Mustafa Yolcu: Pilot Mehmet Yılmazcan
Mehmet Yılmazcan İskilip’ te, pilot Yılmaz olarak bilinirdi. Hızlı otobüs kullandığı, daha önce pilotluk yaptığı, İskilip’in üzerine uçakla gelip, uçağı indirerek insanları uçakla taşıdığı söylenirdi. Pilotluğu bırakınca, otobüsçülük yapmaya başladı. Firmasında üç otobüs vardı. İskilip’te o zamanlar, otobüsçülerin aralarındaki rekabetten nasibini olarak ticari olarak sıkıntıya girdi.
Otobüsçülük yapsa ’da İskilip’in pilot Yılmazı idi. Ünü Çorum’da bile anılıyordu. Uçağı ile Çorum’a da inmişti. Sizi kızı Dilek hanımın kaleminden çıkan yazı ile Baş başa bırakıyorum.
Dilek Yılmazcan’ In Kaleminden:
İnsanın babasını anlatması hem çok kolay hem de çok zor.
Babam Mehmet Yılmazcan, 1918 yılında İskilip te doğdu. Birinci Dünya Savaşının sonu, henüz Kurtuluş savaşı yaşanmamış. Anadolu da erkeklerin sürekli askerlik yaptığı, kadın ve çocukların kaderleri ile baş başa kaldığı yıllar. Toprak sahibi aileler dışında Anadolu halkının, fakirlikle karşı karşıya olduğu yıllar.
Aileden bir büyüğümüz halamın eşi, Samsun’ a giderek fırın açıyor. Sonradan adı Gazi fırını olan bu fırın, çok meşhur olmuş. Çok güzel pideler yaparmış. Babamın babası, babam 4.5 yaşındayken vefat etmiş.
Babaannem de çocuklarını alıp Samsun’ a gidiyor. Türkiye’nin en zor yılları. Babam 1930’ da Samsun’da Dede Avlu ilkokulunu bitiriyor. Daha sonra Ankara’da, ortaokul ve liseyi yatılı olarak okuyor.
Cumhuriyetin 10. yılına doğru ve babamın soyadı yok. Sadece Mehmet olarak biliniyor. 1933’te Atatürk’ün 10. Yıl nutkunu dinlemeye gitmek için, okul idaresinden arkadaşlarıyla izin istiyorlar. Yönetim bu izni vermiyor. Bunun üzerine babam yatakhanedeki çarşafları birbirine bağlayarak, arkadaşlarını da aşağı indirerek Atatürk’ün nutkunu dinlemeye gidiyorlar. Babam bu olayı çok heyecanla anlatırdı. Okul Yönetimi bunu babamın yaptığını öğrenince, 3 ay hafta sonu ev iznini kaldırıyorlar. Ancak bu olay babamı hiç etkilemiyor, bu yaptığından hiç pişman olmadığını bize söylerdi.
Okuldaki korkusuz eylemlerinden dolayı bir hocası –“senin adına Yılmaz diyelim.” Diyor. Ondan sonraki yıllarda babam, bu isimle tanınıyor.
1934’te soyadı kanunu kabul edilip, 1935’ te yürürlüğe girince Soyadı olarak Yılmaz’a Canı ilave ediyor, YILMAZCAN soyadını alıyor.
Bu yıllarda babamın uçma arzusu had safhadaymış. Hem okuyor hem de Pilot olabilmek için Türk Kuşunun kurslarına gidiyor. İki yıllık Meslek Yüksek Okulundan, teknik ressam olarak mezun oluyor. O arada Türk Hava Kurumundan, 26/9/1936 da uçuş Brövesini alıyor. Elimde olan bir diğer diplomaya göre, Genelkurmay Hava Okulları Komutanlığından, 1939 da çok iyi derece ile pilot diplomasını alıyor.
İlk defa uçakla Çorum’a indiği ve inişini, Çorum yakınlarında bir tarlaya yaptığı anlatılmaktadır. İskilip’e sık sık uçakla geldiğini biliyoruz. Annemle 1940 yılında nişanlanıyor. Nişanlılığı süresinde ara ara uçakla İskilip’e gelip, evin üzerinde uçakla taklalar atarak mektup attığını, hem annem hem’ de babam anlatırdı. O arada halk evlerinden dışarı fırlayarak, uçak şimdi düştü düşecek diye korku ile izlerlermiş. Sonra da havalanıp gidermiş. Bugün bile, daha gelişmiş uçaklarla bunu yapmak zor olsa gerek.
1944 de sık sık İskilip’e geldiğini, uçağı ile Kızılırmak köprüsü yakınlarına indiğini, halkı 10 kuruşa İskilip üzerinde gezdirdiğini teyzemin oğlundan dinledim. Hatta abim 4.5 yaşındayken, onu ve arkadaşlarını İskilip’in üzerinde epey dolaştırmış.
Pilot olduktan sonra başarılı bir pilot olduğundan, Genelkurmayın özel izniyle Eskişehir de Uçuş hocası olarak görevlendiriliyor. Uzun süre Eskişehir de görev yapıyor. Sabiha Gökçen hanımla devre arkadaşı oluyor. Daha sonra Ankara Etimesgut havaalanında görevlendiriliyor.
1950 yılında Adana’da, Mehmet Emin Karamehmet’in babasının özel pilotu olarak çalışıyor. Ben doğmadan kısa bir süre önce de, İskilip’e dönmek istiyor ve pilotluğu bırakıyor. İskilip’ te otobüsçülüğe başlıyor. Kendisine teklif edilen birkaç ünlü yabancı uçak şirketinin pilotluk tekliflerini, annemin yurt dışına gitmeyi istememesi nedeniyle reddediyor. Bize derdi ki, İskilip mendil kadar kalsa gene hiçbir yere gitmem. “Bu anlamlı söz, İskilip’ ten bıkanlara, ulu orta konuşanlar ithaf olunur. M.Y. “
Babam 1993 yılında, 18 şubatta vefat etti. Benim hatırladığım anıların üzerinden epey zaman geçti Bugün yaşasaydı 102 yaşında olacaktı.
Derleyen- MUSTAFA YOLCU
02.12.2020
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.