Mevlid Gecesini Yücelten Husus
Hiç şüphe yok ki vakitler aslında birbirine eşittir. Bir vakit diğer bir vakitten kendiliğinden üstün olamaz. Öyleyse bir vaktin diğer vakitlerden daha şerefli ve faziletli olması mutlaka o vakitte meydana gelen bir yüce işten ve mübarek bir olaydan kaynaklanmaktadır. Zaman ve mekanlar kendilerinde meydana gelen büyük ve önemli olaylarla değer kazanırlar. Mevlid Gecesini, bu derece yücelten husus: Alemlere büyük bir rahmet, olarak gönderilen Resûlullah (S.A.V.) Efendimizin doğduğu gecenin yıldönümü olmasıdır.
Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin Doğumu, İnsanlık Tarihinin En Önemli Olayıdır.
Hiç şüphe yok ki sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimizin doğumu, beşeriyetin saadeti açısından, insanlık tarihinin en önemli olayıdır. İnsanı insana kul eden zincirleri kırmak, insanlar arasında adaletin gerçekleşmesi için konulan ilahi değerleri insanlığa ulaştırmak ve dünyayı barış, huzur ve esenlik yurdu haline getirmek için, ALLAH Teâlâ?nın gönderdiği peygamberler halkasının sonuncusu Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimizin doğumu, sıradan bir olay değildir.
Çünkü bu kutlu doğum, dünyada birçok değişim ve gelişmelerin yaşanmasına vesile olmuştur. İnsanlığı içine düştüğü sapıklık ve cehalet karanlığından aydınlığa çıkarmakla ve onlara hidayet ve gerçek saadet yolunu gösteren son ilahî kitap Kur?an-ı Kerîm?i tebliğ etmekle görevli, bütün alemlere rahmet olan son peygamber Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimizin doğumundan daha önemli bir olay düşünülebilir mi?
ALLAH Teâlâ?nın dünyayı esenlik ve barış yurdu haline getirmek ve insanlar arasında adaletin gerçekleşmesi için koyduğu ilahi değerleri, insanlığa ulaştırmak için görevlendirdiği peygamberler halkasının son zinciri Hz.Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimizin doğumu, birçok değişim ve gelişmenin habercisi olmuştur. Bilindiği üzere insani değerler açısından trajedilerin yaşandığı bir zaman diliminde, Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimiz aracılığı ile bütün insanlığa sunulmuş olan ilahi hakikatler, Müslümanların tarihinde olduğu kadar insanlık tarihinin akışında da köklü değişikliklere vesile olmuştur.
Bu sebeple sevgili Peygamberimiz Hz.Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimizin doğum yıldönümü olan bu gecenin, Mü?minler açısından önemi çok büyüktür. Bu mübarek gece her yıl, İslâm dünyasının dört bir tarafında derin bir huşu ve hürmet ile karşılanır ve uğurlanır. İslâm aleminin saadet ve selâmeti, Mü?minlerin mağfiret-i ilâhiyyeye nail olmaları için bu mübarek gecede milyonlarca Müslümanın elleri semaya açılır. Mü?minler, içtenlikle ALLAH Teâlâ?ya yönelirler, affedilme ümitleri canlanır ve Cenab-ı Hak?tan feyizi, rahmeti ve affedilmeyi büyük bir heyecanla cân ü gönülden arzu ederler.
Camilerimiz, mescidlerimiz bu gece, sabaha kadar üstlerine gökten yağan nurlar ile, kendilerini dolduran Müslümanlardan taşan nurlar arasında parıldar durur. Bu gecede camilerimizi kubbelerine kadar dolduran dualar bütün bir yıl ümmet-i Muhammed üzerinde ilahî bir rahmet olur. Bu gece, camilerimizde, mescidlerimizde tan ağarıncaya kadar Kur?an-ı Kerîm okunur, dinlenir, namaz kılınmak ve dua-niyaz yapılmak suretiyle ihya edilir. Bu mübarek gecenin hepimiz ve bütün İslâm alemi için maddî ve manevî hayırlara bereketlere ve afv ü mağfirete nail olmamıza vesile olmasını Cenab-ı Hakk?dan duâ ve niyaz ederiz. Ve bilhassa idrak ettiğimiz bu mübarek gecenin; çağın getirdiği sıkıntılarla bunalan ruhlara, manevi hayatın ihmaliyle daralan kalplere, ümütsüz, karamsar, günleri gafletle geçen kimselere gerçek manada maddi ve manevi bir kandil olması için dua ve niyaz ediyoruz.
