'Kürt yoktur dersen ayeti inkar edersin'

'Kürt yoktur dersen ayeti inkar edersin'
Yıllardır aynı topraklarda yaşayan, aynı havayı teneffüs eden, Kurtuluş Savaşı'nda omuz omuza savaşan ve aynı tastan su içen müslümanlar nasıl oldu...


Yıllardır aynı topraklarda yaşayan, aynı havayı teneffüs eden, Kurtuluş Savaşı'nda omuz omuza savaşan ve aynı tastan su içen müslümanlar nasıl oldu da birbirine düşman yapıldı. Türkiye geçmiş yılların hatalarını ortadan kaldıracak mı?

Ömer Süt'ün haberi...

Haber7.com olarak Türkiye'nin 1 numaralı gündem maddesi olan 'Barış Süreci'ni masaya yatırdık. Konuyla ilgili olarak görüştüğümüz kanaat önderleri, çözüme katkı sağlayacak sözler sarfetti. TRT Şeş'te program yapan İlahiyatçı Yrd. Doç. Dr. Cüneyt Gökçe, araştırmacı-yazar Ömer Faruk Hilmi ve TÜMSİAD Şanlıurfa Şube Başkanı Sadık Sade ile görüştük. İşte o açıklamalar...

"KÜRT YOKTUR DERSEN AYETİ İNKAR ETMİŞ OLURSUN"

İlahiyatçı Yrd. Doç. Dr. Cüneyt Gökçe'den barış süreciyle ilgili olarak önemli açıklamalarda bulundu. Allah'ın insanları farklı faklı, kabile kabile ve grup grup yarattığını söyleyen Yrd. Doç. Dr Gökçe, geçmiş yıllarda, devletin düştüğü yanlışlardan bahsederek, 'Sen Kürt yoktur dersen ayeti inkar edersin', dedi? Yrd. Doç. Dr Gökçe konuyla ilgili olarak şunları söyledi:

"ALLAH HİÇ BİR KARDEŞE İMTİYAZ TANIMIYOR"

"Allah bizi farklı farklı yaratarak birbirimizi öldürelim diye mi var etti? Hayır öyle değil. Aslında ve bu farklılıkları Allah, kendi azametinin delili olarak vermiş. Yani Allah ayetlerinde diyor ki Kürt'ün varlığı benim delilimdir. Sen Kürt yoktur dersen ayeti inkar edersin. Bizim öteden beri yaptığımız yanlışlıklardan bir tanesi şudur: Biz kardeşiz tamam ama seni kardeş olarak kabul ettiğime şükret. Yani ben hakim güç olarak Türk olarak seni kardeş olarak kabul ettiysem de buna şükret. İslami nazarda insani nazarda böyle kardeşlik olmaz. Allah hiçbir kardeşe imtiyaz tanımıyor. Allah'ın Resul'ü der ki "Siz kendiniz için arzu ettiğinizi kardeşiniz içinde istemedikçe iman etmiş sayılmazsınız." Türkler Kürt kardeşleri için Kürtler de Türk kardeşleri için huzur ve barış istemedikçe iman etmiş sayılmaz."

Allah'ın en sevmediği günahlardan birinin de yalan söylemek olduğunu bildiren Yrd. Doç Dr. Gökçe, birbiriyle küs ya da dargın olan iki kişinin barıştırılmasında yalanın Allah tarafından caiz görüldüğünü savundu. Yrd. Doç. Dr. Gökçe, kimse bunu yanlış yere çekmesin, yani bu barış çözümünde hükümet ve muhatap olduğu kesimin birbirine yalan söylesin, demiyorum dedi.

"EN KÖTÜ SULH EN İYİ SAVAŞTAN İYİDİR"

Kürt meselesinin çözülmeden büyük devlet olunamayacağını belirten Yrd. Doç. Dr. Gökçe, en kötü sulh dahi en iyi savaştan daha iyidir açıklamasında bulundu.

KÖKTEN ÇÖZÜM GEREKİYOR

Yıllardır Türkiye'nin kanayan yarası olan terör sorunundan en çok zararı Müslümanların gördüğünü dile getiren, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a verdiği Kürt raporu ile de tanınan, araştırmacı-yazar ve mütefekkir Ömer Faruk Hilmi'ye göre, soruna yüzeysel değil kökten çözümler getirilmesi gerekiyor. Geçmişte verilmeyen hakların son dönemde Kürt vatandaşlara verildiğini belirten Hilmi, konuyla ilgili olarak Osmanlı döneminden şu çarpıcı örneği verdi:

"ÇÖZÜM İÇİN ABDULHAMİD DÖNEMİNE İNMEK LAZIM"

