Medya, medya için mi medya halk için mi?

Medya, medya için mi medya halk için mi?
 Bazıları moda tanımıyla uzun vadeli olduğu için "sürdürülebilir" ise de Türk halkı uzun zamandan beri her sabah farklı bir gündemle uyanıyor.Manşetler...


 

Bazıları moda tanımıyla uzun vadeli olduğu için "sürdürülebilir" ise de Türk halkı uzun zamandan beri her sabah farklı bir gündemle uyanıyor.

Manşetler çeşitlenip her mecra kendine göre konuyu yorumladıkça da kafalardaki karışıklık artıyor. Peki, bu olaylardan hangisi Türkiye'nin gerçek gündemi, hangisi medyanın "şişirmesi"? Soruyu sormak kolay, cevaplamak da öyle ama o zaman eleştirdiklerinizle aynı kefeye girersiniz. Biz meseleye bilimsel yaklaşıp yine bir araştırmaya başvuralım.

Marketing Türkiye, Ajans Press'ten seçim sonrasında medyanın en çok yer verdiği gündem maddelerini belirlemesini istemiş. Araştırma şirketi Napolyon gelen gündem başlıklarını 1.302 kişiye gönderip, "Bu maddelerin hangileri daha önemli, hangileri medya tarafından şişiriliyor?" diye sorulmuş. Halkın önemsediği gündem maddeleriyle medyanın bu gündem maddelerine ne kadar yer ayırdığını karşılaştırdığımızda ise ortaya oldukça ilginç sonuçlar çıkmış. İşte araştırmadan sizin için seçtiğim birkaç ilginç başlık:

şike iddiaları çok konuşuluyor

Medyanın gündemi ile halkın gündemi arasında kimi konularda çok büyük zıtlıklar olsa da son dönemlerde sıkça okuduğumuz şehit haberleri iki tarafın da gündeminde ilk sırada. Geçen iki aylık süreçte 11 bin 126 kez haberlere yansıyan "şehitler" halkın yüzde 77'sinin ilk gündem maddesi. Üstelik katılımcıların yüzde 41'i medyanın şehit haberlerine yeteri kadar yer ayırdığını düşünürken, hiç de az olmayan yüzde 39'luk bir kesim şehit haberlerine daha çok yer verilmesi gerektiğine inanıyor. Medyanın gündeminin ilk sıralarında Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım'ın gözaltına alınmasıyla ortaya çıkan "futbolda şike" haberleri alıyor. Aynı sürede 6 bin 454 kez haber konusu olan futbol ve şike konusunda ise ankete cevap verenlerin yüzde 56'sı şike olaylarının medyada çok fazla tartışıldığını düşünüyor.

Medyada çok önemsenmediği düşünülen ancak halkın gündeminde önemli bir yer tutan bir diğer gündem maddesi ise Deniz Feneri Davası. Konunun şehit haberleri gibi daha çok yazılıp çizilmesi gerektiğini düşünenlerin oranı yüzde 34. Üstelik katılımcıların yüzde 42'si konunun çok önemli olduğunu belirtiyor.

Peki, halk en çok ne duymak, okumak istiyor? Çoğunluk adına bir şey söyleyemesem de ben habercilikte üslup olarak pozitif yaklaşımlı olanlarını çok özledim. Ya siz?

 

Yanıltan işaretler artık yanıltmıyor

Önce, "Günde kaç ceza yazıyorlar merak ediyorum" diye yazmış, sonra da "Bu işte bir tuhaflık var. Trafik polisleri oradayken bile dönülmez işareti olan yerden dönüyorlarsa trafik işareti yanıltıyor. Lütfen düzeltin." demiştim. Düzelmiş! Hem de düşündüğümden daha anlaşılır bir biçimde. Şimdi Ali Sami Yen Stadı sonrasında Mecidiyeköy'e dönüş veren köprü altındaki kavşak yanlış anlaşılmaya mahal vermeyecek şekilde pek çok trafik işaretiyle yönlendirilmiş. Çelişki oluşturan ikili ok ise bire indirilmiş. Kime teşekkür edeceğimi bilemedim ama ilk yazıma cevap veren Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü'nden İstanbul İl Emniyet Müdür Yardımcısı Murat Şengün'ün şahsında duruma el koyan herkese duyarlılıkları için iyi niyetli vatandaşlar adına teşekkür etmek isterim. İşte şimdi söyleyecek sözüm yok! Bunca dönülmez uyarısı varken birileri kuralları çiğniyorsa cezayı hak ediyor demektir.

