Kuzu: Seçim sürecinde yeni Anayasa çıkmaz

Kuzu: Seçim sürecinde yeni Anayasa çıkmaz
Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, komisyondan bugünlerde bir metnin çıkması gerektiğini söyledi.Kuzu, sürecin sonbahara kadar tamamlanmaması halinde...

Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, komisyondan bugünlerde bir metnin çıkması gerektiğini söyledi.

Kuzu, sürecin sonbahara kadar tamamlanmaması halinde 3 yıl arka arkaya seçimolacağına dikkat çekerek ?Seçim atmosferine girildiğinde bu iş kalır? dedi.

RÖPORTAJ: SEDA ŞİMŞEK / sedasimsek@bugun.com.tr

16 GÜNDE DE 17 YILDA DA YAPILAN ANAYASALAR VAR:

Prof. Dr. Burhan Kuzu, TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı.

Başkanlık sisteminin yılmaz savunucusu. TBMM'de her partiden 3 milletvekilinin katılımı ile kurulan uzlaşma komisyonu çalışmalarını mart ayında en geç nisanda tamamlayacak ya da tamamlayamayacak. Komisyondan bir metin çıkmazsa AK Parti kendi anayasa teklifini Meclis'e sunacak. Uzlaşma komisyonundan bir metin çıkmasını arzu ettiğini belirtiyor, başkanlık sisteminden vazgeçilmesine ise gönlü pek razı değil.

Kuzu, "1789 Fransız Devrimi'nden bu yana 842 anayasa gelmiş geçmiş. Bu 842 anayasanın içinde 16 günde yapılan Japon Anayasası var, 17 yılda da yapılan anayasalar var ama ortalama 1-1,5 yıl sürüyor.

Aralık 2012'de anayasa yazımının tamamlanmış olması gerekiyordu ama maalesef biraz ağır gidiyor. 19 Ekim 2011'de başladı, Mart sonu geldiği zaman 1,5 yıl dolmuş olacak" diyor.

* Ne olacak yeni anayasanın hali?

Kamuoyu bilmeli ki süre 2012 Aralık ayında bitmişti. Birinci uzatma devresi oynandı. Aralık ayında bitmesine oy birliği ile kendileri karar vermişlerdi, bitiremediler, 3 ay daha uzatılsın denildi. Nisan başı geldi, 3-4 maddenin yazımı yapılamadı. "Mart sonu demiştik, düdüğü çaldık 90 dakika doldu, maç bitti" denilmez tabii ki. Gidişatın ne olduğunu görmek istiyoruz. Buradan bir metin çıkacaksa, 2013 içinde bu günlerde çıkmalı. Anayasa Komisyonu, Genel Kurul, referandum aşaması derken sonbahara bu iş bitmezse seçim dönemine girilecek. 3 yıl arka arkaya seçim var, seçim atmosferine girildiğinde bu iş kalır gibi geliyor bana. Acelemizin nedeni bu.

PİŞMİŞ AŞA SU KATMAYIZ

* AK Parti, başkanlıktan vaz mı geçti?


Üç siyasi partinin üçünün de parlamenter sistem üzerinde tamamen mutabık kaldıkları bir yeni anayasa uzlaşma komisyonundan çıkarsa, AK Parti'nin uzlaşmayı bozucu bir tavır sergilemeyeceği ve başkanlık sisteminden vazgeçebileceği ifade edildi. Yani, uzlaşma parlamenter sistem üzerinde oldu diye bunu reddetmeyiz, pişmiş aşa su katmayız. Üç partinin mutabakatını bozmamak adına bir fedakârlık.

* Uzlaşma komisyonunda yeni bir anayasa metni üzerinde tam bir mutabakat olmayacağı görülüyor, ne yapacaksınız?

Çıkmazsa, alternatiflerden birisi AK Parti'nin başını çekeceği yeni bir başlangıç yapmak. Bu bir parti ile, iki parti ile olabilir.

FEDAKÂR VEKİLE İHTİYAÇ VAR

* Hangi parti ile daha yakın gözüküyor?

Üç parti de olabilir bizim açımızdan. 'BDP ile olmaz' diye bir şey yok. Bize 330 rakamı lazım, referanduma gidecek rakam lazım. 330'u bulmak için kim destek verirse ona "niçin destek verdin" demem.

* Araştırmalarda halk anayasanın kendisine gelmesini istiyor, böyle bir metni AK Parti'nin referanduma götürecek çoğunluğu yok, bu nasıl aşılacak?

Halk kendisine gelmesini istiyor ama halka gitmesi için evvela bu anayasa metninin Meclis'de referandum çoğunluğu bulması gerekiyor. Gönlümüz hazırlık komisyonundan bir metin çıkması yönünde. Çıkmazsa AK Parti'nin başını çektiği bir girişimle bir metin hazırlanır, Anayasa Komisyonu'na gelir, sonra genel kurula sunulur. Muhalefet içinde bazı vicdanlı vekiller buna oy verebilir.

