MHP'den bedelli askerliğe destek
Genel Başkan Bahçeli, "MHP, bedelli askerlik konusu Meclis'e gelirse mesafeli durmayacak" dedi.
TBMM (AA) - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Bedelli askerlikle ilgili beklentileri de hesaba kattığımızda, meselenin etraflıca değerlendirilmesini, kısa süre içinde uzlaşma ve diyalogla çözüme kavuşturulup gündemden çıkarılmasını elzem görüyoruz. MHP, bedelli askerlik konusu Meclis'e gelirse mesafeli durmayacak" dedi.
Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Çorum'un Bayat ilçesi Çukuröz köyünde evleri yananlara hükümetin şefkat elini uzatmasını beklediklerini söyledi.
Maden kazalarına değinen Bahçeli, madenlere neşter vurulmasının devamlı ertelendiğini, ilkel çalışma şartlarına ısrarla göz yumulduğunu ve ölümlü kazalara adeta davetiye çıkarıldığını ifade etti. Bahçeli, "İktidara nüfuz etmiş çıkar ittifakı madenlere sadece para kaynağı olarak bakmış, işçi güvenliğini, işçi sağlığını, insan haysiyetine yaraşır çalışma ortamlarını hep göz ardı etmiştir. Ekmeğini kazanmak için yerin yüzlerce metre altına inen işçilerimize zulüm ve kabus gibi şartlar reva görülmüştür. Bugünkü çağda ülkemizdeki çalışma ortamlarına hiçbir vatandaşımız layık değildir" diye konuştu.
AK Parti iktidarında 12 yılda iş güvenliği ve çalışma hayatıyla ilgili yasal ve idari düzenlemeler yapılmasına rağmen madenlerden kötü haber gelmesine engel olunamadığını belirten Bahçeli, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun geçen hafta açıkladığı İş Güvenliği Eylem Paketi'nin yeterli ve ikna edici olmadığını savundu.
Türkiye'de zihniyet değişimi ve dönüşümünün zorunlu olduğunu vurgulayan Bahçeli, şöyle konuştu:
"Başbakan, buraya kadar haklıdır ancak bu değişimi, bu dönüşümü evvela zihniyeti bozuk, zihni karışık AKP gerçekleştirmelidir. Başbakan maden kazalarının ağır faturasından yakayı kurtarmak için kolay yolu bulmuştur. İşçi ve işverenlere sorumluluk yıkılınca temize çıkacağını, birden bire aklanacağını zanneden Başbakan yanılmakta, taşıdığı görevi sakatlamaktadır. Fırat'ın kenarındaki koyundan bile sorumlu olacak kadar sahte duyarlılık gösterileri yapan çürük zihniyetin, Soma ve Ermenek maden facialarında kaçak güreşmesi insaflı bir tutum olmayacaktır. Başbakan, işverenlerin zihniyet dönüşümüne ihtiyacı olduğunu gerçekten düşünüyorsa, önceden ayarlanmış adrese teslim ihaleleri alan yandaş çetelerin kulağını çekmelidir. Ancak bu hesaplaşmanın yapılması, bu dirayet ve cesaretin sergilenmesi vesayet altındaki bir Başbakan'ın harcı olmayıp, kendisine de on gömlek bol gelecektir."
-"Kolomb'un keşfiyle ilgili polemik yapanlar, ekonomik alaboraya eğilmelidir"
Bahçeli, AK Parti hükümetinin ekonomi politikalarının "çuvalladığını" iddia ederek, "Türkiye ekonomisinin neresi istikrarlıdır. Parmakla gösterilen, gıptayla bakılan, borç veren, büyüyen, kalkınan ve istikrar adası olarak yutturulan ülke neresidir?" diye sordu.
İstikrarın belli çevrelerde olduğunu dile getiren Bahçeli, "Hırsızlar istikrarlıdır, soyguncular istikrarlıdır, yankesiciler istikrarlıdır, hainler istikrarlıdır, rüşvetçiler istikrar içinde havuzları doldurmaktadır. Millet malını yiyen ahlaksızlar istikrar ve güven içindedir. Neylersiniz ki vatandaşlarımız ekonomik sefaletin göbeğindedir" dedi.