50 bin insana iş veren, 20 milyar dolarlık

ihracat yapan sosyal dayanışma derneği

Hadımköy'deki Alkent 2000 sitesi mahalle mi, değil mi tartışmalarıyla gündemden düşmezken sitenin sakinleri Altınbaş Holding Onursal Başkanı Ali Altınbaş'ın başkanlığında Alkent 2000 Eğitim Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği'ni kurarak çevredeki muhtaç aileler ve imkanı olmayan öğrenciler için bir araya geldi. Daha önce İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, İBB Başkanı Kadir Topbaş'ı konuk eden dernek, bu kez de Büyükçekmece Kaymakamı Dr. İsmail Gündüz ve İTO Başkanı Murat Yalçıntaş'ı bir iftarda ağırladı. İftarın ev sahibi Sunset'in sahibi Kemalettin Güneş oldu. Dernekleşme fikri Alkent 2000'de oturan işadamlarının sabah yürüyüşlerinde, "Yaşadığımız çevreye faydalı neler yapabiliriz?" düşüncesinden doğmuş. Bu düşünce şimdilerde Belediye Başkanı Gündüz'ün de yönlendirmesiyle Büyükçekmece'de bir anaokulu inşa ettiriyor. Dünyaya Hoş Bakanlar Derneği Başkanı da olan Kemalattin Güneş ise kendi derneği adına anaokulunun yanına bir de lise inşa ettireceklerini söylüyor.

Masanın etrafında 30 kadar işadamıyla bir hesap yapıyor ve Alkent 2000'de oturan işadamlarının yaklaşık 50 bin insana iş verdiğini, 20 milyar dolar ihracat yaptığını tespit ediyoruz. İSO'nun ilk 500 sanayi kuruluşunda yer alan işadamları da derneğin üyeleri arasında. Alkent 2000 Eğitim Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği yönetimi iftara katılan ve ilk 500'e giren İÇDAŞ Yönetim Kurulu Üyesi Ayhan Aslan ile Flokser Grup Yönetim Kurulu Başkanı Rafet Tükek'e birer plaket de veriyor. Alkent 2000'de adına dernek denilerek kurumsallaştırılan bu birliktelikler aslında unutmaya yüz tuttuğumuz komşuluk ilişkilerini yeniden canlandırıyor. Birbirini daha yakından tanıyan işadamları birlikte iş yapmayı da tercih ediyor. Yani derneğin kuruluş amacı yaşanılan çevreye katkı olsa da ilişkiler açısından çok daha fazla katma değer oluşturuyor.

İTO Başkanı tedbirli davrandı, "tedbiri elden bırakmayın" dedi

Derneğin toplantılarında doğal olarak gündem ekonomi oluyor. Ancak bir iftar yemeği sonrası Başkan Yalçıntaş ekonomi yerine "söylemek, dinlemek ve anlamak" üzerine her zamanki belagatıyla çok anlamlı bir konuşma yapıyor. Bakıyorum Ramazan'a çok uygun düşen bu konuşma herkesi mest etmiş. Konuşma sonrasında toplantı bitti, derken Dernek Genel Sekreteri Metin Korkmaz pozitif ayrımcılık yaptığını söyleyerek bana söz veriyor. Eh, ekonomi yazıp ekonomi konuşunca sorusu da ekonomiden oluyor. İTO Başkanı'na çok dolandırmadan "Kriz var mı?" diye soruyorum. "Kürkçü dükkanına döndük." diyerek başlıyor sözlerine ve kısaca tedbiri elden bırakmadan yorumluyor son dönemi. Yunanistan ile son noktaya ulaşan Avrupa krizinin tırmandığını ve İtalya'nın kurtarılamayacak kadar büyük olduğunu "too big to save" söylemiyle açıklıyor. Almanya ve Fransa'nın Avrupa'nın kredi merkezi olduğunu, eğer açtığı kredileri geri çağıramazsa bu ülkelerin ekonomilerinin de sıkıntıya düşeceğini söylüyor. Ayrıca ülke olarak ekonomik istikrar için yatırım ve harcamalarda dikkatli davranmamız gerektiğini ekliyor. Faiz oranlarına, dövizin yükselişine ve cari açığa değinen İTO Başkanı Murat Yalçıntaş, "Ekonominin iç ve dış tüm bileşenlerinde dikkatli olmamız gerekiyor. Kriz sonrası ticaretimizi geliştirdiğimiz ülkelerdeki son gelişmeleri de dikkatle izlemeliyiz." diyor.

İftar yemeğine katılan işadamları şimdilerde hem içeride hem sınırlarımızda ve hem de dünya ölçeğinde pek çok cephede mücadele ederken çözümün ekonomik istikrar ve omuz omuza mücadelede olduğunu söylüyor. Umalım ki toplumun tüm katmanlarında bu dilek tutsun.

g.ocakoglu@zaman.com.tr

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.