* AK Parti'nin 325 milletvekili var, referandum için 5 eksiği var, bu tamamlanabilir mi?

Oradan buradan birilerini alalım gibi bir işin içine AK Parti olarak girmeyiz, bu şık olmaz, doğru da değil. O yolla 5 alırız, 5 de bizden gider, çok hayır getirmez. Gönüllü olarak, 'evet' diyecek, fedakâr insana ihtiyaç var. Bir de senin yazdığın bir yöntem vardı, istişari referandum, yani bir metin olarak değil de plebisit biçimde halka hangi modeli tercih ettiğini sorabiliriz.

MODELE VATANDAŞ KARAR VERSİN

* Hâlâ bu yapılabilir mi?

Hukuk içinde bunu engelleyen bir düzenleme yok. İtalya, İsviçre bunu uygular zaman zaman. İngiltere'de de uygulaması var. Bu mümkün, sistemlerin tanıtımını iyi yapıp, zamanı iyi kullanmak lazım. Bugüne kadar bizde hiç yapılmadı ama olabilir. Metin sunulmaz, üç sistemden hangisini tercih edersiniz diye bir pusula verilir. Anketlerde de görüyoruz, başkanlık modeline bir yöneliş var, anlatıldığı zaman benimseniyor. İstişari referanduma gidilmesi halinde başkanlık modelini savunanların muazzam bir argümanı var, 2002 öncesindeki tabloyu millete resimlerle gösteririz. Madem ki sistem konusunda anlaşamıyoruz, bırakalım vatandaş karar versin.

Eli sopalı adam parlamenter sistemde var

* Başkanlık modelinde "diktatörlük" kaygısı dile getiriliyor.

Başkanlık modelinin bir şanssızlığı var, karalaması çok kolay bir model. 'Başkanlık' denince insanların aklına sınıf başkanı, elinde sopa olan biri geliyor. Halbuki eli sopalı adam parlamenter modelde var. Başbakanlar çok daha güçlü. Parlamenter modelde yasama organının adı var, kendi yok. Tamamen yürütmenin emrinde çalışır, o ne derse onu yapan bir organdır. Diktatörlüğe kayılır gibi bir kaygı varsa bunun panzehiri başkanlık modelidir. Diktatörlüğe kayma riski sıfırdır. Başkanlık modeli ile ilgili "diktatörlük gelir" gibi laflar gevezelikten başka bir şey değil.

YARI BAŞKANLIĞA GEÇİŞ DAHA KOLAY

* AK Parti getireceği metinde yarı başkanlık sistemine dönebilir mi?


Fransız yarı başkanlık modeli olabilir. Bu anayasada "cumhurbaşkanı seçilen kişinin parti ile bağı kesilir" diyor, "parti ile bağı kesilmez" dediğin anda zaten mesele çözülmüş oluyor. Birkaç maddede daha rötuş yapılırsa, oluyor yarı başkanlık modeli. Bunun geçişi kolay olur, destek bulmakta da sıkıntı olmaz, referandumdan da kolay geçer. Başkanlık modeli daha köklü bir reform.

KÖŞK SEÇİMİNDE GERİ ADIM ATILMAZ

* Cumhurbaşkanının halkın seçmesi yönünde düzenleme yapılırken yaşanabilecek sıkıntılar düşünülmedi mi?


2007'de bu gördüğün salonda bu düzenleme yapıldı, ben burada dayaklar yedim, cep telefonları kafamın üstünde uçuştu, burası işgal edildi, bana silah çekildi, 10 bin önerge verildi, 17,5 saat çalıştık. Anayasa Mahkemesi'nin 367 gibi sıkıntılı kararından sonra biz bir çıkış yolu aradık. Normal bir süreçte, tartışarak filan yapmadık. Kap-kaç oynar gibi. Tabii, halk da yüzde 70 ile bunu kabul etti.

* Cumhurbaşkanını yeniden Meclis'in seçmesi için bir düzenleme gündeme gelebilir mi?

Bunu geri çevirmek zor artık, halkın yüzde 70'inin "evet" dediği bir metni geri almak. AK Parti bunu yapmaz. Kimse böyle bir beklentiye girmesin. Adımı geriye atamayacağımıza göre ileri atmamız lazım, hiçbir şey olamıyorsa en azından yarı başkanlığa geçilmesi lazım. Parti kurmuş, yıllarca genel başkanlık, aktif başbakanlık yapmış, meydanlarda nutuk atmış bu insanlara, "Sen hiç konuşma, imzala, otur" deniyor. Adam çatlar. Bence bu işin doğrusunu yapalım ve insan fıtratına ters bir şey yapmayalım.

