Milli Mücadele'nin öncüleri Necmeddin Erişen Bey...

Milli Mücadele'nin öncüleri Necmeddin Erişen Bey...
"Necmeddin Erişen, bütün bu çalışmalar sırasında, oldukça samimi davranmış, büyük fedakarlık göstermiş ve heyecan, azim ve gayretleriyle arkadaşlarının...

"Necmeddin Erişen, bütün bu çalışmalar sırasında, oldukça samimi davranmış, büyük fedakarlık göstermiş ve heyecan, azim ve gayretleriyle arkadaşlarının hayranlığını kazanmıştır. Konya’nın kenar mahallelerinden Keçeciler mahallesinin camiinde görev yapmaktadır. O karlı kış günlerinde, bisikletle, okulla cami arasında mekik dokurken, Sahip Ata’daki çalışmalara da vakit ayırmaktadır çünkü.."

 

Hadimu'l Kuran Ziya Yürekli Hoca

MÜCADELE BİRLİĞİ SAHİP ATA CAMİİ'NDE KURULDU

 

Ne zaman Konya’ya gitsem, Sahip Ata camiine uğrar, en az bir vakit namaz kılarım. Sahip Ata camii, tarihi mekan oluşunun yanında, babam Hadimü’l Kur’an Ziya Yürekli Hoca’nın Konya’da görev yaptığı camilerimizden, dahası Mücadele Birliği’nin kurulduğu cami oluşu bakımından önemlidir benim için. Birkaç kez Sahip Ata Camii kapısında telefonla babamı arayıp ziyaretimi haber vermiştim ve o da çok mutlu olmuştu. Onun hayatında gerçekten Sahip Ata camiinin çok özel bir yeri vardı.

Hadimü’l Kur’an Ziya Yürekli Hoca, 1964 yılında Konya Yüksek İslam Enstitüsü’ne kayıt yaptırınca, ilmi, şahsiyeti ve hizmet aşkıyla kısa sürede okul çevresince ve Konyalılarca fark edilir. Sahip Ata camii, birden hareketlenir, kültür merkezi haline gelir. Ziya Hoca, yıllarını verip öğrendiği İslam’ı yaşamakta ve halka öğretmektedir; İslam’ı yaşamadaki samimiyetini, milli hassasiyetini, engin bilgi birikimini, genç ve canlı düşüncelerini, heyecanını yansıtan vaazlarıyla ve sohbetleriyle toplumu aydınlatmaktadır. Yüksek İslam Enstitüsü’nün öğretim görevlileri ve öğrencilerinin yanı sıra, cami cemaatini oluşturan Konyalı memur, işçi, esnaf ve gençlerden oluşan büyük bir çevre kurar. Sahip Ata camii ve cemaati, Milli Mücadele’nin çekirdek kadrosunun da oluştuğu tarihi bir yerdir artık..

1994 yılında, Haksöz dergisine verdiği röportajda Necmettin Erişen, Mücadele Birliği’nin kurucularını ‘başlangıç itibariyle İslam'a gönül vermiş arkadaşlar tarafından kurulmuştur. Bu arkadaşlar hem ibadi, hem fikri, hem siyasi olarak İslam'a yaşamaya azmetmiş arkadaşlardı. İslam'ı anlamak ve anlatmakla kendilerini görevli sayıyorlardı.’ diyerek genel ifadelerle anlatır. (Haksöz Dergisi - Sayı: 40 - Temmuz 94) Ziya Hoca, bu röportajı okumuş, değerlendirmesini yapmıştır. Bu başka bir yazının konusudur. Burada şunu söylemek isterim: Sahip Ata camii, Mücadele Birliği’nin kuruluşuna sahne olurken, tarihin de rahmidir artık..

Burada, Ziya Yürekli Hoca'nın Sahip Ata Camii anılarını hiç anlatmadığını, bu yazıda anlatacağım bilgileri Necmeddin Erişen'den dinlediğimi ve daha sonra babama anlatıp doğrulattığımı belirtmek isterim. Rahmetli Ziya Yürekli Hoca, hizmetleri anlatmayı sevmezdi. O karşılığını Allah'tan bekliyordu çünkü. Bir yıl önce yapılan hizmetleri bile anlatmazdı.. hizmetler konusundaki ketumiyeti, tamamen ihlasından, şahsi bir pay çıkarıp arkadaşlarına vefasızlık yapmış olma endişesinden kaynaklanırdı. Onun için sanki geçmiş zaman, dün yoktu. Dün sonuçlarıyla bugünün içindeydi zaten. O hep ölüm ötesini de kapsayacak şekilde geleceği düşünür, dünya hayatı planında geleceği planlardı. Hayatını, millete hizmete adamıştı ve hizmetleri ibadet zihniyeti ve ciddiyetiyle yapardı.

