Meral Akşener'den karar sonrası açıklama
Eski MHP Milletvekili Meral Akşener, "Hukuku eğerek bükerek bazı kararlar alınır ama burada yapılan güçlünün hukukunun devreye girdiği adımlar her zaman dönüp dolaşıp, tecrübelerime göre her seferinde o güçlü zayıf olduğu zaman onu vurmuştur" dedi.
Meral Akşener, Ankara 2. İcra Hakimliği’nin MHP’nin olağanüstü Kutrultay’ı hakkında verdiği kararı değerlendirdi. Akşener, “Önemli bir kaosun ortadan kalktığı bir karar olmuştur. ‘Ankara’da hakimler var’ dedirten bir karar olmuştur. Dolayısıyla hukuk herkese lazımdır. Hukuku eğerek bükerek bazı kararlar alınır ama burada yapılan güçlünün hukukunun devreye girdiği adımlar her zaman dönüp dolaşıp, tecrübelerime göre her seferinde o güçlü zayıf olduğu zaman onu vurmuştur” şeklide konuştu.
Alınan kararla önemli bir kaosun ortadan kaktığını ifade eden Akşener, “Bir mahkeme kararı ile bugün düne kadar geçerli olan icra kararı, ortadan kaldırılmış oldu. Bu mahkeme kararını okuduğumuz zaman, Gemerek’ten gelen tedbir alınmasına dair ve icraya konulan o kararın hukuksuz olduğunu da içinde yer aldığı bir gerekçe ile karar verildi. Bizim 15 Mayıs 2016 tarihinde yapacağımız olağanüstü kurultayımızla ilgili herhangi bir engel kalmadı. Şu andan itibaren kurultay çalışmalarımızı bıraktığımız yerden devam edeceğiz. Önemli bir kaosun ortadan kalktığı bir karar olmuştur. ‘Ankara’da hakimler var’ dedirten bir karar olmuştur” ifadelerini kaydetti.
Ülkücü hareketin demokrasi anlayışına uygun olmayan uygulamaların yapıldığını ifade eden Akşener, “Bizim yaptığımız sadece şu, 548 delege, demiştir ki ; ‘1Kasım sonuçlarından memnun değiliz. Bunun tartışılması lazım. Bu sonuç MHP’nin hak ettiği bir sonuç değildir.’ En azından bunu tartışacağımız, istişare edebileceğimiz bir olağan üstü kurultay talebini ilettik. Bu bir demokratik haktır. Bu hakkın kullanımı gidin delegeden imza alın denildi. Arkasından 548 delege imza verdi. Götürüldü. ‘Lütfen bunu yerine getirin’ diye. Delege sayısının ortalamasını bin 200 kabul edersek 548 ne demektir? Neredeyse yarısı. Dolayısıyla bu sayıda 249 yerine 548 imza almışsınız ve teslim etmişsiniz. Denilmiş ki; ‘İsterseniz bin 100 delegenin imzasını alın yok hükmündedir.’ Her şeyden evvel hakkaniyete uygun mudur? Kardeşlik hukukuna uygun mudur? Ülkücü iradenin demokrasi anlayışına uygun mudur? ‘Milliyetçi, ülkücü hareket demokrasiyi kalbinde taşıyan bir harekettir’ diyen bu hareketin mensuplarına uygun mudur” diye konuştu.
Akşener, usule uygun olmayan yerlerden kararlan alındığını savunarak, “Gemerek, Tosya gibi usule hiç uygun olmayan yerlere gidilip kararlar alındı. Ben hukukçu değilim ama hukuki olarak çok değişik hukuk adamlarından aldığımız görüşeler normal şartlarda böyle bir kararın doğru olmadığı hukuken doğru olmadığına rağmen, bunu bizim yok hükmünde kabul etmemiz lazımken, bu kaotik ortama biz de bir ekleme yapmayalım diye sonuç itibari ile yasal bir yolu kullanarak müracaat ettik” değerlendirmesinde bulundu.
“Hukuku bir süngü haline getirerek bir yere gelirsiniz ama o süngünün ucunda oturamazsınız” diyen Akşener şunları kaydetti:
“Ben genel olarak küçük küçük, somut adımlarla yürümeyi tercih ederim. Biz pek çok yanlışlığa pek çok hukuksuzluğa göğüs gerdik. Sadece ülkücüler birbirinin öz kardeşidir. Rahmetli başbuğumuzun düsturuna uyanmak için ülkücüler arasında herhangi bir niza çıkmasını engellemek için. Kardeşlik hukukunun zedelenmemesini sağlamak için. Hiç beklemediğim ağızlardan hiç beklemediğim iğrençlikte, terbiyesizlikte, edepsizlikte isnap ve itiraflarla karşılaşmama rağmen cevap vermedim yok hükmünde görmemezlikten geldim. Bütün bunların amacı şuydu. Bizim inancımız 1 Kasım seçimlerinde aldığı sonucu kendisine uygun görmeyen, potansiyeline uygun görmeyen hak etmediğini düşünen ve MHP’nin ilk seçimlerde iktidar olacağına inanan insanlar olarak Türkiye’yi yönetmeye talip, bizlerin ülkemizin içinde bulunduğu bu çekişmeleri kaotik herkesin birbirine saygısız bir dille konuştuğu bu ortamda mümkün olduğunca ülkemizin huzura ihtiyacı olduğunu bilerek, saygı diline ihtiyacı olduğunu bilerek ve hukukla ilgili olarak mümkün olduğunca pek çok yanlış olan davranış biçimlerine rağmen hukukun saygınlığını, yargıçların saygınlığını korumak kendi görevimiz gibiymiş gibi hissederek azami dikkat etik. Milletin yargıya güveni yüzde 24’e düştü. Biz de bu yüzde 24’e katkıda bulunmamak için azami dikkat ettik.”
İHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.