Korkut Daban: Boynu Altında Kalanlar
Davranış Bilimleri Uzmanı Korkut Daban: Boynu Altında Kalanlar
Korkut Daban:
"Ahir zaman belirtileri olarak nitelendirebileceğimiz birtakım gelişmeler her geçen gün güzel insanları deyim yerinde ise canından bezdiriyor diyebiliriz.
Bir taraftan Teknoloji Çağının en büyük kanseri olarak nitelendirdiğimiz Dijital Kölelik toplumları kadim değerlerinden uzak tutmak suretiyle esir alırken, diğer taraftan Münafıklar Ordusunun cüretkar saldırıları Toplumsal Yapıyı ve Aile Düzenini yıkmaya en büyük tehdit unsurunu oluşturuyor.
- Korkut Daban: İnsan Olmak
- Davranış Bilimleri Uzmanı Korkut Daban: Çocuk Eğitimi
- Korkut Daban: Boynu Altında Kalanlar
Açıkçası öyle garip bir zamandayız ki anlatılması zor ve güç gerçekten. Ne söylesek boş ne söylesek az kalır yani. Tamamı ile Maddenin esiri ve büyüsü altında kalmışız diyebiliriz. Nefse esaret adeta zirve yapmış durumda.
Doğru ve Yanlış tercihlerinde karar vermek en ağır yükümüz diyebiliriz. Sırf Doğru konuşup Doğruları savunduğunuz için Linç Edilmenize kafi gelebiliyor.
Bu ülkenin yetiştirmiş olduğu değerli bir kalem ve aydın olan Abdurrahman Dilipak bundan birkaç ay evvel Fuhşiyatı yaymaya çalışan sapkın grupları doğru tanımladığı için taşa tutuldu. Bizleri yaralayan asıl konu ise bu linç kampanyasına Ak Partinin 81 İl Kadın Kolları Başkanları hem de mahkemeye vermek suretiyle destek verdiler.
Önceleri bu durumu bir rüya ya da film senaryosu olduğuna inanmak istedim. Ancak maalesef öyle değildi. Ağacı her zaman olduğu gibi içindeki kurtlar kemiriyordu.
Aslında Dilipak olayı bardağı taşıran son damla idi. Uzun süredir İslam Ulemasından İhsan Şenocak ve Nurettin Yıldız başta olmak üzere birçok değerli aydın söylemlerinden ötürü benzeri saldırılara maruz kalmıştı. Ulemanın susmasından daha kötü ne olabilirdi ki!
Oysa Hak Din İslam bizlere neyi emrediyordu. "Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır" gibi ağır bir tanım ile bizlere sorumluluk vermişti. Hakkı ve Hakikati savunanların susması toplumların felakete sürüklenmesine sebep olur. Bu vebali taşıyan samimi Alimler koltuk ve makam gayesini göz etmezler! Tıpkı Boynu kalın hocamız gibi.
Kadim Anadolu Coğrafyasında 100 yıl önce kurulan Laik düzen Misyonunu tamamlamıştır. Bugün 100 yıl önce büyük kıyımlara ve yıkımlara sebep olan bir savaştan çıkan yaralı bir milletin aslına rücu etmesi gayet normaldir.
Alfabesinden tutunda giyimine, eğitiminden tutun kültürüne kadar birçok alanda zorla değişime uğratılmış bir millet bugün yeniden Küllerinden Doğma mücadelesi veriyor.
Özellikle Milli Şef ve CHP yönetimine geçtikten sonra Anadolu âdeta Müslüman Coğrafyası olmaktan mahrum kılınmıştır. Bu karanlık dönemde Ezanın Türkçe okutulması hususu her şeyi tüm çıplaklığı ile ortaya koymaktadır.
Aziz Milletimiz bütün kalelerini düşmana savaşta değil savaştan sonra kaybetmiştir. Küfür ehlinin Haçlı Seferleri ve müteakibinde Çanakkale ve Kurtuluş Savaşında bizlere vermediği zararı Laiklik adı altında bu millete reva görmüşlerdir.
Son olarak Ayasofya gibi tarihsel manada değerli bir kutsalımızın ibadete açılması içimizdeki Rum ve Yunan artıklarının huzurunu kaçırmıştır. Son 20 yılda Fetö destekli batı ajanlarının Hrant Dink katliamı gibi provakatif eylemleri bu kadim coğrafyada huzursuzluk ortamı oluşturma maksatlı yapılan ihanet girişimleridir.
Bugün Ayasofya Camii Baş İmamı Prof. Dr. Mehmet Boynukalın Hocamızın istifa etmesine sebep olan, sosyal medyada yapılan çalışmalar aynı minvaldedir. Boynukalın Hocamız son dönem yetişmiş müspet değerlerden birisi olmak ile beraber yüreği İman Dolu Cüretkar bir Müslüman Âlimidir.
Yani aslına bakılacak olursa tamda olması gerektiği gibidir. Boynukalın Hocamız kendisini bu özel göreve lâyık gören makamlar zarar görmesin diye istifa yolunu seçme nezaketinde bulunmuştur.
Bize düşen vazife bu istifaya karşı çıkarak layiki ile yaptığı Ayasofya Camii Baş İmamı görevine geri dönmesidir. Hatta bana kalırsa Diyanet İşleri Başkanı yapılmak suretiyle taltif edilerek Küfür Ehline güzel bir cevap verilebilir. Öyle ya bu ülkede seçim kaybeden siyasetçiler dahi terfi ettiriliyorken bu yerinde bir davranış olacaktır.
Gün safını belirleme ve Sarı Öküz himayesinde olduğu gibi Hakikate sahip çıkma günüdür. Karşı mahalle canlı yayında Savcımızı Şehit eden teröristine sahip çıkacak kadar cüretkar iken siz Hakkı konuşan Aliminize yapılan linç girişimine yardım etme gayretindesiniz.
Son sözüm İslâm Ulemasının her açıklamasına cüretkar cevaplar verip Mahkeme Kapılarına koşan bizim mahallenin Süslüman Kadınlarına, unutmayın sizi gaza getiren bu feminen görünümlü Sapkın Gruplar yarın İktidar olduklarında ilk faturayı size çıkaracaklardır. Çok geç kalmadan Bu Tatlı Uykudan uyanın, her şeyden önce Ailenize ve Değerlerinize sahip çıkın. Yoksa ne mi olur?
Onu da bir zahmet oturup düşünün ve muhasebesini siz yapın! Müslüman aynı yerden iki sefer ısırılmaz. Başka söze gerek var mı?
Selâm ve dua ile..." diye ifade etti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.