Korkut Daban: Hepimiz Ebubekiriz

Korkut Daban: Hepimiz Ebubekiriz
Eğitimci Korkut Daban, son yıllarda sanat camiasında başlayıp siyaset hayatında devam eden linç kültürü önce yazarları ardından ise bilim insanlarını hedeflemeye başladı. Güncel bir konuyu sabırla bekledikten sonra yorumlama gereği hissettim.

Merhum Akif İstiklâl Marşımızda  ne güzel söylemiş;

Hakkıdır hakk'a tapan milletimin istiklal...

Bir toplumu heleki bizim gibi milletleri top ve tüfek ile yenemeyeceğini bilen Emperyal Güçler her daim olduğu gibi yerli ve satılmış işbirlikçileri ile ağaç kurdu misali içten içe yıkmaya çalışırlar. Makam ve ikbal beklentisi içinde olan yerli hainleri satın alma yolu ile sömürgeci zihniyetlerine alet etmekten kaçınmazlar. Çünkü basit ve ucuz bir yöntemdir. Anadoluyu yurt edindiğimiz tarihten beri bu yöntem sıklıkla kullanılmıştır.

Keza Haçlı Seferleri ismini ve şeklini değiştirmiş olmakla beraber mevcudiyetini korumaktadır. Bu durum beraberinde sessiz ve derin propagandaların geliştirilmesine neden oldu. Yani artık doğrudan doğruya değil sübliminal çalışmalar ile bizleri temelden sarsma gayreti içinde oldular. Açıktan misyonerler yerine Müslüman kimliğine sahip işbirlikçilerine İslam düşmanlığı yaptırdılar.

Dikkat ederseniz eğer bu ülkede her kesim için mağduriyet adı altında yürüyüşler, mitingler ve hatta illegal eylemler (Gezi ve 6-8 Ekim Olayları) dahi yaptılar.

Siz bugüne kadar hiç mağdur bir Müslüman için benzer bir savunma gördünüz mü? Ben şu kısa ömrümde tanık olmadım. Sadece son kitlesel etkinliğimiz 28 Şubat Sürecinde yapılan sessiz yürüyüş idi. O dönemde bırakın sözde Demokrasi ve Hukuk Havarilerini, Sosyalist veya Sosyal Demokratları benim diyen Muhafazakârların dahi desteğine mazhar olamadık.

Bugüne dönecek olursak eğer Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu'nun nasıl bir linç kültürü ile karşı karşıya kaldığını ve sözde muhafazakâr kesim tarafindan nasıl yalnız bırakıldığını çok daha iyi anlarsınız. Eziklik duygusundan kendisini kurtaramayanlarla muktedir olmak mümkün değildir. Bugün Ak Parti İktidarında elde edilen birçok kazanımıın bir gecede kaybedebileceğinizi unutmayın sakın.

İbn-i Haldun'un asırlar önce söylediği Coğrafya Kaderdir sözü geliyor aklıma. Bu coğrafyada hayatta iken hakkı verilmeyen öyle çok değerli ancak mazlum isimler var ki saymakla bitmez. Bu nedenle Coğrafya'nın kaderi mi bu durum diye sormadan duramıyoruz.

Sadece son yüz yıla bakacak olursak, Siyaset Hayatında Sultan Abddulhamit Han'la başlayıp Menderes, Özal ve Erbakan'la devam eden nice mağdur edilmiş isimler sayabiliriz.

Dahası yine sanat ve edebiyat dünyasında Nazım Hikmetler, Necip Fazıllar ve yakın zamanda Neşet Ertaş ve Ahmet Kaya gibi nice isimleri unutmamız mümkün mü! Hayatta iken hiç bir şekilde destek olunmadığı gibi çoğu zaman yerden yere vurulan bu nadide insanlar ile nasıl helâllik alacağız acaba?

Bugün yine halihazırda yaşarken kıymetini bilemediğimiz nice değerlerimiz var. Peki henüz hayatta iken deneyimlerinden istifade edemediğimiz bu isimleri haksız ithamlar ile yerden yere vuranlara tepkisiz kalmak ne oluyor? Müslüman aynı yerden iki defa ısırılmaz öyle değil mi?

Tekrardan hatırlatmak için söylüyorum. Nerede kaldı Akif'in İstiklal Marşındaki ifadesi. Adeta bugünleri ön görerek söylenmiş veciz bir uyarı. Tabi anlayana!

Hakkıdır hakk'a tapan milletimin istiklal.

İtiraf etmenin zamanı geldi değil mi! Ne Hak kaldı ortada ne de Hakkı savunacak yürekli insanlar...

Daha dün Abdurrahman Dilipak'ı Fuhuş yapanlara Fuhşiyat ifadesi kullandığı için taşlamak için sıraya girenler, bugün Ebubekir Sofuoğlu için aynı tavrı sergilemekten çekinmiyorlar. Belli ki hatadan ders çıkarılmamış. Hangi Laik İçecek sizi bu duruma getirdi bilmiyorum ancak vicdan aynanıza bir dönüp bakmanızın zamanı geldi geçiyor.

Her sosyal olayda, kimlik ve farkli ideolojik sıfatları savunan hoşgörü abideleri;

Hepimiz şuyuz!

Hepimiz buyuz!

diyerek her cenahtan oldunuzda bir kez olsun Hepimiz Hakkın ve Hakikatin yanındayız! diyemediniz! Çok mu zor beyler bir kez olsun Hakkı dile getirmek?

Kıyamet nerede, neden ve nasıl kopacak bilmiyorum ama bence Müslümanın Vicdanını kaybetmesinden daha büyük kıyamet alâmeti olmaz diye düşünüyorum.

Bizler biliyor ve inanıyoruz ki Cesurlar bir kez ölür ancak Korkaklar hergün ölür.

Bugün korkunun ecele faydasının olmadığını bilme günüdür. Dahası Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır düsturu ile hareket etmeyenler ile aynı tarafta olmadığımızı bilmenizi isterim.

Gün; Erdoğan Liderliğinde birçok mecrada 18 yıllık kazanımları koruyacak cesur siyasetçilere, sanatçılara, yazarlara ve bilim insanlarına sahip çıkma günüdür. Aksini düşünmek bile istemiyorum.

Bizler iktidar olmak için değil muktedir olmak için çıktık yola. Yeri ve zamanı geldiğinde Sırat-ı Müstakim uğruna her türlü dünyalık koltuğu ve makamı elimizin tersi ile çevireceğimizden yana kimsenin kuşkusu olmasın!

Emin olun bu konuda yazdığım son yazı olmayacak bilinmesini isterim. Ama ben bugün ve her daim tıpkı İbrahim A.s'ı yakacak ateşe su taşıyan karınca misali safımı belirliyorum.

Ebubekir Sofuoğlu yalnız değildir. Ve asla yalnız bırakmayacağız.

Ve son olarak bilin diye söylüyorum, Hepimiz Ebubekiriz...

Selâm ve dua ile...

 

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum