Korkut Daban: Kimin Gazı

Korkut Daban: Kimin Gazı
Erdoğan karanlık gecenin sabahı misali doğdu Anadolu coğrafyasının üzerine. Ak Parti ile başlayan iktidar yürüyüşü Türkiye’nin makûs talihine son vermesi olarak damga vurdu. İlk yıllar gerek askeri gerekse sivil yargı vesayetiyle mücadele etti..

AK Parti Seyhan İlçe Başkan Yardımcısı Korkut Daban, Bugün Cumhuriyet tarihi boyunca yapılmamış yatırımlar ve projeler hayata geçiriliyor. Bir ülke düşünün ki en temel ihtiyaç olan yatırım ve projelerden mahrum kalmış. Ne acıdır ki yüzyılın hesabı toptan Erdoğan’a soruluyor..

Her insanın hayatında önemli bir yer tutan olaylar ve karakterler vardır. Biliriz ki o olaylar ve kişiler çoğu zaman fikrimize ve geleceğimize ciddi manada yön verirler.

Siyasette henüz ortaokul çağlarımda eski Cumhurbaşkanımız merhum Turgut Özal ile tanıştım. Sürekli değişimi ve gelişimi savunan deyim yerinde ise arı misali çalışkan bir devlet adamı idi. Sürekli tebessüm eden tonton bir dede misali idi.

Özal öncesinde ailece mensubu olduğumuz Milli Görüş hareketinin kurucusu merhum Erbakan Hocanın tedrisatında bulunmuş olmanın bir etkisi de vardı üzerimizde. Merhum Erbakan’ın siyaseten yasaklı olduğu yıllarda lider açığını Özal kapatmıştı diyebilirim.

Siyasi anlamda her iki liderin ortak paydası "Halka hizmet hakka hizmet" prensipleri idi. Tek başına bu prensip dahi çok şeyi anlatmaya yetiyordu. İnsanı merkeze alan bir anlayışın öncüsü idiler. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın anlayışı başka bir ortak noktaları idi.

Devlet yönetiminde Özal dönemi sonrası Recep Tayyip Erdoğan ile tanışmak kısmet oldu. Gerek Refah Partisi İl Başkanlığı döneminde gerekse İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı döneminde göstermiş olduğu samimiyet ve gayretkeş tavrı ile gönüllerde taht kurdu. Özellikle doksanlı yıllarda memleketimizde görev alan koalisyon hükümetlerinin kötü yönetimleri halkın geleceğe dair tüm inancını yerle yeksan etti.

Halkın zihninde ve gönlünde bu ülkenin yeniden ayağa kalkacağına dair en ufak bir ümit kırıntısı kalmamıştı. En koyu karanlık an Şafağa en yakın zaman idi. Tüm bu ümitsizlikleri dağıtacak bir rüzgar gerekiyordu.

Erdoğan karanlık gecenin sabahı misali doğdu Anadolu coğrafyasının üzerine. Ak Parti ile başlayan iktidar yürüyüşü Türkiye’nin makûs talihine son vermesi olarak damga vurdu. İlk yıllar gerek askeri gerekse sivil yargı vesayetiyle mücadele etti. Kolay değildi tâbi. Yüzyıla yakın bir sürede Küresel güçlere ve onların vesayetlerine göbekten bağlı bir ülkeyi bağımsız hale getirmek her babayiğidin harcı değildi.

Bugün Erdoğan liderliğinde ki Ak Parti ve Cumhur İttifakı Yeni Türkiye için önemli bir değerdir. Mutlaka her iktidar gibi onlarında hataları ve yanlışları olabilir. Ancak bugün Ortadoğu ve Akdeniz başta olmak üzere Erdoğan Küresel güçler ile ciddi bir mücadele veriyor.

Bugün Cumhuriyet tarihi boyunca yapılmamış yatırımlar ve projeler hayata geçiriliyor. Bir ülke düşünün ki en temel ihtiyaç olan yatırım ve projelerden mahrum kalmış. Ne acıdır ki yüzyılın hesabı toptan Erdoğan’a soruluyor. Biraz insaf beyler.

Eğer Erdoğan öncesi birileri Akdeniz veya Karadeniz’de gaz/petrol aramış ve bulmuş olsaydı emin olun bugün Türkiye Erdoğan’ın son dönemde yaptıkları ile tek başına bir dünya devi olurdu. Bizler her halükarda bu hayalin gerçekleşeceğine inanıyoruz.

Erdoğan’ın son on sekiz yıla sığdırmış olduğu icraatlar onun en büyük referansını oluşturmaktadır. İç siyasette maalesef ana muhalefet lideri kendinde yeterli gücü görüp Erdoğan’a karşı rakip olmaktan çekinmektedir.

Türkiye’nin son on sekiz yılda ciddi manada bir iktidar sorunu kalmamıştır. Ancak şu anda çok ciddi bir muhalefet sorunu görülmektedir. Öyle ki son dönemde Kurt ile Kuzu’nun samimi görüntüsü her şeyi apaçık ortaya koymaktadır.

Taban tabana zıt ideolojiler sırf Erdoğan gibi karizmatik bir lidere karşı zafer kazanmak için FETÖ dahil herkesle ittifakı mubah görmektedir. Belli ki Karadeniz de bulunan gaz rezervi muhalefetin yıllardır içinde saklı tuttuğu gazı da ortaya çıkarmıştır.

Muhalefetin artık iktidarı nasıl yıkarız yerine halkın gönlünü nasıl kazanırız ilkesi ile yerli ve milli bir kimliğe bürünmesi gerekir. Mesele artık sıradan bir siyasi mesele değildir. Sömürge düzeni yükselen büyüyen güçlü bir Türkiye istememektedir.

Gerek Avrupa gerekse diğer Küresel güçler asla dostumuz olmadılar ve olmayacaklar. Gün en azından dış politikada birlik olma günüdür. Biraz aklıselim düşünen her vatandaş Erdoğan'ın özellikle son dört yılda vermiş olduğu mücadelenin ne denli mühim ve milli olduğunun farkına varabilir.

Selâm ve dua ile...

 

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.