Mustafa Şentop, Beyoğlu’nda yeni anayasayı anlattı
TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Şentop, hükümet değişikliği sistemi ile hükümeti doğrudan milletin sandıkta kurmasına imkan verdiklerini belirterek, “Mesela 3 Kasım 2019 yazıyor anayasa değişikliğinde, o gün iki sandık kurulacak. Bir sandıkta meclis seçilecek, diğer sandıkta ise hükümet seçilecek.
Beyoğlu Belediyesi tarafından ‘Sistem değişikliği ve Türkiye’nin İstikbali’ temasıyla 'Beyoğlu Sohbetleri' isimli program düzenlendi. Pera Palace Hotel'de gerçekleştirilen programa TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Şentop, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, sanatçı Orhan Gencebay, Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi, İş adamı Serdar Bilgili, Doğuş Yayın Grubu Başkanı Erman Yerdelen ve iş ve sanat dünyasından çok sayıda davetli katıldı. Programda davetlilere hitap eden Şentop, referanduma götürülen anayasada değişiklik içeren maddeleri anlattı.
“Bu sistem değişikliği Türkiye’de vesayetin tam anlamıyla tasfiyesini sağlayacak bir sistem değişikliği”
Hükümet değişikliği sistemi ile hükümeti doğrudan milletin sandıkta kurmasına imkan verdiklerini ifade eden TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Şentop, “ Parlamento ayrı seçilecek. Mesela 3 Kasım 2019 yazıyor anayasa değişikliğinde, o gün iki sandık kurulacak. Bir sandıkta meclis seçilecek, diğer sandıkta ise hükümet seçilecek. Böylece parlamento içinde dengelerle ne kadar oynarsanız oynayın milletvekilleri o partiden istifa etsin öbürüne geçsin, hepsi bütün partileri dolaşsınlar, hükümet düşmüyor. Çünkü hükümet parlamentonun güvenoyuna bağlı değil. Gen soruya bağlı değil. Doğrudan sandıktan çıkıyor hükümet. Bu bakımdan bu sistem değişikliği Türkiye’de vesayetin tam anlamıyla tasfiyesini sağlayacak bir sistem değişikliği” şeklinde konuştu.
“Bu hükümet sistemi değişikliği aracın sağ tarafındaki o mekanizmaların sökülmesidir”
Mevcut anayasayı çift direksiyon ve mekanizmalı aday sürücü arabasına benzettiğini söyleyerek sözlerini sürdüren Şentop, " Bu araçlar dışarıdan baktığınızda normal trafikteki araçlar gibidir. Fakat içerisinde detay var bu aracın. Sol tarafta sürücü oturur. Sağ tarafta da eğitmen oturur. Normal araçlardan bir farklılığı var. Sağ tarafta oturan eğitmenin de araca kumanda edebileceği mekanizmalar var, aracın ön tarafında. Freni var, gazı var. Belki direksiyona yön verme imkanı olan mekanizmalar var. Dışarıdan baktığında arabayı aday sürücü kullanıyor gibi görünüyor ama kritik noktalarda, kavşaklarda, hızlı gittiğinde veya yavaş gittiğinde sağdaki müdahale ediyor. Şimdi Türkiye’de ki sistem bu. Sol taraftaki aday sürücü siyasetçidir. Sağ taraftaki eğitmen ise bu bürokratik oligarşinin, vesayetin temsilcisidir. Biz durmadık, vesayetle mücadele ettik. Yaptığımız şey şu; sağdaki adamı öncelikle etkisizleştirdik sonra sağdaki adamı aşağıya attık. Arabanın sağ tarafını boşalttık. Sağ da vesayetçi yok. Fakat o ara.ta sağ tarafta oturanın kumanda edeceği mekanizmalar duruyor. Onun için sağ tarafa biri oturursa yine aracın idaresine müdahale edebilir. Nitekim 15 Temmuz’da yaşadığımız şey, boşalttığımız o yere birisinin oturmak istemesiydi. Kapıyı açmaya çalışıyordu, milletimizle beraber ona tekrar kapıyı kapattırdık, indirdik. Fakat o araca kumanda mekanizmaları sağ da durduğu sürece sağ tarafa birileri oturmaya heves edecektir. Oturan olursa da o da bu sefer araca hükmetme fırsatı bulacaktır. Bu hükümet sistemi değişikliği aracın sağ tarafındaki o mekanizmaların sökülmesidir. Aslında doğrusu yeni anayasadır. Yeni anayasa bu aracı bırakın, yerine normal trafikte seyreden aracımız olsun demektir ama bunu yapamadık. Bunun için belli bir sayısal çoğunluk gerekiyor. Bütün bu değişikliklerden farklı olan bu sefer biz, işte bu sağ taraftaki o mekanizmayı söküyoruz. Bu hükümet sistemi değişikliği budur” diye konuştu.
