Kurtuluş Kılınç: Evinde yatan raporlu memura üstün başarı belgesi vermişler..
Evinde yatan raporlu memura üstün başarı belgesi vermişler..
Yeni eğitim ve öğretim sezonu pazartesi itibariyle resmen açıldı. İdarecilerden sonra öğretmenler de mesailerine başladılar. Bugün de 1. 5. ve 9. Sınıf öğrencileri ders başı yapacak.
Eğitim camiası maalesef yeni döneme de yine birçok sorunla giriyor. Bu sorunlardan en büyüğü ise 'içeride' yaşanan kaos ve adam kayırmacılığı. Haksız ve hukuksuz işlerin yanı sıra artık sağır sultanın bile duyduğu ama ne hikmetse içimizdeki yetkili yetkisizlerin görmek, bilmek, duymak istemediği olaylar eğitimcilerimizin canını sıkmaya da yakmaya da devam ediyor.
Hatırlayacaksınız geçtiğimiz günlerde bu köşede Milli Eğitim’de Alkol Kaçağı başlıklı bir yazı yazmıştım. O yazı büyük ses getirdi ve eğitim camiasında küçük çaplı bir depreme neden oldu.
Tam da okulların açıldığı şu günlerde maalesef eğitim camiası ile ilgili yine hiç de hoş olmayan bilgi ve belgeler bize ulaşmaya devam ediyor.
Adana’nın merkez ilçelerinden birinde Milli Eğitim Müdürlüğü yapan bir şahısla ilgili bundan birkaç ay önce çalıştığım televizyon kanalına bazı bilgi ve belgeler gelmişti. Biz de o bilgileri teyit ettirdikten sonra yayınlamıştık. Hatta bazı gazetelerde konu manşetten verilmişti.
Kısaca hatırlayalım. İlçe Milli Eğitim Müdürü ve ekibi ile ilgili o günlerde;
MTSK sınavlarında kanunsuz işlere imza atıldığı,
Sınavlara ‘joker’ diye tabir edilen ve başkasının yerine sınava giren kişilere göz yumulduğu,
Haklarında soruşturma yapılan ve sonrasında ceza alan kişilerin cezalarını düşürmek için bu kişilerden para alındığı,
Okul servis araçları ve kantin işletmecilerinden haksız komisyonlar alındığı ve evermek istemeyenlerin tehdit edildiği,
Kantin ücretlerinden okulun hesabına düşen yasal payın sahte faturalarla iç edildiği iddiaları vardı.
Şimdi bunlara yenileri de eklendi. Deniliyor ki o ilçe milli eğitim müdürü diğer bir ilçe milli eğitim müdürünün raporlu olan eşine başarı belgesi vermiş. Düşünebiliyor musunuz? Raporlu olarak işe gelmeyen birisine başarı belgesi veriliyor.
Neyin başarısı diye çok merak ettim. Herhalde şöyle yazıyordu o belgede; "Raporlu olduğunuz sürede kurumunuz dışında geçirdiğiniz zamanlarda eğlence mekânlarında çok güzel vakitler geçirdiğiniz, evinizdeyken bir kanepeden diğerine atlayıp, yayıla yayıla başarılı bir şekilde TV izlediğiniz, kısaca çalışmadan devletten aldığınız milletin parasını en güzel şekilde harcadığınız için bu başarı belgesine layık görüldünüz."
İşin şakası bir yana eğer bu iddialar gerçekse ve o ilçe milli eğitim müdürü ile ekibi hala görevdeyse bunlara göz yuman kişiler kimse önce onlardan başlamalı temizliğe.
Sayın Cumhurbaşkanımız her ilde bir Ömer aradığını söylemişti geçenlerde. Bizim ilin Ömer’i de kimse bir an önce çıksın ortaya ve gerekeni yapsın ki yetimin hakkını yemeye doymayanları gönderip milletin malını emanet bilip onu canı pahasına koruması gereken idarecileri getirsin başımıza.
DSİ 6. Bölge, Sağ Sahil Sulamayı Konuşuyor
Ne kadar güçlü olursanız olun bazen içinizden çıkan küçük bir leke büyür, büyür ve zamanla sizi kaplar, sonra yok olup gidersiniz.
Bunu birçok alanda görmek mümkün. Özellikle de siyasi alanda pek çok örneği yaşandı geçmiş zamanda ancak yine de demek ders alınamadı ki yenileri yaşanmaya devam ediyor.
Bir dava partisi olarak yola çıkan Adalet ve Kalkınma Partisi kimseye nasip olmayan başarılara imza attı. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde birçok olmaz denileni, yapılamaz, başarılamaz denileni oldurdu, yaptı başardı. Hal böyle olunca millet her dönem daha büyük teveccüh gösterdi Ak Parti’ye. Tabi teveccüh gösterenler sadece millet değildi. O milletin içine karışmış adeta pirincin içindeki beyaz taş gibi kendini kamufle etmiş ve tek derdi cebini doldurmak, makam ve mevki edinmek olan insanlar da partide kendine yer bulmaya başladı.
İşin tuhaf tarafı, bir garibanın babasının amcasının oğlunun dayısının damadının kız kardeşinde bylock çıktı diyerek ya da çeşitli güvenlik gerekçeleriyle memur olmasının bile önüne geçilirken üst düzey atamalarda buna hiç dikkat edilmiyor sanki.
