Korkut Daban: Bir Kurtuluş Hikâyesi
Davranış Bilimleri Uzmanı Korkut Daban: Bir Kurtuluş Hikâyesi
Söze nerden nasıl başlasam bilmiyorum ama en doğrusu Bayrak Şairi olarak tanıdığımız Arif Nihat Asya’nın;
“Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye;
Yattığı toprak belli,
Tuttuğu bayrak belli,
Kim demiş meçhul asker diye”
Dizeleriyle söze başlıyorum.
Bu öyle herhangi bir Kurtuluş Hikayesi değil. Çanakkale Destanı sonrası Anadolu’da İşgal Kuvvetlerine karşı ortaya çıkan büyük bir Özgürlük Mücadelesi diyebiliriz. Kadim Anadolu Coğrafyasında bağımsızlık ateşinin yakılması adına başlayan ilk isyanın başlangıç durağıdır Adana!
Bu hikaye her ne kadar onlar tarafından Doğu ve Batı Medeniyetinin mücadelesi olarak lanse edilse de, aslında Üstat Nurullah Genç’in deyimi ile Ateş ve Toprak Medeniyetlerinin asırlardır süregelen amansız mücadelesi demek daha doğru geliyor.
Adana için Anadolu İrfanı ifadesi çok yerinde bir söz olacaktır. Keza Ömer Seyfettin’in “Anadolu insanında ilim yok ama irfan var” cümlesi ve yine Reşat Nuri Güntekin’in, Ömer Seyfettin’e ve insanımızda derin bir irfan bulduğunu söyleyen Zarhi adında Rus bir yazara atıf yaparak şöyle diyor:
“Ömer’in ve Zarhi’nin sözlerini burada bir kere de, ben tekrar edeceğim. Anadolu âlim değildir fakat âriftir. Kolay tesir altında kalmaz; vakalar karşısında öyle sağlam mantığı, öyle umulmaz sezişleri vardır ki insanı hayrette bırakır.”
Bir memleket düşünün ki ordusu dağıtılmış ve tüm silahlarına el konulmuş. On yıla yakın bir süredir sürekli olarak savaşmış psikolojik ve ekonomik anlamda yerle bir olmuş bir milletin yeniden ayağa kalkması gerçekten kolay bir durum değildi.
Tarih boyunca esareti yaşamamış ve kabul etmemiş bu milletin kurtuluşu yine kendi elleriyle olacaktı. Bu büyük bir azmin ve inancın sarsılmaz haliydi. Bu nedenle Gazi Mustafa Kemal 31 Ekim 1918’de Adana ziyaretinde şu unutulmaz ifadeyi kullanmıştır; Bende bu vakayiinin ilk hiss-i teşebbüsü, bu memlekette, bu güzel Adana’da vücut bulmuştur.
Her ne kadar son yıllarda bu şehir ve insanları medyanın itibar suikastine maruz kalmış olsa da bizler biliyoruz ki Kurtuluş Savaşının ilk ateşinin yakıldığı yerdir Adana. İstiklal Marşı Şairi Mehmet Akif Ersoy’un ardından Bağımsızlık ve Bayrak üzerine en nadide edebi eserler yine bu Kadim Şehirde yazılmıştır.
İlk olarak Mersin limanına asker çıkarmak suretiyle tüm Çukurova’yı İşgal eden İngiliz Ordusu bir süre sonra yerini Fransız İşgal Ordusuna bıraktı. Fransızların asker sayısı yetersiz geldiği için bölgede ikamet eden Hristiyanlık Dini mensubu Ermenileri askere almaya başladı.
Bu durum büyük gerilime sebep oldu. Tıpkı İzmir’de olduğu gibi Çukurova insanı da daha düne kadar kapı komşusu olan milletin ihanetine uğradı. Anadolu İrfanı tam da buydu! Senin asırlarca ülkende yaşamasına müsaade edip, zerre zarar vermediğin komşun ilk fırsatta sana silahını doğrultmakta idi.
Siz bakmayın Adanalının ekranlarda hep öfkeli ve psikopat ruhlu gösterilmesine. Bu Kadim Kentin insanı kadar ihanet ve zulüm görmüş kaç memleket vardır. Ancak her türlü ihanete ve kahpeliğe rağmen Adanalı asırlardır Delikanlı Kimliğinden ve Duruşundan taviz vermemiştir.
Bu duruş sayesinde Toros Dağları Fransız Küffarına mezar edilmiştir. Sizler her sene kış mevsiminde Karboğazı Mevkiinde Sucuk Ekmek keyfi yaparsınız. Ancak bilmezsiniz ki nice Koçyiğitler dahası Kınalı Kuzular can vermiştir o kutsal topraklarda. Bu yüzden bir Fatiha çok görülmemeli bu Vatan Evlatlarına.
Varsın Temmuz Ağustos sıcağında Kanı Deli aksın Adanalının! Yeter ki Ezanına Toprağına ve Bayrağına el uzatılmasın. Bu memleket öyle bir memlekettir ki nereden gelirseniz gelin koşulsuz ve şartsız size kucak açan el uzatan bir şehirdir.
Sokakta sizi gören selam vermek ister. Adres sorana, adresi tarif etmek yerine bizzat adres soranı yanına almak suretiyle yürüyüp tarif ettiği adrese götürür. Elinde ne varsa ikiye bölüp paylaşmaya hazırdır!
Aslı ne olursa olsun O Adanalıdır! Dahası Allah’ın Adamıdır!
Samimiyet dolu bir yüreğin yansımasıdır!
Bugün bu yazıyı yazmama vesile olan ve mensubu olmaktan kıvanç duyduğum, Adanapost Haber Portalı’nın başlatmış olduğu Adana’nın düşman işgalinden kurtuluşunun 100. Yılı Etkinlikleri kapsamında, “Kanatlarını Arayanlar” belgesel çalışması öncü oldu diyebilirim. Adana ve Adanalı tarihine dört elle sahip çıkmalı diye düşünüyorum.
Yine bu kapsamda Beş Ocak Adana’nın Kurtuluşu ile ilgili fotoğraf, kısa film, kompozisyon, resim ve şiir yarışmaları düzenlenecek. Yediden yetmişe herkesin katılması gereken bir organizasyon diyebilirim. Haydi Adana 100. Yılımıza hakkıyla merhaba diyelim.
Bu sıcak ve kadim şehrin insanları 100 yıl önce nasıl sahip çıktıysa davası bildiği şehrine bugün aynı şekilde sahiplenme zamanıdır diyorum.
Selam ve dua ile…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.