devletinin BOP planı bir türlü hayata gerçekleşmemişse bunda büyük pay, Esad yönetiminin anti -Emperyalist direnişi, Türkiyenin şartların zorlaması ile Suriyenin Kuzeyinde, Emperyalist Koridorun oluşmaması için giriştiği, ABD nin kara gücü olan terör örgütü PKK ya ve ABD özel kuvvetlerine karşı Silahlı müdahalesi, Rusyanın ve İranın doğrudan Suriyede sahada bulunarak saldırılara ve bölmeye karşı kalkan olması ve Lübnan Hizbullahınında sahada, doğrudan müttefikleri İran, Rusya, Suriye alan güçleri ile birlikte hareket etmesi, şimdiki Emperyalist çıkmazı ve Suriyede bölge halkları lehine olan zaferi doğurmuştur. Bu süreçte, şartların zorladığı; Astana, Soçi, Ankara ve Tahran süreçleride Batılı Emperyalist- terörist devletleri çıldırtacak duruma getirmiş ve korkutmuştur.
Astanayla başlayan sürece doğrudan veya dolaylı olarak dahil olanlar arasında ise, Suriye ve Irak konusunda, İran, Rusya, Suriye, Çin ve Lübnan Hizbullahi sağlam dururken, Türkiyeyi yöneten kadro ise, dünkü saldridada zaman zaman olduğu gibi, yine yalpalamış ve Emperyalist terörist devletlerin yanında yer almıştır. Bu yanlış duruş,Türkiyeyi yöneten kadronun sadece , öngörüsüzlüğü, olayları okuyamaması, koru körüne Esad düşmanlığı ve mezhepsel düşmanlığı yapmasından kaynaklanmamaktadır. Bu, bugün Türkiyei yöneten kadronun, Dünyadaki gelişmeleri analiz etme ve verileri değerlendirme yeteneği olmamasından da kaynaklanmaktadır. Şu anda, aldığı tavırla, Türkiyeyi yöneten kadro, Astana süreçlerine balta vurduğunun ve kendi ayağına kurşun sıktığının farkında bile değildir. Bu kadro yine bir defa daha, bu saldırıdaki tuttuğu taraf sonucunda, devleti yönetmenin ne olduğu, devlet çıkarlarının ve korumanın ne olduğu konusunda müthiş bir şekilde cahil olduğunu göstermiştir. Bunlar Türkiye gibi bir devleti yönetme yeteneğinde olmadıklarını da bu şekilde göstermiştir.
Son Suriye’ye karşı Emperyalist - terörist saldırı durumunda, Türkiye’yi yöneten kadronun, Astana süreçlerine katılan ve Türkiye’de Türkiye’yi de bölmek isteyenlere karşı, Türkiye’ye olanaklar yaratan Rusya ve İranda ve hatta Çin’de de bir güvensizlik oluşturmuştur. Bu durum, Türkiye’yi yöneten kadro yüzünden Türkiyeye pahalıya mal olma riski de taşımaktadır. Türkiye bu şekilde, bu kadro yüzünden, kritik dönemlerdeki yanlış tavır almalarını sürdürürse, Türkiye, Suriye ve Irak tada, Türkiye’nin güvenliği ile ilgili kazanımlarını da heba etmekle karşı karşıyadır. Burada da yanlış tavrı ile Türkiye, gerçekten büyük bir hata yapmıştır. Türkiye’nin aldığı tavır, Suriye’ye karşı yapılan Emperyalist-Terörist devletlerin saldırısında olduğu gibi, durduğu yer itibarı ile, en yanlış, en güvensizlik veren ve Türkiye açısından da en verimsiz tavırdır. Türkiye’yi yönetenler, bugün, ortada olurum, ben her yerde olurum tavrı ile kendine bile yaranamaz. Bu yüzden, Türkiye’nin bekası bu şekilde davranan bugün bu cahil bir kadroya bırakılmaması için, acilen, Türkiye’deki, siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, milli medya acilen müdahale etmelidir. Türkiye’yi yöneten kadronun ve partinin içersinde de bu konuda yoğun mücadeleye sevk edici bir mücadele yöntemi geliştirilmelidir. Bu konuda vakit dardır ve hızla, Türkiye’yi yöneten siyasi kadro, seçimlere kadar, doğru bir yere, Tel Avivci, Londracı, Wasingtoncu yada Parisçi bir yere değil, istikrarlı bir Astanacı tavıra çekilmelidir. Önümüzdeki dönem Türkiye’de bu saflaşmanın şartların dayatması ile olacağını da öngörmek zor değildir. Bu bir Milli görevdir.