HİLAFET MECLİS'İN UHDESİNDE

* Darbe gerekçesi olmasın tabii de, hilafet tartışması var, Meclis'in uhdesinde duruyor değil mi?


"Meclis'in manevi şahsiyetinde, uhdesinde mevcuttur" diyor yasada. Vatikan nasıl Hristiyan aleminde etkin, acaba bununla Türkiye de 'Arap, İslam aleminde etkin olur mu' diye zaman zaman konuşuluyor. Bu, siyasi mânâda tartışılıyor, dini mânâda değil. Nasıl Ekümenlik istiyor İstanbul'da Ortadoks, bunun gibi, bir güç odağı olma amacıyla siyasi bir tartışma konusu. Malezya, Tunus gibi ülkelerde hâlâ Osmanlı sultanları üzerine hutbe okunur cumada.

Çözüm, ?Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı? tanımı

* Vatandaşlık tanımı için 1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'na atıfta bulunuluyor.


1921 Anayasası, 23 maddelik, çok kısa bir anayasa. Unutulan bir hüküm var, 21 Anayasası döneminde, 1876 Osmanlı Anayasası da yürürlükteydi. O anayasada vatandaşlık tanımı var. Tartışma, vatandaşlığın ne olduğunu bilmemekten çıkıyor. Vatandaşlık dediğimiz şey, devletle kişi arasındaki hukuki bağdır. Yani, ben ne olursam olayım, bu devlet içinde yaşıyorsam, bunların kanunlarına uyarım, verdiği pasaportla yurtdışına çıkar dolaşırım. Anayasada tanım yapılacaksa cümlenin sonu, "Herkes Türk'tür" değil de "Herkes Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır" diye biter, sorun çözülür.

BAŞLANGIÇ BÖLÜMÜ KESİNLİKLE DEĞİŞMELİ

* Başkanlık modeliyle getirilen bir anayasa metninde başlangıç ve değiştirilemez maddeler olur mu?

Başlangıç modeli rahatsız edici bir dille kaleme alınmış, edebi cümleler var. Buna dayanarak Anayasa Mahkemesi çok kararlar verdi. Bir yere aykırılık bulamıyor, başlangıç maddesine gidiyor. Dünyada anayasalarda başlangıç bölümü olanlar da olmayanlar da var. Mevcut anayasanın başlangıç bölümü kesinlikle değişmeli ki değiştirilecek öyle görüyorum.

DEĞİŞTİRİLMEZ MADDELER KALIR

* Değiştirilemez maddeler değiştirilmez mi?

Türkiye'de "demokratik devlet", "laik devlet", "sosyal devlet" , "hukuk devleti" kavramlarıyla bu milletin bir sorunu yok. Sorun, bu maddelerin yorumundan kaynaklanıyor. Bunları birilerini ezmek, özgürlüklerini kısıtlamak için yorumladılar. İşte, "laik devlet, başını örtemezsin" demişler, kendilerine göre yasaklar getirmişler. Bunun alındığı ülkeye dönüp bakıyorsun, Avrupa'daki üniversitelerin tamamında başörtüsü serbest. Anglosakson kültürü, laiklikte dinle daha barışık. Mesela, ABD 1997 yılında federal bir kanun çıkardı, "iş veren işçi çalıştırırken onu dini inancına uygun bir yerde çalıştırmakla mükellef" diyor.

Diyelim ki domuz fabrikasında bir Müslüman çalışacak, bunun için en uygun yer bilgisayarın başı. Türkiye'de olsa domuzluğuna domuzun piştiği yere koyar, kaçırmak için. ABD anayasası "din ve vicdan özgürlüğü konusunda kanun çıkaramazsın" der, ola ki sınırlar mısın diye korkuyor. Değişmez maddeler konusunda, varsa bazı rötuşlar yapılabilir, yeni bir tartışmayı doğru bulmam. Zaten anayasayı zor çıkarıyoruz. Fitne, fesat, fücurdan korkarım.

ÖZBUDUN METNİ DEĞİL, YENİ METİN OLACAK

* AK Parti'nin getireceği metin, uzlaşma komisyonunda partilerin üzerinde uzlaştığı maddeleri içerecek mi?

Başkanlık modelini esas alan bir metin olur. Mutabakat adına taviz verilmişse, bu taviz de bizi rahatsız ediyorsa onu düzelterek getirebiliriz.

* Özbudun metni mi esas alınacak?

Hayır, çünkü o metin parlamenter modeldi.

* Hazır mı anayasa metniniz?

Tabii ki hazır, zaten sunuyoruz komisyona parça parça.

 

Bugün

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.