İsrail 18 aydır süren saldırılarıyla Gazze'deki işgalini genişleterek göçü artırıyor

İsrail 18 aydır süren saldırılarıyla Gazze'deki işgalini genişleterek göçü artırıyor
İsrail, dünyanın nüfus yoğunluğu en yüksek yerlerinden Gazze'de, şiddetli saldırılarla işgalini genişleterek Filistinlileri, bölgenin sadece üçte birine sıkıştırıp göçe zorluyor.
Kudüs/Ankara

Başbakan Binyamin Netanyahu'nun Uluslararası Ceza Mahkemesinde insanlığa karşı işlenen suçlardan hakkında yakalama kararı çıkarılıp ve İsrail devletinin de Uluslararası Adalet Divanı'nda soykırımla yargılanmasına rağmen Gazze'ye saldırılar, 18 aydır devam ediyor.

İsrail, 19 Ocak'ta devreye giren ateşkesin ardından 2 Mart'ta Gazze'ye tüm insani yardım girişini durdurdu.

Netanyahu, Meclis'te iktidarı için sınav niteliğindeki 2024-2025 bütçesi ve siyasette iç istihbarat teşkilatı Şin-Bet (Şabak) Direktörü Ronen Bar'ı görevden alma krizinin eşiğindeyken, ABD Başkanı Donald Trump yönetiminden gelen yeşil ışıkla, 18 Mart'ta Gazze'ye şiddetli saldırılar yeniden başlattı.

İsrail ordusunun, "Gazze'deki İsrailli esirleri geri getirmek" bahanesiyle başladığı saldırılarda sadece 18 Mart'taki yoğun bombardımanında çoğu kadın ve çocuk 400 kadar Filistinli hayatını kaybetti.

Gazze Şeridi'ne 18 Mart'ta başlayan saldırılarda üçte ikisinden fazlası kadın ve çocuk, 1600'den fazla Filistinli can verdi. İsrail ordusunun, 7 Ekim'den bugüne bölgede düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 51 bini aştı, yaralı sayısı 110 bini geçti. Gazze'de hala daha binlerce kişinin kayıp statüsünde olduğu enkaz altında kaldığı belirtiliyor.

Filistinliler Gazze'nin üçte birine sıkıştırılıyor

Birleşmiş Milletlerin (BM) açıkladığı rakamlara göre, İsrail ordusunun işgal ettiği bölümleri artırmasıyla 2 milyondan fazla Filistinli için Gazze'nin yaklaşık yüzde 70'i yasak bölge konumuna geldi. İsrail ordusu bunun yanı sıra Gazze'nin yaklaşık yüzde 20'sine denk gelen Refah bölgesini de "güvenlik bölgesine" kattığını yani işgal ettiğini duyurdu.

İsrail Savunma Bakanı Gideon Saar, yurt dışında yaptığı ziyaretlerde ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze'deki Filistinlileri komşu ülkelere sürme planına ilişkin "Filistinlilerin gönüllü göçüne izin verilmesi gerektiği söylemini" tekrarlıyor.

Savunma Bakanı Yisrael Katz ise Gazze'de genişlettikleri kara işgaliyle "yüz binlerce Filistinliyi sürdükleriyle" övünerek daha geniş alanları ilhak etme tehdidinde bulunuyor.

İsrail ordusunun Gazze içinde işgal ettiği alanlardan daha önceki gibi çekilmeyeceğini buralarda kalıcı veya geçici işgali sürdürerek "güvenlik bölgesi haline getireceklerini" dile getiren Katz, "Gazze'deki Filistinlilerin başka ülkelere göç ettirilmesini teşvik için çalıştıklarını" belirtti.

Gazze'nin yüzde 69'u Filistinliler için yasak bölge

İsrail'in Gazze'ye saldırılarına 18 Mart'ta yeniden başlamasıyla bölgedeki Filistinlilere onlarca zorla tahliye tehditleri yayımladı.

Bunun yanı sıra İsrail ordusu Gazze Şeridi'ni kuzey güney hattında bölen Netzarim koridorunu yeniden işgale başladı. Gazze'nin güney ucundaki Refah kentini kuşattığını 12 Nisan'da duyuran İsrail ordusu, Gazze'nin en büyük ikinci kenti Han Yunus'u Refah'tan ayıran Morag adını verdiği yeni bir koridoru ele geçirdiğini açıkladı.

