Nizamettin Yıldız: Toplumun Geleceği

Nizamettin Yıldız: Toplumun Geleceği
Zararlı alışkanlıkların önlenmesi veya azaltılması sadece onları yasaklama ve okullarda verilen eğitimle de mümkün değildir. Başka kurumların açılması ve çeşitli çalışmaların yapılması da gereklidir.

Kişi ve toplum hayatımızda başta arılar ve karıncalar olmak üzere doğadaki varlıklardan öğreneceğimiz çok şey vardır. Büyük Âlim Muhammed Hamdi Yazır, Kur’an ayet ve surelerini geniş bir şekilde açıkladığı ‘Hak Dini Kur’an Dili’ adlı tefsirinde Neml (karınca) suresinin açıklamasını yaparken şöyle bir anekdota yer verir:”…Karıncalarla ilgili araştırmalar yapan bir bilim adamı, yuvalarının önüne bir şeker koymuş, karıncalardan bir kısmı bunu yemeye başlamışlar. Derken şekerin üzerine biraz rakı dökmüş; karıncaların bir kısmı kaçmış, bir kısmı yiyip, sarhoş olmuş ve anormal hareketler yapmaya başlamışlar.

Kaçanlara da yiyenlere de farklı renkte boya ile işaret vermiş; kaçanlar yuvaya haber vermişler, bir müddet sonra kalabalıkla gelip sarhoş olanları öldürmüşler…”(6.cilt, s.134)

Bu olayı anlatmamın sebebi, içki, sigara ve madde bağımlılığı gibi şeylerin fıtrata aykırı, karınca yuvasındaki düzeni bile bozacak kadar zararlı olmasıdır. Maalesef bu zararlı alışkanlıklar çok yaygınlaşıyor ve toplum, çöküşe doğru gidiyor. Bir elinde sigara bir elinde bira şişesi olan gençlerin sayısının hızla artması geleceğimiz açısından son derece üzüntü verici ve düşündürücüdür.

Zararlı alışkanlıklar insanların sadece bedenlerine zarar vermiyor, ruh sağlıklarını da bozuyor. Toplumda artan anti depresan kullanımı bunun göstergelerinden biridir. Ayrıca kavgaların, işlenen cinayetlerin, boşanmaların ve trafik kazalarının da başlıca sebeplerindendir. Kimse, içki içilmesini özgürlükle falan açıklamaya kalkmasın. İçenlerin özgürlüğü varsa, bundan zarar gören insanların hak ve özgürlüğü ne olacak?

Zararlı alışkanlıkların önlenmesi veya azaltılması sadece onları yasaklama ve okullarda verilen eğitimle de mümkün değildir. Başka kurumların açılması ve çeşitli çalışmaların yapılması da gereklidir. Araştırmacı yazar Mustafa Özdamar’ın “Güzel İnsanlar” isimli eserinde Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde uzun yıllar Başhekimlik görevinde bulunan Prof.Dr. Mazhar Osman ile ilgili şöyle bir hatıra anlatılır:

“…Yine bir vakit Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin kurulduğu ilk yıllarda, Mazhar Osman İsmet (İnönü) Paşa’ya: Bizim hastanelerde yer kalmadı! Çok hasta var! Bunların çoğunluğu bizim hastamız da değiller! Eskiden tekkeler vardı, şeyhler vardı, onlar bunlarla ilgilenir, iyileştirirlerdi. Siz tekkeleri kapattınız, hastaları çoğalttınız! Bu hastalar bizlik hastalar değil, şimdi mademki tekkeleri kapattınız, şunu yapın hiç olmazsa, dergâhları kapatılan Şeyh Efendileri imtihan ederek, onlardan birer, ikişer, üçer kişi verseniz hastanelerimize, hastanede yatan hastaların dörtte üçü iyileşir çıkar!
Mazhar Osman bunları aktarmış, İsmet Paşa dinlemiş ve sonunda “söyleyeceklerin bitti mi?” diye sormuş. Mazhar Osman “evet” deyince İsmet Paşa “ne bunu sen söylemiş ol, ne de biz bunu duymuş olalım! Demiş, kesmiş…” (sh.93)

Zararlı alışkanlıkların önlenmesinde dinin ve çeşitli maneviyat oluşumlarının etkisi inkâr edilemez bir gerçektir. Onun için dine gereken önemin verilmesi, onu itibarsızlaştırmaya yönelik düşünce ve davranışlardan kaçınılması gerekir. Bir Müslümanın yaptığı hata dine mal edilerek Müslümanlık aleyhine süreklice yayınlar yapıldı bu memlekette. Oysa dinin bunda suçu nedir? O insana, o yanlışı yapmasını din mi söylüyor? Bu tür yayınların etkisiyle dindenuzaklaşan insanların içine düştüğü boşluğun telafisi nasıl olacak? Maneviyat buhranı, dinden uzaklaşan insanların içine düştüğü boşluk, o insanları zararlı maddelere sürüklemeyecek mi?

Kaynak: Ulu Kanal

Kaynak:Adanapost

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.