Büyük bir coşku ile manevi havasını teneffüs ettiğimiz bu mübarek gecede; ALLAH Teâlâ?ya açılan ellerin, bağlanan gönüllerin ve yalvaran dillerin boş dönmeyeceği, yapacağımız duaların Rabbimizce kabul edileceği inancı ve ümidini taşımaktayız. Bu inanç ve ümitle, kendimiz, ana-babamız, yakınlarımız, ülkemiz, milletimiz, bütün kardeşlerimiz ve tüm insanlığın mutluluk ve barışı için dua etmeyi unutmayalım. Gönüllerimizi saran bir huzurla ALLAH Teâlâ?ya karşı şükran borcumuzu; nefsimize, ailemize, komşularımıza karşı vazifelerimizi hatırlayalım. Müslüman olarak kendimizi nefis muhasebesine tabi tutalım. Eğer görev ve sorumluluklarımızda kusur ve ihmallerimiz varsa, bu gece yapacağımız değerlendirme ile bunları telafi yönüne gidelim. Bu mübarek geceyi imanlı şairimiz merhum M. Âkif Ersoy ne güzel dile getiriyor:
MEVLİD-İ NEBİ
Ne lâhûtî geceymişsin ki teksin sermediyyette;
Meşîmenden doğan ferdâya hayrânım, ne ferdâdır!
Işık nâmıyle vicdanlarda ondan başka bir şey yok;
O bir sönsün, hayât artık müebbed leyl-i yeldâdır
Perîşan sözlerimden bıkma, hoş gör, yâ Resûlellah,
Kulun şeydâdır amma, açtığın, vâdîde şeydâdır! *
(*) Bak. Safahat, sayfa: 458. Kısaca sadeleştirilerek nesre çevrilmiş hali:
?Hz.Peygamber (S.A.V.) efendimizin doğumu?
Ne ilâhî geceymişsin ki sonsuzlukta eşin yoktur. Senin rahminden doğan yarınlar ne müthiş yarınlardır, hayranım ona! İç dünyamızı ondan başkası aydınlatamıyor. O bir sönecek olsa, hayat uzun bir geceden ibaret kalır. Ey ALLAH?ın Resûlü, perişan sözlerimden bıkma, hoş gör beni. Senin açtığın nurlu yola olan sevgisi, bu köleni deli divane edip kendini bilmez hale getirdi!
***
Mevlid gecesi
Ocak 2014 Pazar gününü, 13 Ocak 2014 Pazartesi gününe bağlayan gece Rebiulevvel ayının 12. Gecesi olup Mevlid Gecesidir. İnsanlığa hem dünyasını hem de ahiretini anlatmak, onlara kılavuzluk ve mihmandarlık yaparak yollarını aydınlatmak üzere bir şahit, müjdeleyici, uyarıcı ve ışıklar saçan bir kandil olarak seçilmiş ve vazifelendirilmiş olan sevgili Peygamberimiz, Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimizin dünyaya teşriflerinin, 1488. yıl dönümünü idrak etmenin sevincini, huzur ve mutluluğunu yaşıyoruz.
Mevlid kandilini umre ile ihya etmek maksadıyla Mekke-i Mükerreme?deyiz. Hepinizi bu kutsal iklimden, bu manevî atmosferden heyecanla ve dualarla selamlıyorum: Esselamü aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtüh. Bana şu telefonla ulaşabilir ve dualarımıza katılabilirsiniz:
00966 550 489 527
İnsanlığın dirilişinde, karanlıktan aydınlığa çıkışında ve katılaşmış kalplerin yumuşamasında çok önemli bir yere sahip olan, böyle şerefli ve mübarek bir gün vesilesiyle bütün Müslümanları tebrik ediyor, kalplerindeki mevcut Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin sevgisinin daha da çoğalmasını, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin sevgisinin bütün gönüllere sirayet etmesini ve kök salmasını ALLAH Teâlâ?dan niyaz ediyorum.
Kudsiyetiyle gönüllerimize feyiz ve bereket bahşeden Mevlid kandilini tekrar idrak etmenin sevinç ve mutluluğunu yaşamaktayız. Yüce Rabbimize sonsuz şükürler ve hamd ü senalar olsun. Mevlid Kandili Müslümanların, sınırsız af ve merhamet sahibi olan ALLAH Teâlâ?ya sığınarak günahlardan arındıkları, ilahi lütuf ve bereketlere eriştikleri müstesna zaman dilimlerinden birisidir.
