MHP TBMM Grup Toplantısı
MHP Genel Başkan Bahçeli "Davutoğlu’nun Kürtçe öğrenme merakı bir ihtiyacın ürünü olmaktan çok milletimizin arasına nifak sokma çabasının eseridir" dedi.
TBMM (AA) - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Şeklen de olsa Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olan bir şahsın, Türk milletinin gözünün içine baka baka, övüncümüz, kültürel kıvancımız, asırlar içinde zenginleşerek bugünlere vasıl olmuş Türkçe’ye rakip çıkarma aymazlığı siyasi ön alma değil, tamı tamamına siyasi cinayettir" dedi.
Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun partisinin Diyarbakır ve Batman kongrelerinde skandal sözlere imza attığını "PKK’ya şirinlik yapacağım derken milli haysiyet ve mahşeri vicdanla bir kez daha ters düştüğünü" savundu.
"Davutoğlu ne konuştuğundan, ağzından çıkanın nerelere varacağından ya habersizdir, ya da yıllarca gizli ve potansiyel bir bölücü olduğunu özenle saklamayı başarmıştır" ifadesini kullanan Bahçeli, şunları söyledi:
"Başbakan Diyarbakır’da 'güzel Türkçemizi güzel Kürtçemizle kardeş kılmaya geldik' diyecek kadar bayağılaşmış ve fikren şarampole uçmuştur. Arkasından gazetecilere verdiği mülakatta 'güzel Kürtçemizi öğrenmek isterim, eve bir gramer kitabı aldım' diyerek şuursuzluk yolculuğunu sürdürmüştür. Evine ne alacağı, neyi okuyup öğreneceği Başbakan'ın bileceği bir şeydir. Başbakan isterse Polinezyalıların dilini de öğrenebilir, Ant Dağlarında kullanılan şiveyle de konuşabilir, elbette bu kendi meselesidir, bize başarılar dilemek düşecektir. Fakat, şeklen de olsa Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olan bir şahsın, Türk milletinin gözünün içine baka baka, övüncümüz, kültürel kıvancımız, asırlar içinde zenginleşerek bugünlere vasıl olmuş Türkçe’ye rakip çıkarma aymazlığı siyasi ön alma değil, tamı tamamına siyasi cinayettir.
Camiye gidince namaz kılan, Kilise'yi görünce mum yakan Davutoğlu’nun kırdığı pot bini aşmış, yediği herze kırkı geçmiştir. Davutoğlu'nun, Türkçe'yle Kürtçe’yi iki eşit kefeye koyması, bunu da süsleyip püslemesi nadir görülecek bir ruhsuzluk, ender rastlanacak yozlaşma halidir. Bizim kimsenin ana dilinde gözümüz yoktur, buna yönelik söyleyecek bir sözümüz de olmayacaktır. Kim olursa olsun anasının diliyle duyacak, onunla konuşacaktır. Bu herkesin en tabii insan hakkıdır. Buna hürmet ve riayet ederiz. Ancak Türk milletinin dili Türkçe'dir ve bu gerçek değişmeyecek, değiştirmeye de kimsenin gücü yetmeyecektir. Davutoğlu'nun Kürtçe öğrenme merakı bir ihtiyacın ürünü olmaktan çok milletimizin arasına nifak sokma çabasının eseridir. Kürt kökenli kardeşlerimin ana diline önem veriyor, kullanmalarının önünde engel görmüyoruz. Bu tartışmasızdır. Ne var ki, Türkçe'nin karşısına mahalli düzeyde bir dilin çıkarılmasını milli birlik ve bütünlük açısından sakıncalı buluyor, yıkıcı olarak değerlendiriyoruz.
Davutoğlu, doğduğu ve büyüdüğü topraklara mühür vuran ve rahmet, minnetle andığımız Karamanoğlu Mehmet Bey'in kemiklerini sızlatmış, Türkçe'nin kanına girmiştir. Osmaniye'de Ahmet Sani olduğunu anımsayan, Diyarbakır'da serok Ahmet olmayı yüzünde gülücükler açarak benimseyen Davutoğlu, gerçekte kimdir, kimlerdendir? Başbakan saraya zimmetlenmiş, mizaç ve meşrebini saraya göre sabitlemişse, kendisine diyeceğim şudur: Sayın Davutoğlu, inanma dostuna, saman doldurur postuna."