Sahip Ata camiinde Ziya Hoca’nın yaptığı, kitaplara çekilmiş bilgileri cemaate aktarmak yerine, milletimizi ülkenin vaziyet ve istikametinden haberdar edip inanç gücünü kurtuluş yolu olarak göstermek, halkın mukadderatına Milli Mücadele’de yaptığı gibi yeniden el koymasını, Türkiye’nin görkemli geçmişiyle karanlık geleceği arasında kurtarıcı iradesini göstermesini istemektir.

Ziya Yürekli Hoca, milletimize kurtuluş yolu olarak Hz.Peygamber’in mücadelesini örnek almayı önermektedir. Hz.Peygamber (s.a.v.) babasız dünyaya gelmiş, 8 yaşında annesini kaybetmiş, öksüz ve yetim kalıp dedesinin, amcasının yanında büyümüş bir gençken.. Kimsesiz, yalnız ve güçsüz olduğu halde.. Bir toplumun dinini değiştirmiş, kültürünü dönüştürmüş, tarihte hiç başaramadığı birlik ve beraberliğini sağlamış ve devlet kurmuştu. İnsanlık tarihinin en büyük inkılabını gerçekleştirmiş ve İslam devletini kurmuştu. İşte arkadaşlarıyla bu çapta ve ciddiyette bir çalışma yapmaya karar vermişlerdi. Bu hareketin adı, Milli Mücadele’ydi.

Kalkış noktaları şudur: Sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) cahiliyenin ve küfrün göbeğinde, çok daha azgın olan bir toplumda, nasıl çalışmışsa, nasıl başarıya ulaşmışsa, günümüz Müslümanları da başarılı olup, çağdaş cahiliyeyi yenebilir.. Yapılması gereken, Hz.Peygamber’in başarısını tekrarlamak.

Önce beş altı arkadaş, uzun süre Kur'an-ı Kerim'in üzerinde çalışır. Ayetleri konularına göre tasnif eder. Hareket kabiliyetlerini geliştirecek bütün ayetleri hepsi ezberler. Önemli hadisleri derler, bu küçük ekip. Çok önemli bir şey yaparlar, Kur’an-ı Kerim çalışmasının yanı sıra siyer çalışmasını da yürütürler. Kur’an’ın inzalini (indirilişini) araştırıp incelerler. Sureleri, ayetleri siyere yerleştirirler. Böylece Kur’an’ı ve yaşanışını mercek altına alırlar. Hz.Peygamber’in mücadelesini, yıl yıl, ay ay, neredeyse gün gün tespit ederler. Necmettin Erişen, o küçük ekibi ve çalışmalarını ‘Konya'da birbirine çok yakın 4-5 arkadaş böyle bir çalışma içinde olduk. Sonunda o döneme göre yoğun bir bilgi birikimine sahip olduk. Etrafa etki edecek canlı bir bakışa ve hayatın içinde bir imana sahiptik.’ diyerek anlatır, sözkonusu röportajında. Böylece ilk nesil Müslümanların, Hz.Peygamber’in ashabının imanlarını, ahlaklarını, düşünüş ve yaşayış biçimlerini, mücadelelerini belirleyip samimi bir şekilde aynısını gerçekleştirmeye çalışırlar..

Ziya Yürekli ve Necmeddin Erişen Adanalıdır.. Mevlut Baltacı, Mevlüt İslamoğlu ve İrfan Küçükköy, Kemal Yaman da Konyalıdır.. Dolayısıyla hareketin omurgasını, bu iki şehrin, Adana ve Konya’nın gençleri oluşturmaktadır..

Ziya Yürekli Hoca’nın da aralarında olduğu beş altı kişinin öncülüğünde Sahip Ata camiinde yapılan bu çalışmalar, Konya Yüksek İslam Enstitüsü Talebe Cemiyeti adına "Yeni Ümit" dergisini çıkarılarak topluma aktarılır. "Yeni Ümit" çevresinde yetişen gençlerin birçoğu daha sonra ülkenin fikir ve kültür hayatında önemli roller alacaklardır. "Yeni Ümit" dergisi, İslam'ı anlatmada topluma açılış kapısı olmuştur onlar için.

