Mehmet Yürekli: Adana’nın Milli Kutbundan mısın Batıcı Kutbundan mı?
Adana’nın Milli Kutbundan mısın Batıcı Kutbundan mı?
Adana ilk İslam şehirlerindendir. Asr-ı Saadet (Hicri 16, M. 638) döneminde, Hz.Ömer (r.a.) zamanında Darülislam’a dahil olan Adana, Emeviler, Abbasiler, Memlüklüler, Selçuklular ve Osmanlılar dönemlerinde İslam şehri olarak tarihi pozisyonunu sağlamlaştırmıştır..
İslam milletinin, İskenderiye, Kudüs, Hatay, Tarsus ve Urfa gibi Hristiyanların kutsal şehirlerini fethinden sonra; Türklerin Malazgirt Zaferi’nden itibaren Anadolu’daki Ermenilerin sıklıkla yardım istediği Papalık, Birinci Haçlı Seferleri sırasında yerel destek sağlamak için Çukurova’da geçici olarak Ermeni Krallığı kurmuştu. Ramazanoğlu Beyliği’yle tekrar İslam şehri olma kimliğini kazanan Adana günümüze kadar bu özelliğini korumuştur.
Ne var ki Adana’da tarihi olarak Hilal ve Haç olmak üzere iki kutup yerleşe gelmiştir. Hatay, Tarsus ve Adana’yı Hristiyan toprağı gören Haçlı zihniyetinin bir kalıntısı olarak Batıcı yaklaşım, Tanzimat sonrasında Ermeniler üzerinden yer tutmuş ve ağırlığı artarak günümüze kadar güçlü bir şekilde gelmiştir.
ABD ve Batılı devletlerin Türkiye’yi Bizanslaştırma ve kutsal toprakları Müslümanlardan kurtarma politikalarında, Hristiyanlığın kutsal toprakları olarak Çukurova (Hatay, Tarsus ve Adana) ve Urfa’ya dönük hesaplar belirleyici olmaktadır.. Emperyalizmin Çukurova’ya dönük baskı yoğunluğu, İncirlik’te açık bir şekilde hissedilmiştir.
Osmanlı’dan Cumhuriyet’e süre gelen Adana’daki Batıcılık ile mücadele hattında muhteva ve şekil kazanan milli anlayış, Anadolu şehirlerini Darülislam’ın parçası görmektedir.
Dolayısıyla İslam milletiyle kader birliğini ve mensubu olduğu Buhara damarını korumaya çalışan milli kutup ile Batı ile kader birliğini savunan Ermenilerin temsil ettiği, işbirlikçi ve kozmopolitlerin de katıldığı Batıcı kutup arasındaki iki asırlık mücadele şiddetli bir şekilde günümüzde de gerçekleşmektedir..
Batı zihniyeti, “Yunan düşüncesi, Roma hukuku ve Hristiyan ahlakı” saç ayağı üzerine oturur. Modernleşme olarak sürdürdüğü kültür istilasını kapitalizmin (liberalizm, neoliberalizm) desteği ile sürdürmektedir..
Ramazanoğullarından beri İslam’ın Buhara ekolunün (Maturidi düşüncesi, Hanefi Fıkhı ve Yesevi ahlakı) hakimiyeti altındaki Adana’da, kültürel alanda da Batıcılarla mücadele edilmektedir.. Adananın manevi mimarları, İslam’ın Buhara okulunun uluları, İmam Ebu Hanife, İmam Maturidi, ve Ahmet Yesevi’dir.. Bugün Kars’tan girip Erzurum, Sivas, Yozgat, Kayseri, Niğde, Adana, Konya, Afyon ve Denizli şeklinde ülkeyi boydan boya kateden omurga söz konusu Buhara damarıdır..
Adana, Müslümanlığın güney kalesidir. İstanbul batı kalesi, Erzurum de doğu kalesi.. Avrupa’nın artık iyice ortaya çıkmış olan “Türk ile Kürt’ü birbirine kırdırıp Ermenilere devlet kurma..” oyunu, Adana’da bozulacaktır.
Adana, Haçlı Seferlerinden beri Avrupa’nın öldürücü darbelerini göğsünde söndürmeyi başarmıştır.. Yine başaracak inşallah. Ermeniler, Batıcılar ve bütün maşalar, Adanalının çelik iradesi karşısında yine aciz kalacaktır.
İster yerel seçim olsun, ister genel milletvekili seçimi olsun, her seçim, Adanalılara şu soruyu sormaktadır: “Adana’nın hangi kutbundansın? Milli kutbundan mısın? Batıcı kutuptan mı?”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.