Mevlid Gecesi, bütün İslâm âleminin mukaddes kabul edip ihya ettiği en mübarek gecelerden biridir. Yüce Yaratıcının insanlığa gönderdiği en son rahmet elçisi, İlahi vahyin son ve tamamlayıcı halkası Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimizin ALLAH Teâlâ?dan getirdiği ilahi daveti, mesajları anlamak, sünnetini ve O?nun bu doğrultuda ortaya koyduğu örnek ahlâkı özümsemek, O?na duyulan derin sevgiyi gönüllerden sözlere ve toplumsal bilince aktarmak amacıyla asırlardır Müslümanlar O?nun dünyaya gelişini Mevlid Kandili olarak kutlamaktadır.
Her Peygamberin ümmeti, kendi Peygamberinin doğum gününü bayram yapmıştır. Hz. Muhammed (S.A.V.) efendimizin doğum günü de, Müslümanların bayramıdır. Hz. Peygamber (S.A.V.) efendimiz nübüvvetten sonra, her yıl, bu geceye önem verirdi. Bu gecede, Eshabı Kiram, bir yere toplanıp, Hz. Peygamber (S.A.V.) efendimizin doğum öncesi ve sonrası mucizelerini okurlar, anlatırlardı. Bunun için dünyanın her tarafındaki Müslümanlar, her sene, bu geceyi, mevlid kandili olarak kutlayarak, her yerde ?Mevlid kasideleri? okunarak Resûlullah (S.A.V.) efendimiz hatırlatılmaktadır.
1989 yılından beri de, 20 Nisan?ı içine alan hafta, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı tarafından müştereken düzenlenen ?Kutlu Doğum Haftası? adı altında değişik programlar ile kutlanmaktadır. Geniş bilgi için: Dini Meselelerimiz, 3. Cild, ?Kutlu Doğum Haftası? konu başlığına bakınız.
***
Mevlid Kandili 3
İşte bu yüzden bu Mevlid gecesi, Müslümanların büyük bir heyecan ve sevinç içerisinde ihya ettikleri çok aziz bir gecedir. Evet on beş asır evvel böyle bir gecede kainatın en büyük hadisesi vukua gelmişti. Bu mübarek gecenin sabahında güneş ufuktan doğmadan, karanlıklar içinde bunalan beşerin hayat ufkunda ilahi bir nur doğdu. Bu gecenin sabahı gerçekten feyizli bir sabahtı; insanlık için yepyeni bir gün doğmuş, nurlu bir devir açılmıştı. Gönülleri karartan küfür ve zulüm kalkacak, şirk sönecek ve Hz. İbrahim (A.S.)ın inandığı tevhid akidesi yeniden canlanacaktı. İnsanlar cehaletten ve esaretten kurtulacak, ilme ve hürriyete kavuşacaktı. Kadın bir ticaret metaı olmaktan çıkacak, cemiyet içindeki itibarlı yerini alacaktı. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin doğumu ile; insanlık ruhuna çöken kabus son bulmuş, insanoğlu, yaratılışındaki manayı anlamıştır. O?nun doğumu ile, çocuğunu diri diri toprağa gömen, karısını değersiz bir eşya gibi çarşı ve pazarlarda, kumar masalarında satan zihniyet yıkılmış, yerini insan hayatına, kadınlık şeref ve haysiyetine saygı almıştır. O?nun doğumu ile, yaptıkları putlara tapan ve şirkten doğan düşmanlıkla birbirini boğazlayan insanoğlunun ızdırabı dinmiş, ruhlara tevhid akidesi, İslâm kardeşliği yerleşmiştir. O?nun doğumu ile, şirk, zulüm, istibdat, keyfilik ve derebeylik namına dikilen kaleler, yıkılmış, yüzyıllar boyu hiç sönmeyen sapıklık ateşi sönmüştür. Tevhid akidesinin sembolü olan Kabe?yi dolduran yüzlerce put yerle bir olmuş, şirkin sultası kökünden sarsılmıştır. Bütün dünya nizamının bozuk olduğu, en büyük puthanelerin yapıldığı, ALLAH Teâlâ?ya ibadet yerine putlara tapıldığı, yağmacılık âleminin baş döndürücü bir şekilde gelişip tezahür ettiği, kısa bir ifade ile insanlık şeref ve haysiyetinin katledildiği, koyu bir cehalet devrinde alemlerin medarı iftiharı, peygamberler kafilesinin serdarı Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimizin nuru, gün doğmadan bütün dünyayı aydınlığa kavuşturduğu gecedir. Bu muazzam meş?ale; ağaçları ve taşları secdeye