Mimar Sinan?ın talebelerinin eseri Tac Mahal?i inşaa ettiren aşk..

Mimar Sinan?ın talebelerinin eseri Tac Mahal?i inşaa ettiren aşk..
Hint Babür hükümdarı Şah Cihan, bir sefer sırasında kaybettiği Mümtaz Mahal adını verdiği eşine duyduğu aşkı ebedileştirmek için bir eser yaptıracaktı....



Hint Babür hükümdarı Şah Cihan, bir sefer sırasında kaybettiği Mümtaz Mahal adını verdiği eşine duyduğu aşkı ebedileştirmek için bir eser yaptıracaktı. Bu eser 400 yıldır ayakta duran Tac Mahal?di.

Hint Babür hükümdarı Şah Cihan (ö. 1666) Osmanlı devletinden mimar ister. Mimar Sinan?ın talebelerinden Mehmed İsa Efendi ve Mehmed İsmail Efendi ile hattat Serdar Efendi Hindistan?a giderler. Sonuçta vücuda getirdikleri yapı, bugün Hindistan?ın sembolü haline gelen, dünyanın yedi harikasından biri sayılan Tac Mahal?di.

Şah Cihan bir isyanı bastırmak için ordularıyla Burhanpur?a giderken her zamanki gibi çok sevdiği eşi Ercümend Banu?yu hamile olmasına rağmen yanında götürdü. Doğum sırasında vefat eden eşinin üzüntüsüyle 8 gün hiçbir şey yemeyen Şah Cihan 2 yıl yas tuttu. Mümtaz Mahal adını verdiği ve diğer eşlerine tercih ettiği eşine duyduğu aşkı ebedileştirecek bir eser yaptırmak istedi. 1632?de temeli atılan Tac Mahal?in inşasında yirmi bin işçi yirmi sene çalıştı. Şah Cihan da vefatından sonra buraya ve çok sevdiği eşinin yanına defnedildi.

Türbe geleneğinin oluşması

Hindistan?ın Agra şehrinde, Jumna (Yamuna) Nehri?nin kıyısındaki bu şaheserin yapımında parlak, ince mavi damarları olan beyaz mermer kullanılmıştır. İki katlı binanın taç kapılarının yüksekliği 33 metre kubbesinin yüksekliği ise 82 metredir. Dört minaresi bulunan Tac Mahal?in planını İstanbullu Mehmed İsa Efendi, kubbesini mimar İsmail Efendi yapmış, birçok yabancı usta, bu arada İtalyan mimarlar da bunların emrinde çalışmıştır. İç kubbedeki hatların altında Emanet Han Şirazi?nin ketebesi vardır.

Ölülerin üstüne türbe yapmak dini bakımdan tartışmalı olsa da kültürel ve toplumsal bir zorunluluğun sonucu olarak ortaya çıkmış. Bunun açıklamasını en iyi, Atatürk?ün türbeleri kapatmak yönündeki teklifine Hamdullah Suphi Beyin (Tanrıöver) verdiği cevapta buluyoruz: ?Batı?da yeni yetişen nesle geçmiş büyüklerini tanıtmak için meydanlara heykelleri yapılır. Bizde heykel yapma adeti yoktur. Bu vazifeyi bizde türbeler görür. Türbeleri kapatır ve insanların buralara gitmesine mani olursanız yeni nesiller geçmiş büyüklerini nasıl tanıyacak??

İslâm âleminde Abbasîler devrinden itibaren, hükümdarlar, halifeler, hükümdar eşleri ve çocukları, emirler, vezirler, âlimler, veliler, sanatkârlar ve komutanların mezarları üzerine türbeler (kubbe ve künbedler) yapılmıştır. Türklerde ve İran?da bunlara künbed. Mağrib?de marabût denilir.

İslam?da türbe mimarisinin en muhteşem örneklerinden biri de Ahmed Yesevi?nin türbesidir. Türkistan Şeyhi diye anılan Yesevi, (ö. 1166 Yesi, Kazakistan), bölgede İslam?ın yayılmasında çok etkisi olmuş, Hikmetler adlı eserin sahibi, Yeseviye tarikatının kurucusudur.

Türbesinin yapımı ile ilgili rivayette Ahmed Yesevi, kendisinden iki asır sonra yaşayan Timur?un rüyasına girerek Buhara?nın fethini müjdeler. Bu işaret üzerine Buhara üzerine sefere çıkan Timur (ö. 1405), zafere ulaştıktan sonra şükran ifadesi olarak Ahmed Yesevi?nin kabrini ziyaret eder ve muhteşem bir türbe yapılmasını emreder. Mescid, dergâh, mutfak ve diğer hizmet binaları ile beraber büyük bir külliye ortaya çıkar. Türbenin kubbesi Orta Asya?daki en büyük kubbedir. Bugün türbenin Sovyet rejimine rağmen ayakta kalması ve bölge Müslümanlığı için bir moral ve canlanma merkezi olması onun basit bir ?kabir üstüne yapılmış bina? olmadığını göstermektedir.

Bölgedeki türbeler arasında en heybetlisi 1405?te yapılmış olan Gur-ı Emir ismi verilen Timur?un kendi türbesidir.

İran?da Kazvin yakınlarındaki Sultaniye?de İlhanlı hükümdarı Olcaytu?nun türbesi de başka bir sanat harikasıdır. Olcaytu (ö. 1316) istila ile gelen Moğol hükümdarlarının neslinden olmakla beraber Müslüman olmuş ve önemli hizmetler yapmıştır. Kendi kurduğu Sultaniye şehrindeki türbesi, mekânsal oranlar, mimari biçimler ve dekoratif modeller ve teknikleriyle temayüz etmiş, dönemin mimarisi ve sonraki Timur dönemi mimarisinde etkili olmuştur.

İslam dünyasında dikkate değer türbeler arasında Konya?daki Mevlana Celâleddin Rumi (ö.1273) türbesi, Merv?deki Büyük Selçuklu hükümdarları Sultan Sencer?in (ö. 1117) türbesi -ki en sanatlı ve muazzam yapılı türbelerden biridir,- sayılabilir. Bağdat?taki Kâzımeyn (Altın Kubbe) ve Kerbelâ?daki Hz. Hüseyin?in kubbesi altınla kaplı olan türbesi meşhurdur.

Bursa?daki Çelebi Mehmed?in Yeşil Türbesi ve II. Murad külliyesi içindeki türbeler önemli tezyinatları ile anılmaya değer. Özellikle Cem Sultan türbesi gerçek bir sanat eserdir.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.