Resmi işsizlik oranının çift haneye tutunarak yüzde 10,1'e çıktığını, rakamın gerçekte yüzde 20'ye yaklaştığını savunan Bahçeli, şunları söyledi:
"Her dört gencimizden birisinin işsiz kalması dış güçlerin oyunu olarak görülmüyorsa veya devlet içine yuvalanmış gayri meşru yapılanmaların provokasyonu şeklinde yorumlanmıyorsa, kimsenin ağzına alacağı da yoktur. İş aramayıp çalışmaya hazır olanlarla birlikte 5,5 milyonu aşan işsiz, 30 milyon sınırını zorlayan yoksul Türkiye'nin ekonomik felaketinin tek kelimeyle özetidir. ABD'nin keşfiyle ilgili kafa yorup internette dolaşan beşinci sınıf kulaktan dolma bilgilere itibar edenler, zaman bolluğundan canları sıkılıyorsa dizlerini kırıp işsizliğin, yoksulluğun millet varlığında açtığı dipsiz kuyuları keşfe çıkmalıdır. Kolomb'un keşfiyle ilgili polemik yapanlar, ekonomik teslimiyete, ekonomik kaosa, ekonomik alaboraya eğilmelidir. Amerika kıtasını alan almış, satan satmıştır. Marifet, fethin kim tarafından yapıldığını konuşmak değil fethedilene kimin köle gibi bağlandığını itiraf edebilmek, bundan da utanç duymaktır.
Dahası saraya kurulan, hazineye çöreklenen zihniyet, Kristof Kolomb'un hatıralarında Küba kıyılarında bir dağın tepesinde bir caminin varlığından bahsettiğini söylemiştir. 17-25 Aralık akımının lideri burada da durmamış, Kübalı kardeşleriyle konuşacaklarını, o dağın tepesine bugün bir caminin yakışacağını açıklamıştır. Elbette cami Müslümanların manevi görkem ve güzelliği olarak yeryüzünün her tarafına yakışacaktır. Bundan gurur duyarız. Merakımız Erdoğan'ın, hangi açık ve kabahatini kapatmak için böylesi muhterem bir girişimi alet edeceğidir. Şayet konu ibadet ise aziz Peygamberimiz kuralı koymuş ve 'Yeryüzü bana mescit kılındı' buyurarak ibadetin mekanlar üstü olduğuna işaret etmiştir. Yine de Küba'ya tıpkı Çamlıca'dakine benzer şekilde bir cami yapılmasını temenni ediyorum. Atatürk büstüne kucak açan Küba'nın camiye itiraz etmeyeceğini samimiyetle ümit ediyorum. Erdoğan hayır yapmak istiyorsa sevap kazanmak arayışında ise bankadaki milyar dolarlarından bir bölümünü kurulacak 'Küba Cami Yaptırma Derneği'ne bağışlamalı, hiç olmazsa dua almalıdır."
"Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın her sıkıştığında cami, her zorlandığında başörtüsü, her dara düştüğünde imam hatip istismarından medet umduğunu" öne süren Bahçeli, "Çünkü Erdoğan için din ve mukaddesatımız siyasi hedefler için kullanılması mecburi vasıtalardır" dedi.
-"Kaçak ve karanlık sarayın, uçakların, otomobillerin hesabını verin"
Güneşi balçıkla sıvamanın henüz mümkün olmadığını belirten Bahçeli, şöyle konuştu:
"Bakınız, İranlı karanlık simanın özel kuryesi Meclis Soruşturma Komisyonu'nda sahibinin tüm kirli çamaşırlarını dökmüş, üstelik AKP'yi de zımnen ele vermiştir. Bu kurye, Ankara'ya pek çok kez para taşıdığını, bu paraları kime verdiğini hatırlamadığını, ayrıca altın bile getirdiğini ifade etmiştir. Diğer yandan İranlı Zarrap'ın, İsviçre'den yılda bir milyon Avroluk saat aldığı da tescillenmiştir. Koluna 700 bin liralık saati takacak kadar vicdanı kuruyan eski bakanla, İranlının rüşvet ağına düşen diğer bakanlar bu gelişmeler karşısında ne diyecektir? Erdoğan, 17-25 Aralık'ı darbe olarak göstermeyi, Soruşturma Komisyonundaki ifadeleri tezvirat olarak yaftalamayı göze alacak mıdır? Rüşvet ve yolsuzluk yandaş savcı ve hakimler tarafından örtbas edilse de Türk milleti bu rezaleti vicdanında kapatacak mıdır?"
