Mahmut Eraslan: Derin Devlet ve Derin Yapılar
Derin Devlet ve Derin Yapılar
FETÖ terör örgütüne yönelik yapılan operasyonların ardından Adnan Oktar ve grubuna yönelik operasyona şahitlik ediyoruz, daha önce Müslüm Gündüz ve Ali Kalkancı’ya yapılan operasyona şahit olduğumuz gibi…
Fethullah Gülen ve Adnan Oktar yeni ortaya çıkmış kişiler değil, kamuoyunun yakından tanıdığı isimler, bunlar TV ekranlarında sürekli boy gösteriyor, din adı altında onlarca saçma-sapan fikirlerini paylaşıyor, propaganda yapıyor, örgütlerine sürekli yeni elemanlar kazandırıyorlardı.
Bu örgütler yurt dışı bağlantıları, ekonomik güçleri ve devlet içerisindeki yapılanmaları ile dikkat çekiyordu.
Bunların hiç biri, dini bir cemaat değil; başlarındaki şarlatanlar da hoca değildi! İpleri dış güçlerin ellerinde olan birer kuklaydılar.
İçişleri Bakanlığı istihbarat birimleri bunlardan habersiz miydi?
Devlet mi derin uykudaydı yoksa derin bir devlet vardı da bizi mi uyutuyordu?
Bu kirli ve derin yapılar, tüm faaliyetlerini rahatça sürdürürken, birçok dernek, vakıf faaliyetleri engelleniyor, evlerinde sohbet yapan, Kur’an okuyan insanları tehlike olarak görüyor, sınıflara başörtülü girmek isteyen kızları copluyor, kamu kurumlarında çalışan insanları fişliyor, işlerine son veriyorlardı.
Adnan Oktar denilen şahıs, TV kanalında her türlü kepazeliği yaparken, Diyanet İşleri Başkanlığı sessizliğe bürünmüş adeta uyuyordu, hâlbuki kalk ve uyar ilahi emri doğrultusunda sürekli uyanık ve uyarıcı bir konumda olması gerekiyordu!
Din adına ortaya çıkmış çapsız ilim ve irfandan yoksun ahlaksızlar bunlarla sınırlı değil, hala kanalları, radyo istasyonları ile maddi ve manevi yönden istismara devam ediyor.
Dini, siyasete ve ticarete alet eden, saf insanlar üzerinden nemalanan, mafya dış bağlantıları olan bu vatan hainlerine karşı geçte olsa nihayet operasyonlar başladı. Artık ara vermeden kararlı bir şekilde genişletilerek bu operasyonlar devam etmeli, bunların kökü kurutulmalıdır.
Teröristlerle mücadele ederken vatansever mütedeyyin insanlarımızı rahatsız edecek söylem ve icraatlardan uzak durulmalı sapla saman, at izi ile it izi birbirine karıştırılmamalıdır. Legal mecralarda sivil toplum faaliyeti icra eden dini grupların hareket kabiliyetlerini daraltacak uygulamalara tevessül edilmemelidir.
15 Temmuz’un kardeşlik ve dayanışma ruhu, ayrımcı ve ötekileştirici uygulamalarla zedelenmemelidir. Toplumda karşılığı olan ve kitlelerini 15 Temmuzda sokaklara davet eden vatansever hocalara ve alimlere yönelik itibar suikastlarına karşı gerekli tedbirler alınmalı; bu konuda bazı bürokratların art niyetli tavırlarına dikkat edilmeli ve FETÖ’nün ekmeğine yağ sürülmemelidir.
Diyanet İşleri Başkanlığı bir iç muhasebe yapmalı, tüm personeli ile birlikte kendini yeni sürece göre revize etmeli, halkımızı dini konularda sağlıklı ve doyurucu bir şekilde bilgilendirmeli, bir bilinçlendirme seferberliği başlatmalıdır.
Aynı ivedilik ve içtenlikle, dernek, vakıf, tarikat ve cemaatlerimiz de kendi iç muhasebesini yapmalı kendisine çeki düzen vermelidir. Kendi içerisinde tartışıp çözeceği meseleleri kamuoyu önünde tartışmanın, ekranlara taşımanın hiç kimseye hiçbir faydası yoktur.
Fikirlerini beğenmediğimiz veya karşı çıktığımız cemaatleri hedef göstermek, onlara yönelik operasyon yapılmasını arzu etmek, intikam duygusu ile hareket etmek doğru bir davranış değil, hepimiz sorumluluk bilinci ile hareket etmek, kardeşlik hukukunu gözetmek zorundayız.
Dine, dindara saygılı olduğu halde kendisi yaşamayan insanlara karşı daha fazla anlayış göstermeli, daha fazla nazik olmalıyız.
İnsanlara din dayatmak, süslü sözler sarf etmek karşılık görmüyor, en iyi tebliğ örnek bir insan olmaktan geçiyor.
Derin yapılardan kurtulacağımız günlerin yakın olduğu umudu ile daha şeffaf olmaları, davası ve derdi olan insanların sabırlı samimi duruşunu bozmadan, istikrarlı bir şekilde çalışmalarını sürdürmeleri gerekiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.