"Türkiye Cumhuriyeti'nde verilen bu haklar, Osmanlı İmparatorluğu'nda Sultan Abdulhamid Han döneminde verilmişti aslında. Çünkü o dönemde medrese eğitimi Kürtçe veriliyor, Kürt halkı kimliğinden dolayı hor görmüyor, aşağılanmıyordu. Osmanlı İmparatorluğu'nda Kürtler asli vatandaş olarak görülüyordu. Biz Sultan Abdulhamid Han'ın dönemine inebilirsek bu sorunu kökten çözmüş olacağız. Osmanlı'daki medrese eğitimi resmi bir eğitimdi. Hem müsbet ilmin hem de dini ilmin verildiği medreselerden çıkanlar aynı zamanda üniversite mezunu oluyordu. İşte Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki medrese eğitimi Kürtçe'ydi. Bunun kimseye zararı yoktu. Mesela Türk olduğu halde Hakkari'deki medreselerde Kürtçe eğitim alan Turan Dursun diye bir din adamı vardı. Adamı Sivas'a müftü olarak atadılar ancak o bunu haksızlık olarak gördüğü için teklifi kabul etmedi ve gitti belediyede temizlik görevlisi oldu. Yani demek istediğim, biz Müslümanız, bizim insanların dilini öğrenmesini engellemememiz gerekiyor."

Çözüm sürecinin konuşulması bile ülkedeki havayı birden değiştirdiğini dile getiren Hilmi, Müslümanların birbirini öldürmesini asla kabul edilemeyecek bir durum olduğunu söyledi.

Bütün dilleri yaratan Allah'ın peygamberleri kavimlerin dillerine göre gönderdiğini dile getiren Hilmi, Yüce Mevla'nın Hazreti Adem'e 1000 meslek ve 1000 dil öğrettiğini sözlerine ekleyerek şunları söyledi:

"IRKÇILIĞI DIŞLAYALIM"

" Dilin insanlara ne zararı var, Allah'ın yarattığı dili engellemenin ne anlamı var? Bizim ırkçılığı, kafatasçılığı dışlamamız gerekiyor. Osmanlı ne zaman ki Türkçlüğü bıraktığında imparator oldu, Jöntürkler ne zaman Türkçülüğe döndü imparatorluk elimizden gitti. Eğer şu zamanda hala ırkçılık yaparsak inanın Türkiye gider.

HERKES BU SÜRECE DESTEK VERMELİ

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın süreçte büyük bir risk aldığını dile getiren TÜMSİAD Şanlıurfa Şuba Başkanı Sadık Sade, bu meseleyi sadece Başbakan'ın meselesi gibi algılamanın yanlışlığından bahsetti. Hükümetin bu adımına destek verilmesi gerektiğini savunan Sade, sürece dışarıdan bakarak değil, bizzat herkesin buna destek vermesi gerektiğini ifade etti.

Türkiye'de yaşayan Kürt, Türk, Arap, Çerkez, Laz ve diğer milletlerin kardeşçe yaşadığını ancak dış güçlerin bu durumdan rahatsız olduğunu söyleyen Sade, akan kanın durması halinde bölge insanın refaha ereceğini sözlerine ekledi:

"SANAYİDEN ÇOK TARİHİ GÜZELLİKLER BÖLGEYİ KALKINDIRACAK"

"Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesi turizm açısından bakir bir bölge. Gerek tarihi açıdan olsun gerekse doğal güzel açısından olsun, turizmin, sanayiden daha çok kazandıracağını düşünüyorum. Şanlıurfa, Bingöl, Bitlis, Erzurum, Ağrı, Siirt ve Van gibi şehirlerimizde peygamberler, Allah dostları ve evliyalar yaşamış. Terör sorunun sona ermesinden sonra Türkiye'nin diğer bölgelerinde yaşayan Müslümanlar buralara gelecek ve bölgenin o potansiyel ortaya çıkacaktır. Bunu yanında tarih olarak da bu gün çok eski uygarlıklar yaşamış özellikle Doğu Anadolu bölgesi yani oradaki tarihi yerler gün yüzüne çıkacak."

"BARIŞ OLURSA İSTANBUL RAHATLAYACAK"

Sade, çözüm sürecinin barışla sonuçlanması halinde başta İstanbul olmak üzere Ankara, İzmir, Adana, Bursa ve Mersin'in nüfus ve hizmet açısından rahatlayacağını belirtti. Sade, terör sorunundan dolayı Batı illerine göç eden vatandaşların süreç sona erdikten sonra doğduğu topraklara geri döneceğini iddia etti.

omer.sut@haber7.com

Haber 7

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.