İsrail ordusunun, Mısır sınırından Han Yunus'a kadar uzanan Refah kentini işgal etmesi ve "tampon bölgeye" katması, Gazze'nin yüz ölçümümün 5'te birini ele geçirdiği anlamına geliyor.

Dünyanın nüfus yoğunluğu en fazla üçüncü yeri Gazze'de BM'nin açıkladığı rakamlara göre, İsrail ordusunun kara işgali ve tahliye emirleri karşısında Gazze'nin üçte ikisinden fazlası yaklaşık yüzde 69'u Filistinliler için yasak bölge konumuna geldi.

İsrail ordusu, 18 Mart'ta Gazze'de saldırılarına başlamasının ardından yaklaşık 20 zorla tahliye emri yayımladı. Söz konusu tahliye tehditlerini 142 kilometre kare alanı kaplamasıyla Gazze'nin yaklaşık yüzde 40'ı da Filistinliler için "gidilemez" hale geldi. İsrail'in yeniden başladığı saldırılarda 400 binden fazla Filistinli, Gazze içinde bir kez daha zorunlu sürgüne maruz kaldı.

BM'nin açıkladığı rakamlara göre, Gazze'de 1,9 milyon Filistinli en az bir kere zorunlu göç etti.

Gazze'ye bir buçuk aydır insani yardım girmiyor

Bunun yanı sıra, İsrail'in Gazze'ye 2 Mart'ta başlattığı insani yardım ambargosunun faturasıysa giderek ağırlaşıyor. İsrail ordusunun saldırılarıyla giderek daha az alana sıkıştırılan Filistinliler yardımdan yoksun biçimde hayatta kalmaya çalışıyor. İsrail, 19 Ocak'ta devreye giren ateşkeste Gazze'ye uzun süre yetecek insani yardım girdiğini savunuyor.

Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) ise Gazze Şeridi'ne ateşkes sırasında giren yiyecek stoklarının tükendiğini açıkladı.

Gazze'deki sivil yerleşimlerin yüzde 92'si ya yıkılmış ya da hasar görmüş durumda. Yaklaşık 1,9 milyon kişi bir sığınak ve temel ev ihtiyaçlarına ihtiyaç duyarak yaşıyor.

Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi’nden (OCHA) 1,5 aydır Gazze'ye hiçbir yardım girişine izin verilmediğine dikkati çekerek, "savaşın başından itibaren en uzun yardım ambargosu karşısında insani durumun 7 Ekim 2023'ten bugüne en ağır duruma ulaştığı" vurgulandı.

İsrail ordusu yardımların dağıtımını ele almak istiyor BM karşı çıkıyor

Bunun yanı sıra, İsrail ordusunun Gazze'de yardım dağıtımını "özel şirketlerle" eline almaya çalıştığına ilişkin haberler geliyor.

BM ve uluslararası yardım kuruluşlarıysa İsrail'in bu girişimine karşı çıkıyor. Yaptığı açıklamayla, BM Güvenlik Konseyi (BMGK) kararları ve uluslararası insani kanunlara işaret eden BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, "BM, insanlık, tarafsızlık, bağımsızlık ve eşitlik temelleri üzerine; insani prensiplere, saygı duymayan hiçbir yardım dağıtımı sistemine katılmayacaktır." ifadesini kullandı.

Buna karşın İsrail'de iktidar ortağı aşırı sağdan Gazze'ye insani yardıma kesinlikle izin verilmemesi, yardım depolarının vurulmasına ilişkin çağrılar devam ediyor. Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Gazze Şeridi'ne "bir buğday tanesinin girişine bile izin vermeyeceğini" açıkladı.

Gazze'de hastaneler, sağlık çalışanları hedef alınıyor

Uluslararası hukuka göre saldırılarda korunması gereken sağlık, eğitim kuruluşları, gazeteciler, sağlık ve yardım çalışanlarına saldırılarıysa aralıksız sürüyor.

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki El-Ehli Baptist Hastanesine 13 Nisan Pazartesi gecesi saldırı düzenledi. Filistinli hastalar ve yakınlarının gece ortasında hastaneden kaçmaya çalıştığı görüntüler sosyal medyada sıkça paylaşıldı.

İsrail'in saldırısında hastaneden zorunlu olarak tahliye edilen ağır yaralı bir kız çocuğu hayatını kaybetti.

Filistin Sağlık Bakanlığının açıkladığı rakamlara göre, 7 Ekim'den itibaren İsrail ordusu sağlık merkezlerine 80 ayrı saldırı düzenledi. İsrail ordusu, aynı şekilde Gazze Şeridi'nde kanser hastalarına hizmet vermek için kurulmuş kuzeydeki Türk-Filistin Dostluk Hastanesini de 21 Mart'ta patlayıcılarla saldırarak, kullanılamaz hale getirdi.

Öte yandan, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah bölgesinde 23 Mart'ta İsrail ordusu bir ambulansı aramaya giden sağlık ve yardım ekiplerini hedef aldı. Filistin sağlık ekipleri daha sonra 8 sağlık ekibi, 6 yardım çalışanı ve bir BM çalışanına naaşları ve araçları toprağa gömülmüş biçimde ulaştı.

İsrail ordusu, sağlık ekiplerinin gerekli işaretleme olmadan sivil kıyafetle, askerlere yaklaştıkları için hedef alındığını savundu. Buna karşın, cep telefonu görüntülerinden araçların ambulans olarak işaretlendiği, uyarı siren ve ışıklarının bulunduğu sağlık çalışanlarının da üzerinde üniforma olduğu daha sonra ortaya çıktı.

İsrail ordusu açıklamasını değiştirmek zorunda kalarak konuyla ilgili soruşturma açtığını duyurdu buna karşın Filistin Kızılayı gerçeklerin aydınlatılması için bağımsız uluslararası soruşturma komisyonu kurulması çağrısı yaptı.

İsrail ordusunun Gazze içinde Filistinlilerin sığındığı okullara ve çadırlara yönelik saldırıları da devam ediyor.

BM'nin açıkladığı rakamlara göre, İsrail'in 18 Mart'tan itibaren güvenli bölge olarak yönlendirdiği Mavasi'de yerinden edilen Filistinlilerin sığındığı çadırlara 23 saldırı düzenledi ve bunların çoğunda hayatın kaybedenler kadın ve çocuklar oldu.

Birleşmiş Milletler İnsani İşler Yüksek Komiserliği Sözcüsü Ravina Shamdasani, son açıklamasında, "İsrail ordusunun tüm eylemleri göz önüne alındığında, İsrail'in Filistinlilerin bir topluluk olarak Gazze'de var olmalarına müsaade etmeyecek şekilde koşulları dayattığına ilişkin ciddi endişe yaşanıyor." ifadesini kullandı.

Hamas ve İsrail arasında yeni bir ateşkes ve karşılıklı esir takası anlaşması için müzakereler devam ediyor. Ancak, İsrail'in uluslararası yargı tarafından Gazze'de soykırımla yargılandığı 21. yüzyılın insanlık ayıbı her geçen gün derinleşiyor.

Gazze'de 18 Mart'tan beri 1652 kişiyi öldüren İsrail ordusu, geniş çaplı saldırıya başlamadığını iddia etti

İsrail ordusu, ateşkesi bozarak 18 Mart'tan bu yana düzenlediği saldırılarda çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 1652 Filistinliyi öldürmesine rağmen Gazze Şeridi'ne geniş çaplı saldırılara "henüz başlamadığını" ileri sürdü.

Ordudan yapılan yazılı açıklamada, ateşkesi bozarak 18 Mart'ta Gazze'ye başlatılan saldırılara ilişkin değerlendirmelere yer verildi.

Ateşkesin ardından Gazze'ye yeniden başlatılan saldırılarda çoğunluğu yaşlı, kadın ve çocuk olmak üzere 1652 Filistinli hayatını kaybetmesine rağmen bu saldırıların "esirleri serbest bırakması için Hamas'a baskı yapmak amacıyla düzenlendiği" iddia edildi.

Gazze'ye gece gündüz bomba yağdıran, hava ve kara saldırıları nedeniyle 18 Mart'tan bu yana bölgede 400 binden fazla kişiyi yerinden eden İsrail ordusu, "henüz geniş çaplı saldırıya" başlanmadığını savundu.

Açıklamada, Gazze'ye şu anda geniş çaplı bir saldırı başlatılmasının esir takası için yürütülen müzakerelerin çökmesine neden olabileceği yorumuna yer verildi.