Sohbetlerde, karanlık iç ve dış şer odaklarına bayrak açılır. Türkiye’nin ekonomik sömürülüşünü anlatılır. Masonların loca faaliyetleri anlatılır. Komünist hareketler anlatılır. İslam'ı yozlaştırma amacını güden birçok kulüpler deşifre edilir. Gizli ve açık faaliyet gösteren gayri milli teşkilatlara ve İslam'a düşman devletlerin ajanlarının Türkiye’de gösterdiği faaliyetlere dikkat çekilir. Türkiye'de Müslüman halkı İslam'dan uzaklaştırmak için oynanan oyunlar anlatılır.. Bütün bunları engelleyebilecek ve onlardan çok daha güçlü olabilecek bir faaliyetin yapılmasının gerekliliği anlatılır. Ziya Hoca ve arkadaşları, Allah'a dayananların daha güçlü olacağı inancıyla hareket etmektedirler bu aşamada.

Bu üniversite gençlerini harekete geçiren fikir çok açıktır: Ekonomik, ideolojik, sosyolojik ve siyasi bütün buhranlar İslam'dan uzak kalmanın sonuçlarıdır ve milletimizi çepeçevre kuşatmıştır. İslam'da ruhban sınıfı olmadığından herkesin İslam'ı anlaması ve anlatması gerekmektedir. Millet, ilimle bir bütün olarak aydınlanacak, problemlerini İslamla çözecektir.

Hareket hemen duyulur, ülke çapında heyecan yaratır, İstanbul’dan ve Türkiye'nin değişik illerinden ilişkiye geçenler olur. Her geçen gün ilişkiler gelişir. Aykut Edibali ve Yavuz Arslan Argun da Afyon’da bu tür çalışmalar yapmaktadırlar. Onlarla da Mevlut Baltacı, İrfan Küçükköy aracılığıyla tanışırlar..

Milli Mücadele, başlangıçta ilahiyatçıların hareketidir. Konya Yüksek İslam Enstitüsü öğrencilerinin öncülüğünde başlar. Aynı zamanda Milli Mücadele, bütün bir İslam dünyasının heyecanının odak noktasıdır. Şam'da, Bağdat'ta, Kahire'de okumuş gençler ve öğretim görevlileri harekete destek verir. Mısır'da okuyan Abdülkadir Şener, Şam'da Mustafa Sıbai'nin talebesi olarak okuyan Mustafa Kapçı, Bağdat'ta okuyan hocalardan Hüseyin Küçükkılınç, Ali Ara, Şevket Meraki de çalışmalara katılır. Çağdaş evrensel İslam düşüncesi harmanlanır, gözden geçirilir, işlenir bu arada..

Bu ilişkiler, düşünceyi netleştirir, bir kurtuluş programı haline getirir. Oluşan birikimi bir dernekle kurumsallaştırma fikri gündeme gelir. Türkiye'deki, İslam dünyasındaki ve dünyadaki bu tür teşkilatlanmaların nasıl olduğunu, başarıya ulaşmış veya ulaşmamış çalışmaları gözden geçirirler. Sonuçta çalışmada bir adım olsun diye resmi bir kuruluş olarak Mücadele Birliği 1967'de kurulur. Genel merkezini de Konya'da açarlar. Genel başkan olarak, Necmeddin Erişen seçilir..

Necmeddin Erişen, bütün bu çalışmalar sırasında, oldukça samimi davranmış, büyük fedakarlık göstermiş ve heyecan, azim ve gayretleriyle arkadaşlarının hayranlığını kazanmıştır. Konya’nın kenar mahallelerinden Keçeciler mahallesinin camiinde görev yapmaktadır. O karlı kış günlerinde, bisikletle, okulla cami arasında mekik dokurken, Sahip Ata’daki çalışmalara da vakit ayırmaktadır çünkü..