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "AK Parti’nin yardım ve yataklığıyla Kobani’yi ele geçiren PKK-PYD’yi sanıyorum ilk kutlayan Davutoğlu'dur. Kandil'i selamlamakla Kobani'yi selamlamak arasında hiçbir fark yoktur" dedi.
Bahçeli, AK Parti iktidarının, çiftçiyi yalnızlığa terk ettiğini, acımasızca unuttuğunu, yoksulluğun ve sefaletin kilerine kapattığını savundu.
Huzursuzluk, geçim darlığı, gelir yetersizliği, devasa sorunlar, borç yükünün her köylüye sindiğini ve sirayet ettiğini belirten Bahçeli, "AKP, çiftçiyi yüz üstü bırakmıştır, yüz çevirmiştir" dedi.
Bahçeli, "Halep yolunda deve izi arayanlar, denize düşüp de yosundan medet uman safdiller, Afrika’da kahramanlık pozu verip millet kesesinden cömertlik yapan uyanıklar, Avrupalıları Türkiye’ye çalışmak için davet eden aklı evveller, size diyorum, size sesleniyorum; akara kokara değil, çuvala girene bakın. Çiftçimizin perişanlığına cesaretiniz varsa odaklanın" diye konuştu.
Bahçeli, millete gelince yok diyen, başka coğrafyalara gelince israfın dibini boylayan; çiftçi isteyince azarlayan, Suriyeli sığınmacılara milyar doları harcayan bu iktidarın yatacak yeri, kaçacak deliği olmadığını savundu.
- "Dikimi sökülmüş yama gibi..."-
"AK Parti’nin yardım ve yataklığıyla Kobani’yi ele geçiren PKK-PYD’yi sanıyorum ilk kutlayan Davutoğlu'dur" diyen Bahçeli, Kandil'i selamlamakla Kobani'yi selamlamak arasında hiçbir fark olmadığını savundu. Bahçeli, "Davutoğlu dikişi atmış yara gibi, dikimi sökülmüş yama gibidir" ifadesini kullandı.
"Başbakan selamladıklarıyla özlem gidermek, helalleşip muhabbet etmek istiyorsa, Kandil’in yolu kendisine açık, Kobani ise çok yakındır" diye konuşan Bahçeli, şunları ifade etti:
"Davutoğlu saraydaki Bakanlar Kurulu toplantısından sonra iyice yoldan çıkmış, ayarı bozulmuştur. İki cambazın bir ipte oynamayacağını öğreten Erdoğan, Davutoğlu’nu hallaç pamuğu gibi atmış ve ruhunun şifreleriyle oynamıştır.
Ayrıca Başbakan Diyarbakır’da çok ciddi bir iddiada bulunmuştur ve Türk bayrağında bulunan hilal ile ayı kaldırmak için birilerinin teşebbüste bulunduğunu açıklamıştır. Başbakan bu namertliğe kimlerin tevessül ettiğini, kimlerin bu tezgahta yer aldığını netliğe kavuşturmalıdır. Eğer bu iddiası açıkta kalırsa kendisi müfteri olarak anılacak, provokatör olarak adlandırılacaktır.
Anlaşılan, çözülme süreciyle birlikte, AKP Hükümeti, Doğu ve Güneydoğu’da asayiş hizmetlerini yazılı olmayan bir mutabakatla PKK’ya devretmiştir. AKP, devleti geri çekmekte, boşalttığı alanı hainlere bırakmaktadır. Cizre’de PKK’lı hainlerle uğraşmak yerine, polislerle mücadele eden, paralel ezberiyle emniyeti baskılayan ve elini kolunu bağlayan Hükümet, alenen suç işlemekte, vatana ihanet etmektedir."