“Yetkileri cumhurbaşkanlığı ile başbakanlığı birleştirdiğimiz için cumhurbaşkanına vermiş olduk”
Eleştirilere yönelikte açıklamalarda bulunan Şentop, “ Sanki Türkiye’de hiçbir hükümet sistemi yok. Hiçbir düzenleme yok şuanda. Biz sıfırdan yeni bir sistem kuruyoruz. Ve, bir çok yetkiyi, olmayan yetkileri tamamen bunların hepsini cumhurbaşkanına veriyoruz gibi zannediliyor. Halbuki bugün Türkiye’nin bir sistemi var. Hükümet sistemi var. Bu sistemde bir başbakan var, bir cumhurbaşkanı var. Ve, yetkileri var bunların. Yeni bir hükümet sistemi öneriyoruz. O sistemden bu yetkileri cumhurbaşkanına veriyoruz. Yani eleştiriler bu yetkilerin hemen hemen tamamı. Birkaç istisna dışında. Bugünkü sistemde zaten cumhurbaşkanının görev ve yetkileri arasında yazılı. Türk Silahlı Kuvvetleri kullanmaya karar verir diyor. Kullanılmasına karar verir diyoruz. Bu ifade aynen bugün anayasada var. 104’üncü madde de aynen yazıyor, zaten cumhurbaşkanında bu yetki var. Anayasa değişikliklerini gerek görürse referanduma sunar diyor. Zaten var. Yazıyor. Olağanüstü hal ilan eder diyor. Zaten var. Yani biz sıfırdan, bugün hiç olmayan bir yetkiyi ihdas edipte bu yetkiyi cumhurbaşkanına vermiş değiliz. Çift başlılık diyoruz ya, iki başlılık. Başbakan ve cumhurbaşkanından oluşuyor. İşte biz cumhurbaşkanına ait olan yetkileri ve başbakana ait olan yetkileri, başbakana ait olan yetki yok gibidir. Çünkü cumhurbaşkanının mutlaka imzası gerekiyor, sürecin tamamlanması için. Bu yetkileri cumhurbaşkanlığı ile başbakanlığı birleştirdiğimiz için cumhurbaşkanına vermiş olduk. Yani yürütmenin yetkisi ne yürütmede, yürütmenin kendi iç yapısında bir değişiklik var. Yoksa yasama, yürütme ve yargı arasındaki dengeye müdahale etmiş, bunu değiştirmiş değiliz. Dolayısıyla bugün bu tartışmada Türkiye’de üst düzey kamu yöneticilerini atar diye bir yetki var. Nasıl olur hepsini atayacak diyorlar. Bugün onlar üçlü kararnameyle atanıyor; bakan, başbakan ve cumhurbaşkanının imzasıyla atanıyor zaten. Cumhurbaşkanı imzalamasa zaten atanamıyor. ” diye konuştu.
“ Bugün dünyada 59 ülkede başkanlık sistemi var”
Dünyada olmayan bir sistem getirmiş önermiş, getirmiş değiliz diyerek konuşmasını sürdüren Şentop, “ Bugün dünyada 59 ülkede başkanlık sistemi var. Yine veto etkisinden biz salt çoğunlukla kanunun geçmesini istiyoruz. ABD’de bu oran 3’te 2’dir. Birçok ülkede, başkanlık sisteminin uygulandığı ülkede, bir kanun geldikten sonra cumhurbaşkanı onu veto ederse bu kanunun nitelikli bir çoğunlukla geçmesi gerekiyor. Bu da 3’te 2’dir. Halbuki biz 3’te 2 demiyoruz. Salt çoğunluk önermişiz. Zaten bir parlamentoda salt çoğunluğa sahip değilse bir siyasi parti veya partiler onların parlamentoda iş yapabilme imkanı olmaz zaten çoğunluk yoksa elinizde. Dolayısıyla da dünya örnekleriyle de mukayese ettiğimizde bizim yaptığımız önerinin bu standartlara uygun olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz”
Anayasanın 104’üncü maddesinin cumhurbaşkanının görev ve yetkilerini belirler diyerek sözlerine devam eden Şentop, “ Bu görev ve yetkileri televizyondan okuyor muhalefetten bir siyaseti. Cumhurbaşkanı bunu da yapacak, onu da yapacak diye sayıyor. Bazı uçuk uçuk örnekler veriyor. Halbuki anayasanın 104’üncü maddesi cumhurbaşkanının görev ve maddelerinin yazıldığı madde tek başına okunmaz. Bu maddede yazan görev ve yetkilerin her biri anayasanın başka maddelerinde kullanılmasının usul ve esasları gösterildiği yetkilerdir, görevlerdir. Az önce söyledim. Olağanüstü hal ilan eder diyor. Nasıl ilan edecek ? sabah kalkıyor olağanüstü hal ilan edeyim, akşam kaldırırız yine mi diyecek? Olağanüstü halin nasıl ilan edileceği, nasıl uygulanacağı anayasanın 119’uncu maddesinde zaten anlatılıyor. Anayasa değişikliğine gerek görürse referanduma sunar diyor. Nasıl sunacak ? anayasanın 17’inci maddesinde anayasa değişikliği nasıl yapılır, ne zaman hangi hallerde referanduma sunulur, ayrıca anlatılmış. Dolayısıyla cumhurbaşkanının görev ve yetkilerinde yazılanlar sadece başlıklar. Onun detayları anayasanın ilgili maddelerinden ayrıntılı olarak yazılmıştır” dedi.