getirdi, putları devirdi, küfür saraylarını yıktı, paslı sinelerin, puslu fikirlerin ilâcı, iman edenlerin baş tacı oldu. Binaenaleyh iyi düşünülürse, Mevlid gecesinin ne kadar büyük ve derin bir sevinç ve saadetle ihya edilmesinin gerektiği kolayca anlaşılacaktır. Çünkü böyle mukaddes bir peygambere nail olan Müslümanların, bunun minnet ve şükranını bütün varlıkları ile eda etmeleri ve bu nailiyetin şerefine yakışır bir idrak içinde peygamberlerinin doğuşunu ihya etmeleri icab eder. O gece ki, cehalet ve zulmet bulutlarının, nur u Muhammediyle dağıldığı gecedir. O gece ki; körü körüne, cehalet, sefalet, vahşet ve atalet girdaplarında boğulan insanların hürriyet ve ebedî saadete ermeye başladığı gecedir. O gece ki; yırtıcı hayvanlara dahi, rahmet okutacak kadar, merhametsizlikte ileri gitmiş olan insanların kalblerine, şefkat ve merhamet hislerinin dolduğu, ALLAH Teâlâ?nın, insanoğluna bahşettiği büyük nimetlerden biri olan, kız çocuklarının, diri diri toprağa gömülmekten kurtulduğu gecedir. O gece ki; zirveye ulaşmış her türlü vahşet ve dalâletin, sapıklığın sona erdiği gecedir. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin hayatını ve insanlık tarihinde yaptığı büyük inkılabı daha iyi kavrayabilmek için, o zamanki Arabistan?ın durumunu ve Araplar?ın yaşayış biçimlerini bilmekte fayda vardır. O doğmadan önce Araplar, kabileler halinde yaşıyorlardı. Her kabile, diğerlerinden ayrı bir devlet gibiydi. Genellikle çöllerde yaşayan Araplar, çadır ve göçebe hayatı sürüyorlardı. Şehir hayatı yok gibiydi. En önemli şehirleri Mekke, Yesrib (Medine) ve Taif?ti. Mekke-i Mükerreme?de Kureyş, Taif?te Sakif, Yesrib?te ise Kaynuka Oğuları, Nadir Oğulları ve Kurayza Oğulları olmak üzere üç Yahudi kabilesi oturuyordu. Kabileler savaşılması, kan dökülmesi haram olan Muharrem, Receb, Zilkade ve Zilhicce ayları hariç devamlı birbirleriyle savaş halinde idiler. Arapların çoğu putperestti. Yaptıkları heykellere tapıyorlardı. Mekke-i Mükerreme?de Kabe ve civarına 360 kadar put yerleştirmişlerdi. Her kabilenin kendine özel bir putu, bu putların her birinin özel bir ziyaret günü vardı. Yılın her gününde putlarını ziyaret etmeye gelenlerle dolup taşan Mekke, hem putperestliğin merkezi, hem de ticaret merkezi haline gelmişti. Putperestlerden başka Arabistan?da Musevi, Hristiyan, Mecusi, ve Sâbiî dinlerine mensup insanlar da yaşamaktaydı. Çok az sayıda, Hz. İbrahim (A.S.)ın tebliğinden o devre ulaşan dinî esasları benimsemiş tek tanrı inancında olan ?hanif?ler vardı. İçki, kumar, vurgunculuk, hırsızlık önlenemez bir hale gelmişti. Yetimlerin, dulların, acizlerin hakları gasp edilmekteydi. Geçindirememe bahanesiyle çocukları öldürmek adet gibiydi. Kız çocuğu doğurmak, yüz karası sayılır, kız çocukları diri diri toprağa gömülür veya ellerinden tutulup su kuyularına atılırdı. Kadınlar ise bir eşya gibi muamele görürdü. Dinî buhran, içtimaî, ahlakî buhranlardan daha az ve önemsiz değildi. Herşeyi inkar eden itikatsızlıklar, tuhaf tuhaf akideler, hurafeler, putperestlikler almış yürümüştü. İslâmiyetin doğuşu sırasında yalnızca Arabistan değil, bütün dünya insanları zulüm, sefâlet ve cehâlet içindeydi. Binbir türlü sıkıntılarla bunalmış olan insanlık artık bir kurtarıcı beklemekteydi. Kur?an-ı Kerîm bu dönemi şöyle anlatmaktadır:?İnsanların kendi elleriyle kazandığı şeyler, kendi elleriyle işledikleri kötülükler yüzünden fitne-fesat karada ve denizde yayıldı, her tarafı kapladı.? Rum sûresi:41
MEHMET TALÜ
Milli Gazete
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.