Başbakan Davutoğlu'nun, G-20 zirvesinde 1 Aralık'tan itibaren Türkiye'nin G-20 dönem başkanlığı süresince yolsuzluğa karşı bir strateji oluşturacağını gündeme getirdiğini aktaran Bahçeli, şöyle devam etti:
"Sonuç itibariyle Başbakan'a tavsiyem şunlar olacaktır: G-20 dönem başkanlığı sırasında, yolsuzluk stratejisi oluşturmak yerine gelin ilk önce eline-avucuna düştüğünüz rüşvet ve yolsuzluk çetelerini yargıya teslim edin. 'Yetmez ama evet' diyorsanız, siz de teslim olun. Kaçak ve karanlık sarayın, uçakların, otomobillerin hesabını verin. Villada eritilemeyen soygun hasılatını anlatın. 17-25 Aralık üzerindeki ambargoyu kaldırın, kim neyle suçlanıyor ve kokuşmuşluğun ucu nereye dayanıyorsa devreye girmesi için bağımsız yargının önünü açın. Sayın Davutoğlu, Brisbane'de yolsuzlukla ilgili sözlerinizden dolayı yüzünüze bakarak alaycı bir edayla tebessüm eden devlet veya hükümet başkanlarına hiç mi tesadüf etmediniz? Biz buradan gördük de siz mi görmediniz? Biz buradan sizin halinize ülkemiz adına acıdık da, siz kendinizi ne hallere düşürdüğünüzü hiç mi idrak edemediniz? Sayın Başbakan, hakikaten de bir yolsuzluk stratejisi oluşturmak istiyorsan, önce işe kaynaktan, yani 17-25 Erdoğan'dan başlamalısın ki attığın taş ürküttün kurbağaya değebilsin. Bilesin ki Brisbane'de yolsuzluktan sızlanıp, Ankara'da onaylamak ve bizzat tarafı olmak izah edilemeyecek bir çapsızlık, ne vicdan ne de siyasi ahlak açısından telafisi olmayacak bir küçülme halidir. Kendinizi, içinde debelendiğiniz haram, hurafe ve hıyanet ticaretiyle kandırabilirsiniz, etrafınızı menfaat vaatleriyle uyuşturabilirsiniz. Bu sizin bileceğiniz bir şeydir ama Türk milleti size artık kanmayacak, hele Milliyetçi Hareket Partisi asla inanmayacaktır ve Başbakan'ın yolsuzluk stratejisi oluşturmakla ilgili sözleri sanıyorum hava değişiminden kaynaklı bir bilinç kaybından başka bir şey olmasa gerektir."
- Bedelli askerlik
Bahçeli, bedelli askerlikle ilgili talep, beklenti ve sözlerin tekraren ülke gündemine yerleştiğine işaret ederek askerliğin, yani vatan savunmasının bir bedelinin asla olmadığını vurguladı. Ancak askerlik çağını geçmiş, bir sebeple askerlik görevini ifa edememiş yüz binlerce vatandaşın çağrısına ilgisiz kalmanın belirli kıstaslar dahlinde çok makul olmayacağını ifade eden Bahçeli, MHP'nin bedelli askerlik meselesiyle ilgili görüş ve düşüncelerinin hiç değişmediğini anlattı.
Öncelikle parası olanın bedelli askerlik imkanından yararlanacağı, olmayanın ise dışarıda tutulacağı algısını kırmak ve adaletsizliğin önüne geçmek gerektiğini dile getiren Bahçeli, şunları kaydetti:
"Belirli aralıklarla bedelli konusunun seslendirilmesi, asker alma sistemindeki tıkanıklıkları da göstermektedir. Milli bekamızla ilgili iç-dış tehdit ve tahriklerin sistematik olarak yoğunlaştığı bir dönemde bedelli askerliğin tartışılıyor olması ilave mahsurlara da yol açabilecektir. Bedelli askerlik konusu ele alınırken TSK'nın ikaz, ihtiyaç, imkan ve kapasitesi belirleyici olmalı, vatan savunmasını aksatacak ve riske sokacak manevi ve moral çöküntüye müsamaha gösterilmemelidir.
Askerlik süresi ülkemizin savunma ihtiyaçları göz önünde bulundurularak yeniden belirlenmeli ve hangi meslek, gelir düzeyi veya eğitim seviyesine sahip olunursa olsun bu süre herkes için bağlayıcı olmalıdır. Şehit yakınları ve gazilerimizi incitecek, milli vicdanları sarsacak en ufak bir teklifte bulunmak Türkiye'nin iç huzuruna zarar verebilecektir. Bazı mahsurlarına rağmen, askerlik yaşını geçirmiş vatandaşlarımızın fazlaca birikmesine kayıtsız kalmak da mağduriyetlere kapı aralayabilecektir. Parti olarak, TSK'nın olumlu görüşü alınmadan bedelli askerlikte ısrar etmenin doğru olmayacağı kanaatindeyiz. Bedelli askerlikle ilgili beklentileri de hesaba kattığımızda, meselenin etraflıca değerlendirilmesini, kısa süre içinde uzlaşma ve diyalogla çözüme kavuşturulup gündemden çıkarılmasını elzem görüyoruz. MHP'nin, bedelli askerlik konusu TBMM'ye gelmesi halinde mesafeli durmayacağını muhataplarına bilhassa bildirmek istiyorum."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.