“Aynı konuda bir kanun var bir de kararname varsa kanun uygulanır, kararname uygulanmaz, diyoruz”
Cumhurbaşkanlığı kararnamesine yönelikte açıklamalarda bulunan Şentop, “ Cumhurbaşkanlığı kararnamesi diye bir hukuki düzenleme imkanı getiriyoruz. Peki bu kanun gücünde mi ? Değil. Bazı arkadaşlar bunu anlatırken cumhurbaşkanı kanun hükminde kararname çıkaracak diyorlar. Bu kanun hükmünde, kanun gücünde değil. Hatta öyle bir sınırlamış, düzenlemişiz ki; Bir, sadece yürütme yetkisinin kullanımıyla ilgili çıkarılabilir. İkincisi, temel haklarla ilgili. Siyasi haklar ve hürriyetlerle ilgili kararname çıkartılamaz. Üçüncüsü, anayasada kanunla düzenlenebilir diye bahsedilen hususlarda kararname çıkartılamaz. Anayasada 78 yerde bu konu kanunla düzenlendi. Bu konu kanunla düzenlenir, diyor. Buna rağmen anayasada gösterilmese bile meclis bir konuda kanun çıkarmışsa o konuda kararname çıkartılamaz, diyor. Konunla düzenlenen alanda kararname çıkartılamaz. Tersini de söylüyoruz. Bir konuda kararname çıkmışsa arkasından meclis bunu beğenmedi diyelim, bir kanun çıkardı aynı konuda. Kararname hükümsüz hale gelir, diyoruz. Bütün bunlara rağmen aynı konuda bir kanun var bir de kararname varsa kanun uygulanır, kararname uygulanmaz, diyoruz. Bu kadar açık, kanuna göre kanun altı bir norm olarak düzenlenmiş bir kararname yetkisi var, cumhurbaşkanına verdiğimiz. Ayrıca bu yetki tabi ki anayasa mahkemesinin de denetimine tabi” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanının yargıyla ilgili yetkilerine yönelik eleştirilere de cevap veren Şentop, “ Diyorlar ki, cumhurbaşkanı anayasa mahkemesinin üyelerinin 12’tanesini belirliyor, anayasa mahkemesinin son gününde yargılanacak cumhurbaşkanı, olur mu böyle şey diyorlar. Burada bazı temel bilgiler eksik söylendiği için iş karışıyor. Yani şöyle bir şey anlaşılıyor. Sanki cumhurbaşkanı seçildi, geldi. Anayasa mahkemesini sıfırlıyor. 12 tanesini kendisi seçiyor. 3 tanesini de meclis seçiyor. Böylece çoğunluğu elinde bulunduran, onun seçtiği üyelerin çoğunluğu elinde bulundurduğu mahkeme oluşturuyor. Öyle değil. Bir kere bugün 17 kişi var. Bunu 15’e indiriyoruz biz. 2 tane asker kökenli üyeyi çıkarttığımız için üye 15 olacak. Bunun üçünü meclis seçiyor, 12 tanesini cumhurbaşkanı seçiyor, doğru. Ama nasıl seçiyor cumhurbaşkanı. Bu 12 tanenin 3 tanesi Yargıtay’dan geliyor. Yargıtay kendi içinde seçim yapıyor, her boş koltuk için 3 tane aday belirliyor. Ve bu 2 aday içerisinden bir tanesini cumhurbaşkanı seçebiliyor. Yani 200 küsür Yargıtay üyesi içerisinden bile şu olsun falan diyemiyor. 3’ü Yargıtay’dan bu şekilde. 2’si Danıştay’dan bu şekilde geliyor. 3’ü yine YÖK’ten bu şekilde geliyor. Geri kalan 4 tanesi ise cumhurbaşkanı tarafından seçiliyor. Üst kademe yöneticileri ve avukatlar arasından. Bu önemli bir parametre. Anayasa mahkemesi üyelerinin görev süresi 12 yıl. Cumhurbaşkanının görev süresi ise yıl. 2 dönem yapsın 10 yıl. Dolayısıyla cumhurbaşkanı anayasa mahkemesini sıfırlayıp da yeni üye atamıyor. Boşalma olursa üyeliklerde, birinin süresi dolarsa o zaman onun yerine atama yapıyor” diye konuştu.
“Çok verimli bir akşam oldu”
Programa ev sahipliği yapan Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan ise, “Ülkemiz önemli bir sürecin içerisinde. Yeni yönetim sistemini tartışıyor. Evet diyenler var, hayır diyenler var. Ama ne için evet veya hayır dediklerini insanların bilmeye ihtiyaçları var. Beyoğlu Belediyesi olarak biz Beyoğlu sohbetlerini bu işe tahsis ettik. 2 ay boyunca bu konunun yetkili uzmanlarını buradaki vatandaşımızla buluşturup, doğru ve sağlıklı karar vermeleri konusunda onlara yardımcı olmaya çalışıyoruz. Çok verimli bir akşam oldu” dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.