Son günlerde elime geçen bazı belgeler de bu iddiamı kanıtlar nitelikte.
DSİ 6. Bölge Müdürlüğü’ne bağlı Sağ Sahil Sulama Birliği’nin başına atanan şahsın (hatta sonradan oluşturduğu ekibinin neredeyse tamamının) daha önceki dönemlerde AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan karşıtı yazıları hala sosyal medyada duruyor. Üstelik bu şahısla ilgili pek çok iddia da gündemde.
Bu bilgi ve belgeler elbette ki bende olduğu gibi devlet kurumlarında da var ancak kimse kılını kıpırdatmıyor. Biraz araştırma yaptığımda Sağ Sahil Sulama Birliği’nin başındaki şahsı koruyan kişilerin kim olduğunu da öğrendim. Önümüzdeki günlerde bununla ilgili daha uzun bir yazı yazacağım.
Yakarsa HDP'yi Analar Yakar
Geçtiğimiz günlerde Hacire Akar HDP il binası önüne giderek bir oturma eyleminde bulunmuş ve dağa terörist olması için gönderilen oğlunu istediğini söyleyerek isyan bayrağının ateşini yakmıştı.
Hacire Ana’ya o dönem HDP’lilerden büyük tepki geldi ama O yılmadı. Birkaç gün sonra da oğluna kavuştu. Bu olayın ardından evladını sokakta bulmadığını ve boş bir dava uğruna onu kaybetmek istemediğini söyleyen analar, babalar HDP il binası önünde "Evlatlarımızı verin" diyerek eyleme başladı.
- Dağa kaçırılan çocukların ailelerinin HDP'ye tepkisi sürüyor
- HDP önündeki eyleme katılan baba Begdaş: Ya oğlum ya ölüm
- Diyarbakır annelerinin oturma eylemine katılım sürüyor
- Mahmut Eraslan: Başlarım sizin Kürdistan'ınıza!..
- Mahmut Korkmaz: "Batsın sizin Kürdistan hayaliniz”
- Diyarbakırlı annelerin cesareti HDP'ye kepenk indirtti
Tabi hem Hacire anaya hem de diğer ailelere yönelik HDP’li barış güvercinlerinin tavırları içlerindeki bitmez tükenmez şiddet ateşinin de boyutlarını ortaya koydu. Demokratik hakkını kullanan insanları adeta linç edeceklerdi.
Olay medyada geniş yer bulunca bu güne kadar zorla esnafa kepenk kapattıranlar kepenk indirmek zorunda kaldılar. HDP hem de Diyarbakır’da ilk kez böyle bir yenilgiye uğradı.
Bir kadının söyledikleri ise aslında tüm olan biteni özetliyordu. Öyle ki ciltler dolusu kitap yazıp aylarca sabahlara kadar konuşsanız yine de o feryat kadar etkili bir muhalefet yapamazdınız. Şöyle diyordu Aysel Bozkurt adlı kadın;
"Diyarbakır'da genç bırakmadınız genç. Ya cezaevinde ya toprağın altında. Başlarım sizin Kürdistan davanıza. Sizin çocuğunuz dağa gitsin kıyameti koparırsınız. Senin oğlun hangi özel okulda okuyor? Sen bunu desene. Fakir fukaranın çocuğu dağa, bunlar koltuklarda. Alıştınız insanları dağa göndermeye. Vermiyoruz, size verecek çocuğumuz yok."
Ailelerin dağa terörist olmak için gönderilen çocuklarını neden PKK’dan değil de HDP’den istediği tabi ayrı bir başlık konusu. HDP sanki bir siyasi parti değil de terör örgütünün şehir yapılanması, örgüte eleman toplan bir oluşum mu ki aileler çocuklarını HDP’den istiyor?
İsyan ateşi yakıldı ve büyüyor. HDP’yi de PKK’yı da yakarsa anaların feryatları yakar.
Aklım Almadı
* Önceki dönem Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü ASKİ ile ilgili Başkan Zeydan Karalar’ın iddiaları ile ilgili bir basın toplantısı düzenleyeceğini söylemişti. Toplantının neden hala yapılmadığını…
* Adana Demirspor Başkanı Murat Sancak yaklaşık 1 yılda 5. Teknik direktörü ile çalışacak. Takımdaki başarısızlığın tek sorumlusunun teknik direktörlermiş gibi gösterilmesini…
* Görsel basında kartlar yeniden karılıyor. Önümüzdeki günlerde çok ilginç gelişmeler yaşanabilir ama daha önce yaşanan başarısız bir girişime rağmen başka bir belediye başkanının hala medya işine sıcak bakmasını…
Hoş Geldin Eylül
Hoş geldin kara bulutlar,
Hoş geldin sırt döndüren rüzgar,
Hoş geldin sararmış toprak...
Yolda savrulan toz,
Havada uçuşan poşet,
Cam kenarları..
Hoş geldin.
Hoş geldin ıslak çoraplar,
Düşen yapraklar,
Kuytu köşeler..
Hoş geldin..
Hoş geldin yağmur,
Hoş geldin hüzün,
Hoş geldin bahar..
Eylül!..
Sen de hoş geldin...
Kurtuluş Kılınç
cukurovabarisgazetesi.net / yazının devamı..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.