Ziya Yürekli hoca, büyük bir sevinç duyduğu Mücadele Birliği’nin kuruluşunda, genel başkan seçilen Necmeddin Erişen’e, becayiş yaparak, imam hatip olarak görev yaptığı Sahib Ata camiine geçmesini, kendisinin de Keçeciler Camii’nde görev yapabileceğini söyleyerek bir hizmet kahramanlığı gösterir. Artık Necmeddin Erişen, Sahip Ata camii imam hatibi olur. Bu kez de 2 yıl boyunca, Ziya Yürekli Keçeciler camii, Yüksek İslam ve Sahip Ata arasında karlı kış aylarında bisikletle çırpınmaya başlar..

Necmettin Erişen, Mücadele Berliği’nin kuruluşunu anlatırken Sahip Ata camiinden ‘Bir çok subay, hakim, savcı, bürokrat, polis Konya Sahip Ata Camii'nde verdiğim hutbeleri dinlemeye geliyorlardı. İstihbarat için mi geliyorlardı, izlemek için mi, öğrenmek için mi geliyorlardı’ Ama geliyorlardı ve ben de orada ideolojiyi hangi anlamda kullandığımı ve İslam'ı bütün boyutlarıyla anlatıyordum.’ diye söz eder sözkonusu röportajında.

Sahip Ata camii, tarihin rahmi olur, Mücadele Birliği’ni önce fikir, sonra eylem planında yapılandırır.

Ziya Yürekli hoca, şehir merkezinde, güzel bir camii olan Sahip Ata’da Mücadele Birliği’nin doğuşuna ve gelişmesine büyük katkıda bulunur. Necmeddin Erişen; Ziya Yürekli’nin yaptığı bu büyük fedakarlığı, Sahip Ata’yı kendisine gönüllü devretmesini Üsküdar’daki bir sohbetimizde minnetle bana anlatmış, kadirşinaslığını ve vefasını göstermiştir.

Aykut Edibali ‘Mücadele Birliği bir kültür hareketi, bir mektep olarak vereceğini fazlasıyla verdi. Renkleriyle, çeşitleriyle çok farklı yerlerde olan insanlarıyla bunu başardı. 20 tane adam Türkiye’yi salladı.’ diyor. Ziya Hoca da Türkiye’yi sallayan o 20 kişiden biriydi.

Ziya Yürekli, hayatı boyunca, Necmeddin Erişen’i sevgiyle, özlemle ve dualarla anmıştır; İstanbul’da yaşayan Necmeddin Erişen’in Adana’daki yakınlarıyla ilişkilerini son nefesine kadar büyük bir muhabbetle sürdürerek vefasını göstermiştir. Necmeddin Erişen de son yolculuğunda onu yalnız bırakmayarak, taziyeye gelerek göstermiştir. Aykut Edibali bey, o acı günümüzde, telefonla arayarak taziyede bulunmuş, annemin, benim ve kardeşlerimin acısını paylaşmıştır.

Burada Mustafa Kapçı Bey'in vefasını da hayranlıkla anmak zorundayım. Adana eski İl Müftüsü Mustafa Kapçı ve öğretmen Hadimü’l Kuran Ziya Yürekli Hoca dünya ve ahireti kuşatan dev İslam kardeşliğin, dava adamı olmanın güzel örneğini verdiler. Adana'yı mücadelenin ve hizmetin markası haline getirdiler.

Mustafa Kapçı Hoca, Ziya Hoca'ya yapılacak son görevlerin eksik yapılması için büyük hassasiyet gösterdi, cenaze namazını de bizzat kendisi kıldırdı. Mustafa Kapçı Hoca ve Millet Partisi Adana İl Yönetimi, Ziya Hoca’ya büyük bir vefa gösterdi, onu ebedi istiratgahına büyük bir acı, muhabbet ve dualarla yerleştirdiler. Günlerce evinde Kur’an-ı Kerim okuyan, sayısız hatim indiren, her ölüm yıldönümünde anma gecesi düzenleyen gençler, Ziya Hoca’ya yanılmadığını, hizmetlerinin boşa gitmediğini göstermektedir.

Biz, Ziya Hoca’nın çocukları, Milli Mücadele'nin öncüleri Necmeddin Erişen Beyi de, Aykut Edibali Beyi de, Mustafa Kapçı Hoca'yı da bir aile büyüğümüz olarak görürüz.. Her üçünü de ayırt etmeden sever, saygı gösteririz. Milli Mücadele’ye önderlik edişlerinden dolayı, hizmetleri nedeniyle her üçünü de hep minnet duygusuyla anarız.

 

 

Mustafa Yürekli , 05.07.2009

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.