Bugün, Suriye, dünyadaki, saflaşmanın mihenk taşına dönüşmüştür. Herkes seçim yapmak zorundadır. Buradaki seçimde, Türkiye, Emperyalistlerin, ya tüm Ortadoğu ve Asyadaki planlarında olduğu gibi; Türkiye’yide, Suriye’yi de, Irak’ı da, İran’ı da, Rusya’yı da ve Çinide bölmek isteyen Batılı Emperyalistlerin-terörist devletlerin, yani haydut devletlerin yanında yer alacaktır yada Yeni Doğan, Türkiye’ye yeni olanaklar sunan, yeni Dünyaya yol alan, Türkiye’nin de bölünme riskine karşı Astana sürecinde olduğu gibi set oluşturan, Türkiye’nin, Ortadoğu’nun, Asya’nın ve de ezilen Afrika ve Güney Amerika’nın da menfaatine olan yani Avrasyalı devletlerin yanında yer alacaktır. Burada, aklın, bilimin ve gerçeğin gösterdiği gibi, tabi ki Türkiye’nin yeri, Astana Süreçli Avrasya olmalıdır. Çünkü önümüzdeki süreçte, Türkiye’nin tek parça ülke, tek millet ve milli devlet olarak kalması ve gelişmesi için üçüncü bir yolu esasında yoktur.
Türk milleti bu konuda Türkiye’yi yönetenleri uyarmalı ve Astana sürecindeki gibi, Türkiye’yi yöneten kadronun seçimlere kadar, anti-emperyalist olması, doğru duruş sergilemesi için milli mücadele vermelidir. Çünkü konu Türkiye’yi de çok yakından ilgilendirmektedir.Çünkü, dünkü Suriye’ye Emperyalist saldırıda olduğu gibi, Türkiye açısından alınacak yanlış tavırlar dizisi, Türkiye’nin, ekonomik, siyasi ve askeri acılar çekmesine yol açacaktır. Bunda sessiz duran ve Emperyalist Terörist devletlerin yanında yer alanlar büyük sorumluluk sahibi olacaklardır.
Türk Milleti ve TC Devleti içinde yer alan Milli Ordu-TSK, Milli Bürokrasi, Siyasi Partiler, Siyasi oluşumlar ve Milli sivil toplum örgütleri ve buna izin vermemelidir. Hızla, Türkiyeyi yöneten kadroyu doğru yere ve derhal hizaya çekmelidir.
Türkiye’nin içindeki Mili güçler hesabını hızlı ve iyi yapmalıdır. Emperyalist-Terörist Devletlerin dün Suriye’ye attığı, kendileri kadar; fiyakalı, akıllı ve iğrenç füzelerin hedefin dede olan Türkiye hızla kendine gelmelidir. Emperyalistlerin BOP haritaları tekrar incelenmelidir. Esasında Emperyalist devletlerin füzelerinin, kurşunlarının ve bombalarının kendi başına düşmesini bugüne kadar PKK Emperyalistlerin vekâlet terör örgütü tarafından vekâleten yaşayan Türkiye, bu füzeler bir süre sonra ve vekaleten değil, Emperyalistler tarafından doğrudan kendi başına gönderilmeden önce; Suriye, İran, Rusya, Çin ve Lübnan Hizbullahi ile gerçek ve samimi bir dostluk ve stratejik ortaklık kurarak, rotasını sarp kayalıklara değil, kendi menfaatine olacak, ekonomilere, siyasi ve askeri ortaklıklara çevirmelidir ve olanakları iyi değerlendirmeli, Suriye ve Iraktaki Anti-Emperyalist direnişte, asaletli olarak yerini almalıdır.
Türkiye kaybeden taraf da değil kazanan taraf da olmalıdır.
Türkiye’ye ve Türk Tarihine yakışanda budur."dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.