İsrail ordusunun "Hamas'ı yenmeyi hedefleyen" büyük çaplı saldırıya ilişkin hazırlıklarının "devam ettiği" ileri sürülürken, söz konusu saldırılara ne zaman başlanacağına ise Tel Aviv yönetiminin karar vereceği kaydedildi.

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde 19 Ocak'ta yürürlüğe giren ateşkesin ardından 18 Mart sabahı şiddetli saldırılarına yeniden başlamıştı.

Filistinli kurumlara göre 7 Ekim'den bu yana İsrail hapishanelerinde 63 Filistinli tutuklu öldü

Filistinli ilgili dernek ve kuruluşlar, "17 Nisan Filistin Esirler Günü" münasebetiyle ortak açıklama yaptı.

Ortak açıklamada, Filistinli tutukluların "işkence, cinsel istismar, aç bırakma"ya günlük olarak maruz kaldığı ifade edilerek ölenlerin çoğunun da işkence nedeniyle hayatını kaybettiği aktarıldı.

Açıklamada, 7 Ekim'den bu yana İsrail hapishanelerinde ölen 63 Filistinliden 40'ının ise Gazzelilerden oluştuğu kaydedildi.

Gazze Şeridi'ndeki soykırımın başlangıcından bu yana gözaltına alınanların sayısının 16 bin 400'e ulaştığı ifade edilen açıklamada, bunlar arasında 510'dan fazla kadın ve yaklaşık 1300 çocuk bulunduğu, bu sayıların da Gazze'deki alıkonulma vakalarını içermediği ifade edildi.

Açıklamada, Gazze'deki gözaltıların binlerle ifade edildiği ve bunlar arasında çok sayıda kadın ve çocuğun da olduğuna dikkat çekildi.

İsrail hapishanelerindeki Filistinli sayısı 9 bin 900'den fazla

İsrail hapishanelerindeki Filistinlilerin sayısının 9 bin 900'ü aştığı, bu kişiler arasında Gazze'de alıkonulan ve zorla kaybedilenlerin ise yer almadığı aktarıldı.

Açıklamada, kadın tutukluların sayısının 29 olduğu ve bu kişiler arasında Gazzeli bir kadının da bulunduğu ifade edildi.

İsrail hapishanelerindeki yaklaşık 400 Filistinli çocuğun da İsrail'in Megiddo ve Ofer hapishanelerinde tutulduğu aktarıldı.

İsrail hapishanelerindeki "idari tutuklu" sayısı 3 bin 500'e ulaştı

İsrail’in suç isnat etmeden uyguladığı "idari tutukluluk" kapsamında alıkoyduğu kişi sayısının 3 bin 498'e ulaştığı aktarılan açıklamada, bu tutuklular arasında 4 kadın 100'den fazla da çocuğun yer aldığı ifade edildi.

Filistinli idari tutukluların büyük çoğunluğunu İsrail hapishanelerinde yıllarca kalan eski mahkumlar oluştururken, bu kişiler arasında öğrenciler, gazeteciler, insan hakları aktivistleri, avukatlar, mühendisler, doktorlar, akademisyenler, milletvekilleri ve İsrail ordusunca öldürülen Filistinlilerin yakınlarının da bulunduğu ifade edildi.

Açıklamada ayrıca İsrail'in Gazze'de "yasa dışı savaşçı" olarak hapiste tuttuğu Filistinlilerin sayısının da Nisan 2025'e kadar 1747'ye ulaştığı belirtildi.

İsrail, tıbbi suçlar ve hastalıkları işkence aracı olarak kullanıyor

İsrail hapishanelerindeki Filistinliler, hapishane yönetimleri tarafından tıbbi suçlara ve ihmallere maruz kaldıklarını belirtiyor.

Hapishane yönetimleri Filistinli tutuklular arasında yayılan uyuz hastalığını işkence aracına dönüştürüyor.

Son zamanlarda Filistinli esirlere yapılan ziyaretlerde uyuz hastalığının yayıldığı hatta ölümlere yol açtığı ifade ediliyor.

Uyuz hastalığının yayıldığı başlıca cezaevleri arasında Negev, Megiddo ve Ofer bulunuyor.

Cezaevi yönetimleri hastalığın yayılmasına karşı önlem almadığı gibi aşırı kalabalıkların oluştuğu hapishanelerde Filistinli esirleri hijyen malzemeleri, güneş ışığı, temiz kıyafet ve düzenli duştan da mahrum bırakıyor.

Kaynak:AA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.