-"Millet vicdanında mahkum oldular"-
Dört eski Bakanla ilgili yapılan Yüce Divan oylamasında "AKP'nin hırsızlığı onayladığını, rüşvetçilere can simidi uzattığını" öne süren Bahçeli, sonuç ne olursa olsun, eski bakanların aklanmadığını, bilakis millet vicdanında mahkum olduklarını savundu.
17 Aralık savcısının bazı gazetelere verdiği beyanatlarla "Sarayda oturan zata kadar uzanan rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasının niçin bu kadar rahatsızlık yarattığının daha da berraklaştığını" ifade eden Bahçeli, "Başbakan ile Cumhurbaşkanı arasında Yüce Divan konusunda anlaşmazlık çıktığı iyice ortaya çıkmıştır. Şayet Yüce Divan yolu açılırsa, kirli çamaşırların saçılacağını söyleyen rüşvet faili bakanlara, 'saçılırsa saçılsın' diyerek rest çeken Davutoğlu, Erdoğan devreye girince çark etmek zorunda kalmıştır" dedi.
"17-25 Aralık'ın göbeğinde Recep Tayyip Erdoğan'ın olduğu savcının ifşaatıyla açıklık kazanmıştır" ifadesini kullanan Bahçeli, "Erdoğan tüm yolların kendisine çıkacağını bildiği için Meclis’teki AKP’li milletvekillerine ipotek koymuştur. Eski bakanların adaletin karşısına çıkmaları halinde, kendisinin ve oğlunun yakayı ele vereceğinden korkmuştur" görüşlerini öne sürdü. Bahçeli, şunları kaydetti:
"Demek ki, Davutoğlu Erdoğan'a karşı tertip içine girmiş, görünüşte Brütüs'lüğe özenmiş, fakat hevesi kursağında kalmıştır. Başbakan bunu adalete bağlılığından yapmışsa kendisini kutlarız, çekinmemesini, sağlam durmasını tavsiye ederiz. Eğer siyasi hırs ve ikbal uğruna Erdoğan'ı ters köşeye yatırmayı aklından geçirmişse, yine de vazgeçmemesini, teslim olmamasını, aldığı darbeleri telafi edeceğini kendisine hatırlatırız. Hırsız evin içindeyse, kilit yararsız ve nafiledir.
17-25 Aralık'ın kara kutusu bize göre kaçak ve karanlık saraydadır. Bu kara kutu açılmadan adalet yerini bulmayacak, 17-25 Aralık defteri kapanmayacaktır. Dört eski bakanın Yüce Divan’a gönderilmesi yönünde oy kullan AKP’nin değerli milletvekilleri; ayetlerle alay eden, rüşvet aldığı 700 bin liralık saati koluna takmaktan utanmayan, İranlı kaçakçının emrine giren eski bakanları gönüllerinden çıkarmışlardır.
17-25 Aralık'ı darbe teşebbüsü, algı operasyonu, psikolojik hareket gibi akıl almaz şekilde kirletmeye kalkışanların millet nezdinde karşılıkları yoktur, olmayacaktır. Rüşvet ve Yolsuzluk operasyonu yarım kalmış, amacına ulaşamamıştır. Allah’ın izniyle 7 Haziran sonrası bu hukuki süreç yeniden başlatılacak, boğazından haram lokma geçen kim varsa burnundan fitil fitil getirilecektir."
-"Bu soruyu nasıl soruyorsunuz?"-
Bahçeli, toplantının ardından gazetecilerin, yurt dışındaki cemaat okullarının kapatılmasına yönelik tartışmalarla ilgili sorusu üzerine, "Siyasi iktidar bir husumet zehiri içmiş her tarafta bir yere bu zehiri akıtmakla meşguldür. Söylenecek söz yoktur, yapması da doğru değildir" dedi.
Bir gazetecinin, "AK Parti Düzce Milletvekili İbrahim Korkmaz basın toplantısında size yönelik ağır ithamlarda bulundu" sözlerine Bahçeli, "Muhatabımız değildir. Bu soruyu nasıl soruyorsunuz? Onu adam yerine mi koyuyorsun sen?" karşılığını verdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.